Tilki, Buğday ve Amnezi Masalı

Belki zihninizde karmaşık bir kurgu vardır, bilmiyorum. Samimiyetle söylüyorum; ben kim, nerede, neyi, niçin yapıyor? sorularına cevap bulamadım. Bunları anlamadığım için de öykünüzü sinematik olarak zihnimde canlandıramadım. Hikayenin ana fikrini algılamakta da zorlandım.

Masal masal içinde, üç tarafı denizle çevrili, içinde ateşten sular ve sudan ateşlerin bulunduğu göllerin, renkli kumaşlar ve kokulu baharatlarla örülmüş ülkelerin, parlak gemileri, silahları ve içkileriyle tuzlu sulara açılan denizcilerin, atları, kılıçları, miğferleriyle miğferlerinin içindekini kullanmadan savaştan savaşa atlayanların bulunduğu bir koskocaman kıta varmış.

Bence haddinden fazla uzun bir cümle olmuş. Farklı fiiller kullanarak birden fazla cümleye bölebilirsiniz. Bu haliyle anlatım fazla karmaşık hale gelmiş.

Kıtanın bir köşesinde bir diyarda,…

Birlerin en azından birini çıkaralım derim. :slight_smile: Hatta duruma göre ikisi birden yok edilebilir. Örneğin “Kıtanın köşesindeki bir diyarda.” gibi.

Babanın kesesinden kapıdaki askerlerin eline tutuşturulacak hiçbir şey çıkmadığı gün

Teknik açıdan değerlendirirsek; tutuşturma eyleminde, karşı tarafın isteğine bakmaksızın ansızın verme girişimi vardır. “Genç adamsın, lazım olur.” sözünde olduğu gibi. Bu nedenle burada farklı bir fiile ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

uyumsuzluk eden

Benzer şekilde böyle bir birleşik fiil dilimizde yok. “Karşı gelmek, karşı koymak” gibi bir eylemi cümleye katmayı düşünebilirsiniz.

Diğer seçkilerde görüşmek üzere.