Her Biri Bir Öykü Hayatın Tuhaflıkları: Bir Uçan Daire Macerası

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Her Biri Bir Öykü Hayatın Tuhaflıkları: Bir Uçan Daire Macerası – Aylık Öykü Seçkisi

image

Bu öykü “Uçan Daireler İstanbul’da (1955)” filminden ve Edirne’de 1955 yılında görüldüğü varsayılan UFO haberlerinden ve bir takım gerçek olaylardan esinlenerek yazılmıştır. “Eğer tüm evrende yaşam sadece Dünya’da varsa, bu çok büyük bir yer israfı olurdu.” – Carl Sagan Adı Hilmi’ydi. Tartar diyorlardı ona. Neden diye sorduğumda gülerek, çok çiğ et yemiş de ondan, demişti… (DEVAMI…)

3 Beğeni

Merhabalar;

Yazdığınız öyküleri okumayı seviyorum, yine beni yanıltmadınız. Elinize, emeğinize sağlık. Kendinize ait bir üslubunuz var zaten, anlatımınız gayet başarılı. Garip sonları ve devrik cümleleri seviyoruz :slightly_smiling_face: Özellikle Tartar Hilmi’nin betimlendiği kısmı çok beğendiğimi söylemek isterim.

İzninizle, birbirimizi geliştirmek adına, ayrıntı da olsa metinle ilgili birkaç eleştirim olacak:

*Sırıtmasa da, bazı klişe ifadeler (şahin bakışlar, hummalı çalışma, kuytu mağara, vs…) ile birkaç tekrarlı ifade (özellikle heybet kelimesi) mevcut.

*Tartar Hilmi’nin şehirde gözlemlediği garip olaylar dizisi biraz uzun olmuş bana göre. Ayrıca bu sırada, anlatıcımız olan öğretmen sanki ortadan kaybolmuş. Arada diyaloğa girse iyi olurmuş.

*Tartar Hilmi karakteri ile kullandığı dil-anlatım bence uyumsuz olmuş ve gerçekliği biraz sekteye uğratmış. Köyde yaşayan birinin şu ifadeleri kullanması biraz zor gibi geldi bana: Lateks tulumlar, petrol mavisi, kuş yuvası saç, cabrio BMW, polo yaka tişört, tretuvar, senkronize, sarmal, siyah rayban gözlük vs…

Söyleyeceklerim bu kadar. İyi bakın kendinize, görüşmek üzere…

2 Beğeni

Şİmdi foruma dün gece okuduğum bu öyküye yorum yazmak için girdim. Önce sizin yorumunuzu okuyucunca tekrara düşmemek için yazmıyorum. İŞim kolaylaştı sahiden, nasıl anlatsam diye düşünüyordum. Tespitlerinize katılıyorum. Okuyan gözleriniz dert görmesin…

2 Beğeni

Elbette, seçkide ilk okuduğum öykü seninki Müge. Dilin ve üslubun alışkanlık yaratıyor. Yine dolu dolu lezzetli bir öykü okudum. Birkaç eleştirim vardı. Özellikle tekrarlar ve son bölümün yoruculuğu hakkında ama @ebuka sağolsun benim yerime denmesi gerekenleri demiş. Ona katılıyorum. Ellerine sağlık, yeni öykülerle buluşmak üzere. Sevgiler

1 Beğeni

@Muge_Kocak Selam,

Öyküyü daha önce okuma fırsatı elde ettiğim için kendimi ayrıcalıklı hissediyorum biraz ama tekrara düşersem kusuruma bakma. :sweat_smile:

Bu senin öykü içinde öykü yazma olayını seviyorum. Dil çok sade, çok anlaşılır, hem zengin hem yormuyor. O açıdan takdir ediyorum gerçekten. Duraksız okudum, aktı gitti. İçerik de eğlenceliydi. Ama daha önce de dediğim gibi ben senin karanlık tarafını görmek istiyorum. :smiling_imp: Give yourself to the dark side Müge.

Kalemine sağlık. Eğlenceli, akıcı, tertemiz bir öykü. Epigraflar da çok başarılı. :+1: Görüşürüz.

1 Beğeni

Müge gerçekten çok güldüm! Açıkçası gülebildiğim öyküler hep 1-0 önde başlıyor benim için. :slight_smile: Konu orjinal ve ilginçti. Açıkçası benim gözüme çarpan ve böyle olmasaydı, dediğim eleştirileri arkadaşlar yapmışlar. O yüzden o noktaya değinmek istemiyorum. Sadece Hilmibiraz daha Edirneli bir köylü amca gibi konuşabilirdi. Hatta şiveli konuşsaydı bence okuyucu öykünün içine daha çok çekilebilirdi. İlk paragrafta da okuyucuya “Siz” diye hitap edilmesi bana biraz resmi geldi. Her zaman “Sen” dili kullanılan öyküleri daha samimi bulmuşumdur.
Tarlanın ortasına inen uzaylı ablaları tasvirine ise bayıldım! Öğretmenin yanına inen ablayı şu an sanki tanıyormuşum gibi hissediyorum. :smiley: Kadınların indiklerinde verdikleri tepkiler de çok güzeldi :slight_smile: Hilmi’nin konuşma tarzı daha cahil biri gibi olsa ve de şive eklense öykü bence tamamdır. Belki köy kahvesi ortamı biraz daha ayrıntılı anlatılabilir, belki Hilmi’nin uzaylılardan kıllandığı durumlar da okuyucuyu öyküden kopartmadan daha da sadeleştirilebilir.
Sonuç olarak kalemine sağlık Müge! Daim olsun.

1 Beğeni

Merhaba @ebuka

Sizin gibi bir okuyanı varsa yazdıklarımın, benim sırtım yere gelmez :slight_smile: Zaman ayırıp okuduğunuz ve düşüncelerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Çok mutlu oldum.
Söylediğiniz ayrıntılar, benim için büyük önem taşıyor, belirtmek isterim.

  • Klişe ifadelerimde hazırcılığa kaçmışım galiba :slight_smile: Heybet dikkatimi çekmedi. Göze battığına göre, bunlara tekrar bakacağım. Tekrar teşekkürler.

  • Şimdi şehirde gözlemlediği garip olaylara gelince, orada aslında şöyle bir kurgu yapmaya çalıştım. Okuyucuyu asıl hikayeden kopartıp, başka hikayelerin içine atmaya çalıştım. Bu anlamda biraz da bilerek, Tartarı, öğretmeni, zaman ve mekanı kaybettirmeye çalıştım. O öykülerin asıl öyküden kopuk olmasını istedim, nasıl desem bir baygınlık- black out- olsun ve karanlıkta bu tuhaf insanlar parlasın. Bu anlamda o bölümü tekrar okuduğumda, yapmaya çalıştığımın içinde sırıtan iki anlatım var; birincisi iskelet ikincisi murat 131’ler. Çünkü bunları kısa tutmuşum. Yani öykünün adını da aslında bunun için her biri bir öykü vs vs koydum. Tabi bu benim yapmaya çalıştığım, gerçekte anlaşılan ise sizinki gibiyse, üzerinde biraz daha çalışmam gerek :slight_smile:

  • tartar’ın görünüşü ile konuşması farklı, çünkü okuyan akıllı gözüken ama deli belki de değil :slight_smile: Köy de aslında baya gelişmiş bir köy, uçan daire yapabilen ve onlar tarafından kaçırıldığını düşünen ya da belki kaçırılan biri için pek yabancı gelmedi ama tabi belki de dediğiniz gibidir.

Tekrar çok teşekkür ediyorum, yorumlarınızı esirgemeyin, her biri beni tekrar sorgulamaya yönlendiriyor.

En kısa zamanda sizin öykünüzü de okuyacağım :slight_smile:

Sevgili @nyphe

Gözlerim hem öykünü hem de yorumunu aradı, çok mutlu oldum teşekkürler. Bu benim “çok mutlu oldum” demelerim de klişe oldu ama ne yapayım gerçekten öyle :slight_smile:

Bu uzunluk konusuna tekrar bakacağım. Bu öykü sanırım yazdıklarım arasında hemen hemen en uzunu oldu. Tekrar törpülenebilir galiba.

Çok teşekkürler güzel sözlerin ve desteğin için

Sevgiler :slight_smile:

@ulu.kasvet

Öykümü ilk okuyan biri olduğun ve benimle düşüncelerini paylaştığın için teşekkürler.
Ya bu dark side konusunda haklısın, yeni bir şey yapıp naif olsun istedim, ama elim gitti geldi bir kan olsun bir karanlık olsun bir sosyopat çıksın da o türbenin önünde katliam yapsın falan ama uslu durdum :))

Madem uçan daire ile uçamadım, Piramit ile dağılayım :slight_smile:

Sevgiler

2 Beğeni

Merve :heart:

Sen bana yorum yaparken ben sana hoş geldin demek istiyorum. Uzun zaman sonra seni yeniden görmek çok güzel, okuyacaklarımın arasında en başlardasın.
Ah bu Hilmi yok mu! Söylediğin her şeyi dikkate alıp tekrar bakacağım öyküye. Bu öyküye ilham veren filmi biraz seyretmeni tavsiye ederim. Ve o ablaların kullandığı cümle, tam da filmden alıntı. Ben de yazarken çok güldüm, ve gerçekten bu tuhaflıklar aramızda var ve daha nicesi :slight_smile:

Öykü bittikten sonra gidip aynaya baktım, sim falan bulaşmış mı diye :grin:

Güzel yorumların ve yapıcı eleştirilerin için çok teşekkürler

İyi ki varsın :slight_smile:

1 Beğeni

Hoş bulduk!
Filmi izleyeceğim. Filmlere bayılırım! Ayrıca sim de iyidir ya çok severim :smiley: Ha bir de Carl Sagan alıntılarını çok sevdiğimi söylemem gerek. Onun çok başka bir ruh olduğuna inanıyorum. Sadece adının geçmesi ve açılışı onunla yapman bile sanki onun enerjisini katmış hikayeye. Bu çok değerli! Bu ay ikimiz de komediden ve çok zeki adamlardan dem vurmuşuz. Sen Carl Sagan, ben Elon Musk :slight_smile: Frekansımız aynı demek. Ne mutlu :slight_smile:

1 Beğeni

Merhabalar,
Öykülerinizde dikkatimi en çok çeken unsurlardan biri başlıklar. Kendine has bir lezzet katıyorlar metne. Bazen başlıklar bile başlı başına bir öykü olabilir. Mesela “Kalbi Dışarıda Doğan Kızla, Kırk Yıldır Öfkesi Dinmeyen Adamın Hikâyesi”. Çok hoş, kendi içinde bir öyküye sahip adeta ya da “İçinde Ukde Kalan Aksakallı Güvercin Üçlemesi”.
Daha önce hiç Haruki Murakami okumuş muydunuz bilmem ama bazı kitaplarındaki bölüm başlıklarını aynı bu şekilde, kendince bir öyküye sahip olabilecek etkiler halinde yazıyor. Bu benim çok hoşuma giden bir unsur.
Hikayeye gelirsek, esprili, sade ve oldukça akıcıydı. Gerçekçi ve aynı zamanda oldukça renkliydi. Lakin @ulu.kasvet’e katılıyorum. Bundan karanlık bir hikaye çıkabilirdi diye düşünüyorum. Karanlık bir nevi çesni gibidir. Tabii bunu kullanıp kullanmamak konusundaki tercih sizin.
Önümüzdeki seçkilerde görüşmek dileğiyle.

1 Beğeni

Merhaba

Murakami çok severim ve okurum. İtiraf etmem gerekirse öykü başlıklarını, güzel başlık bulamadığım için böyle koyuyorum. En kolayı bu geliyor bana. Öykü taslağımı yazarken ne yazdığımı daha kolay hatırlatıyorum. Beğenmenize çok sevindim. Ayrıca okuyup yorumlamanıza da.

Karanlıklar konusunda hem fikiriz.

Görüşmek üzere

Teşekkürler tekrar

Mügeciğim :smiling_face_with_three_hearts:
Senin öykünle başladım bu Seçkiye. Yine dil kullanımın, merak harmanının çok iyi işlendiği bir öyküydü. Diğer yorumları okumadım ama benim birkaç küçük eleştirim olacak.
Baştaki Hilmi tasviri kusursuz, her cümlesi hatta her harfi özenle seçilmiş, elli yıllık bir yazarı okutur cinstendi. Bu hava, tarlaya gittikleri yere kadar sürdü. Sonrası hızlandı, belki bir tık aceleye gelmiş havası verdi bana.
Hilmi karakterinin tasviri çok iyiydi ama beni rahatsız eden birkaç detay oldu. Mesela “osbir” diyen bir adamdan “penis” kelimesini duymak pek örtüşmedi. Mümkün olan mertebede en absürd kelime seçilmeliydi. Ya da ilk kelime “mastürbasyon” olmalıydı. Çok detaylı anlattım :smiley: Ama hissetiğimi sana aktarmalıyım diye düşünüyorum.
Hepimiz esasen uzaylı olduğumuz için, dünya üzerindeki ilginç karakter detaylandırmaların iyiydi.
Final görece başarılıydı. Ben biraz daha vurucu olmasını tercih edebilirdim.
Ellerine sağlık. Sen piştin, pişiyorsun. Yazarlık okulundaki öğrenme, keşfetme, yenilenme isteğin hiç bitmesin.
Sevgilerimle :innocent:

1 Beğeni

Gaye’cim :heart:

Gözlerim seni aradı yine ama yoğun olduğunu biliyorum. Ayrıca yoğun olmana rağmen yorumlarınla destek oluyorsun bizlere. Çok çok teşekkürler :slight_smile:

Güzel yorumların ve yapıcı eleştirilerin benim için çok yol gösterici. Pişmem için daha kırk fırın dolusu ekmek yemem kitap okumam söz dinlemem yazı yazmam lazım. Sanırım bu da ancak başka bir boyutta olur :))

Ama burası hepimizin dediği gibi bir okul. Elimden geldiğince de buralarda olurum umarım daha uzun zaman.

Bu öykü bu haliyle bile 3100 kelime falan. Bu yüzden biraz kısa kesmiş olabilirim. Hilmi, Osmanlıca anlamayan öğretmene bir de halk diliyle söyleyim diye “osbir” kullanıyor. Yani aslında kendisine kalsa dediğin gibi mastürbasyon der. Bunu okuyucuya geçirebilmek istedim. Üzerinde çalışacağım kesinlikle :slight_smile:

Yorumun, desteğin için tekrar teşekkürler

Özletme kendini ve öykülerini
:heart:

1 Beğeni

Merhaba @Muge_Kocak ,

Hadi bakalım, diyerek hikayeye hızlı bir giriş yaptım, tematik kancayı görünce “pek güzel” diye ellerimi ovuşturdum :grinning:. İlerleyince atmosferin biraz daha sıkı ele alınmasını, yani öğretmenin esrarlı gecesinin geri planda okura daha iyi hissettirilmesi ve havaya girmesinin kolaylaştırılması gerektiğini düşündüm. Bilim kurguda atmosfer yaratmak işin temellerinden malum. Yinede bu haliyle de bence fena sayılmaz.
Tatar’ın “selfi mi ne?” gibi ya da bir kaç yerde konuşmalarındaki küçük nüanslar, sonraki not defterinden okuduğu bölümlerdeki anlatıcı kimliği ile çelişki yaratmış. Tatar’ı ilk tanıdığımız bölümde ve ilerleyen bir kaç pasajda bir kaç dokunuşla bunu düzeltmek mümkün. defter bölümünün biraz sarktığını ve okuma zevkini bir miktar baltaladığını da söylemeden geçemeyeceğim.
Onun dışında finalleme biraz güdük kalmış, önceki renkli ve davetkar anlatım hızlıca susturulmuş. Elbette sakız yapmaya gerek yok lakin final paragrafından önce anlatıcı üçüncü tekil şahsa geçtiğinde “Öğretmen şöyle şöyle” diye bir belirleme. Ardından öğretmenin kendi mini macerasıyla sona varış fena olmazdı. Bunu yapmak yetenekleriniz açısından sizin için çocuk oyuncağı sayılır. Defterden kısıp finale borç verilebilirmiş :slightly_smiling_face: .
Hikayenin geneline bakınca; kurgunun buluşu fena değil, yazım istiflemesi güzel, atmosfer fena değil, karakter inandırıcılığı idare eder, kopmadan okumayı temin ediyor. Eh okuduğum bir çok bk öyküsüne göre de gayet tatmin edici. Kaleminize sağlık diyor, esenlikler diliyorum.

1 Beğeni

Hem okumuşsunuz hem de böyle detaylı yorum yapmışsınız. Teşekkür ederim. Şu selfi konusu beni de rahatsız etmişti. Söylediğiniz detaylara ve diğer arkadaşların yorumlarına çok önem veriyorum. Not defterindeki hikayelere kıyamadım kaldıramadım.

Yalnız ne var biliyor musunuz, ben hiç bilim kurgu olarak adlandırabileceğiniz bir öykü yazmadım bugüne dek.

Övgüleriniz, yorumlarınız ve eleştirileriniz için çok teşekkürler. Bence piramitte görüşelim :slight_smile: Bence yaparsınız. Olmadı beraber yazarız.

Kalın sağlıcakla

@Muge_Kocak, ben bilim kurgu hikayesi adı altında neler neler okudum, bu öykü özelinde söylüyorum, tastamam bilim kurgu hikayesi işte :wink: . Piramit temasını biraz kafamda demleyeyim, bakalım bu sefer belki benim tarzım sizinkine yakınlaşır :slight_smile: .

1 Beğeni

İyi Akşamlar:
Güzel bir öykü olmuş. Önceleri öyküye girmeye zorlansam da sonradan beni içine çekti. Tamamen tuhaflıklar zinciri. Betimlemeler güzel olmuş ama bazen biraz fazla mı uzun olmuş ne… Elinize, kaleminize sağlık…

1 Beğeni

Beğenmenize sevindim. Biraz uzun olmuş olabilir :slight_smile: Tuhaflıkları seviyorum, haklısınız.

Okuyup yorumladığınız için teşekkürler

Sevgili @Muge_Kocak,

Öykünüzü ilk okuyanlardan biri olamayınca yapmayı düşündüğüm yorumların çoğu arkadaşlar tarafından yapılmış. Tekrara düşmeyeyim diye dikkatlice okudum tüm yorumları ama yinelersem kusuruma bakmayın lütfen. :slight_smile:

Öncelikle ben okurken bazı noktalama işaretlerine takıldım. Özellikle konuşma diyaloglarının ilk paragraflarda konuşma çizgisi veya tırnak işareti kullanımı yerine iki virgül arasında verilmesi kısmı dikkatimi çekti. Aynı cümle içinde hem anlatıcıya hem de iki farklı karaktere ait konuşma metinleri verilmesi, bazı cümleleri ve okuyucuyu yormaya neden olmuş diye düşünüyorum. Daha sonraki paragraflarda ise bazı zarflar tırnak içine alınmıştı. Sadece birer tanesini aşağıda örnekleyeyim;

&

Tüm metinde böyle gitmediği için, sanıyorum öykünün konusu, örgüsü ile ilgilenirken noktalama işaretleri kısmını arka plana atıyorsunuz. Benim gibi imla ve noktalama takıntılı bazı okuyucular tarafından dikkat çekebilir. Anlayışınıza sığınarak belirtmek istedim. :slight_smile:

Tartar Hilmi’yi fiziksel olarak iyi betimlemişsiniz ancak kültürel olarak ben de karakteri diğer yorum yapan arkadaşlar gibi çelişkilerle dolu buldum. Özellikle kulak kıllı bir erkekten “pudra rengi” gibi bir detaya hakim olması bana en çok “yok artık” dedirten yer oldu.

Uzaylılar tarafından aletiyle ilgilenen adamın tespit edilerek kaçırılması fikir olarak güzel, öykü; okurken akıcı ancak finali bana göre de geçiştirilmiş gibi duruyor. Son iki, üç öykünüze göre biraz daha zayıf bulduğumu belirtmek istiyorum, sizin yaratıcılığınızdan ve bu işe verdiğiniz gönülden emin olan biri olarak.

Kaleminize sağlık,
Sevgiyle,
Sena

1 Beğeni

Merhaba @Senaa

Zaman ayırıp okuduğunuz ve yorumladığınız için çok teşekkürler.

Noktalama işaretleri kısmını geri plana attığımı söyleyemem. Öyküleri gönderirken özellikle çok dikkat edip, tekrar okumalarını yapıyorum. Söylediğiniz kullanıma, Toptaş’ın son okuduğum kitabında rastladım ve denemek istedim. Beni Kör Kuyularda. Böyle değişik kullanımları var ve benim de dikkatimi çekiyor. Bütünlüğü bozmuşsa elbette daha dikkatli olurum :slight_smile: Uyarınız için teşekkürler.

Hilmi baya kafa karışıklığı yaratmış. Deli işte ne yapacağı belli olmuyor. Hem kulağı kıllı hem pudrayı biliyor üstüne üstlük bir de uzaylılar tarafından kaçırılıyor. Ben de yok artık demiştim :slight_smile:

Bu alet kısmı tamamen filmden alıntı. Yani orijinal fikir bana ait değil ama çok hoşuma gitmişti. Kullanmak istedim. Finali için kullandığım zaman kipini değiştirdim belki o yumuşattı biraz.

Velhasıl diğer öykülerimi de okuduğunuz için çok mutlu oldum. Umarım sık sık görüşürüz ve yapıcı eleştirilerinizi esirgemezsiniz.

Sevgiler

1 Beğeni