Amnezya, Kâbus ve Hatıra

Selamlar,
Öncelikle bu yapıcı ve şevk kazandıran yorum için minnettarım. Hep şunu düşünmüşümdür, yazmak zaten insanın kendisine keyif verir, lakin birilerine ulaşıyor olması başka bir histir. Bunun için teşekkür ederim. Sahiden de imgeleri fazla kullandığımın farkındayım. Lakin şu da var ki bu hikayeden iki bin kelimeye yakın bir kısmı atmışımdır. Çünkü yeni bir yerden, bizim gerçekliğimiz ile benzerlikleri olan başka bir hakikatten bahsediyorum. Bu da bende daha fazla betimleme yapmak, o gerçeklikle ilgili daha fazla detay yazmak isteği uyandırıyor. Yine de bunun bir usulü olduğunun farkındayım. Şöyle de bir şey var ki, kısa öyküler bu kadar fazla detayı kaldıramıyor. Lakin aklıma ister istemez şu geliyor. Murakami’nin 1Q84 kitabındaki Tengo isimli karakter, ona hep yardımcı olan editör Komatsu’dan bu konuda bir tavsiye alıyordu. Komatsu, Tengo’ya insanların kendi hakikatlerinde henüz karşılaşmadığı şeyleri betimlerken, çok daha canlı, çok daha özenli olmasını istiyordu. Mesela iki ay ya da havadan pupa gibi şeyler.

Önümüzdeki şeçkiye oldukça az kaldı, şimdi yazdığım hikayeyi yetiştirebileceğimi düşünmüyorum. Bir şeyden daha bahsetmeliyim ki önümüzdeki seçkide kullanmak istediğim ton 2000lerin başı ve ortasındaki döneme ait bir tondu. Sanırım balina temasındaki bir öykünüzde tam 2000ler olmasa da buna benzer bir nostalji vardı. Bunu epey beğenmiştim.

1 Beğeni