Bugün Ben Şunu Öğrendim

Aklımda oluşturduğum ile gerçektekinin çok farklı olduğunu bir kez daha yine yeniden anladım. Sanırım bazı insanları ve bazı olayları acele değerlendiriyorum. Bu acelecilik neden? Böyle anlarda aklıma hep şu alıntı geliyor:

“Aradan bunca zaman geçmişken, düşünüyorum da, ne alınmış bir biletim, ne de gitmeyi planladığım bir yer vardı. Bir yerlerde, birileri tarafından beklendiğimi söylemek ise gerçekle bağdaşmazdı. Bu gerçekler orta yerde dururken, trene yetişememe duygusu yakamı hiç bırakmamıştı. Aslında gideceğim bir yer olmadığı gibi alınmış bir biletimin de bulunmadığı gerçeğini düşünürsek hangi treni kaçıracağım da cevaplanması gereken bir soru olarak ortaya çıkıyor.”

Fahrettin Demir, “Doğu Ekspresi”nde Rötar Yok!

7 Beğeni

“Eşeğe altın semer vursalar, eşek yine eşektir.”

1 Beğeni

İhanet düşüncede başlar, eyleme gerek yoktur.

3 Beğeni

Daha önceden duymuş ve yaşamış olsamda şu güzide cümleyi de aşağısına iliştirmek gerek.
“Okumak cehaleti alır eşeklikse baki kalır.”

1 Beğeni

Tüm akrabaların hayat felsefesi kendi istediklerini kabul ettirme, her şeye karışma galiba. Saygıdan sustuğunu da anlamazlar, enayi yerine koyarlar. Akrabalıktan reddetme diye bir durum yok mu ya. :smiley:

5 Beğeni

Kesinlikle doğru fakat insanın ne okuduğuna göre de değişebiliyor. Kendini geliştirmek, psikoloji, felsefe ya da beynin işleyişi üzerine okuyan kişiler birçok konuda daha sağlıklı düşünebilir.

1 Beğeni

Kayıp Rıhtım forumda spoiler buğulu yapmayı öğrendim.Baya bir aradım taradım ama gözümün önündeymiş görememişim. :grin: Bende sordum tabi. Hemen cevap geldi.Teşekkürler @mit :+1:t6::smile:

2 Beğeni

Bana da anlatır mısınız acaba?
Bende film önerisi yaparken kullanmak istiyorum ama bir türlü beceremedim.

1 Beğeni

Ben de ilk defa deneyeceğim. Oldu galiba. Selam :smiley:

2 Beğeni

Hemen göstereyim :grin:

2 Beğeni

Daha önce yoktu burada.Belli bir rozeti alınca mı sahip oluyoruz acaba?:slight_smile:

Teşekkürler bu arada.

1 Beğeni

İnsanlar hala kızıyor, ama sanırım alıştığımı öğrendim. Hayatta bir tek ben mi sürekli bir şeyler için çalışıyorum anlamıyorum? İnsanların geneli nasıl bu kadar boş zaman bulabiliyorlar birbirleriyle sürekli konuşmak için?

1 Beğeni

çıkışsızlığı. ve güneşi görmek baya zor.

2 Beğeni

Bugün bir şey öğrenmedim belki ama öğrenecek bir soru buldum.
Hayatta yaptığım çoğu şeyi planlarım. Böylece her türlü olaya karşı hazırlıklı olurum. Bu beni güvende hissettirir. Ama arkadaşlarım sürekli hayatı akışına bırakmam konusunda beni uyarıyor. Böyle rahat ediyorum ama sanırım kaçırdığım da çok fazla şey oluyor. Ne yapmalı? Bu ikilemden nasıl kurtulmalı?

2 Beğeni

Sanırım öğrendiğim şeyler;

  • Empati diye bir şey yok ya da her olay için geçerli değil.
  • Hep bir artistlik peşindeyim. Bu iyi değil.
    1. biradan sonrası pek iyi değil. Benim için en azından.
2 Beğeni

Eğer hızını yavaşlatmıyor, adım atmanda sıkıntı yaratmıyorsa problem değil. Örneğin planlı olacağım diye trafiğe çıkman aylar alıyorsa sıkıntı, yok trafiğe çıkıyorum ama olayları önceden hesaplıyorum ona göre önden yavaşlıyorum diyorsan sıkıntı yok. Bu iyi hatta. Bunu söylemek üzüntü veriyor ama hayatı yani nasıl desem gündelik olayları değil seni gerçekten etkileyecek olayları diyeyim önceden planlayamıyorsun onlar oluyor sen mecburen ona göre konumlanıyorsun. Yani dümenin bizde olduğu olaylar sınırlı. Asıl olaylarda dümen bizde değil. ‘Hayatı akışına bırakmak’ biraz açmak lazım? Bilemiyorum…

1 Beğeni

Ben de çoğu şeyi planlarım. İyi yanı zamanı daha verimli kullanmakken, kötü yanı yaptığın planlar bozulmaya başlayınca boşlukta hissetmek ya da planını bozan şeye karşı öfke duymak. O yüzden bazı şeyleri akışına bırakmak gerek. Yoksa dışarıdaki pek amacı, planı olmayan insanların gözünde huysuz, sabırsız, inatçı görünebiliriz. :slight_smile:

3 Beğeni

Şu anlık bir sıkıntım yok. Böyle devam edeceğim sanırım. Teşekkür ederim cevap için.

Ya da planlayamayacağın bir olay karşısında ne yapacağını bilememek ve huzursuzluk. Neyse şimdilik devam edelim. Artık nereye kadar götürürse. Cevabınız için de teşekkür ederim.

1 Beğeni

Erişkin kedilere yavru kedi muamelesi yapmanın uygun kaçmayabileceğini öğrendim.

Köyün kendini sevdirmesini bilen, mutluluk mırıltılı, pis boğaz kedisi çıkmış bizim kahvaltı masasına. Tuttum kollarının altından, çekiyorum kendime; kapanmış var gücüyle masaya, gelmiyor. Dedim içimden, “Senin hakkından gelirim, ben.” bıraktım koltukaltlarını, yapıştırdım elimi, yavru kediymiş gibi ensesine; çekiyorum, yine karşı koyuyor; ensesini karayamadım sanıp biraz daha sıktım, zorlayıp çektim kendime; işte o zaman yola geldi, pisboğaz pisimiz, indirdim yere. Kedi olduğu yere sinip, ardından öksürmeye başlamasın mı? Bir iki dakika öyle öksürdü-aksırdı; ben de kedi gidici mi, diye endişeyle bekledim. Neyseki sonunda kendine geldi.

Demem odur ki, çocukluk eden kediye çocukluk çağındaymış gibi davranayım demeyin; pisiciğiniz felaketten kılpayı kurtulabilir.

4 Beğeni