Bugün Ben Şunu Öğrendim

Sıklığı değişir. :slight_smile: Eğer petekler su veya buhar sızdırıyorsa çok sık değilse birkaç ayda bir o hatayı vermez hatta bir kış dönemi bile vermeyebilir. Bir şey olursa yaz yardımcı olmaya çalışırım. :slight_smile:

1 Beğeni

Öyle durup dururken aklıma geldi birden:

Toprak ve gökyüzü, sanki iki ebedi sevgili gibi değil mi? Milyonlarca canlının yükünü taşıyan yaşlı toprak ve elinden ne gelirse gelsin doğanın katlini durduramayacak olan gökyüzü… “Ağlama” diyen sevgilisini dinlemiyor, gözyaşlarıyla ıslatıyor onu. Öfkeden kuduran kara topraksa köpürüyor, homurdanıyor, depremler yaratıyor ve insanları def etmeye çalışıyor üzerinden. Buna karşılık “Yapma” diyor gökyüzü, “yedi katımı birden onlar doldurdu, sonsuz karanlığa karşı desteklediler beni.” Rahatlıyor toprak, o sene bereketli geçiyor. Bir anlığına da olsa insanların varlığını unutuyorlar. Buruk bir gökkuşağı eşlik ediyor onlara.

Öğrenmedim tabii ki, hissettim bunu kısa bir süreliğine. Konuya uymasa da yine de içimde kalmasın dedim.

Ya tuhaf biriyim ya da bu tür zırvalıklar uydurmak için boş vaktim var. İkisinden biri :confused:

4 Beğeni

Tahmin edebildiğiniz başlık altında rıhtım sakinlerinin ne kadar acımasızlaşabileceklerini öğrendim.

3 Beğeni

Tahmin edemedim :slight_smile: Hangi başlık ki bu?

Akılçelen soru hattı (⌒∇⌒)
Sizin sert eleştiriniz benim için kutsal efendim. Yanlış anlaşılmaya kurban gitmesin.

1 Beğeni

Estağfurullah o aklıma gelmedi. :slight_smile: Sadece hangi konu olduğunu gerçekten anlamadığım için sormak istedim.

1 Beğeni

Bizim gibi okuyucular olmasa yayınevleri neler neler yapar da neyse. Belirtmek istedim gereksizce.

3 Beğeni

Anneannem ağzıyla:

“Aa, aa ne dedim ki ben şimdi? Bir şey mi dedim? Hiç konuşmadım.”

Not: Bana tam on sene baktı kendisi. :roll_eyes:

3 Beğeni

Salak yerine konulmaya çalışılınca sakinlerde acımasız olabiliyor.

3 Beğeni

Yayın evine karşı değil, birbirinize karşı.
İnsan okudukça üzülüyor. (ಥ﹏ಥ)

Çok boş bulununca, can sıkıntısına gece vakti kore alfabesini öğrenebileceğimi öğrendim. Yaptığım en rastgele iş olabilir.

2 Beğeni

1800’lerde zar zor 1 milyar olan dünya nüfusu 212 sene de 7 milyar sınırlarına ulaşıyor ve bir diğer 1 milyar döngüsü gittikçe daralıyor, hani makrobiyolojik sınırları geçtiğimiz yetmiyor, daha üremeye devam ediyoruz. Küçücük dünya nasıl bakacak bu kadar insana peki? Gelişmiş ülkelerde doğum oranı çok sınırlı sayıdayken biz üçer-beşer doğurduğumuz çocuklarla övünüyoruz.

2 Beğeni

Bkz. İdiocracy
Bu durumu anlatan güzel bir komedi filmi. Konu geçmişken önereyim dedim. Çok da güzel bir açılış sahnesi vardı hatta. Koyayım aşağıya.

5 Beğeni
  • Nilgün Bodur’ un şu birilerine teşekkür ettiği kitabın 21.baskıda olduğunu öğrendim. Okuyoruz okumasına da “kitap sandıklarımızı” okuyoruz. Artık şaşırmıyorum.

  • “Ben Edebiyat Değilim” adlı, edebi değer taşımayan yapıtları mizahi bir dille yeren bir Twitter sayfasının varlığından haberdar oldum. Aşırıya kaçtığı durumları yok değil.

1 Beğeni

Bu mesajla o twitter hesabından ben de haberdar olmuş oldum. Bu arada " kaynayan suya sallanan makarna" ayrılık acısını da iyi geliyormuş, :slight_smile:

3 Beğeni

Altındaki etiketleri şimdi fark ettim, trajiklik derecesi bir kat daha arttı :confused:

1 Beğeni

1 Beğeni

Zaten anksiyetem vardı. İyice arttı. Son bir-iki yıldır. Kendi ektiğimi kendim yetiştirip(balkonda) kendim stoklayarak tüketmeye çalışıyorum. Kendi ürünlerimden de kendi tohumlarımı alıyorum. Böyle böyle bir döngü yarattım. Bazen “Bu domates mi, bu salatalık mı, bu nasıl biber?” diyoruz. Tatları o kadar farklı ve lezzetli ki artık diğer ürünlerin hepsinden sanki ilaç tadı alıyormuşum gibi hissediyorum. Yoğurdu, ekmeği kendim yapıyorum. Bu sebeple hep daha kırsal kesime gitme isteğim var. Kısıtlı imkanlarla bile elimden gelen ancak bu kadar. Arkadaşın tavukları var yumurtaları ondan satın alıyoruz filan. Şu beton şehrinden bir kurtulursam daha rahat tarım yaparak daha çok kendi döngümü kurabilirim diye düşünüyorum. Kapalı balkonda bile ürünler yamuk yumuk, abuk subuk büyüyor. Hiçbiri tek düze klon gibi değil. Eh makarna yerine de erişte kullanıyorum. :thinking: Az daha hani yerim olsa tavuktu, inekti alacağım. İki sene içinde İstanbul’dan kaçma planım var. Herkese de bu fikri aşıladım. Topluca göç edeceğiz bu gidişle.

5 Beğeni

Bir köy kuralım, mimarisi falan bize has olsun.
Yabancılar geldiklerinde kendilerini fantastik bir evrende hissetsinler. (Bu cümleyi kurarken nedense aklıma şu tatsız haribo reklamı geldi.)

Hep böyle hayaller kuruyodum. Umarım günün birinde şatom olur.

6 Beğeni

Bu da Soner Yalçın’ın kitabından mı?