Alan--

İyi okumalar dilerim. Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

Han kapıları kapatılmıştı. Bir çeşit ‘Kapalıyız’ demekti bu. İçeride bulunan hava, üç kişinin nefes alıp verişiyle yer değiştiriyordu. Altın rengi çiziklerin süslediği camlar, dışarının beyazlığını gözler önüne serse bile içerideki sırları paylaşmıyordu. Cilalanmış masaların birinde oturan koca cüsseli bir adam, masanın üstünde duran zile bastı. Zile basılana kadar geçen süre içerisinde adamın kollarından gelen şapırtı ve gıcırtılar, daha bulunmamış plastiğin birbirine sürtmesi gibiydi.
İçeriden çok sıska bir adam çıkageldi. Omuzları çökmüş, başı öne düşmüş, yüzü soluk bir adam. Adam, bütün noksanlık sayılabilecek şeylerine rağmen gülümsüyordu. Elindeki tepsiyi koca adamın masasına bıraktı. Koca adamın kaşı zorlukla havaya kalkarken hemen büzüldü ve ellerini önünde bağladı. Kaş tekrar eski yerine sekti ve bir sonraki hareket için güç toplar göründü. Yağ dolu kollar, masanın üzerinde durdukça masanın çatırdamasını sağlıyor, alt katta yaşaması olası sakinleri rahatsız ediyordu. Yemeğini güçlükle yiyip bitiren koca adam geğirdi ve ona doğru meraklı bakışlar atan, elleri halen önünde birleştirilmiş adama gördü. Önünde oturan kişiye bir baş işareti yapmaya çalıştı. Masadaki, yerinden kalktı, camın önüne geldi ve hemen camın yanından uzanan, açıkça belirgin olan kolu kaldırdı. Son kez koca adama bakan, heyecanla yanıp tutuşan adam, o güç anlaşılan işaret gelince pencereye doğru fırladı. Göz kamaştıran, hayalleri süsleyen görsel şölen ile içi geçmiş olan adam, pencerenin kapanmasını fark edememiş olsa gerek ki hala ona doğru bakıyor, iç geçiriyordu.

2 Beğeni

“Han kapıları kapatılmıştı. Bir çeşit ‘Kapalıyız’ demekti bu. İçeride bulunan hava, üç kişinin nefes alıp verişiyle yer değiştiriyordu. Altın rengi çiziklerin süslediği camlar, dışarının beyazlığını gözler önüne serse bile içerideki sırları paylaşmıyordu.”

Yalıtılmışlığı anlatmamış, göstermişsiniz. Hikayelerde en çok aranılan ama en zor yapılan şey…

Bu kadar kısa ve önü sonu belli olmayan bir metine sadece teknik anlamda yorum yapabiliriz. Sanki paylaşımlarınız uzun bir hikayeden veyahut romandan kesilmiş gibi hissettiriyor. Tecrit edilmiş bir metindense, okurken bizi “Bir arkadaşa bakıp çıkacaktım.” gibi hissettirmeyen, amacı ve sonu belli olan bir yazı paylaşırsanız kurgusal zemininizi de irdeleyebiliriz. Elinize sağlık.

2 Beğeni

Umarım yalıtılmışlığın nedenini de anlatabilmişimdir. Kısa yazılar üzerinde bu kadar çok durmamın sebebi ise kendimi yeterince iyi görememem. Bu yazıların asıl amacıda bu aslında. Belkide uzun, daha detaylı kurguya sahip yazılara geçme vaktim gelmiştir. Yorumunuzu dikkate alacağım, teşekkür ederim.

1 Beğeni

Türler birbirinin devamı niteliğinde sayılamaz. Öykü, roman için bir basamak değildir. Araba kullanmak için önce bisiklete binmek istemek gibi bir şey bu. Eğer kısa yazı paylaşacaksanız bunların öykü, hikaye niteliğinde olması lazım. En iyi ihtimalle kesit öykü olabilir ki, orada da yine nedensellik bir şekilde içeride yer etmeli.

1 Beğeni

Aslında şu şekilde düşünüyorum: Kısa yazı yazmış olsam dahi o duyguyu aktarmada sıkıntı çekmiyor isem (kaygı buradan geliyor) bunu romanda ya da yazmak istediğim herhangi bir yazı türünde kullanabilirim. Yaptığım, nabız yoklamak olarak gelebilir aslında. Elbette bu hikayeler ile bir zemin hazırlamış değilim. Birde burada paylaşılan uzun hikayelere yeterince göz gezdirilmemesi var elbette. Bunu da göz önünde bulundurarak okuyucunun daha az vaktini alan ve yaşatmak istediği heyecanı veren küçük hikayecikler yazıyordum. Bu dediklerimi bir bahane olarak görmeyin lütfen. Verdiğiniz ‘En iyi ihtimalle kesit öykü olabilir ki, orada da yine nedensellik bir şekilde içeride yer etmeli.’ örneğini göz önünde bulundurarak biraz daha uzun ve tabii dolu içerikler çıkartmaya çalışacağım.

Uzun yazın efendim. Biz okuruz. :slight_smile: Görüşmek dileğiyle.

1 Beğeni