Dök İçini Rahatla

Alakası bile yok. Bilgisayar bilimlerinde de -her bölümde olduğu gibi- tabiki önde gelen üniversitelerden birinde öğrenci olmak daha avantajlı olabilir lakin bu demek değil ki diğer üniversitelerin öğrencileri işsiz kalacak, hiçbir işe yaramayacak. Önemli olan kişinin ne kadar ilgili olduğu, ne kadar kendini geliştirdiği. Bana en yakın örneği, daha 3. sınıfa yeni geçmiş bir arkadaşım kendi çabalarıyla şu an bayağı iyi bir yazılım firmasına eleman olarak yetişiyor. Eskişehir’de yeni yetme bir teknik üniversitede okuyoruz, öyle pek 5 binlik bir öğrenci de değil anlayacağın.

Ayrıca bence kişi neyi seviyorsa o işe yönelmeli, sırf iş imkanına bakarak meslek tercih etmek bana pek doğru gelmiyor.

4 Beğeni

Biraz ucundan da bakalım geleceğine. :joy: Şimdi kimseye inşaat mühendisliği iyidir diyemez olduk. Bitirince ne olacağı belli değil.

2 Beğeni

Tabii ben sadece genelleme yaptım yoksa gerçekten kendini geliştirip iyi yerlere gelenler de var. Ama genel olarak çok fazla işsiz mühendis var.

2 Beğeni

Bunun sebebi mühendislik gibi önemli bir mesleğin ilk 300 bine giren herkesin okuyabilmesi olabilir. Sırf okumak için okuyanlar çoğunlukta malesef.

1 Beğeni

Ben de mimarlıktan bilgisayar mühendisliği ya da yazılım mühendisliği bölümüne geçmeyi düşünüyorum. Bu dediğiniz şey bilgisayar ya da yazılım mühendisliği için geçerli değil bence ancak mimarlık için geçerli. Türkiyede mimarlar odasına kayıtlı 50.990 tane mimar var. Bir mimar her yıl dört bina projesi çıkarsa 200.000 bina eder. Bu binalarda da ortalama sekiz konut olsa 1.600.000 konut eder. 1.600.000 konutun her birine 4 kişilik aile soksan 6,4 milyon kişiyi ev sahibi yapıyorsun. Gelecek dört yıl içerisinde bu mimarlara 30.000 civarı mimar daha eklenecek. Bu sene açılan mimarlık kontenjanı 8000 kusür. Aklı olan asıl mimarlık ve inşaat mühendisliğini yazmaz. Ağabeyim Bilecik Üniversitesinden mezun ve şu an n11.com’da çalışıyor. Maaşıda gayet iyi durumda.

3 Beğeni

@nullpointerexception @_restlessness @Bilge
Bende katılıyorum görüşlerinize. Kendini geliştirmek bu meslekte en önemli şey sanırım. Yabancı dil ve yazılım konusunda özellikle. Kendimde bir sene daha kalacak şevki bulamıyorum. Muhtemelen bu sene tercih yapıp gideceğim.

3 Beğeni

Hemen hemen her meslek için böyle. Her yerde üniversiteler var ve çok düşük puanla öğrenci alıyorlar.

1 Beğeni

Önemli olan bana kalırsa sevdiğiniz ve ömrünüzün geri kalanında yaparken her gün sövmeyeceğiniz aksine her gün daha fazla ne yapabilirim diye düşüneceğiniz bir alanda okumak. En kilit nokta bu bence. Nerede okuduğunuz veya ne okuduğunuz bir noktaya kadar etkiler ama aklı olan her işveren gözleri pırıl pırıl parlayan, sorulara şevkle ve severek cevap veren, bilgisinin ve ilgisinin diğer klasik kimselerden üstün olup olmadığına bakacaktır. Önemli olan nokta bence bu ve karakter gelişimi. Okumak olarak bakmayın. Hayatınızın geri kalanını 60 yaşında emekli olana dek hatta emekli olduktan sonra bile çalışmanız gerekirse yapabileceğiniz bir şey olarak bakın. İnsanlar bu sebepten dolayı hayattan bezmiş birer robota dönüşüyor.

4 Beğeni

Her şehre bir üniversite, her ilçeye bir fakülte veya meslek yüksek okulu denilerek devam edilirse işimiz zor.

3 Beğeni

Tabi öyle ona lafım yok. Bir müddet sonra bu insanların iş sahibi olamamalarının sebebi üniversiteden ve okuduğu bölümden çıkıyor ama.

@Agape
Haklısınız. Küçüklüğümden beri hep bu alana merak sarmıştım. İnsan hep hayallerinin peşinden gitmeli sanırım. Yoksa aynen söylediğiniz gibi birer robota dönüşmemiz kaçınılmaz oluyor.

1 Beğeni

Bana neden pozitif gelmemişti ki :slight_smile:

2 Beğeni

Benimde eskiden bulunduğum bir forumda böyle bir başlık vardı. Forum ve edebiyat kültürünün daha parlak olduğu zamanlarda. Aynı tadı ararken burada buldum kendimi. Güzel bir tesadüf oldu.

6 Beğeni

Vay be sadece profil resminden tanıdım ismi görmeden. FE ilham alınarak açıldı başlık.

4 Beğeni

Görüyorum ki üniversite tercih dönemi kafalar karışık. Ben de buraya kendi mesleğime bölümüme saydırmaya gelmiştim.

@geraltofrivia Mezun olduktan sonra bir sene daha hazırlanmışsınız anladığım kadarıyla ve bir sene daha hazırlanıp hazırlanmamak konusunda kararsızsınız. Bence hazırlanmayın. Çünkü o psikolojiden bıkacaksınız ve zaman ilerledikçe canınız ders çalışmak istemeyecek. Ayrıca her sene bilgisayar mühendisliği dahil bir çok bölümde mezun sayısı artıyor, siz bir yıl daha beklerken bir sene daha mezunlar artacak. Ve diğer yorumlara katılıyorum önemli olan kendini geliştirmek. Ben Gebze Teknik Üni.'de Moleküler Biyoloji okudum Bilgisayardan arkadaşlarım vardı gayet güzel işler buldular mezun olduktan sonra. Mezun olamayıp okulu uzatan arkadaşlarım bile buldu çalışıyorlar. Önemli olan sevmek ve kendini geliştirmek. Fakat şunu unutma ki her okul seni beklediğin gibi karşılamayacak illa ki uyuz hocalar karşına çıkacak sorunlar yaşayacaksın memnun olmadığın şeyler olacak.

Şimdi kendim bir serzenişte bulunacağım. MBG mezunuyum ve yüksek lisans yapıyorum bölümüme severek girdim ama artık nefret ediyorum resmen. Tahammül sınırımı aştım. 5 senem emeklerim boşa gitmiş hissediyorum. Bölümdeyken sınıfımdan nefret ediyordum herkes bencil ve çok bilmişti bilim dediğin şeyin halka mal olması paylaşılması gerektiğini düşünürken herkes birbirinden bilgi saklardı. Ben bölüme ilk girdiğimde aşkla şevkle deney yapacağız paylaşacağız ilerleyeceğiz zannediyordum ama her geçen yıl öyle bir şey olmadığını anladım herkes hırslı. Herkes kendi işi yürüsün istiyor bilgiyi kendisine saklıyor. Daha sonra okulu yarım dönem 1 ders bırakarak uzattım kafamı toparlayabilmek için, çünkü alanımla ilgili iş bile neredeyse hiç yok, ya laborant olacaksın ya da ilaç firmalarında satış danışmanı, çoğunlukla böyle, mezuniyetin ardından akıllanmayıp yine okulumda yükseğe başladım (başka ne yapabilirim onuda bilmiyorum). Başlarda çok iyi gidiyordu ama zaman geçtikçe onunda acı yüzünü gördüm. Yüksek lisansta 1 sene ders dönemi 1 sene tez dönemi olmasına rağmen sürekli ben ve diğer 2 yüksek arkadaşım deney yapmak için çağrıldı. Yeri geldi derslere girmedik deney yaptık, bazen yaptığımız iş beğenilmedi ve laflar yedik, sonradan özür de dilense o laflar bir kez denildi ve üst üste bindi. Doktora veya araştırma görevliliği için ortalamaya bakıldığı halde ders dönemi boyunca çağrıldık ve asla kendi tezimiz ile ilgili deney yapmadık. Hatta tezlerimizin fikirleri değiştirilip duruldu. 4-5 adet projelerin (kendi adımızın bile geçmediği, tam olarak nelerin yapıldığını bilmediğimiz yarım anladığımız) deneylerini yaptık. Özellikle bu yaz ayı boyunca 9.30 da laba girdik akşam 7-7.30 da çıktık ve sadece yemek arası verdik. Karşılığında ne aldık? Hiçbir şey… Tekniker gibi kullanılıyoruz gibi hissediyorum. Ne bir burs ne de maaş ne de kadro da bir yer alabildik. Alabileceğimizi de zannetmiyorum. Sürekli iş üstüne iş biniyor planların dışına çıkılıyor başkalarının proje deneyleri yapılıyor ve biz kendimizi yıpratıyoruz ama hiçbir şey olmuyor gelmiyor. Üstüne bir de öğle yemeğine giderken bile hocadan izin almak gerekiyor. Herkes dünyayı kurtarıyorum tavrında. MBG bencil ve sürekli kendinizden vermenizi isteyen iğrenç bir bölüm. Kıymetiniz olmuyor. Benim idealistliğim buraya kadar, düşünen yazmasın bence daha iyi.

6 Beğeni

Nankör bir hafızam var kendime karşı. Her şeyi atlattıktan sonra aaaanında unutuyorum (e hepimiz öyleyiz, bu şekilde zorlukları unutup devam edebiliyoruz) ve sürekli olarak kişiliğimi, nasıl hissettiğimi, nasıl davrandığımı da unutuyorum. Ben böyle bir insanım diye kendimi tanımlayacağım her şeyi birkaç aya unutup bambaşka bir kişi oluyorum gibi. Bunu anlatmak zor oldu ama ben anladım ne demek istediğimi. :d Biraz sinir bozucu. Özellikle hislerini unutmak. Başına gelen en ufak bir kötülükte sanki hep o şekilde mutsuz hissediyormuşum tüm hayatım boyunca da öyle hissedecekmişim gibi geliyor. Aynı şekilde normal iyilik halimde de hiç başıma bir dert tasa gelmemiş gibi.

Amaan. Buna niye bu kadar paragraf yazdım ki. Bu tamamen insan doğası.

5 Beğeni

ÜNİVERSİTE TERCİHLİ GENÇLERE ÜÇ BEŞ TAVSİYEM…
Geçen bir abimiz geldi, yan bilgisayarda oğlunun sınav sonucuna baktı. Ekran açıldı abinin yüzü kıp kırmızı renk gitti gitti geldi. 302 puan almış oğlu. Sistem benim zamanımın sistemi değil, ben 87 liyim ve 2004 te girmiştim okula. O zamandan sonrada sınav tipiymiş puan hesaplamaymış bırakmıştım bu işleri. Sordum nedir durum abi diye, bakacağız dedi başladı derin derin düşünmeye…

Aklıma ailem geldi. Bende o zamanlar kötü bir puan almıştım ama sistem farklıydı. Ben Ankara da okumak istiyordum ve o zaman böyle her metro durağında bir üniversite olmadığı için puanım Ankaradaki devlet üniverstelerine yetmiyordu. Şehir dışı ile özeller arasında tercih yapmak zorunda kalmıştık. Hoş o zaman özellerin fiyatı da daha iyiydi. Dolar 2 küsürdü, kuru sabitliyorlardı falan filan… Uzamasın sonunda çevremizdeki öğretim görevlilerinin de çalıştığı bir özel okula yazıldım. Aslen Mat-Fen öğrencisiyim ama ortak alandan İşletme seçtim.

O zamanlar bir arkadaşımda gitti açıköğretim işletme seçti. (Cesarete bak) Sonradan öğrendim babası hem açıköğretim kurslarına hem de kpss kurslarına yollamış 4 sene boyunca. (Adam o zaman okulu bitirir bitirmez Başbakanlığı kazandı)

Bense iyi olduğunu düşündüğüm bir eğitim aldım ama sonunda İşletme mezunuydum. Aile memur kökenli olunca insan biraz da o hayata alışıyor. Bir banka kazanmak için Kpss kursuydu sınavlardı derken 2 senem gitti. He sonunda oldu mu oldu? Oldu… Fakat şunu anladım, özellikle de şimdiki zaman için “Türkiye’de Üniversite” adama hiç birşey katmıyor gençler. Biraz ağır oldu belki ama çiğköfte dükkanı açar gibi okul açıldığı için ortada bilimsel birşey yok. Asistanların derse girdiği, kopyala yapıştırla tez hazırlanıp, hocaların dıoktora öğrencilerinin tezleri üzerine kitap yazdığı bir alan olmuş durumda ortam. Gelelim bu okulların Türkiye için asıl amacı olan iş bulma kısmına. Ne yazık ki bu okullar artık o işe de yaramıyor. ODTÜ, Koç, Sabancı, Boğaziçi gibi bir iki yer konu dışı tutulmakla birlikte ne okursanız okuyun bu devirde size bir getirisi yok.

İstatistik bitirin, TÜİK açtığı sınavlarda işletmeci alıyor sizi almıyor.

Avukat olun mesela…Eşim avukat olduğu için çevresi hep avukat dolu. O Koç mezunu olduğundan çok iyi koşullarda başladı. Ancak başka okullarda okumuş olan arkadaşları hep bir mücadele peşinde. Baban avukat değil, kendi ofisin yok ve çevren yoksa birilerinin yanında kahır kapris çekerek çalışıyorsun. Kendi yerini açıyorsun, dava aliyim desen alamıyorsun. Aldın, kazandın, avukatsın sana bile ödemeni yapmıyorlar.
Dişçi ol mesela… Çok iyi meslek. Paran yoksa, üç beş arkadaş bir araya gelip “smile” ile başlayan parlak tabelalı bir yer açamıyorsan birilerinin yanında sürünmeye devam.
Bir de Eczacı vardır. Yapan bilir. 500 bini geçen hava parası, yandaki bakkal 1.500 tl öderken 10.000 i bulan kira… Zırt pırt ceza, denetim…

Hemen her meslek için de yazabilirim bunu… Ama içinizi boşa karartmadım. Tüm bunları yazmamın bir amacı var. Hayatta ne olacağınızı bu tercih belirlemeyecek. Rahat rahat seçin, ne olurum diye düşünerek değil ne kadar keyif alırım diyerek, hatta kampüsü için, frp topluluğu ya da amerikan futbol takımı, ne biliyim havuzu için seçin okulunuzu… Bu ülkede bu gün okumaya başlasanız 5 seneniz var önünüzde ve kimse daha iyisi için garanti veremez. Çok büyük ihtimalle hayat sizi hiç bilmediğiniz bir noktaya savuracak. Sadece çok yönlü olun ve kendinizi geliştirebildiğiniz kadar geliştirin. Su ürünleri okuyun. Ama iyi derecede bir müzik aleti çalın. Münazara takımlarında ödül kazanın. Pilotluk, yat -tekne kapatanlığı lisansı alın. Hokey oynayın. ( Kardeşim kendi gibi ODTÜ lü üç mühendisin arasından sadece buz hokeyi oynadığı için seçilerek denetleme firmasında işe başladı) İngilizce dışında Rusça, Almanca yada ne keyif verecekse onu bilin. İlla memur olacaksanız KPSS kursuna şimdiden gidin.

Yurt dışına sizi daha kolay gönderecek bir okul varsa onu seçin. Dünyayı gezin, oralarda bir şeyler öğrenin. 4-5 yıllık eğitim hayatının sonunda, sanıyorum yakın geleckteu ODTÜ de dahil size hiç bir okul hiç bir şey katmayacak. Siz size ne katarsanız geleceğiniz nokta da onun meyvesi olacak. Bu sebeple tek bir şeyi yapmayın… Oturup ekran başına Çanakkale İktisat mı , Sakarya Elektrik mi, seneye tekrar girsem mi diye düşünmeyin. Alacağınız kararla birlikte kendinizi geliştirmek için ne yapacaksınız buna odaklanın…

10 Beğeni

Üniversite tercih dönemi olunca arkadaşlar genel düşüncelerini yazmışlar. Çoğuda da doğru. Ben de hukuk ike ilgili birkaç şey ekleyeyim. İlk okarak özel sektörün durumu ne yazık ki baya bir kötü. İki ihtimal dışında iş bulmak çok zor. Ya aileden gelen zenginlik, tanıdık ilişkileriniz olacak ya da kendiniz oldukça girişken, her duruma uyum sağlayabilen bir kişiliğe sahip olacaksınız. İkinci durumda bile özellikle ilk yıllar sorunlu olacak haberiniz olsun. Piyasada çok fazla avukat var. Her yıl yaklaşık 12 bin mezun veriliyor. Böyle bir ortamda pastanın büyük kısmını elinde tutanların değil zaten az kısmı elinde tutanların payı daha da daralıyor. Bunları dikkaate alarak hukuku seçin derim. Şu an oiyasada asgari ücretin altında çalışan avukatlar mevcut. Çalışanların bir kısmı ise biraz daha iyi ücret alsa da çalıştıkları bürolarda müvekkil çalar diye ve kıdem tazminatı ödememek için bir yıl dolmadan işten çıkarılıyor.
Hiç mi iyi bişey yok diye sorarsanız. Girebilirseniz hakim savcı olmak var. Birde kpss ye iyi hazırlanırsanız. Kamuda avukat olursunuz. ( benim gibi) parası kötü değil haberiniz olsun :slight_smile:

3 Beğeni

Türk filmlerindeki sansür saçmalığını anlayamıyorum. Uyuşturucu, inek, gerizekalı kelimelerini sansürlerken eroin kelimesini sansürlememek nasıl bir mantık anlamıyorum. :thinking: Utanmasalar gerzek kelimesini de sansürleyecekler. "Bir duble"yi sansürleme ama rakı kelimesini sansürle. Sigara sansürlüyken rakı bardağı sansürsüz ama rakı demek sansürlü. :joy: Yahu evde yalnızım kitap bitmiş iki dakika tv açayım da haberlere bakayım dedim önce spikerin konuştuğu Türkçe sinirimi bozdu şimdi de bu. :expressionless:

4 Beğeni

Bazı insanlar öğretmen olmasaymış keşke diyorum bazen durup düşününce ama yok, aslında hiç bir zaman öğretmen olamamışlar ki onlar…Asla güzel hatırlanmayacak bir anı kırıntısı olarak kalacaklar. Bu işte yürek ferahlatıcı.

Şimdi bir de ilk öğretmenim geldi aklıma, o hep güzel hatırlanacak. Bir daha görsem keşke hocamı. :slight_smile:

5 Beğeni

Benim ilk öğretmenimle aynı sitedeyiz şimdi emekli. Dün havuzda çağırdı yanına kankilerine diyo ‘bakın buna okumayı ben öğrettim şimdi tıp okuyo’ diyo :woman_facepalming:t2: 1.sınıftan sonra emekli olmuştu bi de :dd

3 Beğeni