Aşkın Tahripkâr

Öykü Seçkisi'nde okumak için: https://oykuseckisi.com/askin-tahripkar/

image

Dışarıda yalnız ölünecek bir hava var. Birkaç gündür sis indi Ankara’ya, göz gözü görmüyor. Bu sis soğuğu alıyormuş. Yalan söyleme. Sis inince kırılıyormuş soğuk. Yalan söyleme. Alıp götürüyormuş. Siktir lan ordan. Almışlar abi. Alıp götürmüşler. İnanma. Yalan. Hava alabildiğine soğuk. Kuru soğuk. Ayaz. Yakıyor. Gereği olmadıkça kimse sokağa çıkmıyor sanki. Derin bir sessizlik hâkim. Şimdi… (DEVAMI…)

3 Beğeni

@ulu.kasvet merhaba,

Bir kaç aydır (sanıyorum dört ya da beş ay oldu) seçkiyi takip ediyordum. Artık yorum yazmak ve fırsat bulabilirsem kendim de bir şeyler paylaşmak için üye oldum. Sizin önceki aylardaki öykülerinizi de beğenerek okuduğum için, kasıtlı olarak sizinkini okuyarak başlamış oldum. :slight_smile:
Bu ufak girişten sonra öyküye geçecek olursam :); bu ayki tema ve aşkla / ayrılıkla bağlantı kurulması benim hayal gücümde çok zor oluşturabileceğim bir ilhamdır. Bu yüzden yaratıcılığınız ve konuları linkleme başarınızın hoşuma gittiğini belirtmek istiyorum.

Öykü içindeki karakterlerin dialoglarındaki tespitleri, bazı klişelerin yinelenişini ve aforizmaları çok tadında buldum. Örneğin;

&

&

&

&

Bir, iki ufak eleştirim şöyle olabilir;

Bu kısımın eklenmesini ekstra bir ayrıntı olarak gördüm. Berkan’ın kaçacağına dair Uğur’un görüşünün okuyucuya bu kadar açık edilmesine gerek var mıydı, emin değilim. Onun yerine Uğur’un kafasının tüm güzelliğine rağmen, bilinçli olduğunu belirtecek daha örtük bir açıklama olabilirdi belki. Hatta biraz da kendi kullandığı küfürlü diliyle bir yorum yapabilirdi. “Herife de her şeyimizi verdik ama, patlatmaz herhalde…” gibi gibi… Daha argosunu yazmaya elim el vermedi :smiley:

Diğer ufak eleştirimse bu bölümle ilgili. Ben bir kadın okuyucu olarak hikayenizi maskülen algıladım ama bu yönde yazarın açıklaması olmasaydı, eleştiri yapmayacaktım. Belki fazla feminist hisler yüklendi bana diye özeleştiri yaparak geçiştirecektim. Şöyle söyleyeylim; baş kahramana göre öykünün yönü şekillenebilir elbette ama ele aldığınız konu gayet evrensel: “yas tutma”. Bu nedenle aslında erkeğin öyküsü diye sınırlandırmamanız gerekli diye düşünüyorum.

Şahsi fikrim; en zor evre “depresyon” evresi; o da gerçi umutların bitmesinin ardından geliyor ve sizin mesajınızla paralel. :slight_smile:

Bir de sanki ben müziği duydum, bahsi geçen şarkıları da çok severim. Öyküyle çok güzel örtüşmüş hepsi. :slight_smile:

Farkına varmadan yorumlarımı hamburger tekniği ile yapmışım ben de, aslında pek sevmem ama uzunca yazmışım. Şimdi sıralamayı değiştirmeyeyim. Kasıtlı bir şey değildi ama :slight_smile:

Kaleminize sağlık, hep yazın, hep okuyalım… :pray:

1 Beğeni

@Senaa Selam,

Açıkçası bu öyküyü korkarak gönderdim çünkü Seçki’nin kadın yazarları tarafından taşa tutulmaktan korkuyordum. :sweat_smile: Ama samimi olduğumu düşünüyorum; bütün suçu Uğur’a atıyorum. :zipper_mouth_face:

Bu başlı başına aslında çok güzel bir yorum olmuş. Tam ayarında olmuş yani. Eleştirilerinize katılıyorum. Aslında gender neutral bir son bence de daha iyi olurdu. Ama daha iyi olan bir de kadın tarafını yazmam olur belki. Bunu düşüneceğim biraz, yastaki bir kadın hakkında bir öykü fikri zihnimde olgunlaştıkça bir temaya uyduracağım. :+1:

Bir de şu Berkan/kart/araba anahtarı meselesine gelirsek… Ben bu öyküyü yazdıktan sonra o ayrıntıya çok takıldım. Baya düşündüm üstünde. Hatta okuyan birkaç insana orada neden hem kartı hem arabanın anahtarını verdi, içinden onca şeyi geçirip yine de niye böyle yaptı diye sordum. Kafası güzel, ne yaptığını bilmiyor diye geçiştirdiler. Öykünün son cümlesini tekrar okuduktan sonra anladım neden öyle yaptığını.

Belki de Uğur bu sorunsalın cevabını o anda biliyordu. Belki o yüzden Berkan’a sarıldı son anda. Bilmiyorum. Artık umudunu kesmişti belki. Mesele orada Uğur’un iç hesaplaşmasına zıt bir eylemde bulunmasıydı. Tabii bunu daha az üstüne bastırarak yapabilirdim, haklısınız. :+1:

Bu güzel yorum için teşekkür ederim. En zor evre depresyon olabilir evet çünkü aslında her evrede bize eşlik ediyor, hiç peşimizi bırakmıyor.

Görüşmek üzere.

Ben de tam taşa tutmak üzereyken, Uğur’un ve Berkan’ın erkek egemen genellemeleri için yazarı sorgulamayayım dedim. Ne de olsa bu tarz karakterler, bu forumda bulunan çoğu kadının hayatında görmek istemeyeceği tarzlarda olsalar da maalesef gerçekler ve varlar. O yüzden öykülerimizde hoşumuza gitmeyecek konuları veya karakterleri ele almamalıyız gibi bir durum da bizi tamamen ütopik bir dünyaya sürükler. Hem bazen okuyucuyu rahatsız etmek de sağlam dürtme olur, iyi gelir. Beni kazandınız mesela, belli kısımlarda rahatsız ederek :smiley:
Ayrıca öykünün geneli içinde değerlendirince doğru dokunuşlardı diyebilirim.

Erkek yazarın kadının hislerini aktardığı hikayeler hep beni daha çok çekmiştir. Daha zorlayıcı olduğuna inandığım için belki de. İlk yorumumun bu tarz bir ilham hissi uyandırmasına da çok memnun oldum bu arada.

Tatmin edici cevabınız için teşekkürler,

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

@ulu.kasvet

İki seçkidir ben de kendimi ayrıcalıklı addediyorum öykülerini ilk okuyanlardan biri olduğum için :slight_smile:

Sana söylediklerimi tekrar edip bir kaç ekleme yapacağım. Artık oturmuş bir anlatımın var, karakterlerine ve öykü akışına güven - yani bana göre öyle. Öykün aksiyona dayanan bir öykü değil, ve bu öykünü ağırlaştırmamış. Nasıl desem, yarattığın ve öne çıkarttığın karakterler çok yerinde; Uğur ondan beklendiği gibi davranıyor, ve bu anlamda ne Emel’e ne İpeğe davranışını ben yadırgıyorum ne de Berkan’a gel bir sarılayım deyip arabanın anahtarını verişini. Sana dediğim gibi, özellikle o sarılma sahnesini gözümde canlandırdığımda film olabilir diyorum bu öykün.

İç çatışmaları, bu kaybolmuşluğu araya serpiştirdiğin şarkılarla da çok iyi vurgulamışsın.
UFO göndermelerin ve öykünün başıyla sonunu bağlamanı da beğendim.

Aşk duygusunun tahrip edici özelliğini nasıl anlatacaksın ki başka :slight_smile:

Kalemine sağlık

1 Beğeni

Selam tekrar @Senaa ,

Anlayışınız için teşekkür ederim. Sonraki seçkilerde görüşmek üzere.

@Muge_Kocak Selam,

Okuyup yorumladığın için teşekkür ederim. Çok güzel şeyler demişsin yine. Bu öykü aslında biraz da çabuk yazıldı sayılır. Ankara’da gerçekten böyle 3-4 gün çok yoğun bir sis oldu ve duyguyu kaybetmemek için o sürede yazdım. Böyle bir ayrıntı da var, eklemek istedim. :blush: Görüşürüz. :pray:

2 Beğeni

Merhabalar @ulu.kasvet,

Sayenizde sevmeye başlayacağım Ankara’yı. :slight_smile:

Tarzlarimiz farklı olsa da hikaye anlatımınızi beğendiğimi ve takdir ettiğimi ifade etmek isterim. Kendinize ait bir üslubunuz var. :+1: Bu işe önem verdiğiniz de belli oluyor. Güzel bir öyküydü, elinize sağlık.

Görüşmek üzere bol selamlar…

1 Beğeni

@ebuka selam,

Ankara’yı sevmek için gerekenler:

  1. Anıtkabir ziyaret edilir.
  2. Behzat Ç. izlenir.
  3. Fasıl Say’ın Ankara eseri dinlenir.

Bir gün bu listeye girme umuduyla yazıyorum. :sweat_smile: Geri dönüş için teşekkür ederim. :+1: Görüşmek üzere.

3 Beğeni

@ulu.kasvet merhaba,

Uğur’un serzenişine uçan daireyi çözüm olarak sunmanız başarılı. Ben de @Senaa nın alıntıladığı kısımları çok başarılı buldum.

Kaleminize sağlık

2 Beğeni

Selam @Sercesahin,

Yorum için teşekkürler. :pray: Görüşmek üzere.

1 Beğeni

Merhaba

Hikayeniz flashbackle başlayınca insan neden böyle bir yakarış diyerek merak ediyor
Sonrasında hikayeye sokulup ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorsunuz
Yarattığınız uğur karakteri içimizden biri. Yokmu hiç böyle biri bence var. Ama genelde görmezden geldiğimiz elimizi uzatıp evet kardeş gel değişelim diyemediğimiz biri. Çekincenizden bahsetmiştiniz sanırım bir yorumda bence çok kararsiz kalmanıza gerek yok. Zira bu sizin iyi bir gözlemci olduğunuzu gösterir. Herkesin gorupte gözardı ettiği insanlar vardır bunları anlatmak ve resmetmek biraz cesaret ister sizde o cesareti fazlasıyla resmetmissiniz. Emel ipek ve Uğur karakterlerinin diyaletiginde aksayan bir noktaya pek rastlamadan sadece doğum günü kutlamasına giren bir Ayşegül vardı kafamda tam olarak onu ayiramadim. tekrar okuduğumda ise bize o an alanda bulunan bir arkadaşlarının cümlelerinin resmedildigini anladım bağımsız bir an zaten uğur ve emelin diyaloğu devam ediyordu.

Uğur ve Berkan in güven ve güvensizlik arasındaki paradoksu gerçekten iyi sorgulanmis… İnsan hangi şartta olursa olsun kafası iyi yada ayık bu duyguya nasıl güvenebilir uğrunda dediği gibi insan babasına güvenmiyor ki Berkan a güvensin… Tam yapma dediğimiz anlarda uğur hep bizden yana oldu… Guvenseydi ne olurdu ona ne değişirdi öyküde… İşte bize bırakılan bu kısmı bence çok iyi…

Kübler-Ross modeline göre yas tutmanın beş evresi var:

İnkâr. Öfke. Pazarlık. Depresyon. Kabulleniş.

Öykünün çatısını oluşturan bu temel galiba barizda. Biz özellikle inkar ve öfke üzerine kısımları daha çok sorguladı okurken ya da öyle hissettim.

Fakat hikayenin sonunda kabullenişe eremedim dolasisiyla evre bizim için tamamlamadan bitti ama uğur için o evreyi hayatına pek sokmadı dolayısıyla hala eksik. Bu yüzden hala umutlu ve hala inatkar bazı şeyler değişebilir diyor bize ben kabullenmem bunu mesajı açık…

Ankara ile ilgili bu ayki Seçkide okuduğum ilk öykü sizindir nicelerini okumak dileğiyle sizin Öykünüz şuana kadar okuduklarimin farklıydı… Başarılar dilerim yazim yolculuğunuzda

1 Beğeni

Selam @Emrah,

Öncelikle teşekkür ederim yorum için. Çok güzel çözümlemişsiniz öyküyü ayrıca, tebrik ederim. Sanırım telefondan yazmışsınız, bazı yerleri anlayamadım mazur görün.

Aslında öykü, sonunda da dendiği gibi inkârdan öfkeye geçişin öyküsü. O yüzden yas tutmanın diğer evrelerini işlemiyor. Yalnız depresyon tabii her zaman eşlik ediyor. Uzun süredir aklımda vardı bu Kübler-Ross modeli ama tüm evreler o kadar çok anlatıldı ki, ben tek bir evreden ötekine geçiş ânına odaklanmak istedim. Öykünün sonunda da tam bu öfkeye geçiş ânı anlatılıyor. Aslında bu öykü bir durum öyküsü yani. Sonda kabullenişe erememeniz (Uğur’un da erememesi) bu yüzden.

Teşekkür ederim. Ben de size başarılar dilerim. Görüşmek üzere.

Merhaba Kasvet! :blush:
Dün gece bir Ozan Açıktan filmi izledim. Filmin sahneleri ve müzikleri beynimde raks ederken, senin aynı ince tel üzerinde yürüyen karakterlerinle tanıştım. Hafif depresif bu ruha büründüm; keyif aldım, empati kurdum, karmasiklastim. İyiydi. Burada yazar bir arkadaşım bana soyle bir eleştiride bulunmuştu. ‘Erkek karakterlerinde kadın yazar izleri var.’ Bu anlamda seninde erkek yazar olarak cinsiyet baskinligi ile yazdığını gorebiliyorum. Böyle bir eleştiri almasam bu açıdan bakmazdim. Senin içinde yeni bir pencere aralar diye bırakıyorum buraya.
Bunların dışında bazı cümlelerin vardı ki, zihnimizin yarısı onlarda kaldı.
Bolca tebrik ve sevgi yolluyorum sana. Daim ol.
Görüşürüz sonraki Secki’mizde✌

1 Beğeni

@gayekcelik Selam,

Tam ihtiyaç olduğu anda güzel bir yorumla yardımıma koştun Gaye. :sweat_smile: Okuyup yorumladığın için çok teşekkür ederim.

Aslında kadın bakış açısıyla yazmak için henüz yetkin olduğumu düşünmüyorum. Bir tane var öyle öyküm Seçki’de ama nasıl olduğunu çok bilmiyorum. Zamanla öğreneceğim bir şey, bir gün o yetkinliğe ulaşabileceğime inanıyorum. En sevdiğim klişelerden birini tekrar edeyim;

Bu arada bu Seçki’nin karanlık ruhuna ne oldu? Neden bu kadar sevimli olduk hep birlikte? Ben @Muge_Kocak @Lightsky ve senden eskisi gibi karanlık öyküler okumak istiyorum. Seçki’de romantizme de efendiliğe de son son! Küfür kıyamet öyküler istiyorum, anasını babasını kesen çocuklar görmek istiyorum. :sweat_smile:

Tekrar teşekkürler. Görüşürüz. :pray:

3 Beğeni

Selam @ulu.kasvet,

Diyaloglar ve kargaşa akıp gidiyor. İsyanları çok tatminkar Uğur’un. Gergin ve öfkeli. Anlaşılmamaktan yorgun. Kalemine sağlık. Güzel bir öyküydü.

Ankara’yı sevmem orası ayrı ama :smiley:

“abi denizi olmayan şehi…”

Yok yok o muhabbete girmeyeceğim. Lanet klişeler…

Sevgiler, görüşürüz.

1 Beğeni

Selam @gurkansadece,

İade-i ziyaret için teşekkür ederim. :pray: Başka öykülerde görüşmek üzere.

2 Beğeni

:blush:
Ben bu ay limitleri astım. Yazarken yüzümü kızartan kısımlar var. Kitapta olabilir ama Seçki için fazla mi acaba diyordum🙈 ama beklenti buysa ben tamamim😁
Görüşürüz o zaman.
Sevgiyle kal✌

2 Beğeni

Merhaba Ulu Kasvet.
Ankara’nın sisini alıp harflere öyle bulamışsın ki yarattığın atmosferden çıkıp yolumu bulana kadar canım çıktı. Tebrik ederim. Çok beğendim hikayeni. Hatta okuduğum hikayelerin arasında en iyisiydi diyebilirim. Daha önceden de söylemiştim. Ben pek bilim kurgucu değilim. Sokağın tozunu, havanın sisini hissetmek isterim. Bu ayki seçkide uzaya çıkmayıp aramızda kaldığın için de şahsen tebriklerimi iletiyorum :slight_smile:

Geçmişte öykülerini okurken küfür kullanmanı yadırgamıştım ama sen öyle güzel yerlerde kullanıyorsun ki kullanmasan bir şeyler eksik kalacak sanki. Bu yadırgayışta gerçek hayatta küfür kullanmadığımın da etkisi var. Şunu da öğrendim ki yazar yaza yaza, okur okuya okuya geliştiriyor okur-yazarlığını. Sayende bir okur olarak objektifliğin önemini de kavramış oldum.

Yüreğine sağlık. Görüşmek üzere…

2 Beğeni

@Arokan Selamlar,

Samimi yorumun için teşekkür ederim; gerçekten büyük motivasyon kaynağı bu yorumlar. Bilimkurguyu çok sevsem de kurgumun ayakları yere bassın istiyorum her zaman. Senle, sizle de buluşturabiliyorsam ne mutlu…

Gerçek hayatta ben de çok küfür etmem ama yazdığım öyküler yeraltı/neo-noir tarzı olduğu için küfür mecburi kalıyor. Yoksa inandırıcılık sekteye uğruyor. Bu konuda çok eleştiri alıyorum ama kendime engel olamıyorum. Mutlaka yazarak, okuyarak öğreniyoruz birbirimizden. Daha nicelerine diyelim.

Görüşmek üzere. :pray: Sevgiler.

1 Beğeni