Bugün Ben Şunu Öğrendim

mutlu olmayı öğrendim

3 Beğeni

Hasan Ali Yücel Klasikleri dizisinden çıkan, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza kitabındaki bir dipnot sayesinde “otobiyografi” yerine “özyaşamöyküsü”, “otobiyografik” yerine “özyaşamöyküsel” kelimelerinin kullanıldığını öğrendim ve çok mutlu oldum. Bence dilimize yakın zamanda giren tüm yabancı kökenli sözcükler için böyle karşılıklar bulunmalı.

10 Beğeni

Nerede okumuştum, hatırlamıyorum. Eğer bir dildeki yabancı sözcüklerin varlığı %25’in altındaysa o dile bir sıkıntı çıkarmıyormuş.(Ne kadar nesnel bir yargı, tartışılır.)

Geçenlerde redditte dolaşırken r/TurkeyJerky diye bir sayfaya denk geldim. En basit anlamda “caps” sayfası. O internette gördüğümüz, yabancı şaka malzemelerini Türkiye’deki durumlara uyarlıyorlar. Şakacıktan bile olsa da subda İngilizce konuşan bir sürü insan var. Şaka yapmak için Türkçe’yi terk etmek nedir, kendi anadiline sırt çevirmek nedir? Çok özenti ve yersiz gözüküyor.

Bazı insanları anlayamıyorum.

5 Beğeni

Jalapeno bibere esnafımızın jelibon biber dediğini öğrendim :slight_smile:

4 Beğeni

20 karakterlik güldüm :smiley:

Nutuk’ta H.G.Wells’in adının geçtiği bir bölüm olduğunu öğrendim. Birleşik Dünya Devleti konusundaki alıntılar On Dördüncü Bölümde yer alıyor.

8 Beğeni

Ömrümde bu adam kadar muhteşemini görmedim. Nasıl bir beyin, nasıl bir dehâ. :flushed:

EYYY WELS DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR Dediydi birileri.:slight_smile: yani günümüz şartları ve yüksek ölümcül teknolojik silahları düşürürsek bir birliğin gücü sadece daha fazla düşman toplamaktan bişeye yaramıyor.Örn bugün BM diye bir topluluk var ama bu BM’ye üye olan ülkelerin ayrı birleşmiş orduları var eeeee bu şekilde dünya barışı nasıl olacak heleki bu kutuplaşmayı 2.Dünya savaşı sırasında kıçlarını kurtaran ruslara karşı çıkaran ödlek batılı ve abd gibi ülkeler çıkarınca bir Birleşmiş devletler sadece kimin için önemli oldugu çok açık.

1 Beğeni

“Böyle” olmasını istemiyorsan “böyle” olmaması için bir şey yapacak ya da boşa ağlamayacaksın.

6 Beğeni

Sumatra’yı keşfettim. İçebileceğim en sert kahveyi bulmaya çalışırken arkadaşımın keşfiyle bu kahvede karar kıldık. Aslında buna kahve demek zor; daha çok toprak, kömür, duman karışımı bir tadı vardı. Bu arada bağlantılı mı bilmiyorum ama bunu içerken hayata dair sert kararlar alınıyor :smiley:

https://www.kahvem.co/sumatra-kahvesi/

9 Beğeni

Bir şeylere hep geç kaldığımı düşünüyorum, bu gidişle hep geç kalacağım sanırım.

Marlon Brando’nun 1973 yılında düzenlenen Oscar ödül töreninde, en iyi erkek oyuncu ödülünü almayı reddettiğini öğrendim. Sebebi Kızılderililere yapılanlar ve özellikle Yaralı Diz Katliamıymış. Ödülü almayacağını da Kızılderili asıllı oyuncu olan Sacheen Littlefeather’la bildirmiş.

5 Beğeni

Yakın dönem Öykü ve Romancılarımızın bir çoğundan bihaber olduğumu ya da doğru dürüst okumadığımı öğrendim.

  • Kenan Hulusi Koray
  • Reşat Enis Aygen
  • Bekir Sıtkı Kunt
  • İlhan Tarus
  • Samet Ağaoğlu
  • Kemal Bilbaşar
  • Umran Nazif Yiğiter
  • Mehmet Seyda
6 Beğeni

Dün yayınlanan yönergeyle artık SGK prim borcunu ödemezseniz ilaç da alamıyorsunuz. Alıyorsunuz ama parasını ödemek zorundasınız.

İşsizlerin durumu çok zor Allah yardım etsin.

2 Beğeni

Bu gibi zamanlarda çok yaşamamak lazım.

3 Beğeni

Bu yoruma yönelik karamsarlık puanım 10 üzerinden 11 :neutral_face:

6 Beğeni

Yaşadığımız hayata da yaşamak denirse…

Normalde çok nadiren küfür ederim ama bunu öğrenince cidden çok sinirlenip, küfürü patlattım. Bir kutu antibiyotike 22 tl ödedim. Hadi ben neyse bir şekilde idare edebiliyorum şu an. İşsiz birisi ne yapabilir bu durumda? Bazı ilaçlar var SGK karşılamazsa 200 tl’ye (min 50-max sonsuz) kadar çıkabiliyor. E zaten bu ilaçları kullanacak adam, normal bir insan gibi çalışamıyor bile, ilaç almak için mi yaşayacak bu adam? Hadi diyelim borç aldı bankadan avans çekti filan. E bu prim borcunun da faizi var, aldığı borcunda faizi var, yani şu faiz denen şey insanları resmen köle yapıyor.

İnsanlar sürekli aldıkları hizmetin, ürünün faizini ve borcunu ödemek için yaşıyor bu devirde. Hizmet diyorum bak bir de Sağlık yani bir devletin sunması gereken en önemli hizmet. Neyse şükredelim, Hindistan’dan Endonezya’dan iyiyiz ya…

2 Beğeni

Ama sağlıkta çok geliştik.

Evet geliştik ama nasıl geliştik acaba? Hangi ülkelerden kredi çektik? Hangi ülkelenin sağlık sistemine entegrasyon sürecine girdik? Hangi ülkenin ilaç şirketlerine peşkeş çekip ülkeye soktuk? Yerli olanları da kimlere sattık? Marshall Planı’ndan sonra nasıl eğitim sistemi çöktüyse, tıp sistemi de çökmüş benim gözümde.

Günde 2000 kalori bile alabilmek lüks oldu artık. Bunun makrosu, mikrosunu, besin değerini katmıyorum. İlacı, gübresi, sertifikası falanı filanı da ayrı konu. İnsanları hasta olmaya mahkum ettiler şimdi de ilaç alamayacak hale getirmişler. Zaten eski haliyle bile almak zordu.

Sonra insanlara bir şey anlatmaya çalışınca da komplo teorisi uydurma yauwwww oluyor. İnsanların gerçeklik algısını komple değiştirmişler bu ülkede. Ne gerçek ne yalan belli değil. Gerçek olanı da komplo teorisi itamıyla yaftalayıp gerçekliği zedeliyorlar.

6 Beğeni

Ironi anlamında öyle yazmıştım yoksa bu gidiş gidiş değil.

Bu ülkede kimse önceden araştırma yapmıyor anca başına bir iş geldiğinde gerçeği anlıyor.