Hayallerinden Düşerken

Merhaba,

Kuş burada balığı yuttuktan sonra balık konuşmaya başlıyor, ve kuş ona “Lezzetli etini yutmamayı nasıl başarayım?” diyor. Yani aslında çoktan yutmuş, ama daha yutmamış gibi konuşuyor. Acaba orada bir bağlantı eksikliği mi var, yoksa ben mi kaçırdım? Midesinden tekrar gagasına geldiğini yazan bir cümle olsa biraz daha açık olurdu sanırım.

Öykünün benim hiç alışık olmadığım, ama konu, karakter ve kurguya tam oturmuş bir dili var. Masaldan da farklı bir tat veriyor. Bu öyküye bu anlatımı çok yakıştırdım.

Balık başta bana Martı Jonathan Livingston’ı hatırlattı, ama sonra onun çok daha farklı biri olduğunu anladım. Bu balık hayalleri için her şeyi yapan insanların başarılı bir temsili: O başarı için varını yoğunu ortaya koyanlarla çevresindeki herkesi kullanıp bırakabilen insanlar arasındaki o keskin çizgiyi tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. Ve bir anda güçlü bir anti-kahramana dönüşüyor.

Bu öykü bana Charles Dickens’ın Büyük Umutlar kitabını hatırlattı. Hepimizin büyük hayalleri ve umutları, gitmek istediğimiz yerler ve daha kim bilir neler var. Ama o yolda yaptıklarımız, üstüne basıp çiğneyerek geçtiğimiz ya da yalnızca geride bıraktığımız insanlar, teptiğimiz başka fırsatlar, o başarıya eriştiğimizde neler hissedeceğimizi derinden etkiliyor. Bu sembolik anlatımla, bir kez daha bunları düşünmüş oldum.

Yine de… Bazen gerçekten gitmemiz gerekir ve en azından bunu yaparken haklı bir gerekçemiz ve başkalarını incitmeden kullanabileceğimiz yöntemler olabileceğini bilmek insanı rahatlatır. Kuraklık sebebiyle ve kimseyi harcamadan, kimseyi geride bırakmadan göç eden insanlar, başka bir alternatifin var olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.

Öykünün başlığının da mükemmel olduğunu söylemeliyim. Daha iyisi olamazdı sanırım.

Ben öykünüzü ve anlatımınızı çok beğendim. İyi yazarken aynı zamanda insanların ve toplumun sorunlarına, karakterine değinebilmek ciddi bir beceridir. Elinize sağlık, başka öykülerinizi de okumak dileğiyle.

2 Beğeni