Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Hasan Ali Yücel klasiklerinden bahsediyorsunuz değil mi? Dediğiniz gibi Ingilizce aslından çevirmediyse çok garip. Hem de HAY serisi için. Üzücü. Olmamak ve yok olmak kesinlikle aynı değil.

1 Beğeni

Evet Hasan Ali Yücel Klasikleri. Ben de üzüldüm açıkçası biraz. Hatta emin olmak için tekrar baktım, aynen şöyle yazıyor.

Benim İngilizcem kitaptan, kendi kendime öğrendiğim yarım yamalak bir İngilizcedir. Onun için Fransızca, Türkçe bulabildiğim birçok çevirilere başvurarak çalıştım.

Daha sonrasında da yararlandığı yerli yabancı yazarları sayıyor.

2 Beğeni

E ama niye? Mavi Çatı yayınları Rus yazarları Ingilizce tercümeden çeviriyor rusça çevirmeni yok diye ki Ingilizce çevirmenleri de sanırım ingiliz dili 1. sımıf öğrencileri filan ve onu baya eleştirmiştim. Niye Ingilizcesi yarım yamalak birine çevirtmişler anlamadım. Belki bilen birileri vardır.

2 Beğeni

Sabahattin Eyüboğlunun pek çok çevirisi mevcut, kendisi bence en kıymetli çevirmenlerimizden biri ve Shakespeare’in başka bazı önemli eserlerini de çevirmiş. İngilizce aslından çevirmediği de doğru,
bu da kimileri için bir tartışma konusu ama kendisinin dil öğrencileriyle kıyaslanması epey yanlış olacaktır.

1 Beğeni

Yalnız, iki çeviri de sanırım Sabahattin Eyüboğlu’na ait. Çünkü iki çeviriyi de incelerseniz sadece ilk cümlenin farklı olduğunu görürsünüz.

Ayrıca "olmak yada olmamak"tan ziyade “var olmak mı, yok olmak mı” Türkçedeki anlamı için daha uygun. Çünkü o tiratta ölüm ve yaşamdan bahsediyor. “Olmak yada olmamak” daha şaşalı olsada, tirattaki anlama tam uygun değil.

Bu arada Can Yücel’in muhteşem çevirisini de(!) unutmamak gerekir: “Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin?”

3 Beğeni

İngilizcen yetersizse niye İngilizce bir eseri başka bir dilden çevirmeye çalışırsın be adam. Fransızca biliyormuşsun git Fransız Edebiyatı’ndan eser çevir. Gitmiş bir de Farsça’dan, Rusça’dan ve Eski Yunanca’dan da eser çevirmiş. Çevirdiği eserlerin hiçbiri de kıyıda köşede kalmış, kimsenin çevirmeye tenezzül etmediği kitaplar değil. İşin en kötü yanı da bu adamın bu kitapları çevirmesi değil, İş Bankası’nın HAY Klasiklerinde bu çevirileri kullanması.




1 Beğeni

Oncelikle “olmamak” ile “yok olmak” arasindaki en temel ayrim eserin, yazarin, karakterin dini inanislara ne taraftan baktigiyla ilgilidir. Din ve tanri kavramlarinin gucluce var oldugu bir eserde “yok olmak” kavramsal olarak yanlis bir ifadedir cunku bu baglamda yok olus diye bir sey yoktur.

Can Yucel’inki de muhtesem bir ceviri degil, muhtesem bir uyarlamadir. Kendisi orijinal eserden esinlenerek ceviri degil, yerellestirme vasitasiyla eseri bu toplumda benimsenecek hale getirmistir. Yalnizca ceviri, ceviri teoremleri, cevirinin esasi ve amaci gibi akademik acilardan bakildiginda Can Yucel kotu bir cevirmendir; cevirmen de degildir esasen. Lakin yerellestirme alanindaki basarisi tartisilamaz.

7 Beğeni

Can Yücel kısmında ironik yaklaştığım pek anlaşılmamış galiba. Şimdi düzenledim.

1 Beğeni

Heh. Parantez icindeki unlem duruma aciklik getirdi:)

2 Beğeni

Bu arada Can Abimiz yerelleştirme anlamında 66. Sone ile çıtayı arşa çıkarmıştır, bunu da unutmamak gerekir.

1 Beğeni

Hazır yeni filmi gelmişken Stephen King - Hayvan Mezarlığı’nı okumaya başladım.

Sanki çocukken okumuştum diye aklımda kalmış ama o zaman bitirmişmiydim yarım mı bırakmıştım hiç hatırlamıyorum :slight_smile:

Film vesilesi ile hafızamı tazelemiş olayım :slightly_smiling_face:

3 Beğeni

Ögrencilerle kıyaslamadım sadece öyle bir durum da var dedim. Ama kiymetli bir çevirmen olabilirsin ama iyi bilmediğin dilde gidip eser çevirirsen mantıklı bir hareket yapmış olmazsın gibi geliyor bana. Illa sayın Eyüboğlu mu çevirmeli, bu Ingilizcesi iyi değerli çevirmenlerimize ayıp değil mi?

3 Beğeni

Bahsettiğimiz Sabahattin Eyüboğlu 1973 senesinde ölmüş. Yani bu çeviriler 50 yıllık falan. HAY serisi de 2006 yılında başlamış. Yani örneğin; Utopia’da, Devlet’te, Hamlet’te, Macbeth’te veya Ömer Hayyam’ın Dörtlükler’inde daha iyi bir çeviriye rastladınız mı? Veya Sabahattin Eyüboğlu’nun bu çevirilerinde sıkıntılarla karşılaştınız mı? Belki de Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirilerinden daha iyi bir çeviri olmadığı için bu eserlerde onun çevirileri basılıyor ve yeni çevirilere ihtiyaç duyulmuyordur. Ayrıca sadece HAY Klasiklerinde değil, YKY’nin Kazım Taşkent Klasikleri’nde de onun İngilizce çevirisi var.

Yukarıdaki yorumlarda gördüğüm kadarıyla Sabahattin Eyüboğlu’nun biraz küçümsendiğini düşünüyorum. Bir düzine çevirisini okumuş biri olarak kendi fikrimi söylemem gerekirse, kendisi bana göre en iyi çevirmendir. Eğer bilmediği -iddia edilen- dilleri bu kadar iyi çeviriyorsa bilenler onu örnek alsın derim.

Bu arada küçük bir not:

5 Beğeni

Haksızlığa dur mu diyeceğiz yoksa boynumuzu mu eğeceğiz? Ölmek ve yaşamak yapacağımız seçimlere göre bundan sonra gelen aşama. Ben böyle hissetmiştim.

Ama zaten ilk ve ikinci mesajımda çeviriye dair herhangi bir büyük laf etmedim. Sadece keşke bu durum daha net olsaydı şeklinde bir serzenişte bulundum.

1 Beğeni

Zaten gördüğüm kadarıyla ikisi de aynı çeviri. “Olmak ya da olmamak” cümlesinin geçtiği çevirinin kitabını biliyor musunuz? Merak ettim bu farkın sebebini. Acaba o ilk cümleyi Sabahattin Eyüboğlu’ndan başka birisi mi değiştirdi?

Hayır bilmiyorum. Düne kadar hangi oyunda geçtiğini de bilmiyordum. Fakat söze aşinalığım vardı. Hatta KPSS’de de çıkmıştı olmak ya da olmamak şeklinde. :sweat_smile:

1 Beğeni

Klasiklerde HAY ve Iletişim’den daha iyi çeviriler görmedim bu doğru. Ancak keşke Ingilizce aslından çevrilse. Belki iyi bir çeviri ama Shakespeare’i orjinal dilinden çevrilmiş okumak isterim ben. Eyüboğlu’nun 50 yıl önce Fransızca ve diğer dildeki eserlerin yardımıyla çevirdiği eseri günümüzde Ingilizce aslından en az onun kadar iyi çevirebilecek bir çevirmenin olmadığını düşünmek de çevirmenlerimize haksızlık olurdu gibi geliyor bana.

2 Beğeni

E çeviriyorlar farklı yayınevlerinde. Mesela Alfa Shakespeare külliyatı yapıyor. Hamlet çıktığında da Sabahattin Eyüboğlu çevirisiyle kıyaslama yapmayı çok isterim. Dediğim gibi eğer Sanahattin Eyüboğlu’nunkinden daha iyi çeviriler olduğunu düşünüyorsanız, önerin, bilelim ve deneyelim.

Bu konuda diğer bir büyük çeviri kabul edilen ve İngilizce’den çevrilen Hamlet’in meşhur tiradı (Bülent Bozkurt çevirisi - Remzi)
Var olmak ya da olmamak, mesele bu.
Gözü dönmüş talihin sapanına, oklarına,
İçin için katlanmak mı daha soylu,
Yoksa, bir dertler denizine karşı silaha sarılıp
Son vermek mi onlara? Ölmek, uyumak…
Hepsi bu… ve bir uykuyla
Yürek sızısına ve bedeni bekleyen
Binlerce doğal darbeye son verdik diyebilmek.
Hangi insan gönülden istemezdi bu bitişi!
Ölmek, uyumak… uyumak, belki rüya görmek.
Ha! İş burda. Çünkü o ölüm uykusunda,
Şu fani bedenden sıyrılıp çıktığımızda,
Göreceğimiz rüyalar bizi duraksatır ister istemez.
İşte felaketi onca uzun ömürlü kılan da bu
Kim katlanırdı yoksa zamanın kırbaçlarına, küfürlerine,
Zorbanın haksızlığına, kibirli adamın hakaretine?
Hor görülen aşkın acılarına, adaletin gecikmesine,
Devlet görevlisinin kendini bilmezliğine;
Sabırla bekleyen erdemli kişinin,
Değersiz insanlardan gördüğü muameleye,
İnsan yalın bir hançer darbesiyle hesabı kesebilecekken
Kim katlanırdı, bu yorgun yaşamın yükü altında
Homurdanıp terlemeye,
Ölümden sonraki bir şeyin korkusu olmasaydı?
Sınırlarını bir geçenin bir daha dönmediği
O bilinmeyen ülkenin korkusu kafamızı karıştırıp
Bizleri, tanımadığımız dertlere koşup gitmektense,
Başımızdakilere katlanmak zorunda bırakmasaydı?
İşte bunları düşündükçe
Ödlek olup çıkıyoruz hepimiz,
Ve işte böyle kararlılığın doğal rengi,
Endişenin soluk gölgesiyle bozuluyor;
Bulutları hedef alan büyük ve iddialı atılımlar
Bu yüzden yörüngesinden sapıyor
Ve bir girişim olmaktan çıkıyor adları.

2 Beğeni

Ben yok demedim gerçi olup olmadığını da bilmiyorum. Ve aslına ne kadar sadık kalınmış, Eyuboğlu bile daha mı fazla sadık kalmış bunun farkına varacak donanıma sahip değilim sadece cümleler iyi mi ona bakabilirim ki zaten HAY klasiklerinde böyle bir sorun yok. Ancak kendi kişisel fikrim her şeyde olduğu gibi ölen değerlidir.

1 Beğeni

Bu konuda şahsa cevap niteliğinde değil, genel bir görüş belirtmek isterim.

Eyüboğlu’nun dili su gibidir. Lakin bu, çevirisinin muhteşem olduğu anlamına gelmez. Hedef metinle kaynak metni yan yana koyup cümle cümle kıyaslamadığımız sürece “çevirisinin” ne denli iyi olduğunu net olarak bilemeyiz. Bu şu yüzden önemli: Geçen sene çok mühim bir kitabın edisyonunu yapıyordum; dil ne kadar güzel size anlatamam, su gibi gidiyor. Öyle bir noktaya geldim ki az kalsın gereksiz yanda açık durması diye orijinal metni kapatacaktım. O esnada bir gözüm takıldı ki üst üste dört cümlenin orijinali çevirisinden TAMAMEN taban tabana farklı. Onun gözümüze batmıyor olmasının nedeni ise çevirmenin Türkçesinin çok iyi olması. Bunu fark edince bütün kitabı karşılaştırmayla baştan okudum ve neredeyse müdahale etmediğim cümle kalmadı. Hal böyle olunca iyi Türkçeye sahip bir çevirmenin illa muhteşem bir çevirmen olmadığının altını çizmek isterim.

HAY serisinde Eyüboğlu çevirilerinin kullanılmaya devam edilmesinin nedeni sizin dediğiniz gibi kendisinin çevirisinden daha iyi bir çeviri olmaması olabilir. Fakat yayınevinin hazır telif parası ödenmeyen “bedava” çeviri basmak varken kitapları baştan çevirtip telif ödemek istememesinden de kaynaklanıyor olabilir.

Bunun tam aksi örneği olarak Gönül Suveren’e hakikaten kötü çevirilerinden ötürü eleştiride bulunduğumda bana, “E Altın Kitaplar 30 senedir kadının çevirilerini basıyor, hâlâ basıyor,” da diyebilirsiniz. Ama bu çevirinin ve Türkçenin kötü olduğu gerçeğini değiştirmez. Eyüboğlu kötüdür demiyorum asla, karşılaştırılmadan bilinemez olduğunu söylüyorum.

Şu ifadeye ben de katılmıyor değilim. Biraz içim buruluyor. Lakin mesela o çevirmen ben değilim. Klasiklerden haz etmediğim gibi eski İngilizceye de modernine olduğum kadar hakim değilim. Lakin muhteşem çevirilere imza atabilecek insanlar olduğunu düşünüyorum.

Kendi adıma X dilden İngilizceye, sonrasında Türkçeye çevrilmiş metinleri okumuyorum. Bir çevirmen olarak çeviride ne kadar çok şeyin kaybolduğunu bildiğimden eserin suyunun suyunu içmeyi tercih etmiyorum.

7 Beğeni