İngiliz Dili ve Edebiyatı son sınıfta okuyorum, dördüncü( beşinciymiş, o kadar olmuş mu ya hehe) kitabımı çeviriyorum şu anda. Elbette forumda benden çok daha iyi olan üstadlarımız var ama ben de birkaç tecrübemi yazayım istedim, @YaprakOnur’un söylediklerinin bir kısmına katılıyorum.
Kendi tecrübelerimi aktaracak olursam eğer, benim tavsiyem kesinlikle İngiliz ya da hangi dili istiyorsanız onun edebiyatını okumanız, okulda size öğretilen şeyler sayesinde edebi bir eseri daha iyi anlayabileceksiniz. Mütercim tercümanlık kadar olmasa bile bizler de çeviri dersleri alıyoruz. Çok ama çok Türkçe kitap okumanız bence oldukça önemli ancak Türkçe kitaplarda da hata çıkabileceğinden buna hem Türkçe yayın okuyup hem de dilin kurallarına hakim olmak desek daha iyi olur.
Bizim okulumuzda yabancı dil zorunluydu, Fransızca, Almanca ve Japonca vardı ama bence bir dilde edebi çeviri yapabilmek için o dilin kitaplarını yoğun bir şekilde okumak gerekiyor ve çoğu zaman kendi derslerinizden ya da işlerinizden buna vakit kalmıyor. Ben ortalama derecede -okuduğumu anlayacak kadar- Fransızca öğrendim mesela ama çeviri yapmaya çekinirim şahsen. Çeviri yapabilmek için 1-2 sene Fransızca kitap okumam ve onları sindirmem gerekiyor bence.
Hangi dili seçmeliyim konusuna gelince; duruma ne açıdan baktığınıza göre değişir bu. Hiçbir dil diğerinden daha kötüdür diyemeyiz ama edebi çeviri konusuna gelindiğinde dillerin sağladığı ticari olanaklar birbirlerinden farklı olabilir, amacınız bu yöndeyse size sağlayacağı ticari olanakları da göz önünde bulundurarak seçim yapmanız gerekiyor. Tabii ki seçtiğiniz dili sevmeniz de çok önemli çünkü hayatınız o dille geçecek.
İş konusuna gelince, yukarıda söylendiği gibi kendinizi çeşitli yerlerde sürekli geliştirmeniz gerekiyor. Çeşitli projelere katılmanız gerekiyor. Zaten yayınevleri size çevirmeniz için metin (deneme metni) yolluyor başvuru yaptığınız zaman, bence yeteri kadar piştiğinizde başvuru yapabilirsiniz. Bu konuda kendi tecrübemden yola çıkacak olursak eğer, ben bütün başvurularımı mail ile yaptım şimdiye kadar, hiçbir tanıdığım yoktu, varsa bile kimseciklere haber vermedim (huyumdur), geri dönüş yapan yayınevleriyle konuşup anlaştım ve kendime bir yol çizdim, o yolda ilerliyorum, sonuçta tecrübeniz arttıkça daha iyi bir yere geleceğiniz bir gerçek.
Yine yukarıda dendiği gibi kendinizi aşmanız çok ama çok önemli. Üniversitede verilen eğitimin ne kadar yeterli olup olmadığı tamamen size bağlı bence, gittiğiniz üniversiteye göre de değişir elbette ama sonuç olarak size bir kapı açıyorlar ve siz o kapıdan içeri girmezseniz, kendinizi her gün biraz daha geliştirmezseniz kimse bir şey yapamaz. 
Okul hakkında anlattıklarımın ya da anlatmak istediklerimin çok büyük kısmını da @ilydious daha önce söylemiş zaten. Güzel söylemiş. Son olarak benim maille başvuru yapmış olmama bakmayın, yukarıda dendiği gibi ne kadar çok insan tanırsanız, ne kadar çok fuarlara giderseniz o kadar iyi. Sosyal olmanın, faydanıza olabilecek yerlerde çalışıp bağlantılar kurmanın (fuarlar gibi) iş hayatında size çok büyük getirileri oluyor. 