Evet, zor. Yazar rüştünü ispat etmiş bile olsa, bu asla değişmez; hatta üstündeki yük daha da artmıştır. Bu roman için de öyledir, kısa öykü için de. Bazen hikayelerini daha iyi anlatabilmek için kendilerini uzun ve derin araştırmalara sevk ederler.
Haklı olarak, nasıl bu kadar emin olabildiğimi sorabilirsiniz? Hayır, yazar değilim. Sadece hikayecilik dinamiklerini anlamak için kendimce deneylerim oldu. Her denenemde, basit bir hikayenin, anlatıdaki en ufak değişiklikte bile amaçlanandan ne kadar farklı bir çehreye bürünebildiğini yakından inceledim.
Mesleği yazarlık olan birinin, vermek istediği duygu ve düşünceleri eksiksiz biçimde aktarabilmek için ne kadar uğraş verdiğini, varın siz düşünün.
Elbette benimkisi, profesyönel olmayan birinin, oldukça kişisel deneyimi. Ve kısa sürede yazılmış, başarılı romanlar olmuştur. (Örnek: Vathek, üç günde yazılmıştır.) Lakin o romanları yazanların belli bir birikimle ve eserlerini çoktan zihinlerinde tamamlayarak işe koyuldukları gibi bir gerçek var. (Örnek: Vathek’in yazarı William Beckford, zamanının yüksek eğitimli ve birikimli soylularındandır.)
Kendinize sorun: Hikayecilik kolay olsaydı, kıymeti olur muydu? Hikayecilik kolay olsaydı, iyi ve kötü kitaplardan bahsedebilir miydik? Hikayecilik kolay olsaydı, belli yazarları över ve el üstünde tutar mıydık? Hikayecilik kolay olsaydı, aynı yazara ait işleri karşılaştırma ihtiyacı duyar mıydık? Kendinize sorun.