Bence insan, yakınlarını sevmek olanaksızlığıyla birlikte doğar. Akrabalar arasındaki sevgi bu bakımdan iğrençtir. Hak edilmemiştir çünkü. Sevgiyi hak etmek gerekir.
Dostoyevski - Delikanlı
En sefil, en sıradan birine demir yolu bileti satmak gibi bayağının bayağısı bir görev verin; bilet almaya gittiğinizde, size gücünü göstermek için, bu sefil yaratık bir anda size sanki Jüpiter’miş gibi bakma hakkını görür kendinde.
“O sırada etrafındaki dünyanın gürültü ve uğultularını işitirsin, insanların nasıl yaşadığını duyar, görürsün… onlar gerçekten yaşamaktadır, onların yaşamı ısmarlama değildir, onların yaşamının bir rüya, bir uyku, bir sanrı gibi dağılıp gitmediğini görürsün, yaşamlarının hep yenilendiğini, hep tazelendiğini, bir saatlerinin diğerine benzemediğini fark edersin; korkak hayalgücüyse bayat, bayağı denecek kadar yeknesaktır; sanrıların, fikirlerin kölesidir, aniden güneşi örterek güneşine o kadar düşkün Petersburg’un yüreğine çöreklenen ilk bulutun kölesidir; sıkıntıya boğulmuş bir hayalgücü neye yarar! O yorulmak bilmez hayalgücünün de bir gün yorulacağını, sürekli gerilim içinde olmaktan bitap düşeceğini hissedersin, çünkü büyümekte ve eski ideallerini geride bırakmaktasındır; o idealler de parçalanıp toza toprağa karışır; eğer başka bir yaşamın yoksa yenisini yine bu parçalardan inşa etmek gerekir.”
İnsan yalnızca bir beden olmayı kaldıramıyor. Bu çok belli, diye düşündü Cemil. Halbuki yalnızca bedeniz ve bununla baş edemediğimiz için ruh diye bir şey icat etmişiz. Doğrusu parlak bir fikir!
Barış Bıçakçı – Sinek Isırıklarının Müellifi
3 Beğeni
Sapphique
(Burned itself till only the white ashes remain.)
358
Adalet mi kazanacak diyorsunuz? Elbette! Çünkü kazananlar ADALET olacak.
Lull nodded. "That’s a succinct summary of humankind, I’d say. Who needs tomes and volumes of history? Children are dying. The injustices of the world hide in those three words.”
Kendimi kaybetmiş gibiyim; tek istediğim sonsuza dek, daima, bütün ömrümce onun yanında olmak, onun ışığıyla, onun halesiyle aydınlanmak. Ondan ötesini bilmiyorum!
“Who has never killed an hour? Not casually or without thought, but carefully: a premeditated murder of minutes. The violence comes from a combination of giving up, not caring, and a resignation that getting past it is all you can hope to accomplish. So you kill the hour. You do not work, you do not read, you do not daydream. If you sleep it is not because you need to sleep. And when at last it is over, there is no evidence: no weapon, no blood, and no body. The only clue might be the shadows beneath your eyes or a terribly thin line near the corner of your mouth indicating something has been suffered, that in the privacy of your life you have lost something and the loss is too empty to share.”
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim. Beni uyandır.
“Irak Savaşı, Batı’nın petrolünü Doğu’nun kumları altına koymuş olan Coğrafya’nın yaptığı hatayı düzeltme ihtiyacından doğdu. Ancak hiçbir savaş şunu dürüstçe itiraf etmez:
-Çalmak için öldürdüm.”
“Yahudi avı her zaman için bir Avrupalı sporu olmuştur.
Şimdiyse, bu sporu hiçbir zaman yapmamış olan Filistinliler diğerlerinin hesabını ödüyor.”
Aynalar Neredeyse Evrensel Bir Tarih - Eduardo Galeano
Hayat Jules Verne’in kitabındaki gibi olsaydı,diye düşündü Marie-Laure ve istediğiniz anda arkadaki sayfalara bir göz atıp ileride neler olacağını görebilseydiniz…Göremediğimiz Tüm Işıklar-Anthony Doerr
“Elini tutmak istiyordum. Parmak uçlarımla yanağına dokunmak istiyordum. Ona üç yıldır gördüğüm tek güzel şey olduğunu, elinin tersiyle ağzını kapatarak esnemesinin nefesimi kestiğini, telaffuz ettiği sözcüklerin bazen o hoş sesinde anlamlarını yitirdiğini, yanımda olduğu müddetçe başıma hiçbir kötü şeyin gelmeyeceği gibi bir hisse kapıldığımı söylemek istiyordum.”