Öteki

Merhaba,

Öykünüzü beğendiğimi ifade ederek başlayayım yoruma. Ters köşe kurguları seviyorum. O ana kadar Lesya ile ilgili - babanın tavrının açık edilmesine rağmen- hiç hayali olması gibi bir düşünce belirmedi kafamda. Ters köşe yaptığınız ana kadar bunu iyi sakladınız ama başlangıçta bir sıkıntı var gibi geldi bana. Hemen ifade edeyim ne demek istediğimi.

Öyküye Lesya’nın gözünden değil de Aysel’in gözünden bakmaya başlasaydınız, bu sorun ortadan kalkacaktı sanıyorum.

Bence “hayali” olanla başlamak öyküye, kurgusal bir hata olmuş. Çünkü başlangıçta Lesya’nın geçmişinden, annesinden, babasının ölümünden vs bahsediliyor. Sınıftaki kızların onun hakkında yaptığı dedikodulara kulak misafiri oluyor ve kendisi için yakışıklıyım ya da kendini beğenmiş biriyim gibi yorumlar yapabiliyor. Bu da ya hayali kahraman olan Lesya’nın da hayali durumlar yaşadığının ya da Lesya’nın sınıf arkadaşları arasında fark edildiğinin ilanı demektir. Lesya’nın da sanrılar yaşıyor olması ve okura bir şeyler anlatması pek olası olmamalı bu kurguda. Sınıf arkadaşları tarafından fark edilmesi durumu ise zaten öykünün doğası gereği imkansız.

Oysa Aysel’in gözünden başlasaydı hikaye, sınıf arkadaşları Aysel’i Lesya ile yakıştırsaydı, yani konuşmalara tanık olan Lesya değil de Aysel olsaydı, Aysel’in zaten sanrıları olduğunu bilecek olduğumuzdan finale yakınlaştığımız bölümlerde, gerideki bu detaylar da anlam kazanacaktı. Ben burada takıldım biraz açıkçası sadece. Göremediğim, anlayamadığım bir durum vardır belki diyerek, cevabınızı dört gözle bekliyor olacağım.

Tekrar edeyim, kafamı kurcalayan bu küçük kurgusal durum haricinde epey beğendiğimi söylemeliyim.

Gelecek seçkilerde görüşmek üzere. :slight_smile:

1 Beğeni