2007 yılında aleme rezil olmuş yayınevi. biraz önce dünya kitap ekinde okuduğum yazıdan alıntı yaparak yazıyorum:
david lassman diye biri penguin’e kendi yazmış gibi jane austen’in aşk ve gururunu göndermiş ama metinde hiç bir değişiklik yapmadan sadece isimleri değiştirerek.
adam bunu bilinçli yapmış, yani kötü niyet yok oturmuş arkadaşları ile planlamış. bugün bir şahaser yazılsa ve en sıradan yollarla yayınevlerine yollansa editörler bunun farkına varırlar mı?
sonuç:
yılın en komik satırlarını penguin books’un baş editörü david lassman’a yanıt olarak yazmış. “gerçekten çok ilginç ve özgün bir yapıta benziyor”
Madem şiddetin iyi olabileceği bir takım durumlar olduğunu iddia ediyor ve paylaşıyorsunuz, bu durumda benim gibi şiddet karşıtlarının da merak etmesi gayet doğaldır fakat anlaşılan o ki bu yazdığınıza siz bile ikna olmamışsınız çünkü temellendiremediniz.
Her neyse bu başlığın konusu değil zaten. Yine de varsa bir örneğiniz, uygun bir başlıkta tartışabiliriz.
Temellendirememe değil, temellendirmeme. Yine de, madem merak eden var, söyleyeyim. Bu siber-uzamdaki hazların sanal simulakrasıyla yaşayan insanların solipsistik saf ideolojik değerlerinin normalize ettiği şeyi (bilinmeyen bilinenleri) dile getirdim. Öznel şiddeti değil, nesnel şiddeti.
Uygun bir başlıkta cevabınızı beklemiyorum çünkü bu başlığa bir dışa vurum olarak yazdım, argüman olarak değil. En azından sizin için değil (bunu hakaret olarak algılamayın, ilgilenmiyorum sadece). Başka Zizek meraklısı varsa sohbet edebiliriz.
Psikologlara verilen paranın aslında devede kulak kaldığını öğrendim. Bir ömür acı çekerek yaşamaktansa en azından tedavi için bir adım atabilirdim ama şuan param olmadığı aklıma geldi.
Hayvan genlerinin patentinin alınabileceğini öğrendim. Bitkilerin zaten alınabildiğini biliyordum ama o kadar rahatsız edici gelmemişti. Kanlı canlı hayvan söz konusu olunca gözüm korktu :S Ama hala insan genlerinin patenti alınamıyor, içimiz rahat edebilir
Patentler tamamen yalan dolan. Bak Zakırberg reyisimise her şeyi kopyalayıp çalabiliyor. Teknolojinin yazılım dalında patentler çok işlemiyor. Sonuçta patentleri güvenilir yapan şey devletlerin ve mahkemelerin koruyabilmesi ama işler ABD’nin eline geçince öyle olmuyor.
İdefix’in listelerini seviyorum. Daha önce duymadığım, ıskaladığım yazarları ve kitapları tanıma fırsatı ediniyorum. Özellikle yerli yazarların kitaplarına bakarım liste açıklandığında. Tabi ki liste ne kadar güvenilir, değerlendirenler kaçını okumuştur, yetkinlikleri var mıdır bunların hepsi tartışılır.
Bu yılki listede dikkatimi çekenlerden bazıları
10 Kanını Satan Adam (Yu Hua)
13 Başkasının Yüzü (Kobo Abe)
16 Y ( Cem Akaş)
21 Peygamberin Endişesi (Yavuz Ekinci)
29 Melezler (S.G. Jones)
30 Tuhaflıklar Fabrikası (Eyüp Aygün Tayşir)
43 Titan’ın Sirenleri (Vonnegout)
Yerli yazarlar bir parça içime su serpiyor olsa da listelerin yayınevleri ile dirsek temasında olmadan hazırlandığına ben kendi adıma inanmıyorum
Bu sene de dediğiniz gibi farklı yazar ve kitapları listeye taşıdılar. Ama şöyle bir genele baktığımızda, geçen yıllardaki yayınevleri ve belli yazarlarla paralellik gösteren bir yapıya sahip olduğu kanaatindeyim.
Tezat Not: Bir At Bara Girmiş’i okumayı düşünüyorum
Bilgisayar yazılımlarında “hata” anlamına gelen “bug” kelimesinin gerçekten de bir böcekten geldiğini öğrendim.
1946’da Harvard’da çalışan programcı Grace Hopper, bir bilgisayarda meydana gelen hataya makinenin içine sıkışan bir güvenin neden olduğunu fark etmiş. “Bug var,” demiş. Ve o gün bugündür bu tür hatalara hep “bug” denmiş. Enteresan…