Kırlangıç Yağmuru

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Kırlangıç Yağmuru – Aylık Öykü Seçkisi

image

“Hep yolcuyuz böyle geldik böyle gideriz Dünya senin vatanın mı yurdun mu” Yolcu/Neşet Ertaş – Hazır mısın? – Evet. – Son kez soruyorum, emin misin? – Pozitif. – Biliyorsun oradan dönebilen kimse olmadı. Seni, çağırsan bile, zamanından önce alamayız. Evrimini tamamlamalısın. – Farkındayım, kabul ediyorum. – Peki öyleyse, barışla kal. – … * * *… (DEVAMI…)

2 Beğeni

Sonunu merakla bekledim.Okumayı sevdiğim bir tarz bu.Yazar ne diyecekse söylüyor. Kaleminize sağlık.

1 Beğeni

Merhabalar, öykünüzü okudum.

Öykünün gidişatında önemli olduğu için bu cümleden başlayalım. Kulli 300 yıl önce yaratılıyor, Türkiye’ye gönderilişi ne zaman? Bu cümleden, yaratılışının üzerinden fazla bir süre geçmeden Türkiye’ye gönderildiği anlamını çıkarıyoruz. Bu çıkarım da öykünün devamını etkiliyor. “300 yıl önce hurdalık var mıydı?” sorusunu akla getiriyor. Net bir bilgiye sahip olmadığım için bizzat size sorayım dedim. Çünkü devam eden cümlelerde de Kulli’nin Osmanlı döneminde ülkeye indiğini okuyoruz.

Kulli’yi farklı yorumlamak mümkün, bu yorumlamaya açık yazılmış olması beni mutlu etti. Ancak bir itirazım var. Paragrafın devamında Kulli, demir/metal (belki teknolojik gelişme de diyebiliriz) benzerliği bir özdeşleşmeye varıyor. Ilk okuduğumda Kulli’nin aslında demir elementi olduğunu düşündüm ki birkaç okumanın ardından bunu amaçlamadığınıza kanaat getirdim. Kulli’nin ne olduğunun açıkça söylenmemesi gayet güzel; ancak metinde, okura ister istemez yol gösteren cümleler yer alıyor. Bu, bir noktada kafa karıştırıcı.

Tatta kelimesi yerine daha iyi bir tercih olabilir. Cümleyi boğuyor.

Parçacık kelimesinden de emin olamadım.

Bu cümleden sonra gelen listeleme fikrini çok beğendim. Borges ve Eco’nun sevdiği bir fikri, öyküyü, sona taşımak için çok güzel kullanmışsınız.

Kulli’yle alakalı izlenimimizi değiştirecek bir cümle, tam yerinde ve çok iyi düşünülmüş. İnsanlaştığını söyleyen karakterimizin öykünün sonundaki eylemine anlam katıyor.

Sanırım “ayrılma” olacak.

Öykünün sonunda Kulli’yi ince beğenileri olan bir insan gibi tasvir etmeniz sondaki eylemini daha da vurucu hale getiriyor. Sadece, belki

Kısmı olmasa da olurdu. Evrimini tamamladığını öğrenmemiz yeterli bence, çünkü öykünün tamamında Kulli’nin ne olduğuna dair net bir şey söyleyemiyoruz.

Sonuç olarak iyi yazılmış, keyifli bir öykü olmuş. Tebrik ederim.

1 Beğeni

@Eser_Avci okuduğunuz ve yorumladığınız için çok teşekkürler.

@DentArthurDent, zaman ayırıp bu kadar detaylı ve yerinde inceleme yaptığınız ve bunu benimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim.

Benim de bu öyküyü yazarken düşündüğüm noktalara temas etmişsiniz, bu çok sevindirdi beni.

Öncelikle yaratılıştan bahsedeyim. Amaçladığım, Kulli ve onun gibi diğerlerinin yaratılış amacının çeşitli gezegenlere gönderilip bilgi toplamasıydı. Dolayısıyla evet Kulli de 300 yıl önce bu amaçla yaratıldı ve hemen daha dala kadarken gönderildi buraya. Ve aynı soruyu ben de kendime sordum, Osmanlı zamanında hurdalık var mıydı diye. Araştırırken, Selçuk Üniversitesinde yapılmış bir araştırma gözüme takıldı, Ortaçağ’da Hurda Demir Kullanımı. O belgede Osmanlı döneminden günümüze ulaşmış bazı inşaat kayıtlarında, hurda demirin kullanımının öneminden bahsediyordu. Ben de, düz bir mantık yürüterek hurda demir varsa bir biçimde bunları sakladıkları bir hurdalık da vardır diye düşündüm :slight_smile:

Kulli aslında hiçbir şey, indiğinde temas ettiği şey neyse onunla gelişmeye devam ediyor. Değişken diyebiliriz belki. Devasa demir yığınlarına dönüşüp insanın ona taptığını görünce, insana dönüşmeye karar veriyor ki daha çok bilgi toplasın.

Kadının metalik tatta olmasını, ağızda bıraktığı acı hissi düşünerek yazmıştım, üzerinde tekrar düşüneyim :slight_smile:

Parçacık yerine partikül demiştim önce. Ama değiştirdim, belki tekrar değiştiririm.

Ve son olarak "ayrışma"yı özellikle kullandım. Sözlük şöyle diyordu ve benim istediğim tanımlama da buydu: “Moleküllerin, türlü etkenlerle geçici olarak daha yalın atom ve moleküllere bölünmesi”

Yanıtım biraz uzun oldu :slight_smile:
Bana verdiğiniz geri bildirimler için çok teşekkür ederim.

1 Beğeni

Merhaba,

Ben Kulli’nin hikayesi ile fazla ilgilenmedim açıkçası. Parçanın ana fikri ve teması beni son derece sardı bu sebeple de sonunun nasıl geldiğini anlamadan bitti. Bunu iyi yönde söylüyorum.

Biz insanlar zorunu kalmadıkça bilge, sorumluluk sahibi ve paylaşımcı olamıyoruz galiba. Bu çok acı ama değişmeyecek. Belki bu grilik tüm yaratılışta var olan bir özellik. Beyaz ya da siyah değil de grinin tonları olmaya çalışmak açık gri olmaya çalışmak önemli belki de.

İsim vermeden ufak bir sataşma yapayım :stuck_out_tongue_winking_eye: bence metinleri çok tutarlı bir mantık silsilesi içinde değerlendirmemek lazım. Her eser realist, tutarlı veya bir dayanağa sahip olmak durumunda değil diye düşünüyorum. Yazarın geniş bir hareket sahası olmalı ve bazen fizik kurallarının dışına çıkabilmeli. Kelimelerini cümlelerini istediği gibi seçebilmeli diye düşünüyorum.

Bu vesileyle dilin kullanımını da son derece beğendiğimi de söylemeliyim.

Gelecek seçkilerde görüşmek dileğiyle…

3 Beğeni

Sanırım kafama ufak bir taş geldi :sweat_smile:

Aksine, tam olarak bu yapılmalı. Ancak bu, sizin düşündüğünüz gibi eserin realist olmasını istemek değil. Metnin kendi iç tutarlılığını arıyorum. Yazarın, geniş hareket sahası her zaman vardır. Bu saha içerisinde metni kurduğu mantığını ortaya çıkarmaya çalışmak, yapılabilecek bir eleştiri tarzı. Ben de kimi öykülerde bu tarzı kullanmayı tercih ediyorum.

2 Beğeni

@MuratBarisSari Kulli biraz figüran kaldı galiba :slight_smile: Öyküyü bir çırpıda okumana ve beğenmene sevindim.

Aslında hem sana hem de @DentArthurDent 'in söylediklerine katılıyorum. Konuya çok “gri” gibi yaklaşsam da asıl söylemek istediğim, yazar hayal gücünün sınırlarını sonuna kadar zorlarken, metnin içindeki tutarlılığı göz ardı ederse, o metne okuyucunun güvenilirliği azalabilir sanki.

Yani örneklersem, yukarıdaki metinde ben 300 yıl önce Türkiye’ye atılmış karakteri, “otobanda giderken” gibi bir cümleyle birleştirirsem, okuyucu anında “yok artık o yıllarda otoban mı vardı” diye tepki gösterir - ya da ben gösteririm.

Öte yandan, bir beyin jimnastiği yaptığımda, yukarıdaki metinde “Kulli kendini hurdalıkta buldu” yerine, “bedestendeki hane-i ahen” de gibi bir tanımlama yazsaydım, kim bilir daha tutarlı olabilirdi :slight_smile:

Son olarak bir arkadaşım Zülfü Livaneli’nin bir kitabında çok küçük bir hatadan bahsetmişti. Tam hatırlamasam da şöyle bir şeydi. Kitabın bir yerinde garsondan bir çay bir kahve istiyorlar ve kalkarken o içecekler 2 çay oluyor. Önemli mi, çok da değil. Toptaş diyor ki, “dalgınlıktan, cehaletten, heyecandan ya da kelimelerin yarattığı körlükten kaynaklanan kusurlarla birlikte, bilinçli kusurları da bir yana bırakacak olursak, bence çok yakından bakıldığında bütün metinler yanlış ve kusurludur”.

Yorumlarınız ve görüşleriniz için çoook teşekkürler

3 Beğeni

Merhaba; Kulli’nin dönüşümünü sevdim. İnsani yönlerini (örn çocuklar için) hızla kaybedip görevi adına patlattığı bombalar bana biraz çelişkili geldi. Sonuçta tamamen bir canavara dönüyor. Bir de “perde ayaklar” olarak tanımlanınca zihnimde yarattığım Kulli bir anda bocaladı. Acaba dedim fiziksel bir görüntüyü hiç vermese miydi yazar? Gönlünüze, yüreğinize sağlık…

1 Beğeni

Okuyup yorumladığınız için çok teşekkürler. Bahsettiğiniz çelişkiyi özellikle yarattım diyebilirim :slight_smile: Perde ayaklı bir görüntü dibine düşen minik bir el, aklımdakileri yansıtabileceğim vuruculuğu verdi - ya da bana öyle geldi :slight_smile:

Tekrar geri bildirimler için teşekkür ederim.

Kolay gelsin :slight_smile:

1 Beğeni

Selam @Muge_Kocak

Gerçeküstü, mesaj yüklü, mistik bir bilimkurgu öyküsüyle karşılıyorsun bizi yine. :sweat_smile: Bu karışımın içine bir de yerli unsurlar katınca daha da güzel olmuş. Kalemine sağlık. Özellikle Neşet Ertaş ayrıntısını ve şu cümleyi çok beğendim:

:+1:

Görüşmek üzere. :pray:

1 Beğeni

Merhaba Müge❣️
Öykünde beni cezbeden ilk şey, küçük bir nokta olan Kulli’nin acımasızlıkla beslenerek büyümesi ve kendi evrimi için ardında bıraktığı yıkımı sakız çiğneyerek izlemesi. Gözümde canlandırabildiğim ceset yağmuru ve insanların pervasızlıkları çok sinematik ve etkileyici.
Baştan sona iki kez okuyup, geçmişin kuyusuna çekildiğim, Türkiye gerçekleri çok sarsıcı. Çok güzel.
Benim küçük eleştirim Neşet Ertaş güzellemelerine. Tek başına oldukça güzel ama sanki bu öyküye ait değiller gibi hissettirdiler bana.
İyi ki tanıştım dediğim kalemlerden birisin Müge, daim olsun yazdıkların.
Geç yorumladım kusuruma bakma. Sevgiyle❣️

2 Beğeni

@ulu.kasvet gözlerim öykünü ararken, seni yorumlarda yakaladım :smile:
Sayende “mistik bilimkurguymuş demek yazdığım” diyorum. Okuduğun, yorumladığın ve üstüne üstlük beğendiğin için çok sevindim. Nedense elim mesaj yüklü metinlere kayıyor :slight_smile: Umarım bir sonraki seçkide görürüz seni. Her ne kadar bir yerde konuyu çok beğenmediğini okusam da eminim sen onu beğeneceğin bir formatta kotarırsın.

@gayekcelik :heart:

Geç yorumladım ne demek! Vakit ayırıp okumuşsun üstelik bir de yorumlamışsın. Bu çok değerli. Güzel kelimelerin için çok teşekkür ederim. Biraz olsun hissettiklerimi aktarabildiğimi çıkarıyorum bu yorumundan ve bu benim için paha biçilmez. Neşet Ertaş ile ilgili eleştirin için de teşekkürler. Bilmem bazıları cuk oturmuş dedi bazıları da hmmm acaba başka mı olsaydı dedi. Bu da böle oldu :slight_smile:

Ben de burada çok değerli kalemlerle tanıştım - sen de bunlardan birisin. Keşke daha önce katılsaymışım diye hayıflanmıyorum değil bazen. Olsun umarım daha nice seçkilerde görüşürüz. :heart:

2 Beğeni

Merhaba Müge.

Geç kalmış bir yorumla işte geldim burdayım. :slight_smile:
Bu öyküyü genel olarak çok sevdim. Çok derin ve anlamlıydı. Belki de sevdiğim bir tür olduğundan olacak farklı hissettirdi bana.
Öncelikle Kulli’nin bir damladan bir insana dönüşümü, hepimizin özünde bir damladan ve hatta balçıktan yaratıldığı gerçeğine çok iyi bir vurgu olmuş.
Batı ile doğunun ortasında, kimselere benzemeden, kimselere yaranamadan ve buna da ihtiyacı olmadan duran nazik ve naif bu topraklarına sahip kendinden vazgeçmiş Türk halkının, içinde olduğu kaos ortamını mükemmel anlatmışsın.
Kulli’nin müzik zevki pek tarzım olmamakla beraber Kulli nedense hep son dönem sanatçılarından hoşlanıyor diye düşünürken longaları gördüğüm an hem müzik zevkimin onunla yakınlaştığını hem de 300 yılda neleri sevebildiğini aşağı yukarı görmüş oldum.
Bir de mesleki deformasyondan olacak, beni affet ama acaba henüz 300 yıldır Türkiye’de olan Kulli, Rumi’den nasıl etkilendi? Ya da sonradan mı öğrendi? Tüm anlatılanlar gördükleri içinde bulunmakta çünkü. 300 yıla sığmayan tek şey daha eski olan Rumi. Ya da oradaki anlatımda bir muğlaklık var, emin olamadım. Bir diğer eleştirim de aslında normal hayatta çok eleltirdiğim bir şey; bir türküye şarkı denmesi. Bu eleştirimi de affet çünkü uzun yıllar bağlama eğitimi aldım ve hocalarımın hep çok uyardığı bir konuydu bu. :grinning: Belki öykünün üstünden tekrar geçtiğinde “Neşet Ertaş türküsü” yazarsın.

Son olarak dolarlarla birlikte patlayan bir bomba ne kadar anlamlı olmuş Müge! Siz insanlar, Tanrıya güvenmek vurgusu yaparak nasıl da para uğruna kıyıyorsunuz birbirinize ve 300 yılda en iyi öğrendiğim şey bu oldu bu dünyada, demek istemiş Kulli son mesajında. Çok etkileyiciydi. Bu incelikli öykü için çok teşekkür ederim Müge. Ne güzel hislerin, ne güçlü bir kalemin var! Daim olsun. Au revoir Müge. So long!

1 Beğeni

Merhaba Merve :slight_smile:

Beklenen yorum geldi :revolving_hearts: Beğenmene çok sevindim. Yorumun çok değerli. Yazdığım metinde duygularımı da aktarabildiysem ne mutlu bana. Yazdıklarımın bazen içinde kalıyorum bazen de dışına çıkıyorum bu sanırım içinde kaldığım bir metin oldu.

Rumi aslında “bu ülkeye geldiğinden beri öğrendikleri” arasında. Yani görmemiş ama öğrenmiş. Belki daha açmalıyım o kısmı ve Neşet Ertaş konusundaki hassaslığına saygı duyup, o kısmı türkü olarak değiştireceğimden emin olabilirsin.

Zaman ayırıp okuduğun ve geri bildirimlerin için çok teşekkür ederim.

Sevgiler Merve’cim :slight_smile:

1 Beğeni

Karakterlerin canavarlıkları oranında etkileyici oluyor öyküler. Kulli de oldukça acımasızdı. :slight_smile: Ayrıca patlamaya ait tanımlamalar gözümde film sahnesi gibi canlanınca iş daha da bir eğlenceli hal aldı.
Kaleminize sağlık.

1 Beğeni

Okuyup yorumladığınız için teşekkürler. Kulli dünyadan olmaya çalıştı galiba.
Film sahnesi olarak canlanmasına sevindim, aklımda tam da öyle bir etki oluşturmak vardı.

Görüşmek dileğiyle

1 Beğeni