Ayşekül'e Prens Aşık Oluyor

Senacım :slight_smile:
Öykünün en güzel kısmı finaliydi. Başarılı bir kadın hikayesiydi.
İlk paragrafta bilerek yaptığını düşündüğüm “varmış, yokmuş” beni esasen biraz yordu. Ama sonra onları attın ve koşmaya başladın :slight_smile:
Ayşekül, her genç kadın için örnek teşkil etmeli. Çünkü ne olursa olsun hayatta yalnızız.
Sevgiyle kal, görüşürüz :slight_smile:

1 Beğeni

Yanan ormanı da kızın iç dünyasında oluşan isyan yangınları olarak düşünürsek güzelim orman telef olmaz :stuck_out_tongue: :smiley:

1 Beğeni

Gayecim, :slight_smile:

Bir varmış, bir yokmuş kısmı yazarken beni de yordu. :see_no_evil:

Okuduğun için ve tüm yorumların için teşekkür ediyorum aşkım. Başarılı bulmana sevindim. :smiling_face_with_three_hearts:

Evet, maalesef hepimiz Ayşekül’üz ve kendi çapımızda direnişimizi sürdürüyoruz. Mesajımı hissetmen de ayrıca mutlu etti. :pray:

Sevgiler, görüşmek üzere,

Sena

tabii canım, yangın - temsilii :sweat_smile:

1 Beğeni

Sena’cım buram buram cinsiyetçilik kokan ağır bir masal olmuş ve üstelik o caaanım ormanla birlikte sarayı, okulu ve her yeri yakıp kül etmişsin. Peki o zavallı prensten ne istedin :))

Gerçi @ebuka masalında kurbağa prense prensesi yedirmişti, o zaman ödeşildi :))

Şaka bir yana eline sağlık, Ayşegül’ün kitap serisi geldi aklıma isim tercihini acaba ona göre mi yaptın merak ettim.

Kurgun çok temiz, anlatımın da öyle. Bir cümle sadece kafamı kurcaladı. Prensin yakışıklı olarak büyüdüğünü belirttiğin cümle, arzu istek pedofil vs biraz karışmış gibi.

Ayşekül hep gülsün canının istediği gibi de yaşasın :pray:t2:

2 Beğeni

Ruhların kaçışı filmindeki Yubaba/Zeniba ikizleri :slight_smile: Çok severim. Yorum yapamadan duramadım.

3 Beğeni

Mügecim :laughing:

Bu keyifli yorumun için teşekkür ederim öncelikle. Baktım seçkide hep erkek cinsiyetçiliği yapılıyor, ona da satirik bir dokunuş olsun dedim kendimce işte, kotarabilmiş miyim? :stuck_out_tongue_winking_eye:

Evet, Ayşegül serisinden esinlendim isim olarak. Ama bizim Ayşekül’ün karakter Ayşegül kadar minnoş değil.

Yüzyıllık Yalnızlık’a kaydı kafam orayı yazarken azıcık. :see_no_evil:

Ayşekül’ü masalımın kahramanı olarak desteklediğin için çok teşekkür ederim. Yorumların çok kıymetli.

Sağ ol canım benim. :pray:

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

Bende çok severim :smile: kaç kere izlediğimi hatırlayamıyorum bile. Kafama nasıl yerleştirdiysem her yerde görüyorum. :joy:

3 Beğeni

Selam Sena,

Herşeyden önce söylemek gerekir ki; karşımızda oturmuş bir tarz var. Absürdlüğü, sert gerçekçilikle harmanlayan ve sosyal mesajlar içeren şişe içindeki notlar bunlar.

Beni öyküde en çok etkileyen şey; bu masalın anti niteliğinden çok, aslında ilk ve saf halinde bile bir yalan olması oldu. Herkes numara yapıyordu ve aslında bu acımasız dünyayı sadece anlatıcı filtreleyerek masal gibi anlatıyordu bize.

Beni en çok düşündüren karakter büyücü oldu. Neyi ne kadar planladı bilemiyorum. Ancak Ayşekül’ün isminden, olağanüstü özelliğine, oradan da küllerinden doğmasına kadar bütün olay sanki onun mimarisi gibiydi. Bir yerde senin masaldaki distribütöründü sanırım.

Ayşekül’ün özgüvenli tarzı ile dibe vurup küllerinden doğması arasındaki bağı çok beğendim. Bir noktada özgür, seçimleri olan ve kendisini olduğu gibi kabul eden Ayşekül’ün bir yanda da arkadaşlarından gelen davranışlara karşı da tıpkı toplumsal yozluğa olduğu kadar tepkili olması son derece düşük frekanslı ama belirgin şekilde verilmiş.

Prensin Ayşekül’e aşık olması sekansı, bu öyküyü Sena yazmış dedirten sekanstı bence. Son derece eğlenceli olduğu kadar; aşkın ne olduğundan, prens seçer kızlar ona koşar konseptine başkaldırışa doğru eğlenceli ama aynı zamanda sağlam temelli bir yolculuğa çıkardı okuyucuyu.

Yakarsa dünyayı oduncu kızları yakar…

Ellerine sağlık.
Görüşmek dileğiyle…

1 Beğeni

Selam Murat, :smiling_face_with_three_hearts:

Şu kalpli, minnoş emojiyle başladım ki, yorumunun bende uyandırdığı duyguları daha net anlayabil :relaxed:

Çok teşekkür ediyorum. Burada yayınlanan ve yayınlanmayan çoğu yazımı okudun, bu yüzden yazım tarzımla ilgili yaptığın yorumlara oldukça saygı duyduğumu biliyorsun. Olumlu, olumsuz tüm sözlerin çok kıymetli gerçekten. :pray:

Büyücü konusuna gelince; kendisi dünya güzellik standartlarına göre ortalamanın epey altında olduğu için iksir şartlarına harfiyen uymayanları da kendine benzeterek intikam alıyordu. Burada kızımız yaman çıktı işte, küllerine razı gelmedi. :upside_down_face:

Ayşekül benim bu platformda yayınlanan öykülerimin içindeki tek kahramanım. Diğerlerini hep eleştire eleştire yazmıştım. Ayşekül’ün cesaretini ise ben de çok takdir ediyorum. Hislerimin aynı şekilde sana da ulaşmasına sevindim.

Bu slogan da müthiş oldu. :upside_down_face:

Okuyup, yorumladığın için çok teşekkür ederim.

Görüşmek üzere, sevgiler. :two_hearts:

Sena

1 Beğeni

Rica ederim ne demek. İş ki az da olsa faydam olsun. Ki aslında bence gerek de yok. Sen yürü devam et yolunda :facepunch:

Büyücüye çok güldüm :laughing: :laughing:

Ayşekül bu arada Sissy Spacek’in bir filmi vardı oradaki kız gibi. Haklı, güçlü, özgür ve modern ok ama pyro maalesef. İşte sadece bu sebeple -Haklı, güçlü, özgür ve modern olması ile kesinlikle alakası yok!..- kontrol edilmeli :sunglasses:

Arak maalesef :sweat_smile:

Tekrar rica ederim
Görüşmek üzere…
:raising_hand_man: :pray: :clap:

1 Beğeni

Bu artık uğur gibi, totem gibi bir şey. Bir maç boyunca aynı şarkıyı söylersem, maçı biz kazanıcaz sanmakla eş :see_no_evil::upside_down_face:

Evet, @ebuka de direkt ‘kundakçı çatlak’ diye özetlemiş. Sen yine kibar kaldın yorumlarda. :sweat_smile:

Arak değil, uyarlama olarak değerlendirdim. Cuk oturdu, yakarsa dünyayı… :smiling_face:

Sevgiler,

Sena

2 Beğeni

Merhaba Sena.

“Ayşegül” hikayelerini çocukluğumdan bilirim. Severek okurdum. Çok da güzel görselliğe sahiplerdi. Bir gazetenin yanında verilirdi. O zamanlar o gazete omurgasını evrime kurban etmemişti. Öncelikle beni çocukluğuma götürdüğün için teşekkürler.

Dil insanı vezir de eder rezil de. O kadar güçlüdür işte. Ben bu masalı nasıl yazdın diye biraz kafa yoracak olursam söyleyeceklerim yine dilin büyüsüne dair olurdu. Şöyle ki, yazar masal deyince çocukluğuna gitmiştir. Ayşegül’ün hikayeleri gelmiştir aklına. Acaba ne yazabilirim diye düşünürken, Ayşegül’ün gülü gözüne çarpmış, onu koparıp zavallı masumiyeti küle çevirmiştir. Sonra da küllerinden bir masal doğmuştur. Bir harf nelere kadir olmuştur. Böyle olmadıysa da ben bu büyüye inandım. Fala inanma falsız kalma hesabı : ) Vezir olma yolunda yol açıklığı diliyorum.

Bilinene özgünlüğünü kattığın için tebrik ederim. Kendi tarzında, sert ve güzel bir masal olmuş. İlk bölümdeki varmış ve yokmuşlar dikkatimi biraz dağıtsa da, güneşi batmayan bir kasabada ana karakterin yüzünün aya benzetilmesini biraz garipsesem de, matematik bilmeyen annesinin aptal yerine konmasına biraz içerlesem de ( :slight_smile: ) bunlar eserini tümüne gölge düşürecek türden konular değildi.

Ne yok ol, ne arada kal; sen var ol.

Satırlarıma son verirken, Ayşekül’ün tavşanı küle çevirme tehtitlerine dair olan bir resmi de buraya iliştiriyorum.

Sevgiler…

resim

1 Beğeni

Merhaba Okan,

Ayşegül o nesil için hayranlık uyandırıcıydı, katılıyorum. Keşke annelerimiz saklasaymış. :relaxed:

Tam olarak bu masalı yazma motivasyonum senin anlattığın gibi değil aslında, şöyle; :slight_smile: hafızamdaki masallarda hep baskılayıcı bir güzellik algısı, prensler ve prenseslerin olduğu statüsel ayrışma, hayvanların doğada birbirini alt etmeye çalıştığı bir dünya (tavşan - kaplumbağa, ağustos böceği - karınca, karga - tilki…), üvey annelerin ve onlarla evlenen öz babaların her zaman çocuklarına karşı kötü olması gibi standart mesajlar vardı. Bunlara karşıt bir masal yazma isteğiyle serüvenim başladı. Düşündüğün gibi küllük külistanlık bir kelime oyunu durumu olmadı. :upside_down_face:

Girişteki bir varmış - bir yokmuş kısmını deneysel olarak yapmak istedim, aslında epey de zorlandım her cümleyi bu şekilde bağlamak için. Bu tarz hesap kısıtları getirerek edebiyata sayısallık katmayı seviyorum galiba. Farklı bir yazımda da tüm cümlelerimin üç kelimeden ibaret olması şeklinde bir çalışma yapmıştım. Deneysellik iyidir ya :wink:
Daha kısa tutmak istiyordum ancak masal girizgahı için yeterli olmadı. (Bu arada bir yerde, iki varmış bir yokmuş olmuş, idare edin :sweat_smile:)

Güneşi batmayan kasabadaki ay benzetmesi yorumuna cevabım ise şöyle olacak; burada ilahi anlatıcı bakış açısı kullandığım için, anlatıcı sadece anlatılan kasabayla sınırlı değil, her şeyi gören, bilen bir anlatıcı. Hiç suç oranı olmayan ve mutlu bir kasabada pedofiliden de bahsetmiş mesela. Bunun gibi tutarsızlık gibi görünen şeyler tamamen benim birinci tekil şahıs veya öykünün içinde yer alan bir üçüncü tekil şahıs anlatıcı kullanmamış olmamdan kaynaklanıyor.

Matematik bilgisizliği kısmında da lütfen içerleme, artı ile eksi çarpımını bilmeyenleri değil, 60 ile 10 u çarpıp, 600’e kadar sayamayanları hedeflemişti anlatıcı aptal diyerek. :yum:

Tüm güzel yorumların için teşekkür ederim. Zaman ayırıp okumuş olman güzel. Seni anlatan tüm hikayeler de hep sadece “varmış” lı olsun. :pray:

Ayşegül’ün fotoğrafına çok güldüm. :laughing: :laughing: :laughing: Kendi öykün yetmedi, benimkini de resimlerle süsledin. Sağ ol walla hoşluk oldu. :relaxed:

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

Açıklamaların için teşekkürler ama bilinçaltınla konuştum. Benimle aynı fikirdeymiş. Sen istediğin kadar farklı düşün : )

İlahi bir anlatıcı mı? Tövbe haşa : )

60 ile 10’u çarpınca 600 edeceğini yazmasaydın 6000 derdim. Bazen aptal olmak belki de aptala yatmak iyidir : ) Salağa yatmaktı gerçi o.

Ayşegül, eski fotoğraflara bakmak gibi… Çocukluğumuz kokuyor…

Neyse, sen yazmaya devam et, biz de okumaya devam edelim.

Sevgiler. Şu modaya ben de uyayım…

“Okan” : )

1 Beğeni

Bilinçaltım daha başka sırlarımı da ifşa etmedi umarım. Öyleyse buradan yazma onları da sakın. :sweat_smile:

Biz atölyede yazarlar böyle diyoruz… :upside_down_face: :upside_down_face: :upside_down_face:

Rakamların sıktığı yakasını harflerle gevşeten Okan :laughing: yapma o kadar da değilsin. Hesap kitap işlerinde iyisin iyi. :wink:

Çocukluğa dair her şey masum ve güzel… Sonrası hep biz büyüdük ve kirlendi dünya ile bitiyor işte… Sağlık olsun. :slight_smile:

Tekrar teşekkür ediyorum değerli yorumların için.

O moda değil aslında, sadece ben yazıyorum sanırım. O da iş maillerinden gelen bir alışkanlık, iyi çalışmalar da diyebilirim. Outlook’daki signature’ımı da ekleyebilirim yani unvanla birlikte. Maalesef mesleki deformasyon. :see_no_evil:

Sevgiler, Sena’sız sevgiler (:

1 Beğeni

@Senaa selam,

Kalemine sağlık. Ya çok tuhaf bir öyküydü bu özellikle sonu çok hoştu. Çok beğendim. Başlı başına fantastik bir masal, başka dünyalarda kavuşamayan bir romans, şiir gibi bir korku öyküsüydü. Bana neden korkunç geldi bilmiyorum; ama tekinsiz bir havası vardı, değil mi?

Kalemine sağlık tekrar. Farklı duyguları aynı anda hissettiren ilginç bir masal anlattın bana. :+1: Çok hoştu.
Görüşürüz.

1 Beğeni

Selam @ulu.kasvet,

Tuhaf öykü denebilir evet, korkunç mu bilmem ama tuhaf ve tekinsiz tabirlerini ben de yazarken hissettim.

Bu arada fantastik şeyler pek yazmıyordum, yeni yeni deniyorum. Senin yorumlarına da önem veriyorum, çok teşvik edici oldu bu yazdıkların, gerçekten sağ ol. :pray:

Senin sevdiğin; annesini, babasını öldürecek tarzdaki karanlık çocuklara alternatif olsun istedim işte, yaktırdım kasabayı Ayşekül’e. Olduğu kadar artık. :sweat_smile:

Beğenmene sevindim. Bir de aynı anda karşılıklı yorumlaşmışız. O da güzel bir tesadüf oldu. :blush:

Görüşürüz canım.

Sevgiler,

Sena

1 Beğeni

Sena merhaba,

Çok samimi ve ilginç bir öykü ele almışsın. İlgimi çeken oldukça yaratıcı sembolizmler vardı fazlasıyla. Özellikle kül ile ilgili olan durumları çok sevdim.

Bir masal var karşımızda fakat bu hem dramatik, hem şiirsel, hem de absürt bir anlatıyı birleştirmiş içerisinde.

Tebrik ediyorum seni. Okuması keyifli bir öyküydü. Herkesin aksine benim kafamda büyücüyle alakalı çok daha farklı ve etnik bir görüntü oluştu nedense. Onu da buraya bırakıyorum şöyle,

Öykülerini takibe aldım. Araf temasında görüşmek üzere. :slight_smile:

1 Beğeni

Merhaba Oğuzhan,

Öykümü beğenmene sevindim. Yazarken yaratmak istediğim atmosferi ve duygu durumunu, okuyanların aynı şekilde yakaladığını görmek çok mutlu edici.

Vakit ayırıp okuduğun ve değerlendirdiğin için çok teşekkür ederim. :pray:t2:

Kafandaki büyücü görseli çok iyiymiş. :sweat_smile:Benimki biraz daha @Kursat_Akbulut ınkine yakındı ancak böyle durumları seviyorum. Herkesin hayal gücünün farklı çalıştığı bir zanaat zaten okuyuculuk. O yüzden hepimizin bir metinden aldığı ve yarattığı çok farklı. Bu da okumanın muhteşem zengin dünyası işte. :smiling_face:

Çok mutlu oldum, takibe takip o halde :wink:

Görüşmek üzere,

Sena

2 Beğeni