Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Kabuk - Zeynep Kaçar

Kitabın kendisine gelmeden önce…

Ne güzel şey insanın kendi dilindeki nidaları. Küfürleri ne güzel. Edepsizlikleri, delirmeleri ne güzel. Kendi dilinde gündelik bir konuşma yapması ne güzel. Sevmesi, nefret etmesi, bağırması ve geri kalan her duygusunu kendi dilinde yaşaması ne güzel… Çünkü dilin kendisi organiktir ve aynı şeyden bahsediliyor olsa bile asla tamı tamına aynı hissi vermez.

Kabuk, bir başka çeviri eser olan Amatka’yı bitirmemin ardından bize ait olanlara dalmak için elime aldığım kitap oldu. Şu anda 7. baskıda olan eser, aldığı övgüleri hak ediyor.

Zeynep Kaçar bizi bize öyle güzel anlatıyor ki, var olmayan diyarların insanlarının tepkilerini değil, ortak duyguların farklı dillerdeki karşılıklarını değil de her gün olduğumuz kişinin sözleriyle bu anlatımı taçlandırıyor.

Zaman zaman bilinç akışı tekniğine de kayarak her bölümde aynı ailenin 3 kuşaktan başka bir üyesini başrole koyuyor. Hepsi adım adım deliriyor. Delirmek ırsi mi? Yoksa delirmeleri için hayat onlara oyun mu oynuyor? Nedeni ne olursa olsun: deliriyorlar.

Başlarda takip etmesi zor, ama kimin kim olduğunu anladıktan sonra, Zeynep Kaçar’ın dile hakimiyetine de teslim olmanın ardından roman elden düşmeden akıp gidiyor.

Bir gecede 100 sayfa okuduğum roman 174 sayfa. İnsanın canını acıtan, ama bu acıya rağmen elden bıraktırmayan gerçekten güzel bir eser.

10 Beğeni