Bobokombo

Merhaba Müge hanım. Bobokombo yok :slight_smile:. Ve evet haklısınız öyküyü oldukça ham şekilde, yalnızca üç içinde yazarak, gönderdiğim için hem bariz hataları sırıtıyor hemde üzerine yeterince düşünülmediği gün gibi ortada. Neden gönderdim ben de bilmiyorum, tematik olması sebebiyle mi, emeğimi çöpe atmaya elimin gitmemesinden mi, hiç fikrim yok. Daha açılış cümlesi bile mantıksız, ileride beş, altı kelimelik fasılasız tamlamalar, daha da ileride Fourier ismini Forier diye tam altı kez yazmam gibi örnekler sıralayarak öykünün böğrüne hançeri ilk ben saplayayım. Üstüne Ay’ı yarmak gibi zorlama atraksiyonlarla, fazlaca karikatürize erkek karakter tiplemerini koyup, okuyucuyu boğacak uzun bilimsel açıklama paragraflarını yerleştirme çokbilmişliğimi de eklersek, bir hikaye nasıl heba edilir madalyasını rahatça boynuma takılabilir :pensive:. Neyse işte, bazen oluyor öyle. Zannederim o ay boyunca “Kanzutka” isimli başka bir hikayeyle uğraştığım için şakülüm şaşmıştı, zamanda dar olunca böyle oldu.

Bende sizin hikayenizi okudum. Pek tatmin olmadım. O kadar laf saydığım, Karadelik ile ilgili hikayenizdeki duygu aktarma zarafeti bunda yok , tematik bağlantı söz sanatıyla kurulmuş, ki bu biraz kolaycılık, üstelik yeteneğiniz güçlü bir bağlantı kurmaya müsait. Ham değil ama aradığımız hikaye de bu değil sanki. Bu hikayenin malzemesinden yeni bir istiflemeyle daha iyi bir sonuç alınabilirdi, yada alınamazdı, bilmiyorum. Ben olsam yeniden yazardım. Belki başka bir yol tutardım. Lütfen alınmayın, size yol göstermek haddim değil, iyi bir kalemden daha iyi sonuç almak için küçük bir parça çaba :slight_smile:. Sizin öykünün altına değil buraya yorumumu yazdım, çünkü orada da yazanlar olmuş, ben kalabalık etmek istemedim. Gelecek sayının konusu benim muhitte geçiyor :grinning:, şimdiden nasıl bir hikaye yazacağınızı merak ediyorum, bende biraz farklı olmaya çabalayacağım, bakalım becerebilecek miyim?