Merhaba. Elinize sağlık. Güzel bir öykü kaleme almışsınız.
Ancak affınıza sığınarak, diğer öykülerinizin güçlülüğü bu öykünüze nazaran çok daha ağır basmış.
Belki de diğerlerini okuduğum için, sizden ve kaleminizden beklentim yüksek Başarılı kurgularınız, anlatımınız ve tasvirleriniz var ama nedense bu öykünüzde benim için havada kalan bir takım yerler oldu. Bunlar tamamen bir okuyucu olarak kişisel gözlemlerim ve yanılıyor da olabilirim.
Çevremde bu anlattığınız olayı bizzat yaşayan iki aile var. Bir aile veren taraftan, diğer aile ise verilen çocuk konumunda. Aileler söz konusu olduğunda - hele ki anladığım kadarıyla sizin öyküde ele aldığınız birbirine yakın bir aile - 40 yıl bir sırrı tutmak kolay değil. Sağır sultanın duyduğu bu sır bir şekilde karakterinizden uzak kalmış. Böylece temaya uygunluğunu aktarmışsınız.
Dedenin, bu sırrı ölüm döşeğindeyken aktardığı bölüm, sırrın büyüklüğüne nazaran hafif kalmış. Oradaki tepkiler, annenin hemen kabullenip “ah yapma baba ne olur” demesi, bu sahneyi gözümde biraz gerçekçilikten uzak kıldı.
Daha sonra karakteriniz, şüphesi yüzünden kabuslar gördüğü, oldukça daraldığı bu gerçeği, bir kez olsun anneye ya da aileye sormuyor, onlardan öğrenmeye çalışmıyor. Elbette bu yazarın tercihi ama eğer ailesine sormayacaksa en azından metin bize bunun nedenini verebilirdi.
Ülkemizdeki sosyal destek uzmanları nasıl bilmiyorum ya da gerçekten bu şekilde gidip öğreniliyor mu ama sizin yarattığınız karakter önce sanki umursamaz başlıyor daha sonra “çıkın dolaşın hava alın şımartın kendinizi” gibi çok kişisel bir tavsiye veriyor. Burada benim karakter konusunda kafam karışıyor. Biraz Amerikanvari biraz yurdum memuru karışımı.
Yine bana ilginç gelen başvurusuna aldığı cevapta biyolojik ailesinin kendisiyle görüşmeyi kabul ettiği yazıyor. Ama - bizim tipik Türk aile yapımızda - bu gibi “sırlar” başkalarının önünde değil, kendi içimizde söylenip kapatılır. Yani acaba o gelen kağıttan sonra, bu iş sosyal destek uzmanı, psikolog karşısında değil de kendi içlerinde mi çözülseydi diye düşünüyorum.
Öykünüzdeki koku kısımları, çevre tasvirleriniz en beğendiğim yerler oldu.
Kaleminize sağlık, dediğim gibi sadece düşüncelerimi aktarmak istedim.
Görüşmek dileğiyle