Awwol

Sevgili Onur,

İlk öykün olduğunu görüyorum. Aramıza hoşgeldin. Yazmanın her zaman çok heyecanlı bir macera olduğunu düşünmüşümdür. Bu macerada hem öğrenirsin hem öğretirsin hem paylaşır hem de saklarsın. Yine de her koşulda çok zor bir süreçtir. Kahramanların oluşumundan hikayenin yapısal bütünlüğüne kadar (yani zaman kullanımı, anlatımın teknik ve hikayesel olarak kendi içinde tutarlı olması, olayların takip sırasının planlanması gibi gibi…) bir çok konuda uyanık olmalı ve olaylara, karakter gelişimlerine, neden-sonuç ilişkilerine ait çemberlerin kapanmış olduğundan emin olmayı gerektirir.

Bu bağlamda hikayenin kendi içinde tutarlı olduğunu söyleyebilirim. Belki bir gün seçkiye gönderdiğim öykülerden birini okuma imkanın olur - ki çok mutlu olurum- o zaman benim aslında bize ait olan mitolojiyi baz alan ve bize dair hikayeleri günümüze uyarlayarak anlattığımı görebilirsin. Bu yüzden Kaf Dağında elfleri görünce - biraz garipsediğimi söyleyebilirim. Sanırım onları Valinor’a daha çok yakıştırıyorum :slight_smile: Elbette bir yazarın hayal gücüne bir yorumumuz asla olamaz. Kaf Dağı’nın elfli versiyonunu da okumadık demeyiz :slight_smile:

Awwol’un çıkarcı krallara karşı gösterdiği prensipli davranışın okuyucudaki etkisini güçlendirmek için biraz daha temellendirmek isteyebilirsin belki. Bir de kahraman olayların içinde her zaman özne olmasını tercih ediyorum yani olaylar ile savrulan bir kahraman bana biraz daha mı kontrol edilmeli, hissiyatı uyandırıyor. Örneğin, elf ordularını görünce hiç sorgulamadan-amacı-tehlikesi-sonrası düşünmeden kılıç çekip at sürmeye başlıyor, gibi.

Dediğim gibi değişik, bir melez tip hikaye olmuş. Umarım başka hikayelerini de okuruz. Acaba aklında başka nasıl hikayeler var.

Aramıza tekrar hoşgeldin.
Eline ve düşgücüne sağlık
Sevgiler
Dipsiz