Nyks Adası Yanardağı

Sizi yeniden görmek güzel.
Üçüncü tekil şahıs anlatımında anlatıcı bir nevi tanrılığa soyunmuşken bunun dozunu ara ara arttırabilir. Hatta bazı noktalarda karakterin aklından geçenlerin eksiksiz bir tanımını yapabilen, patavatsız ve sır saklamaz bir tanrı rolüne de bürünebilir. Bu durum okuyucu için düş gücünü dizginleyen bir sınır yaratabilir. Karakteri tanıtırken ya da anlatırken bunun göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünüyorum. Bahsetmeye çalıştığım şey asla, hata yaptığınız yönünde değil, sadece fikir sunmak istiyorum. Bazı ufak nüansları dillendirmek istedim.

Elimizdeki az miktardaki veriye rağmen karakter, kavrayışıyla doğru orantılı olmayan bir sonuca varma yeteneğine sahip. Okuyucu, karakterleri tanırken, onların otoriter bir tanrı tarafından oraya kondurulduğunu bilir ancak yine de kendi çıkarımlarını yapacak kadar bağımsız hareket etmesini ister. Buradaki karakterin sonuca varma işini daha ağırdan alması güzel bir illüzyon yaratabilir.

Örneğin, “Hafif bir sarsıntı hissetti. Önce dengesinin bozulduğunu düşündü ancak hemen sonra bunun gerçek bir sarsıntı olduğunu fark etti. Başını bir kere daha kaldırıp baktığında eteklerini tırmandığı dağ, bütünüyle ona çok tanıdık gelmişti. Bu görüntü, koku ve sesler, hissettiği her şey ona bir yanardağ üzerinde yürüdüğünü fısıldıyor gibiydi…” bunun gibi bir düzenleme ile çok daha canlı bir karakter imajı uyandırabilirsiniz diye düşünüyorum. Siz muhtemelen çok daha iyi bir örnek yazabilirsiniz. Benim verdiğim örnek bir çırpıda aklıma gelen bir cümle dizisi sadece.

Metin içinde, ah şurada da virgül olsaydı dediğim bazı yerler oldu. Anlatımı kuvvetlendireceği ve zihni daha iyi yönlendirebileceğini düşünüyorum.

Siz, sevgili tanrı (3.tekil şahıs anlatımı) olarak, Dünya’da geçirdiğimiz ömür boyunca nimetleri sunmalı ve uslu bir çocuk olmamız şartıyla (metni takip eden bir okuyucu) cenneti vaat etmelisiniz. Ancak nimetleri ve cenneti bir arada sunarsanız zihnimizin ödül mekanizması devre dışı kalır. “Tamamen çıkarmasan da…” Bunun yerine “Yine de” gelmeli ki, zihnini okumuş olabileceğini okur olarak biz keşfedebilelim, siz söylemeyin. Yine konuşma cümlesinden sonraki “dedi kafasının içerisinde aklından geçenleri okuyarak.” bölümü de ufak davranışlar veya başka şeylerle ifade edilebilir. Karakterinizi bize ispiyonlamayın, biz suçüstü yapalım.

Anlatımı iyileştireceğini düşündüğüm birkaç katkı sunmaya çalıştım. Umarım yanlış anlaşılmamışımdır. Elinize sağlık. Diğer seçkilerde görüşmek üzere.