Boncuklu Kuzu

Sevgili Hande,

Seçkiyi en çok sevme nedenlerimden biri yeni yazarların - senin gibi aramıza yeni katılanların- ilk öykülerinden itibaren yazma yolculuklarına tanık olabilmek. Bu yüzden önce hoşgeldin aramıza demek isterim. İlk hikaye heyecanı gibisi yoktur :slight_smile:

Bu platformu hep bir yazarlık atölyesi gibi gördüğümden seninle hikayen hakkında bazı düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Hikayenin başında ilk paragraflarda öykün biraz dalgalanıyor. Sanki bir tiyatro okuyormuşum gibi hissettim çünkü sahnedeki durumu olduğu gibi veriyor yani anlatmıyor gibi. Böyle olunca Yazarın benden beklentisi hakkında - okuyucu olmam mı yoksa izleyici olmam mı- biraz belirsizlik yaşadım. Ancak bu süreklilik gösterip hikayenin geneline yayılmadı sonraki paragraflarda hikayenin ritmi yerine oturdu. Böyle olunca yazar acaba hikayeye başlarken biraz zorlandı mı ve altyapıyı verdiği yerlere bir daha dönüp bakmak ister mi, diye düşündüm.

Bir diğer paylaşmak istediği konu ise sonucun verilme şekli. Karakter, kendisi hariç bütün mahallenin bildiği bir sırrı öğreniyor. Aynı zamanda mahallelinin ona acıdığı için sevgi gösterisinde bulunduklarını anlıyoruz. Benzer şekilde Annesinin “ona sarılmayan-ilgilenmeyen” bir hayalete dönmesi sebebi de burada.

Karakter için bu büyük bir yalan yani bütün dünyası başına yıkılmalıydı. Bu öyle güçlü bir çaresizlik-öfke olmalıydı ki hikayenin sonunda karakterin bu aydınlanma ile bir sonuca ulaşmasını beklerdim. Bunun yerine bir metaforla karşılaştım(boncuklu kuzu). Bu yüzden belki sonuca bir kez daha bakmak ve hikayeyi daha dramatik ve vurucu bir şekilde bitirmek istersin. Bunu yapmak için iki yol olabilir gibi geliyor ya öğrendiği gerçek üzerinden ya da metaforu biraz daha açarak…

Not: Annesinin sevgisizliği-şefkatsizliği ve babasının yaptığı birleştiğinde annesinin bu tepkisini, babasının işlediği suçun sebebi olarak kızını gördüğünü düşündürmüştü. Yoksa, henüz ufak olan kızına daha bağlanmasını beklerdim ya da anne-baba arasında müthiş bir aşk olmalıydı ki kocası hapse girince yalnız kalmaktan dolayı drama da doğmuş olsun.

Bunların dışında ilk başlangıcını bir yana bırakırsak öznel, samimi ve ritmini sonuna kadar koruyabilmiş bir öyküydü. Eğer bu öykünün en güçlü yanı ne diye sorarsan karakterleri derim. Babaanne, mahallenin en yaşlısı asık suratlı amcalar bile gerçek bir karakterdi. Çok kıymetli bir yetenektir karakteri oluşturmak ve okuyucuya benimsetmek :slight_smile:

Bu aynı zamanda şu demek; malzemelerin en pahalısına sahip olduğunu görüyorum. O halde yıldızlı menüler çıkarmak için bol bol yaz, biz de okuyalım.

Eline ve düşgücüne sağlık
Sevgiler
Dipsiz