Dede Korkut Günlükleri: Baba ve Oğul

Tüylerim diken diken okudum. Küre Dağları’na gittiğimde o baba ve oğlu ben de bulurum inşallah en güzel şekilde. Anadolu’nun ne büyük derya olduğunu ve bu mitolojinin ne kadar ince ince işlenmesi gerektiğini hatırlattı bu öykü bana. Bu toprakları tüm dünya artık hak ettiği şekilde duymalı. Babanın çaresizliği ve hatta Dede Korkut’un çaresizlikten çare üretmesi, latif bir fantastiklikle duvar halısından başka bir boyuta geçiş ve bu durumun okura neredeyse gerçekmiş gibi hissettirilmesi çok güzeldi. Bir de zıtlıklar var tabii. Öyle bir evren ki burası ve biz insanlar o kadar sınırlı varlıklarız ki olur ya bir şekilde perdeleri kaldırsak yüce erenler katına ulaşabilir miyiz acaba? Bu babanın derdi de aslında yüce bir ulu kişiyi ayağına getirmiş. Her ne kadar farkında olmasa da içindeki sevgi alemlerin kapısını açacak kadar enginmiş. Babanın oğluna sevgisi, oğlun çaresizliği, Dede Korkut’un da aslında herkesten daha asi biri oluşu yer yer ürperdiğim noktalardan oldu. Lakin Küre Dağları’na gelip borcunu ödeyen müşteri de olayın ne olduğuna kalben o kadar teslim olmuş olacak ki okuyucu olarak beni en çok ürperten nokta orası oldu diyebilirim. Hep yazın kaleminiz daim olsun.

2 Beğeni