Hepsini Anlatıyorum

Selamlar Ufuk,
Bu güzel yorum için çok minnettarım. Çoğu zaman yazarların kendi eserlerine karşı biraz körleşmiş olabileceklerini düşünürüm. Hikayede ismini koyamadığım tatsız bir his vardır mesela ama anlayamam sebebini. Bir şeyler eksik ya da fazla gibidir. Bir şeyler olmamıştır ama bir türlü tespit edemem. Böyle durumlarda bir süre boyunca eseri kendi haline bırakmak sonra dönüp tekrar okumak gerek diye düşünüyorum. Ama hakikatli bir eleştiri de son derece yerinde olur. Bunun için teşekkür ederim.

Bu hikaye aslında başka bir eserin parçası değil. Bir paralel evrenin parçası. Şöyle söyleyebilirim, seçkide yazdığım pek çok hikayeyle ortak bir evrende geçiyor. Bu evreni epey sevdim. Özellikle son hikayelerimin hepsini bu evrende yazmaya gayret ettim.

Örneğin bu hikayede bahsettiğim Kyp Adası, özel seçkiye gönderdiğim hikayede de vardı. Özel seçkideki hikayenin bir kısmı Kyp Adasında geçiyordu.

Ya da bu hikayede bittiğinden bahsettiğim Glasnost Çağı’nın son yıllarından bir kesit de bu hikayede anlatılıyordu.

Gerçek dünyada geçen bir şeyler yazmak kimi zaman sakıncalı olabilir diye düşünüyorum. Bu yüzden kendi tasarladığım yerlerde yazmak daha keyifli ve güvenli geliyor. Hikayeye kriptolanmış mesajlar gizlemek de çok keyifli. Lakin bunların büyük sorunlar yarattığını kabul ediyorum. Örneğin hikaye anlaşılmaz ya da saçma görünebilir, ya da işlenilen o evren karşı tarafa layıkıyla aktarılmamış olabilir. Kısaca her şeyi dengede tutabilmek gerek. Ben evrenin detaylarını hikayelere yayarak anlatmayı tercih ettim.

Biraz uzun bir cevap oldu sanırım fakat hikayedeki bir takım açıklıkları böyle kapatabilirim diye düşündüm. Yorum için tekrardan teşekkür ederim. Önümüzdeki seçkilerde görüşmeyi dilerim.

1 Beğeni