Antikacı Köylü

Öykümü ilgi duyup okuduğun ve düşüncelerini paylaştığın için teşekkür ederim, Sercan. Öykülerimde elimden geldiğince alışık olunmadık sözcükler kullanmaya çalışıyorum, üstelik yeni sözcükler türetmeyi de severim. Senin de söylediğin gibi biraz Gogol etkisi yok değil.

Öyküye bir anlam katmak istersek de şöyle özetleyebilirim: Hayatımızda olmadık yerde olmadık olaylarla karşılaşabiliriz, önemli olan maceranın içine atılmak ve fırsatları değerlendirmek. Farklı yorumlar da çıkarılabilir.

Bir diğer konu da öykülerimde sıklıkla kullandığım ve üzerinde çalışma yaptığım ‘‘anlam felsefesi’’ etkisi. Bu felsefenin temeli ise insanların farklı coğrafyalarda farklı ihtiyaçlar doğrultusunda hayata farklı anlamlar vermesine dayanıyor. Bir bağ makası bir çiftçi için önemli bir alet olabilir ama bir şehirlinin ihtiyaç duymayacağı bir şeydir. Yaşadığımız sürece bizi hayata bağlayan çoğu şeye farklı anlamlar yükleriz ya da yüklemeyiz. Bu yorumu yazarken yaşadığım olayı sıcağı sıcağına aktarayım:

Bilgisayarda Ludovico Einaudi’nın Una Mattina adlı parçası çalıyor. Piyano, klasik müzik ya da diğer enstrümantal müzikler ben çalışırken odaklanmamda yardımcı oluyor ve bu müzik benim için bir anlam ifade ediyor. Öte yandan babam için hiçbir şey ifade etmiyor: ‘‘Bu ne?’’ diye sorunca, istemsizce ‘‘piyano çalıyor’’ dedim. O da ‘‘tamam da bir şey anlamıyoruz, dın dın dın…’’ dedi. ‘‘Elbette bir anlamı vardır, çünkü belirli notalara basıyor,’’ dedim. O yine ‘‘tamam da bir şey anlamıyoruz.’’ dedi.

Kısacası anlam felsefesi, absürt felsefeye nazaran hayatta belirli anlamlar bulma uğraşıdır. Bu bilinçli bir anlamlandırma ya da istem dışı anlamsızlık olabilir…

Söylediğin gibi sonu biraz farklı olabilirdi ama yeni bir devam bölümü gelmeyeceğinden eminim. :slight_smile: :slight_smile:

1 Beğeni