Demin bitirdim ve çok beğendim. Ne güzel olmuş öyle İlk kez izlediğim bir anime/ çizgi film/ diziden bu hissi aldım. Bilhassa ilk altı bölüm, diziden ziyade uzun filmmişçesine devamlılık içindeydi. Dramatik kurgusu hem düzlemsel yapıda gitmeyip karakterleri tanıtmak için geriye dönüşler içeriyordu, hem de birbirine paralel anlatılar vardı: Carmilla’nın kumpasları, Alucard ve ekibin yol boyunca çektikleri, Isaac ve Hector’ın geçmişleri ve Dracula’ya diklenen saraydaki vampir topluluğu.
Bir diğer husus ise psikolojik çatışmalardı. En hissedileni Isaac vs Hector’dı sanırım. Dracula olmadan yapamayan, yaşam amaçlarını dâvâsında bulan iki karakter; olgun bir ruh vs toy bir ruh. Bir de toy bir ruhu kandıran femme fatale eklenince senaryo psikolojik katmandan geçilmiyordu.
Nihayetinde ise serinin böyle bitmeyeceği, yeni başlandığının sinyali, devamının geleceği aşağıdaki karakterlerce defaatle belirtildi. Çehov’un dediği gibi, “duvara asılmış, ateşlenmeyi bekleyen üç tüfek” var artık:
-
Ordu yaratıp vampir dünyasındaki hiyerarşik boşluğu değerlendirmek isteyen Carmilla ve ona gereken orduyu yaratacak Hector
-
Amaçsızlıktan ne yapacağını şaşıran diğer ruh zanaatkârı, Isaac
-
Ve âdem dünyayı vampirlerden temizlemeye niyetli Belmont ve Belnades var.