Bazen ağladıklarımdan kat kat daha üzücü şeyler okusam da ağlamak kitaplarda biraz nadir gerçekleşiyor. Fareler ve İnsanlar, Kürk Mantolu Madonna, Sissoylu 5. kitap, Sputnik Sevgilim ve After the Quake’de(Haruki Murakami’nin hikaye kitaplarından biri) ağladım.
Yazacağım yoruma benzer bir yorum yazmışsınız
Son 5 yılda çok fazla acı yaşadım. Ve izlediğim filmlerde, okuduğum kitaplarda bana bu acıları hatırlatan sahne oldu mu gözlerimden birkaç damla yaş süzülüveriyor
Kralın “Yeşil Yol” romanında ağladım. “Fareler ve İnsanlar” da var. Fazla da yokmuş.
Oyun deyince aklıma geldi Call Of Duty 'de Soap’ın ölümüne ciddi ciddi üzülmüştüm. Belki de ölümüne neden olan şeyin bir arkadaşın ihaneti sanması, gerçeği bilmeden ölmesi nedeniyledir.
Hangi birini sayayım Küçük arı, kürk mantolu madonna, canavarın çağrısı. Daha çok vardır.
Söylediğiniz tüm kitaplara katılıyorum, hele Sefiller mahvetmişti beni, ağlamasamda çok üzülmüştüm. Bir kitap da ben ekleyeyim: Gogol’ un Palto hikayesi…
Herkes kendisini çok gömüyor ama Ejderha Mızrağı 2 - Kış Gecesi Ejderhaları’nı okuduğumda sonunda ağlamıştım. 17 yaşındaydım.
Özet
Sturm’üm ölüm sahnesi
Ya şu adam huzur bulsun
Canavarın Çağrısı da bu kategoride. Sular seller gibi hem de. Pişman değilim Filmine de ayrıca ağladım.
Çizgili Pijamalı Çocuk demiş miydim bir de?
Şeker Portakalı, Yeşil Yol, Eğlence Parkı (S. King), Kürk Mantolu Madonna, Yaşamak (Yu Hua), Yüzyılın Suçlusu Blaze (S. King), çocukken okuduğumda Harry Potter’da muhtelif şahısların öldüğü sahneler, seriyi bitiriyor olmanın verdiği buruklukla Yüzüklerin Efendisi-Kralın Dönüşü. Daha çok vardır ama şimdilik bunlar geldi aklıma.
Hemencecik gözleri dolan biri olarak, okurken
beni aglatan ve okuduktan cok sonra bile beni etkileyen kitaplari düşününce aklima ilk bu iki arkadaş geliyor:
Algernon’a Çiçekler
Oyasumi punpun
Ağlamak denmez ama en son Parantez adlı grafik romanda gözlerim dolmuştu. Haricinde ağlayan bir insan değilim kitaplarda.
Nasıl unuturum. Sezgin Kaymaz’ın Lucky ve Kaptanın Teknesi romanları da var. İkisini çok severek okumuştum, beni ağlatmayı başarmışlardı.
Çocukluğumda okuduğum Pal Sokağı Çocukları’nda gözlerimin dolduğunu hatırlıyorum. Kaşağı kitabından ise sarsıcı bir üzüntü hissi kalmış aklımda.
Pal sokağı çocuklarını tekrar okumak istiyorum, Kaşağı’yı ise tekrar okumam.
Ağlamak değil de gözlerimin dolduğu anlar olmuştur.
Silmarillion’daki bir çok yeri sayabilirim. En başta da Beren ile Luthien (özellikle Felagund ile ilgili kısım), Turambar Turin, Fingolfin ve aklıma şu an gelmeyen yerler.
Zaman Çarkı’nda bazı yerler var yine. Dumai kuyularına gelirken olan kısımlar ve daha bir çok kısım.
Bunların dışında Sissoylu, Fırtınaışığı Arşivi, Gediksavaşları, Yerdeniz, ve daha fazlası var. Küçükken okuduğum kitaplarda neler hissettim çok da hatırlamıyorum.
Rüzgarın Adı’nın başlangıç kısımlarında 2-3 kez feci miktarda gözlerim doldu. Duygu yüklü bir yazar Rothfuss.
Ağlamak diyemem, ötesiydi. Feryat figan, salya sümük Harry Potter ve Ölüm Yadigarları. Neyse.
Çocukluğun Sonu, Bindokuzyüzseksendört, Fahrenheit 451, Michael Kohlhaas, V for Vendetta, Silmarillion boğazımı düğümlemiş, hafif hafif gözlerimi doldurmuşlardı.
Bir tane daha ekliyorum: Muhteşem Gatsby…
Bin muhteşem güneş ve uçurtma avcısı. İkisini de okuyalı çok oluyor, kitapları pek fazla hatırlamıyorum ama her ikisine de çok ağladığımı net bir şekilde hatırlıyorum.
Özellikle Charles Dickens, Jack London ve Gorki’nin kitaplarını okurken benzer bir hissiyata kapıldığım olmuştur.