Son Dakika

Öykülerini seviyorum Ufuk, gerçekten. Nötron Yıldızı’nı da okudum, lâkin kafasız bir adam olmam hasebiyle uzay mevzusuna tam olarak sokamamıştım kendimi, ama yine de beğenmiştim. Bu, seninle tanıştığım ilk öyküyü hatırlattı bana, her ne kadar bu daha çeşitli bir öykü olsa da.

Mizah var burada, ince düşünülmüş benzetmeler var, günlük hayatta kullandığımız terimler var, bütünüyle sıradanlık var. Ve ben bunu bir çırpıda okudum. Üslûbuna zaten hastayım, bir de ilginç bir fikir gelince aklına, kurgusundan karakterlerine enfes bir öykü yazıyorsun.

Beni mest eden noktaları tek tek alıntılamayacağım, zira bi’ hâyli çok. İngilizce konuşan milletlerin “pounding headache” diye tanımladığı bir baş ağrısıyla okudum bu öyküyü ki böyle durumlarda genel olarak işlevsiz bir insan hâlini alıyorum.

Melis’in kendini öykünün başında Türk filmlerine verdiğini öyle iyi unutturdun ki bana, sonda “aa,
doğru lan!” dedim keko gibi, düşün. Süt Kardeşler detayı bana göre değildi sadece, ama öykünün başını ve sonunu kırpıp bu yerlere daha tekinsiz şeyler eklendiğinde öykü bambaşka bir hâl alabiliyor. Zekice. Alkışlıyorum.

Var ol Ufuk :krs:

1 Beğeni