Kurban ya da Boğaç Han'ın İmtihanı

Merhaba,
Bu öyküde beni en çok etkileyenin, öyküyü okurken beni saran atmosferi ve bitirdikten sonra kalbime dolan duygular olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum söze.
Herhangi bir yerinde durdurmadan, gürül gürül aktı okurken.
Öykünün atmosferi çok güçlü. Bir film izler gibi okudum.
Bütün duyguları, göze sokmadan; hatta dile dökmeden; olayla, durumla, diyalogla okuyucuya geçirebilmişsin.
Seni yazmaya iten şeyin vicdan olduğunu, içinde hiç susmadan konuşanın-sen onun kim olduğunu biliyorsun :relieved:-seni dürttüğünü düşünüyorum. ( Herkes için böyle değil mi zaten diyorsan; en azından benim için de öyle diyebilirim. :slightly_smiling_face:)

Bir önerim olabilir mi diye kendi kendime sordum da…Dilin ve üslubun kendini bulmuş bence. Fazla bir şey yok diyebileceğim.
Belki biraz daha ekonomik yazarak, öykünün gücünü arttırabilirsin.
Öyküyü kısaltmaktan söz etmiyorum. Hepimizin farkında olduğu gibi, öykü kendi hacmini belirliyor zaten.
Örneğin; bu sözcüğü ya da şu cümleyi atsam öykü ne kaybeder diye sorarak ilerlemek işe yarayabiliyor.
Kutlarım. Öykülerde görüşmek üzere.

Not: Saatin tik tak seslerinin tekrarı, devamı sağlaması, duyguyu taşıması ve gerilim yaratması açısından, özellikle hoşuma gitti. :clap::clap::clap:

3 Beğeni