Öykü Seçkisi'nde okumak için: Abidik Gubidik Bir Göç Hikayesi – Aylık Öykü Seçkisi
1. BÖLÜM Bitkilerin arasında sinsi bir ahtapot gibi gizlenmiş, avının kurduğu tuzağa düşmesini bekliyordu. Ortam karanlık ve soğuktu. Kuru diyar çoktan gece denen varlığın egemenliği altında can çekişmeye başlamıştı. Ama Nuk’nuk inadından ve gururundan taviz vermeden sebatla beklemeye devam ediyordu… – Keser misin şunu artık? …diye sordu Nuk’nuk. Ciddiyetinden zerre taviz vermeden… -Sana şunu kes… (DEVAMI…)
Merhaba
Oldukça sevimli bir öykü. Anlatım da çok güzeldi. Hikaye zaten öyle.
Belki sevgili Nuk’nuk’umuzun neden dışlandığına dair birkaç bilgi kırıntısı sunulabilirdi ama bunu tercihen yaptığını düşündüm ve sanki bu şekliyle daha güzel.
Bu anlatımla yazdığın önceki öyküye iyi bir eş olmuş, belki bunları bir seriye dönüştürürsün; hatta çocuk kitabına bile evrilebilir. Bence güzel olur
Ve isimler
Dünyanın kasvetinde böyle iç ısıtan öyküler yazabilmen çok güzel, tabii okumak da öyle. Yüreğine sağlık…
Selam Osman.
Teşekkür ederim. Öküyü beğenmene sevindim.
Nuk’nuk neden dışlandığıyla alakalı bilgi vermeyi düşünmüştüm. Ama bunun bir öneminin olmadığına karar verdim. Böylesi daha anlamlı olacaktı.
Önceki öyküde anlatı ile ilgili sıkıntılar yaşamıştım. Zamanlar karışıktı. Kimin kim olduğu karışıktı. Elimden geldiğince biraz daha sade bir anlatım yakalamaya çalıştım.
Belki dediğin gibi bir çocuk kitabı olabilir. Kulağa hoş geliyor
Görüşmek üzere.
Güzel, samimi bir öyküydü. Genel olarak sürükleyici. Son kısmı beğendim, beklenmedikti. Dolaylı da olsa insanlar kadar diğer canlıların da sorunlarını düşündürmeye itiyor. Kaleminize sağlık.
Beğenmene çok sevindim.
Vakit ayırıp yorumunu esirgemediğin için de ayrıca teşekkür ederim.
Merhaba Umut,
Güzel bir öyküydü. Bir solukta okudum.
Birkaç yerde anlatıcıda sıkıntı olmuş.
Beyaz şeritler bir anda üzerimize gelmeye başladı
Bazı kelime tekrarları gözüme takıldı ve diyaloglarda kimin konuştuğunu anlayamama sıkıntısı yaşadım.
Bunun dışında sıcak, samimi ve sürükleyici bir öykü çıkartmışsın ortaya. Ellerine sağlık. Çocuk kitabı önerilerine katılıyorum. Neden olmasın.
Selam Ufuk
Teşekkür ederim evvela
En büyük sıkıntım bu zaten. Bu öyküyü öncekine göre daha sade yapayım dedim ancak yine sıkıntılar varmış gözümden kaçan.
Nuk’nuk ve İç sesin (anlatıcının) diyaloglarını bir oturtabilsem çok güzel olacak. Yakaladığın yerleri yazabilirsen ayrıca memnun olurum. Zira bu tarzda bir kaç öykü daha yazmak istiyorum. Ne kadar kusur giderebilirsem o kadar iyi
Görüşmek üzere
Umut bey diye girişimi yapayım. Ne zaman aşırı resmi girsem yazının sonuna doğru Umutcumlara dönüyorum fark etmeden. : D
Öncelikle bir iddiada bulunacağım. Bu öykü benim okuduğum en iyi öykülerden biriydi. Bu temayı kast etmiyorum genel olarak okuduğum en iyi öykülerden biriydi. “Yok ya abartma” diyecekler çıkacaktır ama üzülmesinler hemen açıklayayım. Yazım tekniğin aşırı hoşuma gitse hatta anlatıcı ile diyaloglar arasında atışmavari geçişler beni benden alsa da asıl sebep bu değil. Ben bir kurguya zor giren zor çıkan bir insanım. Yani tek kitaplık eserler bile kesmez beni çoğu zaman bir yazarın hayatına mal olan külliyatları tercih ederim. Çünkü karakterlere, olaya, dünyaya zor ısınırım ama ısınırsam da defalarca okuyabilir içinde yüzebilirim.
Haliyle öykülerde bunu başarmak çok zor. Bu sebeple ki okuduğum öykülerin de yazdıklarımın da olay anlatmasından çok düşünce anlatmasına odaklanıyorum. Olaya fazla girince durum hikayeciliğine dönüyor ki ben hiç sevmem. Bazıları Sait Faik’den iki kişinin karpuz satılan bir arabayı izledikleri benim “niye” diye düşündüğüm öyküleri sevebilir ama ben başı ve sonu olsun ama aynı zamanda beni de bağlasın istiyorum. Benim ne istediğimi de öğrendiğimize göre devam edeyim. : )
Öykünüze adapte oldum ve sayfalarca okumuşum gibi sonunu merak ettim. Aslında sonunu merak ettim demek doğru olmaz devamını merak ettim diyelim. Çünkü sonunu tahmin etmek çok kolay oldu. Beyaz şeritler filan bunların bir kafes hayvanı olabileceğini ve ana karakterin sonlara doğru seçileceğini anladım. Okurken başta bu hayvanların tavuk olduğuna emindim ama sonra laboratuvar faresi olduğunu düşündüm. Haksız çıktım ama seçimle ilgili yüksek ihtimalle bilerek ipucu bıraktınız veya bilerek belirgin yaptınız diyelim.
Bir yorumda diyaloglarda kimin konuştuğunu anlayama sorunu olduğunu okudum ama ben böyle bir şey yaşamadım. Bariz bir hata da görmedim ama bu benim kaptırıp okumam yüzünden de olmuş olabilir. Anlatımın diyaloglarla birleşmesi gerçekten çok hoş bir ayrıntı olmuş. Şunun gibi:
" Fakat Nuk’nuk bir detayı kaçırıyordu…
– Neymiş o?"
Daha fazla uzatmak istemiyorum. Kullanılan tarz hem başarılı olmuş hem de ortaya sıcak, samimi bir öykü çıkarmış. Çocuk kitabı olması konusunda ise hem fikir değilim. Bence öyküyü güzel yapan en önemli etken ilahi bakış açısı ile ikincil bakış açısının melezi şekilde bir anlatımın tercih edilmesi. Bir çocuk bunu kafa karıştırıcı bulabilir. Düz yazarsanız da esprisi kalmayabilir.
Eline sağlık, başka seçkilerde de yazarsan okumaya çalışacağım. O kadar üşengeç bir insanım ki yüksek ihtimalle senin yeni bir öykü yazman benim onu okumamdan daha az önemli bir olay. : D
Not: yazdıklarımı okurken başta söz verdiğim gibi ciddiyeti elden bıraktığımı gördüm. Kusuruma bakma Umutcum sen affedersin beni. : D Tekrar görüşmek üzere.
Bence çocuklar daha hayalperestler ki hep imrenmişimdir, ve okudukları sırada da önyarğıları yok, her şeye açıktırlar, şahsen kafalarinin karışacağını düşünmesem de öyle olsa bile bu hoşlarına gidecektir Bir nevi hayali dost gibi.
Merhaba, öykünüzü gerçekten çok beğendim. Bir solukta okudum diyebilirim. Anlatıcıyla Nuknuk’un konuşmaları hakkında bazı yorumlar yapılmış, ama ben tam tersine bunu okucuya çok iyi verdiğinizi düşündüm. Çünkü diyaloglarda hiç kafam karışmadı hangisi konuşuyor diye. Sanırım bunda, anlatıcının Nuknuk’la konuşurken, sözlerinin mutlaka konuşma çizgisi ile başlamasının payı büyük. Keykey’in kendisine karşı davranışlarına, Nuknuk’un bakış açısını ve çıkarımını çok beğendim.
– Bu sorunun ne kadar saçma olduğunun farkındasın değil mi!? Sen ve ben zaten….
Bunu biraz daha geç görmeyi, biraz daha geç anlamayı isterdim aslında. Yani anlatıcı ve Nuknuk arasındaki gizemin birazcık daha uzamasını istedim zannederim.
Sanırım ikinci kez okumaktan sıkılmayacağım, harika bir öyküydü. Ayrıca büyük çoğunluğun (ben dahil!) harıl harıl uzaydaki astronotların peşine düşerken; sizin astronot temasını, astronot balığıyla kuyruğundan yakalamanıza da hayran kaldım.
Umarım sonraki seçkide de öykünüzü okuyabilirim. Kaleminize sağlık
Merhabalar ,
Word’ün azizliği gibi duran boşluklu uzun, boşluksuz kısa konuşma çizgileri, nokta sonuna denk gelen "dedi"nin ilk harfinin büyümesi ve ayrı düşen hiçbirler gibi çok ufak, hatta genel okur için değinmeye değmeyecek şeyler benim gibi yazım/şekil kurallarına takıntılı olan birini bile Nuk’nuk’un öyküsünü merakla okumaktan alıkoyamadı. O sebeple zihninize sağlık.
Bazı yorumlarda bahsedilen anlatıcıyı takipten ziyade, konuşma cümlelerinin ardında değil de, bir alt satırda yer alan "dedi"lerden kaynaklı az da olsa bir isteksizlik yaşadım başta. Sonra alıştım sanırım.
Genel kullanımdaki haliyle konuşmalar bu şekilde olsa benim gibi bazıları için metin daha mı rahat okunabilir olurdu bilemiyorum. Tamamen kişisel bir beklenti. Ki Nuk’nuk dışında kalabalığın dediklerini tırnak içinde vererek aradaki farkı göstermişsiniz. Son kısımda Nuk’nuk’un konuşmasının ardından büyük olan canlıda konuşma çizgisiyle devam edilmiş. O kısım da tırnak içinde olsa ayrım daha bir net mi olurdu diyeceğim ama bu güzel öyküye, anlatılanlara odaklanıp şekli önemsemeyi sonraya mı bıraksak?!
Gelecek seçkilerde görüşebilmek dileğiyle zihninize sağlık tekrardan.
Selam Can. (Fark ettiğin üzere ben doğrudan -Bey, Bay- resmiyetini devre dışı bıraktım)
Senin yorumuna ne desem bilemedim. Övgülerin için çok teşekkür ederim.
Ben yine de “Yok ya abartma sende!” diyeyim. Henüz istediğim şeyi yakalayabildim mi emin değilim
Anlatıcı/Karakter diyalogları hala bir soru işareti benim için ki bu durum kişiden kişiye çok değişiklik gösteriyor. En azından bunu fark etmiş oldum
Doğru bir kanıya varmışsın Bariz belliydi sonunda ne olacağı. Asıl sürprizim, Oscar’ın ne olduğu ile ilgiliydi Bu tarz küçük oyunları seviyorum
Çocuk kitabı konusu biraz tartışmalı. Hele önce ben bir buna karar vereyim de Bu hikayeyi birkaç çocuğa okutup geri dönüşlerini buradan yazmayı düşünüyorum. Bakalım onlar ne söyleyecekler
Ben elimden geldiğince bu seçkide olacağım. Sen de ola iki çift lafın belini kırarız böylece
Görüşmek dileğiyle
Merhaba
Öyküyü beğenmene sevindim. Bir önceki öyküde diyaloglar için konuşma çizgisini kullanmamıştım. Ki bu da en büyük kafa karışıklığını yaratan husus olmuştu. Galiba bu sorunu aşmamda konuşma çizgilerini kullanmam doğru bir tercih olmuş. Buna dikkat çektiğin için ayrıca teşekkür ederim.
Bu kısmı yazarken “Sen ve ben zaten…” cümlesini sonradan ekledim. Zira bir önceki öyküde Bknz. Yarasa Teması kimin kimm olduğunun anlaşılmadığına dair çok geri dönüş olmuştu. Bunun yarattığı tedirginlikle o cümleyi eklemiştim. Lakin söylediğin gibi olmasa da olurdu
Kötü bir huyum var. İlgimi çeken bir şey bulamazsam yazamıyorum Sevimli sürprizler yapmayı seviyorum diyelim
Tekrar teşekkürler. Görüşmek üzere
Selam Cihangir.
Öyküyü beğenmene sevindim. Çok teşekkür ederim. Yine de belirttiğin hatalara daha fazla dikkat etmem gerekiyor. Bu sıkıntılı bir süreç benim için
Buna benzer anlatımı, bu fikri ilk uyguladığım öyküde yapmıştım. Bknz. Yarasa Teması
Ancak istediğimden daha fazla karışıklığa sebebiyet verdiği için, bahsettiğin anlatımdan vazgeçip mümkün mertebe konuşma çizgilerini kullandım.
Çok haklısın ve çok güzel bir detay yakalamışsın. Ayrıca teşekkür ederim. Konuşma çizgilerini sadece Nuk’nuk ve Anlatıcı ( iç ses ) için baz almıştım. Bu kısım gözümden kaçmış. Dediğin gibi olmalıydı.
Çok güzel eleştiriler aldım. Bu sayede daha doğru bir anlatım yolu bulacağımdan eminim.
Görüşmek üzere
Umut merhaba,
Senden bekleneni misli misli karşıladığın bir öykü olmuş, özellikle diyaloglara bayıldım, zerre kadar eğreti durmuyor.
Ne kadar güzel bir kısım meselâ şurası. Daha önceden de yapmıştım bu yorumu sana, tekrarlamakta beis görmüyorum, yarattığın evrene hiç yabancı değilsin yazar olarak, bu sebepten ötürü eğreti durmuyor herhangi bir şey. E ben de arkama yaslanıyor, büyük bir keyifle yazdıklarını okuyorum.
Bir dahaki seçkide görüşmek üzere!
Selam Çağatay
Çok teşekkür ederim. Benden bekleneni karşılayabilmişsem, bana yeter de artar bile
Diyaloglar konusunda artık kafamda bir şeyler şekillenmeye başladı. Sizlerden gelen eleştriler sayesinde sağlam bir temele oturacak. Bunu da en kısa sürede aynı tarzda yazılmış başka bir öykü ile perçinleyeceğim
Keyifli vakit geçirmene ayrıca sevindim. Ayırdığın vakte değdiğini bilmek güzel.
Görüşmek dileği ile.
Merhaba,
Anlatıcı ve Nuk’nuk ilişkisi ve karşılıklı atışmaları çok başarılı olmuş.Bence bir karışıklık da yok, kimin ne dediğinin tamamen anlaşıldığını düşünüyorum.
Gizemler yerli yerinde verilmiş sonunda da çok güzel açıklanmış. Bence dört başı mamur bir öykü olmuş.
Sadece (bunu da bir şeyi de eleştireyim diye yazıyorum esasen çok subjektif birşey) key’key ile nuk’nuk ilişkisi finalde bana biraz fazla iyimser geldi. Yani Key’key ve Nuk’nuk daha önceden açık açık konuşabilirlerdi aralarında diye düşündüm. Ama tüm öykünün omurgasını oluşturan gizemin bir parçası olarak ne yapmak istediğinizi de anlıyorum.
Gelecek seçkilerde de görüşmek dileğiyle…
Umut selamlar,
Geç olsun güç olmasın değil mi? Biraz geciktim sanki ama henüz okuyabildim öykünü. Eline sağlık. Hani bazı futbolcular vardır; hep belli bir standartta oynarlar ve kötü maç çıkardıklarını belki hiç görmezsin, belki de nadiren görürsün; senin öykülerin için de böyle düşünüyorum. Benim için senin öykülerin hep belli bir standardın üzerinde. Okumaya başlarken daha beğenmeyeceğim bir şey okumayacağımı biliyorum. Bazen daha çok bağlanıyorum öyküye, bazen daha az. Ama bitirmekte zorlanmıyorum hiç. Bu öykü özelinde konuşacak olursam, sevimli ve hoş bir öykü olduğunu söyleyebilirim. Cihangir’in söylediği şeylere katılıyorum bu arada yazım ile ilgili olarak. Ama bunlar kolaylıkla düzeltilebilecek olan şeyler.
Osman’a da isimler konusunda katılıyorum. Gerçekten isimler kalp ben Ancak Key Key i sevmedim. Bir projede çalışırken Key Key Saha isimli bir müdürümüz vardı. Sevmezdim keratayı. O yüzden de senin Key Key’e de bi kuruldum açıkçası . Neyse kaçıyorum şimdi ufaktan!
Gelecek seçkilerde görüşmek üzere…
Merhaba.
Hikayenizin anlatımını beğendim, beni pek sıkmadı. Baş kısımları da ilgi çekici duruyordu fakat üzerinize alınmayın konu beni içine almadı. Bir çizgi film seyrediyor gibiydim. Ama sonunu beğendim, okuduğuma değdi en azından dedim
Başka değinecek birşey var mı, bir yerde “Tam da o sırada” diye başlamışsınız. Ben roman yazmakla uğraşıyorum, bu cümle bana o kadar tanıdık geldi ki Satır başlarına böyle başlamaktan kaçınmamız lazım, kendime de söylüyorum elbet. Bir kere gözüme çarptı sadece. Böyle işte yazım tarzınız güzel gibi geldi, sondaki not süpriz olmuş güzel de olmuş. Umarım bir dahaki seçkide görüşürüz
Selam Murat.
Öyküyü beğenmene sevindim.
Key’key meselesi ile ilgili şunu söyleyebilirim. Okuyanı sadece anlatıcının söylediklerine inandırıp ön yargı ile yaklaşmasını amaçlamıştım. Bu yüzden ikisini karşı karşıya getirmek riskli geldi bana
Tekrar görüşmek üzere