Söylence

Merhaba Ufuk,

Yine çok keyifli bir öyküydü. Aslında bir sesin var ve ne yazarsan yaz bu ses kendini belli ediyor. Bu bence çok güzel bir şey, oturmuş bir yazı karakteri olduğunu gösteriyor. Ayrıca bu ses çok iyimser bir ses bana çok iyi geliyor.

Temanın ele alınışı da çok özeldi. Bununla birlikte hocayla yazarın özellikle yazar kaynaklı atışması aslında çok da gerekli değildi. Yani Tolkien bile apırdıysa o da apırıversin ne olacak? :blush: Bu konuda Orhan Pamuk’tan okumuştum sanırım. “Robinson Crusoe ondan birkaç yüz yıl önce yazılan Hayy Bin Yakzan’dan mı çalınmıştır?” diye soruyordu. Bazen -tabi bu öykünün kurmaca olduğunun farkındayım ama yorumu da nitelikli kılmak için yazıyorum- biribirinden habersiz ya da bilinçaltından gelen bir itki ile benzer şeyler yazılabiliyor. Kaldı ki öykünün yazarı zaten Dede Korkut’u şablon olark kullandığını itiraf ediyor.

Bu arada öykü için araştırma yapıldığı da anlaşılıyor. Bu emek demek ve öyküyü bir kat daha güzel kılıyor. Bununla birlikte ben de 13. hikaye 10 sene çıkmaz diye düşünürken kitabı çıktı…:thinking: O açıdan hoş bir sürpriz.

Bu arada belki konuklar arasındaki karşıtlık olmasa da olurmuş ama olduktan sonraki psikoloji nefis yansıtılmış.

Her şeyin sonunda bu özgün, iyimser ve güzel mesaj veren öyküden büyük keyif aldım.
Ellerine sağlık.

Not: Gelecek kuşaklar da Ufuk Yasin Yurtbil’e baksın…

1 Beğeni