Merhaba Gaye,
Bu yorumu yazarken henüz önceki yorumları okumadım, bu yüzden tekrara düşersem kusura bakma.
Ben her ne kadar birinci tekil kullansan da, özellikle bu cümlede üçüncü tekil anlatımı hissettim. Anlatıcı bana kalırsa hissettiklerinden “sanki” diye bahsetmemeli. Ben burada şu tarz bir cümle beklerdim: “Bir düşün ortasında olmadığımdan emin olmaya çalışıyordum; varlığımdan bile o kadar emin değildim.” gibi.
Aynı şeyi burada da görüyoruz. Eğer özellikle böyle bir amaç gütmediysen, karakter kendine yabancıymış da her şeyi kendi gözleriyle değil, dışarıdan izliyormuş gibi görünüyor.
Ben buraya "diri bir ceset"i yakıştıramadım, çünkü gözümün önüne ölüden hallice, zombi tipli biri geldi ama adam oldukça sağlıklı görünüyor.
Burası da biraz yabancı geldi bana. “Tadı damağında olmak” beğenilen şeyler için kullanılır, yani sanki kadın korkmak istiyor ve bundan zevk alıyormuş anlamını vermiş.
Bence “gözlerini gözlerime çevirdi” daha güzel olurdu, çünkü yalnızca gözbebeklerine bakarken gözlerinin tamamını görmeme ihtimali yok. Ya da daha keskin bir anlam vermek istersen “gözlerini gözlerimin içine dikti” gibi bir cümle olabilirdi.
Hikaye ser verip sır vermeyen gidişatı ve benim için şok olan sonuyla oldukça başarılıydı. Sıradan bir hikayeden özgün bir suç öyküsüne dönüştü. Tebrik ederim.
Yalnız belirtmek istediğim bir şey var. Ben hikâyelerde kadınların kadınlığına vurgu yapılmasından hoşlanmıyorum. Aslında cinsellik okumaktan da hoşlanmıyorum (muhafazakar değilim, yalnızca okumak ilgimi çekmiyor
) ama o başka bir mevzu. Gerek emzirme betimlemeleri, gerek kadının aşırı derecedeki acizliği, gerekse ilk andan hissedip bastıramadığı cinsel dürtüleriyle kafamda oldukça itici, güçsüz bir karakter oluştu. Sonunda bir cinayet işlemesi, buna gücünün yetmesi de açıkçası bu görüntüyü pek silemedi kafamdan.
Böyle durumlarda feminist damarım tutuyor
Tabi başkası, mesela sen, tam tersini savunabilirsin. Kadınları kadınsı özelliklerine vurgu yaparak tanımlamanın doğru olduğunu düşünebilirsin. Hatta bu konuyu uzun uzun tartışa da biliriz.
Şimdi diyeceksin ki “Sen de bu seçkideki öykünde eski sevgilisinden dayak yiyen bir kızı anlattın.” Evet, ama -açık oldu mu bilmiyorum- ben tam da kendi fikrimi savunan bir mesaj verdim: Sağır olan kadını aciz gören, bir kadını döverek elini kolunu sallaya sallaya hayatına devam edebileceğini sanan bir adamı polislere yakalattım. Küçük gördüğü bir kadının onun başına neler açabileceğini gösterdim. (Çok başarılı olduğumu iddia etmiyorum, yalnızca fikirlerimle tutarlı olmaya çalıştığımı söylüyorum)
Benim bakış açım böyle olduğundan güçsüz kadın karakter okumaktan, kadının cinselliğine vurgu yapılmasından pek hoşlanmıyorum. Öykünün bu yanı bana hitap etmedi.
Ama sonuç itibariyle ters köşeyi oldukça başarılı yapan, güzel bir gizem hikâyesiydi. Eline sağlık 