Askerlik

Merhabalar.

Eh, artık aradan çıkarmanın vakti gelmişti. Bugün öğrendiğim kadarıyla lisans eğitim kaydı bulunabilirken de askerlik yapılabiliyormuş. Üstelik kredi borcunu erteletme olanağıyla. Gerçi hâlâ okumak istediğim kitaplardan başka beni hayata bağlayan hiçbir şey kalmadı ama şu zorlu mücadeleyi de bir denemek istiyorum.

Arzum, askerlik yapmış forum dostlarından önerilerde bulunmaları. Mesela, nasıl bir hazırlık yapılmalı, ne gibi eşyalar gerekli veya gereksiz, yanımıza kitap alabilir miyiz, uzun dönemin ardından belki alışıp orada kalma imkânı nasıldır, vb.

5 Beğeni

Yanında ne kadar az eşya götürürsen o kadar rahat edersin. Çünkü orada her şey yük haline geliyor. İstihkaklar bazen yarım yamalak verilebiliyor ama terlğinden, kulak tıkacına kadar veriyorlar.

Askeriyenin verdiği şampuan, sabun, traş köpüğü ve bıçağı çok iyi değil. Bunları kendin temin etsen daha iyi. Dışarıdan almana da gerek yok. Kışla içinde kantinler var orada dışarıdan daha ucuza olacak şekilde temin edebilirsin.

Çorabından iç çamaşırına her şey yeşil renk olsa daha iyi. Bazı kışlalarda buna ölüm kalım meselesi gibi bakıyorlar. Askeriyede herkes tek tip olmalı diye. Kış günü bir askerin beresi yoksa tüm askerler bere yerine şapka takıyor.

Sabah beş ile altı arasında kalkarsın. Traş olur yatağı toplar ictimaya çıkarsın. İctimalar ilk gün çok uzun sürer sonra zamanla kısalır. Günde beş altı defa çıkınca hayatın parçası oluyor.

Mıntıka yerleri var herkesin. O alanı günde kaç öğün gerekirse temizliyorsun. Bazen temiz olsa bile temizliyorsun. Kışla kışla bölük bölük değişiyor bu süre. Bazı arkadaşlar 4 dakika mıntıka yapardı bazıları 4 saat.

Acemi birlikte yemin törenine kadar selam vermeyi, rap rap yürümeyi, sağa sola dönmeyi öğretiyorlar. Üç hafta boyunca yürüyorsunuz.

Yemin töreninden sonra herkes birliklerine dağılıyor. Birliğinde şafak atmanı sağlayacak zaman geçirecek bir iş bul geri kalan beş ay boyunca öyle geçecek.

Atış yaptıktan sonra nöbet tutmaya başlarsın. Bu konuda ben çok bahtsızdım. Nöbet yerim yürüyerek 45 dk sürüyordu. Mühimmatla yürüyorduk. Nöbet süresi 3 saatti. Virüs yüzünden yeni celp gelmedi diye de bölükte 12 kisi vardı nöbet tutan. İki kişi nöbet tutuyorsun. Bu altı takım 24 saat boyunca nöbet çeviriyordu. Günde 3-4 saat adam akıllı anca uyuyordum.

Spor yapmana veya uykusuz kalmana engel bir sağlık durumun varsa gitmeden muhakkak raporla ve o raporu yanına al. Orada kendini ifade etmen aylar sürer. Rapor elinde olursa direkt verir, gösterirsin.

Askerlik uzatmak istersen zaten hep soruyorlar. İkinci altı ay uzatmak isteyenleri. Bu konuda çok bilgim yok çünkü ilgim yoktu. Subaylık sınavları da var sanırım lisans sahibi olanlar için. Bu konularda bilgi veremiyorum maalesef.

Yanına istediğin kadar kitap al. Girişte inceleyecez diye el koyuyorlar. Sonraki günlerde kanının ısındığı bir komutana durumu anlatırsın. Kitapların peşine düşmezsen askerlik bitene kadar eline gecmeyebilir. En kötü kendi bölüğüne geçince ordaki komutanlarından birine söylersin. Neredeyse bir şekilde eline ulaşır.

Komutanlar genelde iş yaptırirken bezdirse de her ihtiyacına insanlıkla yaklaşıyorlar, en azından çoğu. Pandemi yüzünden çarşı izinleri iptal diye de yardımcı oluyorlardı. İstersen dışardan kitap da alırlar sana. Yanında bir not defteri de götür. Lazım olur. Dolaplara kilit takmak yasak olduğu için yanında ne götürürsen gözden çıkar. Çünkü binlerce kişi var ve hırsızlığın adı yer değiştirme.

Askercell falan alma. Tuşlu telefonla kendi hattını kullanman mümkün. Aslında mesai saatlerinde tuşlu telefonla bile görünsen problem ama orada zamanla daha iyi kavrarsın bazı şeyleri.

Genel olarak aklıma gelen her şeyi yazdım ama başka bir soru falan daha takılırsa aklına yazabilirsin.

11 Beğeni

Doğu çıkarsa haber ver…

  • Hıc birsey alma…
3 Beğeni

Merhaba, öncelikle askerliğe kafanız esti diye gitmemelisiniz. :joy: Böyle yaparsanız daha bir zorlanırsınız oraya gidince.

Askere gidince kendini bir kobay faresi gibi düşün. Sivil hayattaki özgürlüğün en değerli şey olduğunu orada öğreniyorsun. Şu saatte kalk diyorlarsa kalkacaksın. Onu giyme bunu giy diyorlarsa giyeceksin. Şu saatte yemek var o saatte yenilecek diyorsa yiyeceksin. (Bazı serbest olduğun zamanlarda kantinden de yemek ayrı) Televizyon konusu çok can sıkıcı. Gazino diye bir yer var herkes aynı şeyi izler orada. Kumanda genellikle üst devrelerde olur hep.

İçtima denen bir şey var ki askeriyenin en gıcık şeyidir. Acemilikte bu içtimanın sayısı günde 15’i bile bulabilir. Sabah kalk aşağıda içtima, yemeğe git içtima, yemekten çık içtima, tabura git içtima vs.

Acemilikte yanına kitap almamanı tavsiye ederim. Usta birlikte ise istediğin kadar al. Yasaklı ve siyasi kitap olmadıktan sonra tüm kitaplara izin veriyorlar. Bol bol vaktin de olur okumak için. Özellikle hafta sonları.

hani derler ya askerlik çok farklı bir yer. Gerçekten de harika demişler. Her telden insanla tanışacaksın ve yok artık bu da olmaz diyebileceğin her şey orada normal olarak karşına çıkacaktır. İyi komutana denk gelirsen onun yanında görev almaya çalış. Mesela ben bölük astsubayını çok severdim ve bilgisayardan anladığım için de yazıcı oldum ve onun yanındaydım hep. Sabahları çay simit ısmarlardı. Hafta sonu nöbeti olursa evden hep kahvaltılık getirirdi ve beraber kahvaltı yapardık vs. Yani usta birliğinde görev alanını ve komutanını iyi seçmelisin. Ya da başka bir deyişle kendini seçtirmelisin. :joy:

Telefon olarak tuşlu serbest ama o da mesai içinde yasak. Hat olarak da askercell istiyorlar. Tüm bunlara rağmen usta birliğine android de sokabilirsin kendi hattını da. İçeri sokmak senin becerine kalmış artık. Ben nizamiyede çıkarıp vermiştim android telefonumu. Onu da bölük astsubayın dolabına koymuşlardı. Gün geçtikçe ve kendini sevdirdikçe bazı şeylerin sana muaf olduğunu da anlayacaksın. Mesela ben 3 ay sonra android telefon kullanmaya başladım.

Askerlik anıları anlat anlat bitmez açıkçası. :smiley: :smiley: Merak ettiklerin varsa öyle devam edelim.

11 Beğeni

Kayıp Rıhtım askerlik danışma merkezi @SJack xd

6 Beğeni

Benim askerlik ilk Manisa’ya çıkmıştı. Orada zehirlenmeler olunca Ankara/Mamak dediler. İyi ki Ankara çıkmış. :joy:

6 Beğeni

Askerliğin en güzel yanı Türkiye’nin 4 bir yanından insanlarla karşılaşman. Belki hayatında hiç karşılaşamayacağın insanlarla bir araya gelebiliyorsun. Farklı insanlarla tanışmak için güzel fırsat.

Askerlik (doğuya çıkmazsa) genel olarak beklemek ve oyalanmaktan ibaret. Korkulacak hiç bi yanı yok. İsyankar biri değilsen hemen alışıyorsun. Zaten yapacağınız her şey belli oluyor o yüzden belirsizlik hissi de yaşamıyorsun. Günler geçip gidiyor.

Yolun açık olsun. Sağ salim git, sağ salim dön inşallah.

Not: Yıl başına içtimada boş boş beklerken girdiğimiz geldi aklım. ****** adam gecenin yarısında ne gerek vardı? Nedenini de hatırlamıyorum. Neyse geçti gitti işte.

Tavsiye: Yatak yaparken çengelli iğne kullanmak kadar anlamsız bir şey yok. Çarşaflara karşi iki uçtan düğüm atsan yeter. Kırışıklıklar gitsin diye su serpeni görmüştüm. İşe yarıyor o da.

5 Beğeni

Askerlik şans işi. Nereye çıktığı ayrı önemli, başındaki komutan daha bir önemli. Başındaki komutan iyi olursa zaman da güzel geçer. “Yasak” dedikleri saçma şeyleri de yaparsın, android telefon kullanmak gibi. Ama o komutan gıcık biri çıkarsa işte yandın. En ufak şeye takılır. Sular kesik olsa bile o gün tıraş olmadıysan ceza yersin. Sabahleyin çarşafı 2 mm kırışık bıraktığın için nöbet tutarsın. Üstüne bir de pişman olduğunu belirten savunma yazarsın. (Evet yaptım :joy:) Usta birliğinde 5 ay aynı yerde olursun ama bu şart değil. Gerekirse üstüne gidersin, ben buradan memnun değilim diye kendini ifade edersin. Yerin değişir. Ha, daha kötü de olabilir :grinning_face_with_smiling_eyes: Komutanların her dediğini yapıp kendinizi de ezdirmeyin. Benim orada sarhoş binbaşı vardı. Devam eden 4 ayrı davası vardı. Davalar da sürekli erteleniyordu. Bizim arkadaş aleyhine tanık olmuştu hatta. Sonra ne oldu bilmiyorum.

5 Beğeni

Ben geleli 6 ay oldu yaşadıklarımı ufaktan anlatırım. Değişen şeyler olabilir sen gittiğinde. Benim anlatacaklarım 6 ay yani er olarak gidenler için.
Zaten işlemlerini internetten hallediyorsun şubeye gitmene gerek yok. Bilemediğin bir şey olursa arayıp şubeye sor. İşlemlerin bitince bekliyorsun. Ne zaman gideceğin belli olduğunda yola çıkma vakti. Mesafeye göre sana yol süresi veriyorlar falan zaten sülüs diyorlar orada yazıyor ne zaman birliğine katılman gerektiği, birliğin ve yol süren.
Devamında er olarak gidiyorsan(yedek ast subay, yedek subay harici) 21 günlük bir eğitim veriyorlar.
O eğitimin %80’i tören eğitimi oluyor(en azından benim öyle oldu). Yani uygun adım yürümeye hazır ol ve bolca bağırmaya, uygun adım yürürken adımlarına göre 4 mısralık kısa tekerleme gibi bağırarak söylüyorsun. Mesela sol basarken vatan diyorsun, sağ basarken sana diyorsun, tekrar sol basarken canım diyorsun, tekrar sağ gelince feda diyorsun. Sonra 1 kerede hızlı söyletiyorlar yeterince bağırdıysanız sorun yok beğenmezlerse tekrarlatıyorlar beğenene kadar. Yemin Tören’i bittikten sonra usta birliğine katılmak için yola çıkıyorsun. Acemilikte kitap götürebilirsin. Bölük astsubayı sakıncalı ya da yasaklı kitaplar listeden kontrol edip onaylıyor sonra sen alıyorsun ama bu söylediğim usta birliğinde yapılıyordu acemide getirenler bir sıkıntı yaşamamıştı. 2-3 kitap götür zaten %50 ihtimalle çalınacak. Acemideyken çarşı izni yok yani dışarı çıkamıyorsun. Ona göre eşya götür. Bizim tugayda nakit kullanabildiğin bir yer yoktu. Her şey kartla alınıp satılıyor. Zaten Ziraat Bankası hesabın yoksa açıyorlar asker maaşın oraya yatıyor zaten kullandığın varsa ibanını veriyorsun oraya yatıyor para. Acemide para yatırmıyorlar. Usta birliğine gidince yatıyor hesabına.

3 Beğeni

Buraya akşam bir şeyler karalayayım.

2 Beğeni

Makineyi şarj etmesi mesele olabilir. İstediğin yerde priz bulamıyorsun. Tedbir amaçlı koğuşlarda yoktu mesela bizde.

Fileyi de veriyorlar. Çamaşır günleri oluyor. Fileyi yatağa koyuyorsun yıkıyorlar. çoraplar hariçti bizde.

Geri kalan zamanda her şeyi elde lavaboda yıkıyor peteklere asıyorduk ama normalde etrafa bir şey asmak yasak. Akşam işte uyumadan önce asar sabaha toplarsın. Çok terliyor insan çamaşır günü bekleyemiyor.

Haftalık üç gün duş imkanı vardi bizde ama süreyle. Diğer yerlerde nasıl bilmem.

İstihkak bazen az çıkıyor atleti falan bir tane vermiştiler bize kime yetecek. Yanında götür tedbir amaçlı.

2 Beğeni

Hırsızlık oluyor genellikle. Tıraş makinesi çok lazımsa götürebilirsin. İç çamaşırlar olarak haki yeşili alırsan sorun olmaz. İlerleyen aylarda diğer iç çamaşırları da sorun olmayacaktır zaten. Çamaşırlar ise tek filede yıkanıyor diye hatırlıyorum ben. Usta birliğine gittiğimde ilk 8-9 ay hep çarşıya çıktığımda yıkatmıştım ama daha sonra kışla içerisinde çamaşırhaneye verdim hep. Kendi fileni tanınacak bir şekilde yaparsan karışma riskini de önlemiş olursun.

2 Beğeni

Verdikleri çamaşır filesinde isim yazma yeri vardı, keçeli kalemle yazınca yıkansa da yazı çıkmıyordu. Çamaşır yıkama işi bile askerlik yapılan yere göre değişen bir şey maalesef. Mesela benim kışlamda, ayrıca kuru temizleme vardı, yıkattığımızın kilosuna göre oraya ücret ödeyip özel sektöre para kazandırıyorduk. :grin:

Her neresi çıkarsa çıksın, acemilik büyük olasılıkla sefalet ile geçecek. Duş, traş, çamaşır yıkama, her şey problem. Ama dişinizi sıkmanız gereken yalnızca 21 gün. Sonrasında yaşam standardı yavaş yavaş yükseliyor.

Ben de yaklaşık bir sene önce askerliği tamamladım. 6 ay er olarak yaptım. Türk Ceza Kanunu’ndaki “halkı askerlikten soğutma” suçunu işlemeden hafifçe şunu söyleyeyim: “En iyi askerlik bitmiş askerliktir.” :joy: Şimdiden hayırlı tezkereler. Kafanıza takılan bir şey olursa her zaman sorabilirsiniz.

2 Beğeni

Nereye çıkacağına göre bambaşka anılarla dönersin.

18 günlük bedelli askerliği gittik Mardin Kızıltepe Jandarma Dağ Komando Birliğinde yaptık anasını satayım. Kirpiyle intikal eden, gazi olmamış tek komutanı olmayan, sağanak altında bir dağ başında çamura yatıp atış talimi yapan bedelli mi olur?

Olmaz olmaz deme her şey oluyor.

Ben saatleri değil dakikaları saymıştım. Askerde Tutunamayanlar ve Sahilde Kafka’yı bitirebilmiştim.

Ha yılbaşına da orada girdim ya bu arada. Komutanlarımız inanılmaz kıyaklar geçtiler o gece için. Bayat kuruyemiş ve mandalinanın yanı sıra yat saatini de 21.00’den 23.00’e almışlardı.

Bunlar az şeyler değil öyle deme :smiley:

Nereye çıkacağı önemli.

Yemekler iyi değildi pek. Zaten 18 günde 3 gün karavanacıydım. Boyun kadar siyah poşet gibi bir şeyi üstüne geçirip onlarca tabldot yıkadığın enteresan bir süreç ama zaman geçiyor diye pek takılmamıştık :smiley: Bir de kantin vardı. Maçları falan izleyebiliyorduk yayın vardı ama ekran bir sis bulutunun arkasında kalıyor. Pek seçemiyorsun ekranda yaşananları :smiley: Kantinin ihalesi yıl sonu olduğundan bitti. Bütün o koca koca eşyaları bedelliler olarak biz taşıdık çünkü birlikte rütbesiz kimse yoktu bizden başka. Herkes komutan anasını satayım. Ama iyi çocuklardı. Genelde hepsi gençler ve yaklaşıp konuştuğunda, sevgi gösterdiğinde onlardan da karşılığını alıyorsun. O taşıma esnasında mobilyaların altındaki “şeyleri” gördükten sonra bir daha dışarıdan yemek söyleme işi sivil hayatta bile 3-4 ay kadar alıyor.

Bunları hiç yazmayacaktım ama yazmaya karar verdim. Bedelli yapan bile böyle tonlarca anıyla dönüyor. Geçmişe dönüp bakınca kötü günler değildi diyorum, bir daha gider miyim, gitmesem daha iyi :smiley:

Ben bedelli koğuşunda ne insanlar gördüm, bedelli askerlik yapıyor daha seçkin bir kesim dersin değil mi? Deme. Kısa dönem, uzun dönem versiyonlarını ona göre pay biç. Doğru insanları bulmaya çalış. Acele etme. İlk karşılaştıkların genelde en kötüleri oluyor :smiley:

Nereye çıkacağı önemli demiş miydim?

4 Beğeni

This is Askerlik…
Anılar “bizim ora en belalıların toplandığı yerdi diye başlıyorsa” çok kasma tavsiye almak için. Hepsi öyle başlar…
Ben Tunceli’den dik bir çizgi çekerim. Çizginin sağına bakarım.

3 Beğeni

Yazdıklarınızı okudum da bir an forumda mıyım distopik bir kurgu mu okuyorum diye sordum kendime, arkadaş bu nasıl eziyettir? Her şeyi anlarım da iç çamaşırı rengine karışmak… Görevin böylesine yüceltilip kahramanlaştırılmasını izliyoruz meğerse anlatılınlar o kadar da iç açıcı değilmiş.
Eziyet olmasa bile zamanın altı ay boyunca boşa akması çekilir vaziyet değil.
Çocukluğumdan beri o nöbet kulübesindeki askerlere el sallarım, kaç yaşıma geldim hâlâ o yorgun ve bıkkın hallerinden sıyrılıp bana karşılık verişlerine tanık oluyorum.
Ne diyeyim, sabır diliyorum herkese. Umarım sağ salim dönersiniz.

Bu arada, kadınlar soğusa bir şey oluyor mudur? Şahsen pek sıcak bakmamaya başladım :d

5 Beğeni

TCK. M. 318:

Askerlik hizmetini yapanları firara sevk edecek veya askerlik hizmetine katılacak olanları bu hizmeti yapmaktan vazgeçirecek şekilde teşvik veya telkinde bulunanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

Siz soğuyabilirsiniz ama @kaanaskin93 soğumasa iyi olur sanki. :grin:

4 Beğeni

Askerliğin birinci kuralı: Sadece askerlik insanları askerlikten soğutabilir. :smiley: Bir kaza bela olmadığı sürece zaten yapacağız hocam. Zaten arkadaşların da dediği gibi askerlik yaptığınız yer ve kişiler bu konuda ciddi bir etken galiba. 12 ay yapan arkadaşım geldiği günden beri anı manı anlatmadı. 6 ay yapan arkadaşım bir kaç gün konuştu bitirdi. Bedelli yapan arkadaşım bir yıl oldu hala bir şeyler anlatıyor. :smiley: :smiley:

6 Beğeni

Bana 1 yıldır “yoklama kaçağısın sen, gel hele” mesajları geliyor. Sağolsun bir musibet düçar oldu yürüyemez hale geldim. 15 Mart’ta bir daha hastaneye gideceğim. Olmazsa çürük alacağım. Ha bire baskı baskı, arkadaş online dünyada yaşıyoruz, görüyorsun ki fizik tedavi işlemim var sistemde. Ne diye sıkboğaz ediyorsunuz adamı :grimacing::grimacing::grimacing:

1 Beğeni

Öncelikle en güzel askerlik, bitmiş askerliktir.

Alman gereken kıyafet, yardımcı şeyler vesair tamamen acemi birliğinin nereye çıkacağına bağlı. Mesela ben daha önce hiç acemi almayan bir yerde acemlik yapmıştım. Botlar, üniforma ve traş bıçağı hariç istihkak almadım. Hatta eşofmanlar verilmediği için 40 kişilik acemi birliğimiz akşam 8’de son içtima alınana kadar üniforma ve botları çıkaramıyordu. (Her kes aynı giyinmeli. O sebeple dışarıdan eşofman kabul etmezlerdi) Gidenler hatırlar şirinbaba mavi geceliklerini. Onları giymeye başlamıştık en son. Sabah 5:45’ten akşam 8’e kadar aynı botları giydiğin zaman o bile yeter geliyor insana.
Usta birliğim aynı birliğe çıkmıştı ancak seçmelere katılarak başka bir yere görevlendirmeyle gittim ben. Mesela oradaki arkadaşlara bir çanta dolusu istihkak vermişlerdi. Ben Tekirdağın soğugunda donmayayım diye dünya para verip kantinden içlik alırken adamlara üçer beşer vermişerdi mesela. Not: askeriye kantinleri ucuz olur diye bir şey yok. Eğer yönetimi üçüncü parti birine aitse çok daha kazık da oluyorlar.
Yani işin özü nereye çıkacağına bağlı; ne götürmen ne götürmemen gerektiği.

Facebook grupları olur gideceğin birliklerin falan arrayıp araştırıp onlara gir. Bir ortamı kokla. Neler var neler yok bakmak için. Ama şunu unutma herkes aynı gün aynı anda botlarını bağlasa da herkesin askerliği sadece kendine. Yani birinin nefretle tamamladığı yerde biri mutlu ayrılabilir. Her şey etrafındakilere, komutanlarına ve sana ne ifade ettiğine bağlı.

Traş makinesi götürme. Çaldırırsın. Çaldırmasan biri kullanıyım diye alır delirirsin. Bence hiç uğraşma. Zaten o sinek kaydı yapıyor dediğin makinayı da bahane edip jiletle olman için zorda bırakılabilirsin.

Eğer migrenin varsa ağrı kesicini götür yanında. Orada ağrı kesici falan bulamazsın. Yani en azından ilk etapta. PAHALI hiçbir şey götürme. Sadece çalınabileceği için değil zarar da görür, kırılır da başka şeyler de olur. Kaybetsen üzülmeyeceğin şeyler götür. Öyle 20 tane kitap da götürme. 3-4 tane götür maksimum. Çaldırmazsın kitap çalan duymadım hiç, belki okumak için isteyen olur en fazla. Ama 3-4 kitabı bitirmen zaten çok uzun zamanını alacak. Acemi birliğinde muhtemelen vaktin de olmayacak.

Bir mesleğin varsa bunu askerlik şubesinden kesinlikle işlettir. Özellikle aşçılık vesair gibi şeylerde, garsonluk, kuaförlük gibi şeylerde çok daha rahat etmeni sağlar acemiden ustaya geçerken.

Korkacak bir şey yok, 185 saydım, bitmez diyordum şimdi üzerinden 1 sene geçti.

7 Beğeni