Edebiyat Tanrısı

Bazı arkadaşlar anlaşılmaz ögelerin olduğunu söylediğinden mütevellit (son derece haklılar, hatta aşırının aşırısı haklılar.) burada bir soruya cevaben yazdığım eksiklikleri aktarmak istedim. Zira aktaramadığım çok şey oldu. Metnin kafamdaki senaryoya yakınlaşması adına buraya da eklemek istedim.

Öncelikle şöyle bir açıklama yazmaya çalışayım. Kafamdaki senaryo çok daha uzundu ancak metne sığdıramadım. Başka işlerim de olduğundan organize edecek vakti çok bulamadım. Bunu bahane olarak sunmuyorum. Maalesef bu hep böyle oluyor, çoğumuzda da böyledir eminim. Metinde geriye dönük düzeltme ve ilaveleri pek yapamadım.

"Kafası ezilmiş bir cüceye yapılan gönderme, dükkanın önündeki tuhaf ögeleri imgeliyor. Midesinin tıka basa dolu olması da içerideki hengameyi anlatmak içindi. Ben de üzerini fazla kapatarak anlaşılmasını zorlaştırmış olabilirim tabii ki.

Yaşar Bey’in meselesi şu. Bir edebiyat tanrısı var ve onun yeryüzündeki temsilcisi o. Her gün rüyasında gördüğü kurguları metne aktarıyor ve her yeni kurguyu deneyimleyip dükkanına geri dönüyor. Harry Potter’dan Yüzüklerin Efendisi’ne kadar her kurgunun, önce kendisi tarafından görüldüğünü, daha sonra ise başkalarının zihnine tohumlarının düştüğünü söylüyor. Bir nevi olay içinde olay gibi düşünürsek, benim bu metni yazabilmiş olmam bile Yaşar Bey’in zihninden daha önce böyle bir kurgunun geçtiğini gösterebilir. :slight_smile:

Kurgularda, öldürdüğü ya da üstesinden geldiği yaratıkları ise gaz lambalarının ardına saklıyor ve gaz lambaları yandıkça o yaratıklar zamanla eriyip gidiyor. Eğer masadakilerin hepsi sönecek olsa altında dev bir ayının kesik kafası belirecekti gibi düşünebilirsiniz. Gaz lambaları yanarken nesneleri ayrı bir boyuta nakledip orada tüketiyor. Söndüklerinde de nesneler kaldıkları yerden var olmaya devam ediyorlar.

Aslında Yaşar Bey, pencereleri siyaha boyasa ve duvarlar olsa da dışarıyı görüyor. Eren’in, edebiyat tanrısının yeni temsilcisi olduğunu da anlıyor. Rüyasında daha önce bu kısmı gördüğü için her şeyin farkında. Ona bir şekilde bayrağı teslim etmesi için de böyle bir numara çeviriyor diyebiliriz. Yaşananların “Bilişsel sanrı” olması da tamamen gerçek olması anlamına geliyor. Yaşadıkların hem sanrı hem de gerçek demek istiyor Eren’e. Ancak Eren bunları kavrayacak bilgelikte değil henüz. Eren, geri dönüp deftere yazmak zorunda kalınca Yaşar Bey de bu “lanetten” kurtulup yaşlanıp ölebilecek artık."

2 Beğeni