Hurdacı

Merhaba,

Elinize, emeğinize sağlık. Yaşam toplayan hurdacı konusunu çok beğendim. Ve bu hurdacının 38 yaşında halk diliyle pek bir baltaya sap olamamış biriyle karşılaşması da çok güzel bir detay. Öykünüzde dikkatimi çeken bir kaç nokta var. İzninizle onları aktarmak istiyorum:

“Dayım” ile başayan ikinci paragrafta zaman ile ilgili bir atlama olduğunu düşünüyorum. Karakter geçmiş bir zamanı hatırlayıp, geri dönüş yapmış ama şimdiki zaman kullanımınız buna uyum sağlamamış. Belki şöyle olabilirdi “Deli gibi yağmur yağıyordu, boş boş pencereden dışarı bakıyordum. Tahta el arabasıyla koşturmaya çalışan hurdacının arabası nasıl olduysa yana devrildi. İçindeki üç beş parça sağa sola saçıldı. Hurdacı bir yandan eşyaları topluyor, bir yandan da arabaya, küfürler sıralıyordu. Çok düşünmeden seslendim ona.”

Hurda’cıyı saygın ve bilge olarak aktarırken, ağzından çıkan “salak” kelimesi karakterle çelişki yaratmış diye düşünüyorum.

Son olarak, yukarıda da belirttiğim gibi hurdacının “yaşam” toplama fikrini çok beğendim ama sahiplerine iade etme aşaması kafamı karıştırdı. Masa üzerindeki saat için hurdacı “bu saat bir yaşam” diyor daha sonra bu saati avucunda, ölmek üzere olan yaşlı adama verirken görüyoruz. Adam ölüyor, yanındaki kadın bu saati alıyor hurdacıya bir zarf veriyor. Burada sanki anlam yitimi oldu. Yaşamı ölenlerden mi topluyor, ya da ölenlere mi iade ediyor? Belki ben doğru okuyamıyorum ya da bir şeyleri kaçırıyorum.

Tekrar kaleminize sağlık
Görüşmek üzere