Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Ben bir anne değilim doğal olarak, çünkü babayım. Dolayısıyla anne olmayan anlayamaz dediğiniz şeyleri bilmem mümkün değil. Ancak bütün kadınlardan beklentiniz; rahat, hazzrol, doğum yapılacak, doğur ve İYİ BİR ANNE OL galiba.

7 Beğeni

İthak bilimkurgu serisinden Frankenstein’i okuyorum.
Şu an ortalardayım şimdilik yavaş ilerliyor bakalım ileri de neler olacak. Ama az çok tahmin ediyorum ne olacağını :slight_smile:

Edit : Kitabı bitirdim. Gereksiz detaylar olmasa daha iyi diyebileceğim bir kitap. Genel anlamda güzeldi. Frankenstein kimmiş neymiş öğrenmiş oldum.

Sabah trende Uzaktan Kumandalı Kız ’ ı okumaya başlayacağım. Varana kadar bitmiş olur.

2 Beğeni

Öyküdeki görünmezlik fikri ne kadar fantastik gibi görünse de, yazarın bu görünmezliği bilimsel bir şekilde öyküsünde sunması nedeniyle ‘Görünmez Adam’ bu serinin içinde yer aldı diyebilirim.

6 Beğeni

Teftiş - Josh Malerman

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, merak ettiren akıcı bir akışı var kurgunun.

Hikayenin çarpıcı ve özgün bir hikaye olduğunu söyleyemem, okurken ara ara Silo serisini okuyormuş gibi bir his oldu bende. Hikaye çok benzer bir hikaye değil ama “üst akıl” benzeri bir oluşumun, kurulun gerçeği eğmeleri, bükmeleri ve gizleyerek birey ve toplum için “doğru” şeylere karar veriyor oluşu Silo serisine benzer bir kurgu hissi yarattı bende.

Kitabı 4-5 gün önce okudum, okumaya devam ettikçe hikayenin nasıl sonlanacağına dair bir fikrim oldu ve aşağı yukarı benzer bir şekilde sonlandı hikaye.

Kafes kitabı bence Malerman’ın laneti gibi bir şey oldu, ondan ne okusam ister istemez Kafes ile kıyaslıyorum. Carol Gömülmeden, Teftiş kitapları akıcı, merak ettiren özellikle Teftiş kitabının satır araları üzerinde düşünmeye sevk eden güzel kitaplar olmasına rağmen şu ana kadar Kafes dışında okuduğum 4 kitabı da Kafes’in özgün kurgusunun yarattığı seviyeye ulaşamadı.

Kitabı okumayı düşünenler, kitabın akıcı, merak ettiren okumaya devam ettiren bir akışı var okumayı düşünüyorsanız, tavsiye ederim.

Kitabın arka kapağında yer alan tanıtımlarda herkes bir başka kitaba benzetmiş ben de genel anlamda, izole edilmiş kapalı bir çevre ve gerçeği eğip, bükerek toplumu yönetenler nedeniyle Silo serisine benzettim.

14 Beğeni


Lovecraft’ın Külleri-Nick Mamatas

Roman ilk çıktığında ilgimi çekmiş fakat hem yazarını bilmediğim için hem de hakkında pek bir yorum görmediğim için ya kötü çıkarsa diye almamıştım. Geçen indirimde görünce alayım dedim ve iki üç oturuşta bitirdim.

Kitaba korku romanı diye başladım fakat polisiye-gizem türünde bir kitap çıktı. Bir cinayet ve onun etrafında dönen bu hikaye Lovecraft göndermeleriyle ve amatör yazarlardan oluşan karakter kadrosuyla orta düzeyde bir romandı diyebilirim. Dili çok iyi olmasa da ilgiyi belli bir düzeyin üstünde tutmayı başardı. Sonuç olarak rahat okunan, kafa dağıtmaya yarayacak tabiri caizse sabun köpüğü bir roman okudum.

9 Beğeni

Frank Halberd - Dune Çocukları
Evet üçleme bitti. Tek kelime ile hayran kaldım seriye. Muhteşem bir kurgu. Karakterler, dünya, olaylar döngüsü, aşk, din, politika, siyaset, ticaret… ne ararsanız bulunabilecek bir eser. Paul Atreides karakteri gönlüme ayrı bir giriş yaptı ve Stilgar abimiz. Dune Arnavutlarindan kendisi.:sweat_smile::joy: Yanlız bu kadar etkilemesine rağmen çok büyük bir pişmanlığım oldu. O da seriyi çok bölük pörçük okudum. İlk kitaptan belkide 6 ay sonra 2. kitap, ardından araya 2 3 kitap koyduktan sonra 3.kitaba başladım ve 4te 1inde iken Zaman Çarkı girdi araya. Ondan sonra da Dune Çocuklarını bitirdim. Seriye bu hiyaneti yaptığım için çok üzgünüm. Dune serisini okumaya niyetli arkadaşlara vereceğim tek tavsiye kesinlikle hepsini beraber okumaya gayret göstersinler. Kurgu çok sıkı ve en ufak kopuklukta olaylar zincirini kaçırabilirsiniz. Ayrıca seride sanki haddinden fazla Arapça kelime ile haşır neşir oluyoruz. Bazen paragrafı anlayamayabiliyorsunuz. Bu kadar meth ettiğim serinin sadece sonunu beğenmedim. Seri gözümde platin 10 puan ama sonu bronz 10. Dune çok ayrıcalıklı bir seri umarım filminim hakkını verirler.

9 Beğeni

Dresden Dosyalarının ikinci kitabı olan Kurtadamları okudum. Harry Dresden maceralarına kaldığı yerden devam ediyor. Harry başını beladan belaya hatta aynı anda bir sürü belaya sokarak işleri sarpa sarıp, sonra teker teker çözerken; Jim Butcher da bu olayları bize akıcı bir şekilde, bizi yormadan anlatıyor. Kitabın temposu neredeyse hiç düşmüyor. Kurtadamlarla ilgili pek kitap okumasan da onları 3 farklı türe ayırmış olması oldukça hoşuma gitti.

Okurken müthiş eğlendim. Bir adam nasıl bu kadar şanssız olabilir. Nasıl başını bu kadar belaya sokabilir hem de aynı anda. Ve İşler bu kadar çıkmazdayken nasıl bunlardan sıyrılabilir. Yani eğer Harry Dresden’den bahsediyorsak o zaman normal sonuçta, o; günümüz Amerika’sında yaşayan, iş için gazetelerin sarı sayfalarına ilan veren, işsiz, beş parasız bir büyücü.

Serinin diğer kitaplarını kısa sürede temin edip okumayı düşünüyorum. Ne yazık ki -araştırdığım kadarıyla- ülkemizde sadece beş kitabı çevrilmiş. Halbuki seri 15 kitaptan oluşuyormuş. Ayrıca beşinci kitap 2015’te çevrilmiş. Devamı gelmeyecek gibi duruyor. Eğer öyleyse yazık olur.

11 Beğeni

Ateş Yakmak – Jack London

Kuzey topraklarında bir yasa vardır Asla tek başına yola çıkma ve soğuğa saygı göstermeyi, buz gibi havayla mücadele etmiş adamların bilgelikleri karşında hürmetle eğilmeyi görev edin.

İnsanın doğaya karşı mücadelesinin kazananı duruma, mekana, şartlara ve savaşın taraflarının becerilere göre değişiyor. Savaşın tarafları dedim ama doğanın pek de umurunda değil bu savaş, hatta doğa taraf bile değil. O kuralları koyar ya o kurallara uygun davranır bazı uzuv eksikliklerin olsa da hayatta kalırsın ya da ölürsün.

Kitap 3 kısa öyküden oluşuyor. Farklı tarihlerde yazılmış olan aynı isimli İlk 2 öykü benzer olaylar dizisi var. Her 3 öyküde doğanın insanın karşısına çıkardığı zorlukları yenme veya yenilme yani doğaya karşı hayatta kalma hikayesi.

Kitapta yer alan öyküler:

  • Ateşi Yakmak (1908)
  • Ateşi Yakmak (1902)
  • Yaşama Azmi

Bu arada yanılmıyorsam kitabın editörlüğünü @DamlaGol yapmış

10 Beğeni

Zaman makinesi - H.G. Wells

Bu kitabı yorumlamak benim için çok zor.Kitabın en beğendiğim özelliğinden bahsedecek olursam, merak unsurunun devamlı canlı kalması ve kendisini okutturması diyebilirim.Kurgusuna ve hikayesine 2019 yılından bakarak “basit” demek yazara büyük haksızlık olacaktır doğrusu çünkü yazar bu kitabı kaleme aldığında takvimler 1895 yılını gösteriyordu ve Wells kesinlikle yaşadığı çağın ilerisinde bir insan.Tüm bunları kabul ettikten sonra kitabın artık yılların getirmiş olduğu bir yaşlılığa sahip olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Beklentimi karşılamadı diyemem çünkü 1895 yılında yazılan bir bilimkurgu eserinden daha ne bekleyebilir ki insan? Ağızda hoş bir tat olarak kalan türünün öncüsü olmuş bir eser.Bu kitaba 1 ve 5 arasında istenilen puan verilebilir, verilen her puan için kolaylıkla haklı gerekçeler bulunacaktır.

Puanım 3/5

12 Beğeni

@Ufuk önerisiyle aldım ve okudum ya da fotoğraflara baktım mı demeliyim. Selahattin Giz koleksiyonu’ndan seçilen fotoğraflarla ve o günün gazetelerinin ilk sayfalarıyla Ebedi Şef Atatürk’ün ölümü sonrası Türk milletinin Atatürk’e olan sevgisini, minnettarlığını, Milletin ulu önderin ölümünden duydukları acıyı fotoğraflarla anlatıyor kitap.

Gazetelerden

Bugün gelinen durum için Siyasal İslamcıların ikiyüzlülüğü için söylenecek çok şey var ama ne bu başlık bunların yeri, ne de…

Behçet Kemal Çağlar’ın bu şiirini de paylaşmak istedim.

O ışık saçların, o alev sözlerinle
O gök gözlerinle sen.
Ey ıssız geceler içinden
Bize eşsiz sabahı getiren!
Ey asırlardır dul bayrağın eşi
Ey geceyarılarımızın güneşi
Ey ışık saçlar
Ey yele kaşlar
Ey çekilmiş hançer bakışlar
Ey fikri döven şakaklar
Ey kalem parmaklar
Ey ay-yıldızlı el
Ey en güzel
Ey en büyük
Ey Atatürk!

İrkilmez Ata çocuğu irkilmez:
Zaptedilmez, Atam, zaptedilmez
Biz varken senin hisarının burçları:
Bakışlarımız kılıç uçları
Bekliyoruz devrimini biz.
Çökmeyeceğiz diz
İsterse hayat zehrolsun
İsterse refah kahrolsun
İsterse kurşun düşsün yanımıza belimize
İsterse geçinmek için bir dilim
Kuru ekmek geçmesin elimize.
Halel gelmez bizim ateşimize;
Dünya düşse peşimize
Yer sarsılsa yerinden
Ne senden geçeriz, ne senin eserinden.

16 Beğeni


Philip K. Dick’ in Galaktik Çömlek Tamircisi’ ni okudum bitirdim. Çok fazla sıkılmadan hatta hiç sıkılmadan, merakla okuanabilecek bir kitap. Çevirisi iyi bence. Konusu görece güzel sayılabilir. Filmini yapsalar gişede çakılır ama okuması zevkli. ‘‘Hmm bu adamın kitapları okunur’’ hissi uyandırdı. Okuduğum ilk kitabıdır da kendisi.

Bu kitapta tek eleştirilecek şey BASIMI. Çok fazla basım hatası gördüm sanki ey Alfa Yayınevi. !!

15 Beğeni

Askerdeyken Charles Dickens’ın Büyük Umutlar kitabına başlamıştım. Daha ilk sayfalardan yazarın mizah becerisi beni kitaba çekti. Atmosfer yaratma konusunda da benzer bir kabiliyet söz konusu. Klasikler söz konusu olduğunda çok güzel çeviriler de oluyor, bu da onlardan bir tanesi. Tavsiye ederim.

6 Beğeni

Ben gözümde yaşlarla çevirmiştim sayfaları.

1 Beğeni

Alçaklığın Evrensel Tarihi - Jorge Luis BORGES

Okuyacak olanları çok değişik bir metin bekliyor. Borges ne düşünmüşse gerçekten korkusuzca yazmış. Borges’in gazeteye yazdığı din, peygamberler, zalimler, alçaklar hakkında çok farklı özgürce yazıların birleştirilmesiyle oluşmuş, gerçek ile hayalin birleştiği enfes kurgulardan oluşuyor kitap. Olayı anlayıp kendinizi kaptırdığınız zaman oldukça keyifli bir okuma oluyor. Bazı yerleri anlamak için bir kaç kere okusam da sıkılmadım, benim için güzel bir okuma oldu.

7 Beğeni

Toplu Öyküler Serisi’ni de okumanızı tavsiye ederim. Harika öyküler var. Bazılarına hayran kalacağınızdan eminim. :slight_smile:

2 Beğeni

Teşekkürler. Not alınmıştır. :slight_smile:

1 Beğeni

Yaşlı Adamın Savaşını okudum (hakkında detaylı bir görüş yazacağım) sonrasında ikinci kitabın Son Koloni olduğunu düşünüp onu okudum ama aslında 3. Kitapmış ama okurken hiç belli olmuyordu. Yani bir şeyler yaşanmış gibiydi ama Perry zaten kendi başından geçenleri anlatıyor kitabın başında. Hayalet Tugay’a göz gezdirdim ve Son Koloni’de de sık sık geçen bir konu hakkında olduğunu gördüm. Sanıyorum yan kitaptan hallice bir şey bilmiyorum Son Koloni’de o kadar çok bahsi geçiyor ki konunun ve o kadar çok ayrıntı veriliyor ki okurken hiç boşluk bırakmadı kafamda sadece Odinlerin neye benzediklerini anlayamadım bir türlü.

Her neyse daha önce de bir serinin kitaplarının sırasını karıştırıp okumuşluğum olmuştu. Sanırım aklı biraz havada bir oyuncuyum.

Karışık duygular içindeyim şuan. Hayalet Tugay’ı okuyup okumama konusunda kararsızım.

6 Beğeni

Yıllar önce okumuştum ancak son dönemde her kitaplığa baktığımda tekrar gözüme çarpıyordu. Bugün başladım ve yarıladım. Her şey bıraktığım gibi yerli yerindeydi; güneşin altında ışıl ışıl parlıyordu mercan adası ve çocuklar hâlâ oradaydı. İlk okuduğumda fark edemediğim bir şey dikkatimi çekti bu defa, diyaloglar ve anlatım fazla şiirsel geldi. Karakterlerin çocuk oluşundan mı, yoksa yazar ya da çevirmenin tercihinden mi bilemedim.

13 Beğeni

Madde 22 - Joseph Heller

Güzel bir siyasi - askeri hiciv örneği. Uzunluğu kimsenin gözünü korkutmasın. Akıcı ve güzel bir roman. Ah o yirmi ikinci madde. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık…

9 Beğeni

Evet. :slight_smile: Okuduğuna çok sevindim. O aynı isimli iki öykü Jack London’ın öykücülüğünün ve kurgularının nasıl geliştiğini kıyaslamaya da yarıyor. :slight_smile: 1902’de yazılan, gençler için hazırlanan bir dergide yayımlanmıştı diye hatırlıyorum. Sonra işler ciddileşiyor.

5 Beğeni