Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi kitabını okudum.

Yazarın okuduğum ilk kitabı oldu. İşlenen cinayetin, kurban-katil ilişkilerinin belli olduğu bir içerik olan kitap, kısa olmasına rağmen sizi teslim alıyor. İftira mı yoksa gerçekten o suçu işlendi mi belli olmayan Santiago Nasar’ın öldürülmesi ve buna bütün halkın göz yumması ilginç bir şekilde aktarılmış. Otopsi bölümünde biraz midem bulandı. Çok detay anlatılmış ama bir yandan da hoşuma gitti. Kitabın başlangıcı ile bitişi arasında 1-2 saat gibi kısa süre olmasına rağmen; geçmişi, geleceği ve şimdiyi anlatması çok hoşuma gitti. Yazarın başka eserlerini de listeme aldım. Cinayeti işleyen ikiz kardeşler ise çok az bir ceza alıyorlar. Bu da nasıl bir adalet sistemi olduğunu gösteriyor.

Kısa sürede okunacak ve okunduğu zaman hayatı sorgulatacak güzel bir kitap. Puanım 9.5/10.

9 Beğeni

Bu yorumu okuduğuma üzüldüm. Elimde serinin ilk kitabı var ve Marie Lu’ya olan şüphelerimden başlamak konusunda kararsızdım. Şimdi iyice soğudum.

Daha önce Marie Lu okumadım da ama Warcross’dan sonra etrafdaki övgülerden falan merak edip almıştım. Ama hep abartılıyor gibi hissediyorum. Warcross serisine de ısınamadığım için almadım yanılıyor muyum gerçekten merak ediyorum.

STEPHEN KING—YABANCI

Kitabın 300 sayfası bitti. Son derece akıcı ve merak içinde bırakan bir roman olmuş. Ama KING abimize pek yakışan son sayfalara kadar süren gizem olayı bu romanda erken çözülüyor. Kitabın 300. Sayfasındayım ama artık neyin ne olduğunu az çok anlamış gibiyim. Bir de sanki KING abimiz tarz değiştirmiş veyahut bu kitabı KING yazmamış, yazdırmış. Sakın bana kızmayın bu amerikalı yazarların sıklıkla başvurduğu bir yoldur.

Bill Hodges üçlemesini okumuşsunuzdur umarım. Yabancı bir anlamda üçlemenin devam veya yan kitabı gibi.

Evet doğru dedin. Kitabı okuduysan şayet yazım tarzı sanada farklı gelmedim? Nerede o KING abimizin derin betimlemeleri. Kitabı okurken sanki HANNAH romanı okudum hissettim. KING romanlarında bir odanın tasviri nİ yaparken 3 sayfa yazardı. Dişi çok basitleşmiş geldi bana. Eski KING tadı alamadım. Hani kurgu da çok iyi yada özgün değil.

Bana dediğiniz gibi gelmedi ama elbette bu ne beklediğiniz ile ilgili.

King sürekli arayışta olan bir yazar, sadece korku gerilim yazıyor demek ona haksızlık olur. Özellikle son yıllarda yayıncısı ve temsilcisinin sipariş kurgu işleri dayatması da olmadığı için bir kurgu içerisinde farklı türler içerisinde görülebilecek kurgu üretimleri çoğalmaya başladı. Bill Hodges ile King tarzı polisiye yazmaya başladı ve Yabancı ile bunu biraz daha geliştirdi, 2020 'de çıkması beklenen Bill Hodges devam kitabıyla bir anlamda King tarzı polisiye yazma arayışını sürdürecek gibi.

Sizin gibi düşünmüyorum, ama elbette ki tüm bunlar öznel yargılardır.

4 Beğeni

Okuyun bence. Okurken sıkılmazsınız hızlı akıyor. Sadece türe hakimseniz kurgusu biraz basit gelir. Çerezlik bir kitap olarak okuyun gitsin.

Dracula - Bram Stoker (Alfa Klasik)
Dex’ten aldığım Dracula’dan çok daha iyi buldum, belki psikolojik olarak böyle şartlandığımdan oldu. (Dex’ten aldığım kitabı bitir-e-medim) Kitap 1897’de yazılmış, korku edebiyatının belki de en eskilerinden. Hemen hemen yarısında olduğum kitapta ilginç bulduğum şey Profesör Van Helsing’in tek bir kişiye farklı farklı bireylerden kan nakletmesi oldu. Ben de merak edip kan nakli tarihçesine baktım ve böylece kan grubu aşamasının, kitabın yazımından 3 yıl sonra keşfedildiğini öğrenmiş oldum.

8 Beğeni

Vayyyy bunu öğrendiğim iyi oldu…

1 Beğeni

Beşinci Çocuk - Doris Lesing

Yazara 2007’de Nobel Edebiyat Ödülü kazandıran, kendisi kısa ama yarattığı düşünceler uzun sürelere yayılan bir eserdi.

Beğenmeyi beklemiyordum yahu; ama 1 günde okudum.

Mutlu aile durmaksızın çocuk sahibi olur. Korunma yöntemlerine karşıdır ve bebekler ardı ardına, araya zaman konmadan gelir ve gelir. Ta ki beşinci çocuk Ben’e kadar.

Annesi tarafından daha anne karnındayken sevilmeyen, babasının asla çocuğu olarak görmediği şiddet eğilimli, çevreye karşı duyarsız, bedensel olarak aşırı gelişmiş Ben. Roman Ben karakteri ve annesinin yaşadığı süreçler bakımından kült korku klasiği Rosemary’nin Bebeği’ni fazlasıyla hatırlatıyor. Tek farkla: Ben, Şeytan’ın bedene bürünmüş hali değil. Peki Ben ne? Ailesinin düşündüğü gibi bir uzaylı mı? Kendine has türün parçası mı? Yoksa akrabalarının ve babasının hemfikir olduğu ve denedikleri üzere, uyutulması gereken bir çeşit azgın hayvan mı?

Ben, pek çok şey olabilir; ama en çok toplumun çirkin bir aynası. Modern insanın iki yüzlülüğü ve ben bilirimciliğinin, geri kafalı insanların sorumsuzluğunun bir yansıması. Güzel zamanlarda, ışığa üşüşen sinekler gibi, ailenin dar gelirini hiçe sayarak büyük evi dolduran akrabaların işler ters gittiğinde nasıl çekip gideceğinin göstergesi. Doğaya meydan okuyan Harriet ve David’e doğanın bir cevabı. Freud’un “toplumun mutlu ailelerle kendini huzurlu hissetmediği” yönündeki düşüncesinin bir kanıtı. Ve en önemlisi, mutluluk denen olgunun ne kadar kırılgan ve ne derece güvenilmez olduğunun bir tezahürü.

Birgün Gazetesi’nde incelemek için okumaya başlamıştım. Malum bir hastane sahnesi hariç öyle aman aman gerilmedim, ama böyle rahatsız edici bir konuyu bu kadar akıcı anlatabildiği için Lessing’e epey saygı duydum.

Binboğalar Efsanesi - Yaşar Kemal

Henüz çok başındayım, ama halk söylencelerini dinlermiş gibi bir dili var. Bazı kelimeler öyle yöresel ki daha önce hiç duymamışım. Eh, Yörükler’in hikayesi sonuçta anlatılan. Ailemde hiç Yörük olmadığı için de okurken hayatıma yeni kelimeler giriyor.

Hızır ile İlyas buluşacak bakalım. Bu buluşmayı gözüyle görebilecek kadar günahsızların bir dileği kabul olacak. Hıdırellez zamanı. Yörükler’in duası kabul olacak mı acep? Merakla okuyorum.

11 Beğeni

Belki biliyorsunudur ama ben yinede sotliyeyim bu seri bir üçleme.

Binbogalar efsanesi üçleme değil, tekli kitap…

Bu benim Yaşar Kemal YKY listem, Forumda konusu yok galiba belki @fortknoxt müsait olduğu bir zaman buna da el atar.

10 Beğeni

O kadar çok konu açtık ki arada açmak isteyip açmayı unuttuğum yazarlar olabiliyor. Şimdi kendime kızdım böyle bir yazarın kitaplığı neden açılmadı diye. Hemen ilgileniyorum. :wink::wink:

6 Beğeni

Binboğalar Efsanesi, benim gözümde İnce Mehmed’ten bile öndedir. Okurken boğazınıza bir yumru yapışır, kırsaldaki değerlerin, kentlerde nasıl yok oduğunu gösteren harika bir kitaptır. Köyde yaşayan rahmetli dedem ve onun anlattıklarıyla hep dedemlerle özdeşleştirmiştim yörükleri.
Okumamış olduğunuzdan çok detaya girmiyorum 1-2 karakter vardı hikayesi geçen ama eksik kalan onun dışında çok etkileyici bir kitaptır. İyi okumalar dilerim.

2 Beğeni

Ben çocukken Hızır İlyas kültü bizim köyümüzde vardı, şimdi kalmamış. O gün için hazırlıklar yapılır, yiyecekler hazırlanırdı.

Ben de kitabı ilk okuduğumda çok gençtim ve kitapta olan bazı şeylerden çok etkilenmiştim

Yazarın Ağrıdağı Efanesi ve Üç Anadolu Efsanesi kitaplarını görünce seri zannetmiş olabilir. Üç Anadolu Efsanesi’ni okumuştum bir seriye ait olduğuna dair herhangi bir emare yoktu.

@Muhammed_Deger Tekrar bir kontrol etsen iyi olur.

1 Beğeni

Olabilir, o şekilde düşünülmüştür muhtemelen, 3 kitap da efsanelerden beslenen anlatılar…

1 Beğeni

Kitaptan kontrol ettim yanlış hatırlamışim. Ağrıdağı Efanesi ve Üç Anadolu efsanesi ve Binboğalar kitabını bir üçlemenin parçası sanıyordum. Ama birbirlerinden bağımsız olarak.

2 Beğeni

@alper kardeş aslında konu açılmış. :hugs::hugs::hugs::hugs:

Yaşar Kemal Kitaplığı ( Yapı Kredi Yayınları)

Arama kısmında arama yapınca çıkmadı. Ancak benim elimde bulunan kayıtlara baktığımda konunu açılmış olduğunu gördüm. Hemde konuyu bizzat ben açmışım :pray::pray::pray:

Arada böyle karışıklıklar olabilir. Affınıza sığınıyorum. :hugs::hugs::hugs:

3 Beğeni

Ben de diyorum sanki konu vardı :slight_smile: Hatta ben karşılaştırma için kullanmıştım diye hatırladım.

1 Beğeni