Çok Övüldüğü Halde Size Hitap Etmeyen Kitaplar

Birbirlerinden esinlenen eserleri ben artık kaldırabiliyorum ki bunu Yüzüklerin Efendisi serisinin aslında Tılsımlı Yüzük’ten esinlenilerek yazıldığını öğrendiğimde aşmıştım. Bir çok Bilimkurgu eser de bu şekilde. Yıldız savaşları, iyi-kötü mücadelesi, keşif. Bir sürü evren yaratabilirsin ama olaylar sürekli okuyan biri için bi süre sonra tekrara giriyor. Bu demek değil ki sıkılıyorum ya da eserler birbirinin aynısı. Bu sadece en fazla ne olabilir? Sorusunu getiriyor akıllara. O yüzden Zaman Çarkı için öyle bir düşüncem olmadı ama her beğendiğim eserde “bu çok iyiymiş yaaa” deyip, keşke bitmeseydi dediğim bir sürü eser oldu. Ama dediğim gibi, bunun gibi eser bulamazsınız, bulamam gibi düşünceler bana çok çok abartı geliyor.

1 Beğeni

Bir aydır elim ayağım titreyerek okuyorum bu başlığı. Bahsedilen kitapların çoğunun uğruna ufak çaplı savaşlar çıkartabilirim. Susuyorsam asaletimdendir (yok bu o değildi galiba).

Kitap değil de ben de tüm "Star Wars franchise"ının abartıldığını düşünüyorum. Tamam kötü değil ama… meeh.

13 Beğeni

Konuyu uzatmak istemesem de bu “Yüzüklerin Efendisi’ne benziyor” durumunun bilerek yapıldığına dikkat çekmek gerekiyor. Hiçbir yazar kendi yazdığı şeye bakıp neye benzediğini veya neyden etkilendiğini bilmeden yazmıyordur, hiç olmazsa editörü ya da yazdığı şeyi ilk okuyan arkadaşları bu konuya dikkat çeker. Daha önceki yazarların kullandığı hikaye anlatış yöntemlerini kullanıp onların başarılardan bir nevi yararlanmak her yazarın yaptığı bir şey.

Using events of the early chapters of The Lord of the Rings to illustrate my points is, of course, an easy route to take, since Robert Jordan intentionally wrote the first section to evoke the beginning of The Fellowship of the Ring. We’ll see more of this in later chapters (Okay I admit, I read ahead just a little. You caught me.) when we have a flight to a ferry and Egwene joins the party, giving us four young people from Emond’s field, just like the four young hobbits from the Shire. But for now, let’s talk about what kind of boy leaves home on a quest.

Üstteki alıntının kaynağı. Bu kadar bariz bir durumun kasten yapılmadığını düşünüp yorum yapmak akıllıca değil. Birisi böyle bir hareketi kasten yapıyorsa bu -benim gözümde- ortaya koyduğu eserinin başka bir yapıtın gölgesinde kalmayacağına o kadar güvendiğinin göstergesidir.

2 Beğeni

Kemal Bey, şimdi doğru söyleyin, Doğruluk Kılıcı’na ettiğim laflar için bana kızgın mısınız :smiley: ? Ayrıca Terry Goodkind ile barışmak isterken taze taze imza attığı skandal da hoş olmadı. Elimden bir şey gelmiyor.

1 Beğeni

Robert Jordan eserinin ilk yüz sayfasının yüzüklerin efendisine benzediği ama ondan sonra tamamen başka bir evrene açılıyor yorumunu yapmıştı. Kaldıki zaman çarkı gördüğüm bir şeylerden en fazla esinlenen eser. Matrim Cauthon’ın mızrağındaki anı ve düşünce adlı iki kuzgun. Dar ağacı ve göz olayı. Odin’den esinlenme. Rand Belgariad ve Dune benzeri kaderine yürüyen bu uğurda ölebileceğini bilen destansı kahraman ve ayrıca insanların günahı için bedel ödemesi gereken koyun çobanı yani Mesih. Aieller Robert Jordan’ın zaman çarkından önce yazdığı bulutları kaybetmek alıntısının yapıldığı savaşçı kabile. O kadar çok ki. Esinlenmek ayrıdır 15 bin sayfadan fazla yer kaplayan bir eserin yüzüklerin efendisi çakması olduğunu tek kitapla ortaya atmak başkadır. İnternet çakma bu diyen insanlarla dolu. Esinlenmeden eser yazılamayacağını anlayamamış insanlar bunlar. Veya esinlenme ile çakma arasındaki farkı anlayamamış insanlar.

9 Beğeni

Yok canım, estağfurullah. Terry Goodkind için kimseye kızmam. Ancak İngilizce edebiyatın mihenk taşlarından olan eserleri/yazarları bu başlıkta görünce bir garip oluyorum. (Yaşasın Britanya!)

Tabii Fransız edebiyatından hiçbir eserin burada olmamasını da, “Negatif ilgi bile göremiyorlar. Yazık,” olarak değerlendiriyorum. :grin:

6 Beğeni

Kitaba olan bütün beklentilerimi kırdın. :cry:

Güller ve dikenler sarayı sürekli durgun geçip sadece iki perini bir kız için birbirlerine garip sesler çıkarttığı kitap. Belki de serinin ilk kitabı diye böyle sıkıcıdır. Asıl benim anlamadığım bu kadar övülmesiydi.

Sonuç olarak fantastik yahut bilimkurgu kitapları dönüp dolaşıp iyi ile kötünün savaşına dayanıyor başka bir şey de beklememek gerek zaten. Şunu da belirtmeden edemiciiim (!) özgün kurgu ustası benim için Bay Brandon Sanderson !!!

2 Beğeni

Kürk Mantolu Madonna’ yı ben de pek sevmemiştim. Kitabı bitirdiğimde pek bir şey hissedemedim içeriğe dair. Hatta klasik yeşilçam filmlerine benziyordu bana göre.

3 Beğeni

Böyle kitaplara -biraz popülarite kazanmışlara- aslında biraz ön yargıyla yaklaştığım için “Hakikaten de abartıldığı kadar yokmuş.” diye nadiren düşünürüm. Ama-- Hiç yok değil tabii.

1-) Efsane üçlemesi. Bu üçleme var ya bu üçleme, genç yetişkin distopya okumalarıma incir ağacı dikti. Ondan beri distopya-fantezi kurgusu okuyamıyorum. Bomboş, 2 boyutlu karakterleri o kadar iticiydi ki, kitaplığımın kapaklı kısmına koyup gözümün önünden kaldırdım kitapları.

2-) Stefan Zweig kitapları. Bir furya aldı başını gitti anlamadım. İyi bir yazar kesinlikle, ama bu kadarını hak ediyor mu, tartışılır. Açıkçası kendisini kısa öykü tarzındaki kitaplarından çok, biyografi türünde daha başarılı buluyorum. Marie Antoinette biyografisi harikulade idi. Diğer biyografilerine de sırayla devam edeceğim.

3-) Kürk Mantolu Madonna. Kitap ruh tahlili açısından iyiydi ki kitabı bu ön plana çıkarıyor, ama konusu Türk filmi gibiyidi. Hele sonu-- Açıkçası sonra hiç Sabahattin Ali okuyasım gelmedi. Gerçi kitabı bana bir tezgahtar önermişti, popüler olduğunu bile bilmiyordum 5 sene kadar önceydi sanırım. :smiley:

1 Beğeni

Taşlanacağımı bilerek Yüzüklerin Efendisi serisi diyorum.

Bakın Tolkien ve Orta Dünya’nın benim için değeri paha biçilemez fakat nedense Silmarillion’u okuduğum günden beri Yüzüklerin Efendisi serisine bir değişik bakar oldum. Ben Orta Dünya kitaplarını yazılış değil olay sırasına göre okudum. Yani İlk Çağ’dan başladım. Bu sebeple ilk önce Silmarillion, Hurin’in Çocukları, Kayıp Öyküler, Bitmemiş Öyküler vs. kitapları okudum ardından Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi’ni okudum. Fark ettim ki Yüzüklerin Efendisi serisini okurken herhangi bir heyecan hissetmiyorum.

Bu çok acı bir durumdu çünkü filmi ilk izlediğim yaştan itibaren Orta Dünya benim hayatımda çok önemli bir yer kaplıyor. Bu nedenle olaya biraz derinlemesine baktım ve Yüzüklerin Efendisi’nin anlattığı zaman dilimi sebebiyle ilgimi çekmediğini fark ettim. Ben Orta Dünya’nın daha fantastik ve Elfçe olan Beleriand kısmını seviyorum. İşlerin daha insancıl olan Üçüncü Çağ kısmı ilgimi çekmemeye başladı.

Güzel bir seri, evet fakat Orta Dünya kitaplarının geneliyle kıyaslandığında Yüzüklerin Efendisi serisi vasat kalıyor bana göre.

Bir şeye daha değineceğim. Harry Potter, Kralkatili Güncesi, Buz ve Ateşin Şarkısı serileri derinlik olarak biraz daha sığ olsalar da -tüm Orta Dünya dahil olmamakla birlikte- Yüzüklerin Efendisi serisinden daha akıcı ve heyecanlı seriler. Tabii ki hiçbiri Silmarillion ile kıyaslanamaz.

2 Beğeni

Bence fantastik eserlerde değer kıstası, kitabın verdiği heyecanla ilgili olmamalı. Ben insanın sürekli merak duygusunu dürtükleyen kitaplardan hoşlanmam pek. Harry potter istisnadır. Sayfadan sayfaya atlatan romanlar bende yüzeysel etki bırakıyor. Aksine, okurken zorlandığım - bazen ofladığım bile oluyor-
kitaplar bende derinlemesine etki bırakıyor. Bir adım ötesinde bazı eserlerin -heyecan kaşıyıcı eserlerin- ticari kaygıyla yazıldığını bile düşündüğüm oluyor.

1 Beğeni

Arkadaşın yazısını okurken yeminle kalbim sıkıştı. Bir süre bu başlığa uğramayacağım artık.

Yüzüklerin Efendisi serisini okurken bir heyecan uyandırmamasının sebebi filmlerini bir kaç kere izleyip mevzuya tamamen hakim olmandan kaynaklı olabilir mi?
Orta Dünya benim hayatımda çok önemli bir yer kaplıyor deyip Yüzüklerin Efendisi serisini vasat bulmak da son derece tutarlı ve mantıklı bir bakış açısının ürünü olsa gerek…

6 Beğeni

Güldürdü :d

Filmlerinin çekilmesi sadece o kitaplara ilgiyi arttırmış bunu anlamak için profesör olmaya gerek yok?

2 Beğeni

Herkesin zevkleri kendinedir tabii ki ancak Yüzüklerin Efendisi’ni -kendi nezdimde değerlendiriyorum- yanlış bir sırayla okumuş olduğunuzdan olabilir mi bu abartı bulma durumunuz? Birinci çağı önce değil de sırasıyla Hobbit- Yüzüklerin Efendisi- Silmarillion şeklinde okumuş olsaydınız bugün bu yazıyı yazmamış olacağınıza inanıyorum.

1 Beğeni

okurken zorlanan derin etki bırakan kitaplarla alakalı örneklemede bulunabilir misin?

Karanlığın sol eli, solaris , yenilmez, sefiller, suç ve ceza, saatleri ayarlama enstitüsü diye uzayıp gider. Öznel bir durumdan bahsediyorum tabi.

1 Beğeni

@Kanatayak, bence hiç de taşlanman gerekmiyor. Hatta sana katılıyorum. Oldukça tutarlı ve mantıklıca yazmışsın görüşünü ama bence aşağıdaki arkadaşların bir kısmı seni anlamakta zorlanmış. Esere küfür ettiğini falan sanmışlar.

Yüzüklerin Efendisi benim de en son okuduğum Tolkien eserlerinden olabilir. Özellikle Silmarillion okunduktan sonra dediğin gibi Yüzüklerin Efendisi biraz bayağı gelebiliyor. Çünkü Tolkien teogoni ve kozmogonisine dair onca şey okuduktan sonra ve onca önemli olaylarla karşılaştıktan sonra hakikaten Yüzüklerin Efendi’sinin davası oldukça küçük kalıyor. Mesela Yüzüklerin Efendisi üçlemesi yerine Silmarillerin Efendisi diye bir seri yazılsaydı ve burada Fëanor, Melkor, Thingol gibi karakterleri görseydik, Beren’in silmaril maceralarına tanık olsaydık bence çok daha çarpıcı bir seri ortaya çıkardı, çok daha epik. Düşünmesi bile insanı heyecanlandırıyor değil mi? Senin de “insancıl” diye bahsettiğin sebepten ötürü Yüzüklerin Efendisi daha dramatik bir kitap. Elbette burada kitaba kötü demiyoruz, sadece beklentiye çok hitap etmiyor.

Sen değinmemişsin ama ben Yüzüklerin Efendisi’ni okurken dilinden dolayı da biraz sıkılmıştım. Yukarıda @Voldemort heyecanın zevkle bir ilgisi olmadığını söylemiş ama ben katılmıyorum. Örnek olması için diyeyim, gerçekte tarih yazarları ikiye ayrılıyor diyebilirim; tarihi bir bilim hassasiyetinde yazanlar ve diğer tarafta yoruma aşırı kaçıp kurgu boyutuna taşıranlar. İşin ilginci ise dramatik kurgu kısmındaki tarihçileri okumak daha doyurucu değilken daha heyecanlı oluyor. Bilimciye daha çok saygı duyuyorsun ama dramatik kurgucuyu daha bir heyecanla okuyorsun. Bu sebepten Yüzüklerin Efendisi de daha bir dramatik kurgu olduğundan bu derece çok seviliyor. Zaten her yerde yazılıyor Silmarillion bir tarih kitabıdır diye. Neyse, demem o ki bir kitabın heyecan vermesi çok önemlidir, sonuçta tarih okumuyoruz değil mi ama ya? Hele ki bu tür fantastik veya bilimkurgu ise heyecan ve akıcılık çok önem taşıyor. Tabii burada akıcılık derken aklınıza popüler kültür yazarları gelmesin.

Kesinlikle bundan kaynaklı olamaz. Zaten hiçbir ciddi okur “ay filmini izlediğim şeyin kitabını okuyamam” demez, diyemez. Ben Yüzüklerin Efendisi’ni 100 defa izledikten sonra kitabını okudum ve hâlâ aynı zevki alıyorum. Bu, eserde ne bulduğunla alakalı bir durum. Büyük eserlerde mevzuya hâkim olmak, bir sıkıcı unsur değil her zaman için bir avantaj ve zevktir.

Şakayla dalga geçmişsin haha. Ama bu gerçekten son derece tutarlı ve mantıklı bir bakış açısı. Tıpkı Yıldız Savaşları dünyasının hayranı olup, ilk üçlemeyi çok sevip ikincisini hiç sevmemek gibi bir şey. Bir bütünü her zaman için çok sevmek mümkün değildir. Nitekim Yüzüklerin Efendisi de Orta Dünya içerisinde esasen küçük ve mütevazı bir zaman dilimi. Kimisi de Yüzüklerin Efendisi’ni çok sevip Silmarillion’u hiç sevmeyebilir ki kendince haklıdır bu kişi, sebepleri itibarıyla tabii. Ayrıca Yüzüklerin Efendisi’ni vasat bulmak onu sevmemek değil, sadece beklentilerle ilgili. Buradaki vasatın anlamı şu esasen: “Kitap iyi ama bana çok hitap etmiyor.”

@patriotic, şu sıralama muhabbeti de cidden çok can sıkıcı bir durum ve bence mantıklı değil. “Önce şunu okusan severdin” gibi laflar cidden geçerli değil. Şimdi burada sorsak yüzde seksen Tolkien okumaya senin verdiğin sırayla başlanması gerektiğini söyleyecektir. Mesela ben tam tersi başladım. İlk Silmarillion’u okudum ve müthiş sevdim. Sonra Güç Yüzüklerine Dair, sonrasında Kayıp Öyküler, ta en son Yüzüklerin Efendisi’ni okudum. Senin verdiğin sırayla okuyan arkadaşlarım da var ama hepimiz Silmarillion’cuyuz. Demek ki sıralamanın hiçbir ehemmiyeti yok. Bazen forumda da soruluyor ya “Zaman Çarkı’nı okursam anlar mıyım?” diye, yahu nitelikliysen oku anlar ve seversin, henüz nitelikli değilsen okuma, bu kadar basit esasen. Ben hayatında hiç fantastik okumamış arkadaşıma Zaman Çarkı’nı götürdüm okudu ve bayıldı arkadaşım. Hiç de ağır bulmadı. Neden? Çünkü nitelikliydi. Kayıp Zamanın İzinde’yi sindirmiş adam Zaman Çarkı’nı mı ağır bulacak. Olacak şey değil. Demek ki her şey nitelik.

@yavanna, sen gül bakalım. Gün gelecek sana öyle acı bir kahve ısmarlayacağım, bakalım o zaman gülebilecek misin haha.

Arkadaşlar bir de kitaplarda iyi ve büyük ölçütü var, bunu bilmek gerek. Mesela ben arkadaşlarıma şu lafı çok kez etmişimdir: “Buz ve Ateşin Şarkısı en iyi fantastik seri, ama Orta Dünya en büyük fantastik seridir.” Şimdi ne anladınız bundan, eminim demek isteğimi anladınız. Tartışabiliriz gerçi.

1 Beğeni

Efendim kime göre, neye göre … Ciddi okurluğun kıstasları mı vardır? Ben sevmiyorum mesela filmini izlediğim şeyin kitabını okumayı , ciddiyetsiz okur mu olduk şimdi ? Mevzunun giriş - gelişme - sonuç kısmını bildikten sonra kitap okumak bana külfet gibi geliyor mesela. Ayrıca filmi izledikten sonra kafamda kitabı okurken filmdeki sahneler tekrar canlanıyor, kendi hayal gücüme göre yeniden şekillendirmek zor geliyor. Bu da hoşuma gitmiyor. Bunlar öznel şeylerdir. Bu konularda genellemede bulunmanız da yanıltıcı olur diye düşünüyorum.

Bahsettiğiniz bu zaman dilimi Orta Dünya Külliyatının hacimsel olarak en fazla olan kısmı olmakta .
Örnekleyelim :
1000 sayfalık bir kitap düşünelim ve 700 sayfasını vasat- vasat altı bulalım ,300 sayfasını çok beğenelim. Sonrada en büyük hayranı biziz diyelim . Oldu mu ? bence olmadı eğreti durdu…

Sözün özü : Orta Dünya külliyatı içindeki en fazla yer tutan kısmı beğenmeyip, kalanı beğendiğinizde ve Orta Dünya Hayranı olduğunuzu söylediğinizde ben sizi tutarsız bulurum. Bunun sebebi de yukarıda yazdığım durumdan ötürüdür diye düşünüyorum. Filmi izlediyseniz bütün girişi - gelişmeyi ve sonucu bilirsiniz , okurken kafanızda film canlanır yavan bulabilirsiniz. Bu da gayet normaldir.