Afiyet Hanım ile Kuru Sultan Arasındaki Et Dalaşına Dair

Öykü Seçkisi'nde okumak için: https://oykuseckisi.com/afiyet-hanim-ile-kuru-sultan-arasindaki-et-dalasina-dair/

image

“Hiç kimse tam anlamıyla kötü değildir: onları kötü yapan ya şartlardır, ya da yaptıklarının kötü olduğunu bilmiyorlardır” Şarküteri (1991) “Yiyin birbirinizi, ete para vermeyin” Güven Erkin Erkal Televizyon: – Evvvett. Şimdiii marinasyonunu yaptığımız antrikot parçalarını, yağı iyyyiccce kızdırıp cızırdattığımız dökme tavamıza şöööyle atıyoruz, 2 dakika bekliyoruuuuz sonra hemencecik arkasını çeviriyoruz, 2 dakikada orada bekletiyoruz. Ne… (DEVAMI…)

3 Beğeni

Gözüme çarpan yazım hataları vardı. Yazı diliniz çok sade geldi. Konuyu gerçekten çok beğendim. Bir insanın bir şeye bu kadar şehvet duyması ve gözünü tamamen karartması hoşuma gitti.

2 Beğeni

Merhaba @Muge_Kocak,

Hikayenin buluşunu çok beğendim, konu anlatımı ve mantıksal bağlantılar üzerinde çok durulmamasını ise acele edilmesine bağladım, diğer seçeneğe ‘ağa bizle eğleniy herhal’ seçeneği diyeceğim :slight_smile:. Mesela:
“Çocuklardan biri bağırdı; “Teyze ya atsana topu.” Sultan bir an kafasını kaldırdı ve “Hıh!” diye geriye kaykıldı. Böylece 35 yaşında ablalıktan terfi ettiği teyzelik payesiyle, evde kalmışlığı da onaylandı. O günden sonra Sultan hayatına, çöle dönen döl yolu ve kuru bir dala benzeyen çelimsiz bedeniyle, “Kuru Teyze” olarak devam etti.”
Paragrafıyla sultanın topa vurmaktan imtina ederek evde kalmış kız kurusu olduğuna ikna olmamızı beklemiyorsunuzdur herhalde :grinning:. Yahut:
“Tombul annesi, babası, kardeşi, dede ve anneannesi, kucaklarında da Sultan kaskatı poz vermişlerdi. Hepsi somurtuyordu. Hâlbuki resmin çekildiği gün, Sultan bebek doğmuştu ve doğum olayının insanları mutlu etmesi gerekiyordu. Aile resmin çekilmesinden sonra, Sultan’ın doğumunu kutlamak için koca bir dana kesmişti.”
Bebeğin doğar doğmaz kalabalık aile fotoğrafı çekimine girmesine hadi ses etmeyelim :slight_smile:, lakin kimin kestiği belirsiz taze etin değil, pazardan alınan mantarın tüm aileyi kırmasını beklerdi herkes. Sultan anti vegan olabilirdi. Neyse diyelim ve:
“Afiyet’in Sultan’ın hemen hemen üç katı olan bıngıl görüntüsü, Sultan’ı o kadar etkilemişti ki, hayatında yine ilk defa bir insan için kalbi çarptı. Karnından kasıklarına doğru bir sıcaklık yayıldı. Dili, damağı kurudu.” Kısmındaki ani aşk ateşlemesi biraz daha işlenmeyi, hafif girizgahlı bir uzamayı hak ediyordu.
Hikayenin final kısmı ise artık bana bu hikayenin absürd tarzda yazıldığını düşündürttü. Yani aklımıza gelen onca soruyu yada şu şuna bağlansaydı ya vehmini bir kenara bırakıp sade hikayenin özünü düşünmemizi istiyor yazarımız diye düşündüm. El hak özü, özdeki trajikomiklik bir tür cevher, yalnız daha çok işlenmeliydi bence. Bu hikaye için orta karar demek en iyi yorumum olur sanırım. Yalnız tematik bağlantı oldukça hoş :wink:. Virüste görüşmek üzre, gerçi ben bu ay bilmeden önümüzdeki ayın konusunu da yazmışım ama olsun. Devamını getirebileceğim sonu açık bir hikaye yazmıştım, bunu şansı zevkle kullanacağım. Sağlıcakla kalın efendim.

4 Beğeni

Okuyup yorumladığınız için çok teşekkürler. Evet yazım dilim sade. Doğrudur imla hataları vardır. Zamanınızı ayırdığınız için tekrar teşekkür ederim.

2 Beğeni

Sevgili @Foton

Ne iyi etmişsiniz de okuyup yorumlamışsınız. Aslında ben de tam olarak tespitlerinizle uyumlu bir yazı kaleme almışım. Evde kalmış kız kurusu karakterim, topa vurmayı aklında bile geçirmiyor. Aslına bakarsanız, bu sahne aynen bu şekilde gerçek hayattan alınma bir sahnedir :slight_smile: Sizi iknaya çalışmıyor yazar, var olan bir gerçeği söylüyor. Oradaki “hıh”, “hıh hadi oradan” değil de, içsel bir fark etme olarak okunursa, belki ne anlatmaya çalıştığım anlaşılır. Belki de anlaşılmaz :slight_smile: Açabilirdim ama istemedim.

Belli ki siz çok düzen aramışsınız bu öyküde, ama bunca yazımı okudunuz, tarzımı biraz biliyorsunuzdur. Ben “yabani mantar” kullandığım yerde, insanların ondan ölmesine izin verir miyim? Sanmıyorum. Bu çok basit olur bana göre.

Velhasıl, bu hikaye de diğer yazdıklarım gibi absürd bir tarzda yazıldı kesinlikle. Haklısınız.
Ama eminim çok kimseye hitap etmiyor :slight_smile:

Sağlıcakla kalın, yorumladığınız için tekrar teşekkürler.

1 Beğeni

Benim için ilginç bir öykü oldu. Anlatımınızın sadeleğini beğendim. Et ile yapılan aldatmacaya değinmeniz umarım birçok kişiyi bilinçlendirir.

2 Beğeni

Okuyup yorumladığınız için teşekkürler. Yazdıklarım içinde en rahatsız edeni olmuş olabilir. Ben sanırım sadeliği seviyorum.

Tekrar teşekkürler.

2 Beğeni

Merhabalar;
Konuya yaklaşımınızı oldukça ilgi çekici buldum. Metaforlarla beslenmiş bir hikaye daha çıkmış kaleminizden. Son kısmında tüylerim diken diken olmadı değil doğrusu. Ancak gözüme ilişen bazı yerler hakkında fikirlerimi paylaşmak isterim izninizle;
Evde kalmış kız kurusu karakterinizin iç dünyasındaki uyanışını, karakterin ilham kaynağını gerçek hayatta tanımayan okurların yalnızca topa vurmaya tenezzül etmemesiyle anlamasını beklememiz doğru olmaz bence. Ancak açıklamanızı dikkate alarak değerlendiriyor, ve bu duruma aldırmıyorum.
Öte yandan Sultan ve Afiyet arasındaki ilişkinin çok hızlı ilerlediği kanısındayım. Birkaç dakika önce yumruk atarak bayılttığı insanı hemen arkasından ayıltmaya çalışması tuhaf değil de, daha sonra onunla hiçbir duygusal paylaşımda bulunmadan ten tene uyuması biraz garip geldi. Kesinlikle olamaz demiyorum, sadece ben karakterlerin duygusal olarak daha çok betimlenmesini isterdim.

bu bölümde ise bir anlatım bozukluğu var belki kontrol etmek istersiniz.
Bazı yerlerde kelime tekrarlarına düşmüşsünüz kimi zaman hepimiz yapabiliyoruz bunu tabi.
Ayrıca yabancı kelime ve isim kullanımını eleştiren bir yazar olarak son cümlenizi Türkçe yazmanızı beklerdim

Gelecek seçkilerde görüşmek dileğiyle, kaleminize sağlık.

2 Beğeni

Okuyup yorumladığınız için çok teşekkürler. Bu “hıh” aslında tenezzül etmeme hıhı değil. Daha çok “hmm”, “hı” gibi kendi kendimize çıkardığımız bir ünlem. Top ayağına gelse de, o bu ünlemi teyze kelimesine söylüyor. Bu ünlemin olduğu bir ses kaydı mı göndersem acaba :slight_smile: Düşüneceğim.

Sorunlu dediğiniz cümleyi düşüneceğim. Henüz göremedim sorunu ama ilettiğiniz için teşekkürler.

Yumruk atma ise gerçek değil. Bir önceki cümlede belirttim. Ten kokusundan yumruk yemiş gibi oluyor.

Yabancı kelimelerin kullanılmasına karşı olduğumu söyleyemem. Metnin anlam ve bütünlüğüne, kurguya uyduğu sürece ve sırf yabancı olduğu için kullanılmadığı sürece bence bir sorun yok. Mesela @ulu.kasvet in öykülerinde bolca yabancı kelime var ama yazdığı metne yakışıyor. Tabii bunlar benim düşüncelerim.

Bon Appetite özellikle oraya yazdığım bir sesleniş. Türkçe Afiyet Olsun benim istediğim şeyi yapmayacaktı ve Fransa da eğitim almış Afiyet hanıma ayıp olacaktı :slight_smile:

Çok yazdım, sağolun tekrar zamanınızı ayırıp okuduğunuz için.

2 Beğeni

Tekrar merhaba Müge hanım,
Ben hikayenizin konusunu oldukça ilgi çekici buldum. Okuması gayet keyifliydi. Normalde absürt bir anlatım her zaman ilgimi çekmese de bu hikayede beni yormadı. Söylemek istediğim birkaç şey var. Birincisi, penis rüyasının olduğu kısımdaki Karate Kid benzetmesi bana biraz yersiz geldi açıkçası. Hikayenin genel bütünlüğü düşünüldüğü zaman daha travmatik bir betimleme istedim orada. Bu tabi ki benim fikrim. Bir diğeri ise, çöpten alınan maymun hususunda. Herhangi bir şehirde bulunan herhangi bir hayvanat bahçesinin böyle bir protokolü izleyeceğini düşünmek biraz fazla uçuk geldi bana. Yerel halkın elini kolunu sallayarak ölü hayvanları toplamasına izin vermezlerdi herhalde. Belki alt metinde yatan bir mesaj vermek istediniz fakat o kısım bana biraz söylediğim gibi aşırı hissettirdi. Son olarak, diğer kullanıcılarında ortak fikri bu konuda olmuş sanırım, Afiyet ve Sultan arasındaki etkileşim fazla hızlıydı zannımca. Genel anlamda oluşturmaya çalıştığınız atmosfer tatmin ediciydi. Herkes kendi tekniğinin erişkinliğine ulaşmak ister en nihayetinde fakat sanki öykülerinizde daha karanlık bir anlatım benimseseniz hikayeleriniz daha çok göze çarpar gibime geliyor. Benim gözlemlerim bu şekilde oldu. Emeğinize sağlık, görüşmek üzere.

1 Beğeni

Merhaba @UlianaHippogrief

Okuyup yorumladığınız için çok teşekkürler. Karate Kid’in Kartal Duruşu ölümcül bir duruştur :slight_smile: Bu açıdan Sultan`in bunu rüyasında görmesi bence baya travmatik olmuştur. Hele bir de et yemeyen evde kalmış birinin şırdan biçimdeki bir penisi (ki şırdanın şekli de aynı penistir ve bağırsak dolmasıdır kendileri) görmesi baya kötüdür, ya da ben böyle düşünüyorum :slight_smile:
Tam sizin yorumunuzu okurken, aklıma bu sabah Tayland sokaklarında aç dolaşan ve etrafa saldıran yüzlerce maymunun görüntüsü geldi. Çok ironik değil mi. Tuhaf zamanlardan geçiyoruz kanımca.

Tekrar teşekkürler zamanınızı ayırdığınız için
Sevgiler

2 Beğeni

Hayvanların doğası gereği söylediğiniz örnek bana normal geldi şahsen. Sonuçta insanlar olarak her yeri işgal ettik ve onların yiyeceklerine varana kadar yağmaladık. Bu bağlamda hayvanların bu saldırısı bir nevi başkaldırı niteliğindede düşünülebilir. Fakat bir müessesenin, bir hayvanat bahçesi işletmesinin yaşamlarını yitiren hayvanları çöp kutularına ya da konteynerlere atmaları sizce de biraz fazla uçuk değil mi? Mesela oluşturduğunuz konu bundan ibaret olsaydı, ana fikriniz bu durum etrafında şekillenseydi bu tuhaf kurguya girerdi ve belki okuması bu bağlamda çok zevkli olabilirdi. Çünkü o zaman bu hastalıklı tutumu işlemiş olurdunuz. Fakat söz arasında geçince bana bir kopukluk varmış gibi hissettirdi. Tabi tamamen bakış açısı. Kendimi daha net ifade etmek istedim. :pray:t2:

2 Beğeni

Geçen ay ilk defa katılmış ve ilk defa öykünüzü okumuştum. Bu ay katılım yapacağınızı umuyordum, yanılmadığıma sevindim.

Konu seçimi ilginç ve orjinaldi. Konuşmalardaki akıcılık ve tempo gayet başarılı. Sürüklüyor, nasıl okuduğunuzu anlamıyorsunuz. Hiç denediniz m bilmiyorum ama tiyatro metinlerinde çok başarılı olacağınızı düşünüyorum.
Bunun haricinde, bu kadar yüksek tempolu anlatımların her zaman riskli olduğu fikrindeyim. Çünkü okuyucu suya kapılıp giderken, düşünme ve didik didik etme kısmını es geçiyor, sonraya bırakıyor. Öykü bittikten sonra da hafızada kalanlarla idare etmek yazar açısından riskli bence. Bu kısmı bir düşünün derim.

Önümüzdeki ay tekrar sizi takip ediyor olacağım, saygılarımla

2 Beğeni

Okuyup yorumladığınız için çok teşekkürler. Tiyatro metni hiç yazmadım ama bu öyküde hep sinema sahnesi vardı kafamda. Evet haklısınız riskli. Belki de hafızada pek bir şey kalmıyordur. Acaba geride okur için kalan ne oluyordur. Kimbilir. Benim için yozlaşmış bir insanlık kaldı.

Zamanınız için teşekkürler. Virüs temasını bilemedim. Olmayabilirim.

1 Beğeni

Bence olmalısınız :slight_smile: En azından ben öykünüzü bekleyeceğim.

1 Beğeni

Selam @Muge_Kocak;

Keyifli bir metindi. Biraz da kafam bozuktu iyi geldi. Bilirsiniz ben severim absürd ve mizahi öyküleri. :slightly_smiling_face: Kaleminize sağlık.

Bu arada ben de bayılırım ete. :smiley: Yarın balkonda, döküm tavada ortaya karışık bir şeyler yapmayı planlıyordum. Etlerim hazır ancak öykünüzü okuyunca kafam karışmadı değil. Farklı bir şeyler mi denesek.:slightly_smiling_face:

Bol bol selamlar, görüşmek üzere…

2 Beğeni

Hahaha aslında bu öyküden en çok @Arokan @gayekcelik ve @merveriii etkilenir diye düşünüyorum.
Etlere aman dikkat :smile:

Yalnız yaşadığım yer mangal şehri, düşünün artık

Çok teşekkürler okuduğunuza çok sevindim
En kısa zamanda ben de sizin öyküye bakacağım

Görüşürüz

4 Beğeni

Üzülerek söylemeliyim ki 2,5 ay sonunda iş arkadaşlarımın yoğun baskısı ve karşımda Erol Taş misali et yemelerinden dolayı şeytana uydum. Demek ki şeytan da et severmiş :slight_smile: Tekrar et yememeye başlayacağım ama, galiba, sanırım :slight_smile:

Öykünüzü ilk fırsatta okuyacağım. Sevgiler…

2 Beğeni

Mügecim selam. Hiç ayrıntıya girmeye gerek yok, sen zaten elden geçirince bunları halledecek potansiyelde bir yazarsın.

Ben çok sevdim öyküyü. Okurken hem çok eğlendim hem de lezzet aldım. Laf aramızda akşam yemeği yerken öykünü okudum:)) Kalemine sağlık, tema da kurgu da karakterler de süper olmuş. “Sek viski içinde duran iki buz parçası gibi” tanımlamana bayıldığımı söylemeliyim.

Yeni öykülerle görüşmek üzere, çokça sevgiler…

1 Beğeni

Çok teşekkürler hemşire :slight_smile:

Ne yalan söyleyim ben de okudukça eğlendim. Kendim çaldım kendim söyledim sanırım :slight_smile: Daha çok elden geçer bu öykü. Mesela Lezz-et Köprücükleri programı bir yerde Lezzet durağı olmuş :slight_smile:

Teşvik edici yorumların için çok teşekkürler

Sevgiler

1 Beğeni