Benim Kayıp Rıhtım’la tanışmam Hazal Çamur (@Firtinakiran) sayesinde olmuştu. 2009 senesiydi, blog sayfamı yeni açmıştım. Başlangıçta sadece günlük tutar gibi başımdan geçenleri mizahi bir şekilde anlatmakla yetiniyordum. Sonra günün birinde ufak tefek fantastik öyküler yazmaya başladım. Derken acaba benim gibi fantastik hikâyeler yazıp internette yayınlayan var mı diye merak ettim ve araştırmaya başladım. Ve böylece Hazal’ın blog sayfasıyla karşılaştım. Adı hâlâ aklımda, Aykırı Çağrışım Marryn Steelrider adlı karakterinin maceralarını anlatırdı orada.
Birkaç hikâyesini okudum, yorum yaptım ve bu şekilde tanıştık. Sonra bir gün blog sayfasında Aylık Öykü Seçkisi diye bir şeyin tanıtımını gördüm. Dedim bu ne? Kayıp Rıhtım adlı bir siteden bahsetti o da bana. Siz de yazın, siz de katılın dedi. (O zaman sizli bizli konuşuyorduk). Siteye şöyle bir girdim, foruma baktım ama katılmaya çekindim. Malum sitelerin malum forum ortamları yüzünden Hazal gibi ben de pek sıcak bakmıyordum o zaman böyle şeylere.
Ama seçki fikri kafama yatmıştı. Böylece Kule teması için (Ağustos 2009) bir hikâye kaleme aldım. Bir kısmını rüyamda görmüştüm hatta Uyanır uyanmaz bilgisayarın başına çökmüş ve bir oturuşta yazmıştım. Fena yorumlar da almamıştı hani. Sonra hadi foruma da üye olayım dedim. Birkaç konuya yorum yazdım. Derken kendimi hiç beklemediğim bir şekilde Rıhtım ekibinde buluverdim. Mesajı hâlâ saklıyorum. 1 Ekim 2009’da
Sonrasında uzun süredir boşta yattığından bihaber olduğum Orta Dünya Büyücüleri dosyasının çevirisini tamamladım, Tolkien’in önsözünü çevirdim, Witcher ve Kralkatili Güncesi için Biz Bunu İstiyoruz çevirileri yaptım falan filan. Bu sayede önce yazar, sonra editör, sonra da çevirmen oldum, işin mutfağında piştim.
Sonra forum moderatörü oldum, sonra forum yöneticisi, ardından haber ekibine girdim, son olarak da site yöneticisi derken iyice kaptırdım kolumu Rıhtım’a. O gün bugündür de buradayım
Hâlâ deftere yazıyorum alacaklarımı. @magicalbronze bana 10 yıllık kuru ekmek ve su borçlusun. Zeytinlerden vazgeçtim, öde artık şu ücretimi zalım!
Aslında öyle çok aksiyonlu bir hikayem yok diyebilirim ama şöyle anlatayım.
2009-2010 dolayları, lise birinci sınıfa başladığım döneme tekabül ediyor yani. Bir arkadaşım bana Percy Jackson ve Olimposlular serisinden bahsetmişti, hatta kitaplarından önce filmini izlemiştim vs. O dönem bir Harry Potter delisiydim, Hortkuluk Avcısı’nın :(((((((( müdavimlerinden biriydim.
Bir gün oradaki başlıkları incelerken @darlyopus’un PJO kitap künyelerine link verdiğini gördüm, atlayıverdim bağlantıya. Önce oradaki künyeleri okudum, sonra baktım forumu falan da var…
Eh, ogünden beri buradayım, Mart itibariyle tam dokuz sene olacak. Sanırım ben de elini, kolunu, ruhunu Rıhtım’a teslim edenlerdenim. Memnnum ama ya, ilk başta soğuk geliyo ama sonra alışıyosunuz.
Tam bir derya yani.
Bende Fırtınaışığı okuyucusu olarak kitaplar hakkında daha fazla bilgi ve muhabbet edinmek için ziyarete başlamıştım sanırsam.Ardından sitenin müdavimi oldum.Bir sürü tavsiye kitap ve seri okudum sitenin paylaşımları sayesinde.Tek sosyal ağım burası neredeyse.
Borcum bor- aman, zeytinim zeytin abi. 1 Ekim 2009’dan beri tutuyorum hesabı, o zeytinleri kamyonla yığacağım, söz. Hele şu son düzlüğü de bir dönelim de… dönemediler
Ayrıca ne güzel tanışma hikayeleri var böyle. Mutlu oluyorum okudukça. Geri kalan arkadaşlardan da bekliyoruz
Benim hikayem daha çok yeni. Yaklaşık 2 ay önce Kral Katili Güncesi’nin 2. kitabını okuyunca 3. kitap ne zaman çıkar araştırması yaparken efsane 1 Nisan şakasına denk gelmiştim. Sonra bu site neymiş yav diyerek inceleyince çok hoşuma gitmişti. Şimdi de buradayım
Yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık bir sene önce Unutulmuş diyarlar’ın yedinci kitabı ne zaman çıkacak diye internette araştırırken tesadüfen karşıma forumdaki İthaki yayınları soru hattı çıktı. Aaa bu neymis falan diye bakınayım dedim. Kayıp rıhtım’la da böylece tanışmış oldum. Ama forumda aktif olarak zaman geçirmeye dört beş ay sonra başladım. Sebebini bilmiyorum.
Açıkcası ben burayı aşırı seviyorum ve baglandım. O yüzden hem tanışma hem teşekkür yazısı olacak sanırım. Öhöm… sissoyluyu okuduktan sonra gelen “Brandon Sanderson okuma sırası” araştırması ile buraya girmiş oldum. Sonrasında direkt kitapların başlıklarına sırayla bakıp insanların sohbetlerini izlerken “Yahu basayım şu gmail ile oturum açma seçeneğine.” diyerek basmış bulundum." Bol spoiler de yedim tabii, o zamanlar blur ne işe yarar bilmem Sissoylu, Fırtına Işığı Arşivi ve soru hattı gibi başlıklarda bulunan ve hala her bildirimde benimle beraber orada biten bazı arkadaşlarımız beni özellikle bağladı foruma. Okuduğum bazı kitaplar sayılmazsa foruma katılırken; Brandon öncesi kitap okumayı seven ama pek zaman ayırmayan, Brandon kitapları bittikten sonra da ne okuyacağını pek bilmeyen biri olarak girmiş iken, forumda ki soru hatları, okuma rehberleri ve kitap önerilerinin yapıldığı bir çok yararlı başlık sayesinde birbirinden güzel tonla seri ile tanışıp, kitaplarla aramda ki nedense bir şekilde açık olan minik boşluğu da doldurup, 1 sene öncesine oranla çok daha iyi bir okuyucu olduğumu düşünüyorum burası sayesinde. Çünkü önceleri beni çeken tarz ve kitapları az çok bilsem de D&R de gördüğüm kadardı kitap bilgim ve bundan ötürü fazla okuyamıyordum.Yine kitap okumaya devam ederdim yani evet ama burası sayesinde daha bilinçli ve kitaplara daha bağlı bir okuyucu oldum diyebilirim.
Özet
Bu durumun benim için kesinlikle faydalı olduğunu düşünüyorum.
Yani bu güzel foruma katkısı olanlara, özellikle artık burada olmasa bile başta sissoylu başlığında ki yardımı ve bilgilendirmesi ile Muhammed Değer olmak üzere, beni buraya bağlayan herkese teşekkürler. -Bu konuşmanın sonu oy istemeye döndü yahu
Ben Harry Potter hakkında bir şeyler okurken Fantastik Canavarlar sitesine öylece bakındım, 5-10 dakika falan-tamam, tamam- neredeyse yarım saat. Sonra yorumları okudum ve Söyleyeceklerin mi var? Forumumuza gel ve sen de bu konu hakkında yorum yap yazısını okudum. Tıkladığım an kendimi foruma kayıt olurken buldum. Gmail ve hotmail dışındakı e-maillere e-posta gitmiyormuş. İşte benim de nedendir sormayın 7-8 tane e-mailim var. Öyle heyecanlandım ki, e-mail gelmeyecek diye, gmailden 2 e-posta adresimin olduğunu bur şekilde unuttum ve bir kaç saniye sonra hatırladım. E tabi yeni kaydolduğum için bir kaç uyarı da aldım.Yazım hataları falan işte anlarsınız . Sonralar uyum sağladım. İlk başta çok şaşırmıştım neden mesajların olduğu yerde bazı sözler silinmiş diye. Ne bileyim spoiler için blur olduğunu. Üzerine tıklamak aklıma gelmedi. Sonra anket açmak istedim. … Açamadım çünki nasıl yapılacağını bilmiyordum. Hancı eğitimimi tamamlamamıştım. Sandım ki yolcu olduğum için. Neyse sonunda burdayım işte. Teşekkürler.
Benimki biraz acıklı bir zamanda oldu. Lisedeyken Steelheart serisini okuduğum Brandon Sanderson’un diğer serisinin akıbeti hakkında bir şeyler öğrenebilmek için buradan çok faydalandım. Akılçelen yayınları soru hattı vardı çoğunlukla oradaydım. Sonraları herkes gibi ben de çıldırma evresine gelip oy verebilmek için kayıt olmuştum yanılmıyorsam. Anket de yayınevi soru hattı ismi değiştirilmesi içindi. Biraz çıldırıp biraz da kahkaha atarak kayıt olmuştum kısaca ve asla pişman değilim. İyiki burayla tanışmışım. Çoğu kez yazmasam da yorumlarını takip ettiğim kendi ablam ve abim gibi gördüğüm insanların olduğu bu yer benim için çok değerli. Çok çok teşekkür ederim böyle bir forumu oluşturduğunuz için.
Google amcadan Harry Potter sayfalarına bakarken fantastikcanavarlar sitesine denk geliyordum sürekli. Sitenin altını üstüne getirdim. Üyelik almadan yorum yapılabiliyordu eskiden. Ben de üye olmadım. Ta ki bir gün üyelik zorunlu olana kadar Üye olduktan sonra da fantastikcanavarlarda takıldım buraya hiç bakmadım. Anime izlemeye başlayınca bu site aklıma geldi ve işte buradayım.
Edit: Yukarıdaki mesajlara baktım da benimki baya basit olmuş, eğlencesine takılıyorum
Siteyi uzun zamandır biliyordum ama hiç yorum yazma gereği duymamıştım. Bu yaz haziran ayında brandon sanderson serileriyle ilgili türkçe bir forum var mı araştırayım dedim. Buradaki fırtınaışığı arşivi başlığına denk geldim. Sonra akılçelen soru hattını okudum. Sonra hesap açtım ve Akılçelen soru hattına ilk mesajımı yazdım. Ondan beri de burada takılıyorum.
@Rena burayı bana söyledi ve ben de kayıt oldum. Ama ilk başta forumu beğenmedim ve terk ettim. Çünkü ilk başta benim için forum hiç güzel değildi. Ama 1 hafta sonra geri döndüm ve biraz baktım ve çok sevdim.
Ben aslında yaklaşık 1 senedir biliyordum Kayıp Rıhtım’ı. Ancak forumu olduğunu bilmiyordum. İlk olarak da YouTube’da çok sevdiğim bir kanal bana @mit abimizin yaptığı (bide konuk çevirmen varmış) “Dönüşü Olmayan Yol” kısa hikayesini atmıştı. İlk kez burda gördüm. Lakin burda hikayeyi okuyup forumu terk ettim. Daha sonra yolum tekrar buraya düştü. Ejderha mızrağını daha almamış olduğum bir zaman “şunun okuma sırasına bir bakayım” diyerek araştırmam sonucunda yine buraya denk gelmiştim. Ama o zamanda yine okuyup terk ettim burayı. En son olarak yaklaşık 2 hafta önce ejderha mızrağını alıcağım zaman tekrardan bakmak istemiştim sıraya. Sonra bir yere bastım beni foruma attı. Dedim buranın da forumu varmış. Merak ettim acaba nasıl bir yer diye. Ama içimden bir ses bana uzak durmamı, buranın da diğer çoğu forum gibi “içinde bulunulmaması gereken mekan” olduğunu söyledi. Ama ben o sesi “zaten diğer forumlarda da kullanmasam bile hesabım var, burda da açayım kenarda dursun” diyerek susturdum. Sonra açtım hesabı. Baktım hancı benle konuşuyor. Daha önce böyle bir sisteme hiç tanık olmamıştım. Dikkatimi çekti. Yaptım dediklerini. En son bana bir rozet verdi. İçimden bir “vaaay” dedim. Sonra konulara baktım. Bir de ne göreyim. Forumun konuları diğer forumlarda ki çoğu insandan daha kaliteli. İçimden “konuları böyleyse insanları nasıldır acaba?” diyerek daldım içine. Ve çıkamadım…
Benim tanışmam da bu uzun süreç içerisinde yavaş yavaş gelişti. Sanırım tanışmama neden olan etkenler içinde çevremin de payı büyük. Daha lise 3’e yeni geçmiş bir insan olarak çevremde kitap okuyan insan neredeyse hiç yok. Fantastik kitap okuyan ise ciddi anlamda hiç yok. Bu da sanırım beni içine çekti. Hep bir özlem vardı içimde keşke benimde kitapları konuşabileceğim bir arkadaşım olsa diye. Ve şükürler olsun ki bir değil onlarca arkadaşım, abim, ablam oldu. Eh duygulandım.
Edebiyat forumu ararken buldum burayı. Eski forumda herkes çok gıcıktı, bir şey yazsan kimse kolay kolay cevap vermez, dışlardı. Kendi kendine konuşur yalnızlığında çürüyüp giderdin. Herkes çok kibirli görünürdü. Yenileri kimse sevmez ve beğenmezdi. Forumun dışarıdaki gözlere hissettirdiği buydu. Birkaç kez yazdım ve baktım kimsenin umurunda değil, kendimle muhabbet ediyorum ondan sonra pasif olarak takip edip uyuz olmaya devam ettim. Ne zaman ki yeni forum yapıldı ben de aktif olarak dahil oldum. Fazla kemik bir kitle vardı ve çok kendi içlerine kapanıktı. Birisiyle tartışsanız herkes size cephe alıyordu filan. Aynı durum Öykü Seçkisi için de geçerliydi. Bence tüm bu sebepler diğer forumun ölmesine neden oldu.
Bir gün sahaftan Ejderan Kuralları’nı rastgele aldım. Bir seriye ait olduğunu görünce Ejderha Mızrağı’nı araştırmaya başladım. Başka yerlerden baksam da en açık yorumlamalar ve eleştiriler buradaydı. Ayrıca bazı kitap satışlarını görünce “Tamamdır!” deyip üye oldum. İlk başlarda forum sitelerine sıcak bakmıyordum.(Özellikle Ekşi Sözlük gibi yerleri görünce:fearful:). Fakat bu önyargıyı kaldırarak Rıhtım’a üye oldum. Buradaki ortam hiçbir yerde yok. Emekleriniz için teşekkürler.
Ben ana siteyi çok çok öncesinden biliyordum ama forum olduğunu bilmiyordum. Nasıl oldu hatırlamıyorum, ya fantastik kitap arıyordum ya da forum, KR forumu görünce gözler şöyle oldu ve “Buranın forumu da mı varmış” diye hayret ederek hemen üye oldum.
Heh, buraya ilk geldiğimde tam olarak böyle hissettim ben de Öyle olunca alttan almak yerine ben de dikenlerimi çıkardım (Niye öyle yaptıysam. Sanırım hapishaneye yeni giren yeni genci ezmeye çalışanlara “beni ezemezsiniz” gibi bir hava vermek istedim bilemiyorum). Hatta bir kan uyuşmazlığı var diye yazmıştım adminlerden birine. Zamanla alıştık forumla birbirimize, birkaç kişi hala kibirli ama onlar da öyle ne yapalım
7 Beğeni
MelihAntepli
(Edebiyat bir kişinin kendisiyle diyaloğunun sonucudur)
42
Ben şanslıymışım demek Şubat ayında üye olmuştum. Aslında üye olmamın sebeplerinden biri @Agape@alper@Ozgur@BiblofilYouTube@Ufuk@erdo ettikleri muhabbetleri takip ediyordum. Onlarda üye olmama etken oldular Sıcak bir ortam gibi gözüktü gözüme girdim. Pişman değilim
Marryn Steelrider adlı karakterinin maceralarını anlatırdı orada.
Memnnum ama ya, ilk başta soğuk geliyo ama sonra alışıyosunuz. 
Sonrasında direkt kitapların başlıklarına sırayla bakıp insanların sohbetlerini izlerken “Yahu basayım şu gmail ile oturum açma seçeneğine.” diyerek basmış bulundum." 
.
). Fakat bu önyargıyı kaldırarak Rıhtım’a üye oldum. Buradaki ortam hiçbir yerde yok.
ve “Buranın forumu da mı varmış” diye hayret ederek hemen üye oldum.
Şubat ayında üye olmuştum. Aslında üye olmamın sebeplerinden biri