Buz ve Ateşin Şarkısı: “Mitler,Efsaneler ve Demonik Varlıklar” - 2


Buz ve Ateşin Şarkısı (ASOIAF) serisi temelli fantastik edebiyat üzerine bir yazı serisinin ilki.

ASOIAF temelli özel yazı dizimizin ilk bölümünü daha önce foruma açmıştım: Buz ve Ateşin Şarkısı: “Mitler,Efsaneler ve Demonik Varlıklar” - 1

İlk bölümde evrenimizdeki mitlerde, efsanelerde geçen Karanlık Dünya’nın asoiaf’taki Daimi Kış Toprakları; buradan çıkan demonik varlıkların “öteki” olarak neden adlandırıldığı ve Buz ve Ateşin Şarkısının asıl mahiyetinin ne olduğu, bize “mitik” olarak ne anlattığına kısaca değinmiştik.

Bu bölümde ise bu Karanlık Dünya’dan(Daimi Kış Toprakları) çıkan demonik varlıkların asoiaf yansımalarına bakacağız. Elbette bunun için ilk önce mitlerde bu yaratıkların özelliklerine bakmamız gerekiyor.

Demonik varlık nedir? Sorusuna yeniden değinmeye gerek yok, ilk bölümde ayrıntısına kadar yer verdim, bu yüzden kafa karışıklığı olmaması ve neyden bahsettiğimi anlamak için okumadıysanız ilk bölümü okumanız gerekiyor.

Dev

image

  • Devler, her zaman olmamakla birlikte genellikle erkek olarak düşünülürler ve çoğunlukla yamyamlık özelliği gösterirler.
  • İskandinav mitinde Ymir adlı bir buz devi yaratılır ve tüm buz devleri de ondan türer. Onun soyundan türüyen bir insan bir dişi devle evlenir ve bu devden Odin, Vili ve Ve adında üç oğlu olur; bu üçü daha sonra Ymir’i öldürür ve cesedinden dünyayı meydana getirirler. Loki’nin ebeveynlerinden biri de devdir.
  • Eski İran kültüründe devler, şeytanlar gibi ateşten yaratılmıştır; aslı amaçları insanları aldatıp yoldan çıkartmaktır. Siyah renkli, çirkin ve kötü görünümlü devler hilekardır.
  • Zerdüşt inancında dev, kötü ruh karşılığı kullanılmaktadır; devler, Ehrimen(kötülük ilahı)'in emrindedir.
  • Devlerin iyi ya da kötü olanları vardır, bununla beraber aynı dev hem iyi hem kötü (gri) özellikler de gösterir.
  • Devler, genelde kötü özellikler gösterseler de tıpkı Simurg gibi kahramana yardım etmeleri nedeniyle her zaman bütünüyle olumsuz ya da kötü bir tip olarak kabul edilmezler.
  • Develer, çok iri cüsseli, büyük, devasa bir insan gibi görünürler ama şekil bozuklukları da vardır. Yeraltı karanlığı, ormanlar, dağlardaki büyük mağaralar ve su kaynakları gibi yerlerde yaşarlar.
  • Devler, tüm demonik varlıklar gibi demirden korkar ve vücutları tüylerle kaplıdır.
  • İyi koku alırlar (bilhassa insan kokusunu) ve büyük ve güçlü olarak nitelendirilirler.
  • Efsanelerde devler, genelde insanlarla savaş halindedir. Devler, insanın karşısında çaresiz kaldığı ve sürekli mücadele etmek zorunda olduğu doğanın gücünün simgesidir ve yarattığı korku efsanelere aktarılır.

ASOIAF evreninde de hem Westeros hem de Essos tarafında bir çok dev hikayeleri, efsaneleri vardır. Sur ötesinde hala bu devlerin kalan son çocukları yaşamaktadır. İnsan ve dev ırklarının melezlendiğini iddia eden hikayeler de anlatılır (misal Garth Yeşilel) ve devler, genelde kötücül özellikleriyle anılırlar ve insanlar, onların insan eti yediğine inanır. Bir çok karakter, devler ile savaşta öldürülmüştür. Yani insan ve devler sürekli savaş halindedir. Vücutları kıllarla kaplıdır. Devlerin mağara, orman gibi yerlerde yaşadıkları söylenir (hem Doğu hem Batı’da.). Kadınlarından bahsedilmişse de ağırlıkta erkeklerini gördük. Bu, şu ana kadar anlatılan mit ve efsanelere uygun ilerleyen yaşanmışlıklar.

Beşinci kitapta Jon Snow, Wun Wun isminde, et yemeyen ve oldukça olumlu özellikler gösteren bir dev ile tanışmış(aslında et yememesi bir nevi onun iyi olduğuna işaret etmek istemiş gibi) ve arkadaş olarak onu, Kara Kale’de tutmaktadır. Dizide ise Wun Wun, Kışyarı’nın alınmasında kahramana yardım eder ve bu uğurda ölür. Ayrıca devler, Yabanıllar ile işbirliği halindedir. Bu da devlerin yer yer olumlu özellikler gösterip, kahramana (yahut insanlarla işbirliği yaptığına dair) yardım ettiği efsanelerine uygun ilerleyen bir kurgu.

Devlerin, doğanın gücünden korkan insanın onu nesnelleştirerek efsanelere aktarması olduğunu göz önüne alırsak; insanın, doğa ile olan mücadelesini, zorluklarına ve engellerini dev ile simgeleştiriyor ve onunla efsane ve masallarda sürekli olarak mücadele ediyor. Yani dev-insan mücadelesi aslen insanın doğa ile mücadelesi ve korkusudur. Bu durumda Walton Stark’ın perili ormanda devler tarafından öldürülmesi, onun doğa ile mücadelesini kaybettiği şeklinde yorumlanabilirken Dorren Stark’ın hükmü boyunca sürekli olarak devlerle savaşması da onun yine doğa ile savaşması olarak görülmeli. Tormund Devfelaketi, bu namı gençken öldürdüğünü iddia ettiği devle olan mücadelesi sonrası almıştır ve onun da söylediği gibi kulağa “dev yavrusundan” daha güzel gelmektedir çünkü doğaya karşı savaşıp, zafer kazanmış bir insan; güçlü insandır. Her şeyden önce doğanın gücüne karşı hayatta kalmıştır.

Peri

image.jpg

  • Periler, genellikle dişi olarak ifade edilir ve çok güzel olduklarına vurgu yapılır. Erkekleri de vardır.
  • Hem iyi hem kötü yahut ikisi birden olabilirler.
  • Periler, Musevi miti olarak Hz. Adem’in ilk karısı olan Lilith’in çocukları olarak anılırlar.
  • Periler, insan ruhunun olağanüstü güçlerini simgeleyen varlıklardır ve karmaşık bir doğaları vardır.
  • Perilerin diyarı da Karanlık Dünya algısı ile örtüşür; peri, bu dünyaya hem yakın hem uzak kendi aleminde yaşıyordur.
  • Göründüklerinden daha güçlüdürler. Periler, siren ve lamia gibi kötü mitik varlıklarla da benzetilirler. Dünya’da yaşayan ve insanlarla ilişki kurabilen varlıklardır.
  • Guiley, kitabında periler için; cennet ve dünya arasında sıkışıp kalmış ölü pagan ruhları, ölülerin ruhlarını koruyan gardiyanlar, eski ataların ruhları, Lucifer (yani şeytan) ile birlikte gökten düşüp Tanrı tarafından elementle alakalı mekanlarla bağlantılı olan doğa ruhları, ŞEKİL DEĞİŞTİREBİLEN veya yarı insan yarı canavar olan doğaüstü varlıklar olduklarını ve son derece küçük ve ilkel insan ırkı olduğu yönünde görüşler belirtir. Periler, büyülü güçlere sahip, cadılıkla ilişkilendirilebilen özelliklere sahip ve bazen düşmüş melekler bazen de demon olarak kabul edilen varlıklardır.
  • Periler, masallarda suyla alakalı mekanlardadır. Peri, sudan çıkar. Ormanlarda da bulunurlar. Perilerin bir diyarı vardır. İyilik özellikleri daha ön plandadır. Bunun dışında cin gibi zarar veren varlıklar olarak tasavvur edildiği masallar da vardır. Yani kötülük yapanları da vardır.
  • Bu kısımlar aslen Türk efsane ve masallarında geçerli olmakla beraber muhtemelen diğer kültürlerde de benzer şeyler vardır; masallarda mezardaki ölü kızları yerler, bir adamdan hamile kalıp yarı insan yarı yılan çocuk doğurur, orduları vardır, bir oğlanı baştan çıkartıp kandırmaya çalışır. İnsanlarla evlenip aile kurabilirler.
  • Bilhassa batı kültüründe periler, ilk dönemler çocuk boyutlarında ve bazen de insan kadar uzun görünüyordu. Bazıları sivri kulaklar, perdeli eller, deforme olmuş yüzler ve yeşil-mavi renkli derilere sahip olabiliyordu.
  • Bazı periler çok tehlikeliydi, öyle ki insanlar onlardan korktuğu için isimlerini ağzına almaz; küçük insanlar, iyi insanlar, komşular gibi ifadeler kullanırdı. Bir insan bebekten hoşlanırsa onu çalıyor ve hastalıklı bir değişime uğratırlar. Danslarını ya da hazinelerini sizlerle paylaşırlarsa beraberinde lanet de vardır.
  • Avrupa’da bazı insanlar, perilerin insanlardan önce yaşadığına ve Keltler tarafından sürüldüğüne inanır. Taş silahlara karşı demir kullanan insanlar tarafından. Demirden korkarlar.

ASOIAF evreninde “peri” kısmını doğrudan karşılayan bir demonik varlık olmamakla beraber bu özellikleri kısmen veya çok yakın karşılık gösterebilecek iki varlık türünden bahsetmek mümkündür; Ötekiler ve Ormanın Çocukları.

Ormanın Çocukları

image.jpg

Ormanın Çocukları, asoiaf’ta peri kelimesini karşılamaya en yakın demonik varlık türüdür. Çocuk gibi görünürler, kabuklu kahverengi derileri vardır. Kulakları büyüktür. Gözlerinin yapısı karanlıkta da rahat görmelerini sağlıyor. Taştan aletler kullanırlar, doğa ile uyumlu olduklarından insanlara benzer şehirler inşa etmeseler de kendi diyarları, gizli şehirleri olduğu efsanelerde anlatılır. Ayrıca yine Avrupa kültüründe anlatıldığı gibi insanlar tarafından topraklarından sürülmüş, onlarla savaşmışlardır. Büyü yetenekleri vardır ve bazılarının ŞEKİL DEĞİŞTİREN oldukları bilinir. Yani warg. İnsanlarla uzun süre ilişkide, onların dünyasında da yaşamışlarsa da sonrasında kendi kabuklarına çekilip efsaneleşmişlerdi. Ormanlık alanlarda yaşarlardı. Seri ve kitapta da ağırlıkta dişi formlarını gördük.

Ormanın Çocukları, doğa ile uyumlu yaşayan; doğa ruhları olarak kabul edilirse… doğanın bir parçası ve insanlar için bir dış tehlike olma özelliklerine sahipler. Nitekim İlk İnsan ve Çocukların savaşmış olması buna bir işarettir. Lakin birbirini yenemeyen bu iki tür, sonunda anlaşma yaparak barış yapmıştır. Görüyoruz ki doğa-insan ilişkisi de gerçekten de İlk İnsan ve Ormanın Çocukları ilişkisi gibi; birbiri ile mücadele içinde ama birbirini yok etmiyor/edemiyor. Yer yer uyumlu hareket etmek zorunda kaldıkları anlar geliyor, bazen ise herkes kendi kabuğuna çekiliyor.

Ötekiler

image.jpg

Ötekiler, daha çok “ölüm” ve “korku” ile insanın öteki olarak tabir edilişinin; ölüm korkusunun vücut bulmuş hali olarak asoiaf’ta karşımıza çıksa da bazı noktalardan peri ile bağlantılı özelliklere sahipler.

Öncelikle insan görünümünde ama uzun boylu ve çok güzel olarak anılan ölümcül canlılardır. Beyaz tenleri, yıldız kadar mavi gözleri ve mavi renk kanları var. GRRM, Ötekileri “peri”, “elf” gibi ve “insan olmayan” buzun yaşayan hali ifadeleriyle tanımlıyor. Yani su(donmuş hali buz) elementi ile bağdaştırılmış canlılar. Bu da düşmüş melek ve elementle bağlantılı ve aslen doğa ruhu olan varlıklardır, Ormanın Çocukları gibi. Kökenlerini daha bilemediğimiz için bu konuda bir bağ kuramıyoruz. Kendi alemleri, diyarları vardır ve orada yaşarlar; Daimi Kış Toprakları. Efsanelere göre de Ötekiler gibi Ormanın Çocukları ve devler de ilk çağda burada yaşamışlardır. GRRM, buzu intikamcı olarak ifade ettiği için Ötekileri, intikamcı ruhlar olarak kabul edebiliriz. Bu yönden Ötekilerin, doğanın ve döngünün bir parçası olarak kabul edersek; doğaya ve döngüye karşı savaşıp onu bozan insanlara karşı “intikam” duygusu ile hareket ettiği düşünülebilir.

Dizi ve kitapta da Ötekiler, bebekleri çalar. Daha doğrusu bunu anlaşma yaptığı bir insan aracılığı ile yapar; Craster isimli bir insan, hayatta kalmak için doğan erkek bebeklerini verir, öncesinde de hayvanlarını verirmiş. Perilerde olduğu gibi hoşlandığı bebeği kaçırma şeklinde olmasa da bir çeşit kurban güdüsü ile bebekleri aldıkları ortada. Kitaplarda böyle bir olay kesinlik kazanmasa da dizide alınan bu bebekler, hastalıklı bir değişime uğratılarak Öteki’ye dönüştürülür.

Lilith-Lamia gibi bir dişi Öteki, Gece’nin Kralını cinsel olarak baştan çıkartır ve evlenir.

İkinci bölümün sonuna geldik, yazı buradan alıntıdır. Üçüncü bölümde demonik varlıkların asoiaf yansımasına devam edip; ejderha ve canavarlar üzerinde duracağız. İnşallah beğenmişsinizdir. :slight_smile:

4 Beğeni