MO

Merhaba.
Seçkideki ilk öykünüz, hoşgeldiniz. Umarım devamı gelir. Çünkü öykünüzde yarattığınız atmosfer korku-gerilim sevenleri içine çeken türden. Eski ve terk edilmiş ya da uzun süre kullanılmamış evler beni fazlasıyla gerer. Hele de bu bir konaksa vay halime :slight_smile:
Affınıza sığınarak bir kaç tespit ve eleştirilerimi yazmak isterim:

  • Piramit şeklindeki kabarcıkları gözümde canlandıramadım. Kabarcıklardan kastınız duvarlarda açılan boyutların kapıları gibi bir şey mi? Kabartı mı kabarcık mı ya da?
  • Konak, merhum dede Seyit Ağa, babaanne, bir aile hikayesi gibi unsurlara bence iki harfli MOlar çok yakışmamış. Hani bildiğimiz üç harfli bir yaratık ya da yaratıklar seçilmiş olsa çok daha ürkütücü ve bizden bir öykü olabilirdi.
  • Öykünüzün genelinde bir koşma hali hissettim. Hani bir an önce olaylar gerçekleşse de öyküyü tamamlasam gibi bir hava var. Ben örneğin o gardroba girip öyküdeki karakterin yaşadığı korkuyu ve çaresizliği uzunca hissetmek isterdim. Korkunun kültürümüzde ayrı ve özel bir yeri var. Hepimiz çocukluğumuzda anlatılan korku hikayelerini hâlâ hatırlarız. Bu yüzden korkmamız kolaydır aslında. Eminim ki öykünüzün üzerinden biraz daha geçerseniz gerilimi yavaş yavaş hissettirebilirsiniz okura. Bunda 5000 kelime sınırının bilinçaltına etkileri ya da seçkiye yetişemeyecek olmanın da etkileri olabilir tabi :slight_smile:
    Korku filmi ve korku oyunu aşığı olarak yeni hikayelerinizi bekliyor olacağım. Yapmış olduğum yorumlar öykünüzün bana hissettirdikleri ve şahsi önerilerimdi. Anlayışla karşılamanızı umarım.

Tekrar hoşgeldiniz. Yeni, korku dolu hikayelerde görüşmek dileğiyle.

Sevgiler…

1 Beğeni