Ateş Dağı 2

Sevgili @Muhtedi

Zamanlamayı düzelttiğini görüyorum. İlk paragraf bu anlamda ilk öykünü toparlamış.

İkinici paragraf: İlk öyküye gönderme yapmış olsan da seni ilk defa okuyacak olanlar için karakterleri tepside sunmak kolaylık sağlar. Çünkü seni ilk okuyan “Hangi ikisi?” diye sorabilir. Yazar, okuyucunun işini kolaylaştırır ise aralarında daha güçlü bir bağ oluşur.

Üçüncü paragraf ilk kısım: duyguların yazıda verilişi üzerine bir kez daha gözden geçirme yapmak istersin belki: “Haydi, gidelim” dedi Mina coşkuyla, kardeşine moral verecek bir ses tonuyla” yerine “Haydi, gidelim” dedi Mina, coşkuyla! Ses tonunun kardeşine moral vermesini umuyordu.” iki cümle arasında ikinci daha derin bir hissiyat veriyor sanki. Yani Mina’nın morali yok ama kardeşine güç vermek için elinden gelen çabayı gösterdiğini daha güçlü vurgulanmış gibi geldi. Sen de bir bak istersen.

Üçüncü paragraf ikinci kısım: İlk paragrafta “dağın ağzından canlanan kinini vadiye kusmuştu” demişsin. Yani sıcaklığın dağın tepesinde olmasını beklerim. Ancak ikinci bölümde karakterler tepeden aşağı iniyorlar. ve kardan çakıllı toprağa seyehat ediyorlar. Aslında ilk öyküye göre hala volkandalar. Ancak yerde kar var. Bu bir tutarsızlık yaratıyor. Öneri: Volkanın ağzının bulunduğu yer karlı olabilir çünkü lavlar bu sefer sinsi sinsi volkanın eteklerinden kendilerine yeni bir yol bulmuş olabilir. Ya da kar efektinden vazgeçip (öykünün ilerleyen yerlerinde özellikle bir anlamı yoksa) öykünün coğrafyasını düzenleyebilirsin.

Abla, o zaman Harap yolundan gideceğiz.” diye başlayan paragrafta konuşmalar iç içe geçmiş ya da sıralamasını tekrar düzeltmek gerekebilir.

Genel Not: Özel isme dikkat Ateş dağı dediğinde Ateş ismine vurgu yaparsın. Sanırım burada Ateş Dağı’na aslında vurgu yapmak istediysen ikisi de büyük harf olmalı.

Hikayenin olay akışı: Bu konuda aklında canlandırdığın öyküyü görüyorum. Adım adım ilerliyor öykün. Aslında merak da uyandırıyor.

Öyküne kattığın her faktörün o öyküyle ilişkili olmasını sağlaman faydalı olabilir. Örneğin, bataklığın kül havuzunun gölün su toplama sahasında yarattığı bir bataklık olması gibi.

Güzel bir abla-kardeş öyküsü olarak ilerliyor. Aralarındaki kardeşlik bağının kuvveti de öyküye güzel bir ritim katmış. Özellikle Selim’in haşarı çocuk hallerini sevdim. Ancak Mina, daha fazla sorumluluk kaldırıp kaldıramayacağını merak ediyorum.

Eline ve düş gücüne sağlık
Sevgiler
Dipsiz