ÜNİVERSİTE TERCİHLİ GENÇLERE ÜÇ BEŞ TAVSİYEM…
Geçen bir abimiz geldi, yan bilgisayarda oğlunun sınav sonucuna baktı. Ekran açıldı abinin yüzü kıp kırmızı renk gitti gitti geldi. 302 puan almış oğlu. Sistem benim zamanımın sistemi değil, ben 87 liyim ve 2004 te girmiştim okula. O zamandan sonrada sınav tipiymiş puan hesaplamaymış bırakmıştım bu işleri. Sordum nedir durum abi diye, bakacağız dedi başladı derin derin düşünmeye…
Aklıma ailem geldi. Bende o zamanlar kötü bir puan almıştım ama sistem farklıydı. Ben Ankara da okumak istiyordum ve o zaman böyle her metro durağında bir üniversite olmadığı için puanım Ankaradaki devlet üniverstelerine yetmiyordu. Şehir dışı ile özeller arasında tercih yapmak zorunda kalmıştık. Hoş o zaman özellerin fiyatı da daha iyiydi. Dolar 2 küsürdü, kuru sabitliyorlardı falan filan… Uzamasın sonunda çevremizdeki öğretim görevlilerinin de çalıştığı bir özel okula yazıldım. Aslen Mat-Fen öğrencisiyim ama ortak alandan İşletme seçtim.
O zamanlar bir arkadaşımda gitti açıköğretim işletme seçti. (Cesarete bak) Sonradan öğrendim babası hem açıköğretim kurslarına hem de kpss kurslarına yollamış 4 sene boyunca. (Adam o zaman okulu bitirir bitirmez Başbakanlığı kazandı)
Bense iyi olduğunu düşündüğüm bir eğitim aldım ama sonunda İşletme mezunuydum. Aile memur kökenli olunca insan biraz da o hayata alışıyor. Bir banka kazanmak için Kpss kursuydu sınavlardı derken 2 senem gitti. He sonunda oldu mu oldu? Oldu… Fakat şunu anladım, özellikle de şimdiki zaman için “Türkiye’de Üniversite” adama hiç birşey katmıyor gençler. Biraz ağır oldu belki ama çiğköfte dükkanı açar gibi okul açıldığı için ortada bilimsel birşey yok. Asistanların derse girdiği, kopyala yapıştırla tez hazırlanıp, hocaların dıoktora öğrencilerinin tezleri üzerine kitap yazdığı bir alan olmuş durumda ortam. Gelelim bu okulların Türkiye için asıl amacı olan iş bulma kısmına. Ne yazık ki bu okullar artık o işe de yaramıyor. ODTÜ, Koç, Sabancı, Boğaziçi gibi bir iki yer konu dışı tutulmakla birlikte ne okursanız okuyun bu devirde size bir getirisi yok.
İstatistik bitirin, TÜİK açtığı sınavlarda işletmeci alıyor sizi almıyor.
Avukat olun mesela…Eşim avukat olduğu için çevresi hep avukat dolu. O Koç mezunu olduğundan çok iyi koşullarda başladı. Ancak başka okullarda okumuş olan arkadaşları hep bir mücadele peşinde. Baban avukat değil, kendi ofisin yok ve çevren yoksa birilerinin yanında kahır kapris çekerek çalışıyorsun. Kendi yerini açıyorsun, dava aliyim desen alamıyorsun. Aldın, kazandın, avukatsın sana bile ödemeni yapmıyorlar.
Dişçi ol mesela… Çok iyi meslek. Paran yoksa, üç beş arkadaş bir araya gelip “smile” ile başlayan parlak tabelalı bir yer açamıyorsan birilerinin yanında sürünmeye devam.
Bir de Eczacı vardır. Yapan bilir. 500 bini geçen hava parası, yandaki bakkal 1.500 tl öderken 10.000 i bulan kira… Zırt pırt ceza, denetim…
Hemen her meslek için de yazabilirim bunu… Ama içinizi boşa karartmadım. Tüm bunları yazmamın bir amacı var. Hayatta ne olacağınızı bu tercih belirlemeyecek. Rahat rahat seçin, ne olurum diye düşünerek değil ne kadar keyif alırım diyerek, hatta kampüsü için, frp topluluğu ya da amerikan futbol takımı, ne biliyim havuzu için seçin okulunuzu… Bu ülkede bu gün okumaya başlasanız 5 seneniz var önünüzde ve kimse daha iyisi için garanti veremez. Çok büyük ihtimalle hayat sizi hiç bilmediğiniz bir noktaya savuracak. Sadece çok yönlü olun ve kendinizi geliştirebildiğiniz kadar geliştirin. Su ürünleri okuyun. Ama iyi derecede bir müzik aleti çalın. Münazara takımlarında ödül kazanın. Pilotluk, yat -tekne kapatanlığı lisansı alın. Hokey oynayın. ( Kardeşim kendi gibi ODTÜ lü üç mühendisin arasından sadece buz hokeyi oynadığı için seçilerek denetleme firmasında işe başladı) İngilizce dışında Rusça, Almanca yada ne keyif verecekse onu bilin. İlla memur olacaksanız KPSS kursuna şimdiden gidin.
Yurt dışına sizi daha kolay gönderecek bir okul varsa onu seçin. Dünyayı gezin, oralarda bir şeyler öğrenin. 4-5 yıllık eğitim hayatının sonunda, sanıyorum yakın geleckteu ODTÜ de dahil size hiç bir okul hiç bir şey katmayacak. Siz size ne katarsanız geleceğiniz nokta da onun meyvesi olacak. Bu sebeple tek bir şeyi yapmayın… Oturup ekran başına Çanakkale İktisat mı , Sakarya Elektrik mi, seneye tekrar girsem mi diye düşünmeyin. Alacağınız kararla birlikte kendinizi geliştirmek için ne yapacaksınız buna odaklanın…