Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

isaac-asimov-vakif-resim1-660x330

Dün Isaac Asimov’un Vakıf serisine başlamış oldum. İlk kitabın yarısına geldim sayılır. Muazzam bir kurgusu var ve karakterler arası diyaloglar harika. Bir yandan iyi ki başlamışım seriye diyorum ama diğer yandan da üzülüyorum. Serinin 5. ve 7. kitabı eksik çünkü. :frowning:

15 Beğeni

Bu kitabı bitirdiğimde acayip sinirlendim. Çünkü yazar ya ne yaptığını bilmiyor ya da bile isteye kendi topuğuna sıkmış. Böylesine güzel bir hikayeyi bu şekilde anlatmasının-baltalamasının başka açıklaması olamaz.

Baştan başlayayım, hikayemiz insanlardan hem ömür olarak 3 katı fazla yaşayan hem de fiziksel olarak çok daha büyük olan ve insanları evcilleştirip onları yeri geldiğinde besin olarak kullanan, yeri geldiğinde ise tasma takıp gezdiren, dövüştürüp (evet tıpkı bizim köpeklere,horozlara  yaptığımız gibi) bahis yapan, müzik yaptırıp eğlenen hatta sirklerde, hayvanat bahçesinde sergileyen "battallar"la ilgili. Kitabın mottosu, orijinal adında olduğu gibi ve çoğu yerinde geçen “her çocuğun bir insanı olmalı” şeklinde başlıyor. Bizim hayvanlar için kullandığımız ‘ekolojik yaşam için çok önemli, onlar olmazsa bunlar olmaz, bunlar olmazsa şunlar olmaz ve doğanın dengesi bozulur’ şeklindeki yorumlarımızın aynısını battallar insanlar için kullanıyor. Hatta battaların bazı düşünürleri ‘battaların soyu insanlardan geliyor’ diye yorumlarda bulunuyor (tanıdık geldi değil mi ? ). Tüm bu düşünceler kitaba rahatsız edici (tabi bizim için) bir güzellikte yedirilmiş.
Ama ne olduysa bundan sonra oluyor. Yazar birden kullandığı dili bırakıp epik bir anlatı çabası içine giriyor. Oldu bittiye getirilen bir savaş, en son da ise -bence hikayeye yedirse çok daha güzel olacak olan-battalların efsaneleri ile ilgili şiirler, mitler ekleyip kitabı bitiriyor. Ve bütün kitap boyunca konuyu o kadar basit anlatıyor ki kitap açıkçası yavan kalıyor. Sanki bütün kitap geçiştirilip okuyucuya ‘al bununla idare et’ deniliyor. Ve işte ben de buna sinirleniyorum. Başucu bir kitap olma potansiyeli var iken parçalanıp atası bir kitaba dönüşüyor. Kitapla ilgili en son şikayetim ise didaktikliği gözümüze gözümüze sokması. Aslında hiç gerek yoktu, zaten konunun kendisi yeterince ders verici nitelikteydi.

Sonuç olarak ilk kısmı okurken çok heyecanlanmış, nihayet güzel ve farklı bir kitap demiştim. Fakat sonrası bir hüsran oldu. Ne yapalım artık önümüzdeki kitaplara bakacaz.

Kitabı delidolu’dan okuyoruz. Kusursuza yakın bir çeviri ve editörlük gördüğü belli. Kapak şahane. Umarım 'Malazan’ı da onlardan okuruz diyip, ben de yazar gibi anlatmak istediklerimi karmakarışık bir şekilde bitireyim.

Sonuç olarak kitaba puanım, çok daha fazla not vermek istesemde 5/10

11 Beğeni

Kitabın yarısında değişen anlatım tarzlarını ben de sevmiyorum ama konu güzelmiş. Yine de son kısmı tatmin etmeyecek gibi. Böyle olunca da insan okumak istemiyor.

2 Beğeni

Konunun çok irdelenmeden yüzeysel anlatılması ve sonun tatmin etmemesi, anlatım tarzının fazlasıyla önüne geçiyor ki bir yerden sonra tarzın değişmesini çok da umursamıyorsunuz.
Gerçekten büyük hayal kırıklığına uğradım keşke Ursula bu kitabı yazsaydı. Ortaya muazzam bir şey çıkardı. Esasen kitap hikaye itibariyle Hainli Döngüsü’ne de o kadar uyuyor ki. (Hakkaten ha :thinking:… Al işte hayıflanacak başka bir şey daha çıktı :slightly_frowning_face:)

1 Beğeni

Kitapların son kısımlarına çok dikkat ediyorum aslında. Hani ben o kadar çok alternatif üzerinde duruyorum ki içlerinden ilk akla gelen sonla karşılaşınca insan “peeehhh” diyor. Bir noktada tatmin etmesi lazım. Kabul edilebilir olmalı.

Kitap okumak isteyenlere tavsiye etmiyorum. Ama kitap yazmak isteyenlere önerebilirim, kitap yazılırken ne yapmamaları gerekir, bu kitap iyi bir örnek olur. Sadece iyi bir fikir yeterli olmuyor maalesef.

1 Beğeni

İvan Aleksandroviç Gonçarov/Oblomov

oblomov_ciltli

Kitabın siyasi ve toplumsal yönden önemi sitedeki bir inceleme yazısında oldukça güzel bir biçimde yorumlanmış. Bu yüzden o kısmı geçiyorum.

Kitabın bazı yerlerinde bence sakız gibi uzayan gereksiz bölümler var. Eğer tefrika halinde yayınlanıp sonradan toplansa anlardım, ama Gonçarov bu eseri tek seferde ve çok kısa sürede yazmış. Yani daha bütünlüklü olabilirdi. Üç yüzüncü sayfaya geldiğimde bütün bunların yüz sayfada da anlatılabileceğini düşünmüştüm.

Yaygın kanının aksine Oblomov yalnızca tembel bir adam değil. Onunki çok başka bir sendrom, gerçekten de tam bir “Oblomovluk.” Hayattan bezmiş, kendi iyiliğini dahi düşünmeyen, saf bir karakter. Tembel insan keyfine ve çıkarına düşkündür; ama o, kendi menfaati için olduğunu bildiği halde kılını kıpırdatamaz. Kitabın içine girip Oblomov’a tekmeyi basıp onu yataktan kaldırmak için neler vermezdim.

Bazı sayfalarda üç ayrı zaman kipi görmek mümkün, bu da eğer kiplere dikkat ediyorsanız rahatsız ediyor. Ama kitabın %95’i -di’li geçmiş zamanla yazılmış.

Romanın hatırı sayılır kısmı tam bir aşk romanı. En ufak ayrıntısına kadar (iltifatlar, nazlar, tripler) bir ilişkinin yeşermesini, gelişimini ve sonucunu izliyoruz. Böyle şeyler okumaktan hoşlanmıyorsanız romanın bu kısımları biraz iç bayıyor.

Bazı yerler oldukça kopuk. Mesela beş yüz sayfadır bildiğimiz bir karakterin, tam da romanın bitmesi yakınken tüm çocukluğunu ve gençliğini anlatmaya başlıyor Gonçarov. Sanki o karakteri ilk kez anlatıyormuş gibi bir hava oluşuyor. Bu kısımları en başta anlatmalıydı bana kalırsa.

Dili akıcı, ama bahsettiğim ve gereksizce uzayan yerler sebebiyle akıcılık biraz sekteye uğruyor. Yine de okunması kolay.

Her şeye rağmen etkileyici ve önemli bir roman. Klasikleri ve özellikle Rus Edebiyatı’nı seviyorsanız bence okudum demeniz gereken bir eser. Ama vaktiniz kısıtlıysa, zaten klasiklerle de aranız pek yoksa, hele ki Rus Edebiyatı’na başlamadıysanız veya başlayıp çok da sevmediyseniz, sizlik bir kitap değil.

Alakasız bir not: Sanırım Rus Edebiyatı’ndan en çok Bulgakov’u sevdim.

8 Beğeni

Edith Nesbit’in Ejderha Kitabı’nı okudum.

İçinde 8 tane güzel mi güzel ejderhalar ile ilgili masalımsı hikaye barındıran çok güzel bir kitap. Yazarı ilk defa duydum ve ilk defa bir eserini okudum. Bazı eserlere ilham kaynağı olan bir kitapmış. Ben çok beğendim. Yüzümde hep bir gülümseme ile okuttu. Tavsiye ederim. Aşağıya içindeki öyküleri ve genel olarak konularını yazacağım. Puanım 9.2/10.

  1. Canavarlar Kitabı: Yeni kral olan küçük çocuğun ejderha ve yaratıkları keşfetmesi anlatılıyor.
  2. James Dayı: Prenses ve dayısı James’in maceraları anlatılıyor.
  3. Ülkenin Kurtarıcıları: Ülkeyi ejderhadan kurtaran abi ve kız kardeşin olayları var.
  4. Buz Ejderhası: George ve Jane’in donmuş bir buz ejderhası ile olan maceraları var. En beğendiklerimin arasına giren bir öykü oldu.
  5. Dokuz Girdaplı Ada: Babası tarafından bir adaya kapatılan prensesi kurtaran bir gencin maceraları var.
  6. Ejderha Terbiyecileri: Ejderhayı evcilleştiren arkadaşların olayları var. Kediler böyle evcilleştirildi olayı çok hoşuma gitti. :slight_smile:
  7. Öfkeli Ejderha: Krallığı elinden alınan prensesin öfkeli bir ejderha ile olan maceraları var.
  8. Nazik, Minik Edmund: Kasabayı ejderhalardan kurtaran minik Edmund kimseye bu olayları inandıramıyor maalesef.
7 Beğeni

Mısır’ın Ölüler Kitabı - Hazırlayan ve Çeviren: A. Cengiz Büker

Çok merak ederek aldığım bu yüzden de fazla bekletmeden okuduğum bir kitaptı. Bir kaç gün önce bitirdim ve açıkçası çok beğenmediğim için buraya yazmayı düşünmüyordum. Sonra belki benimle aynı duygularla alan olur diye içerik hakkında fikir olması açısından yazmak istedim.

Başlarda Mısır Tarihi, Antik Mısır, Amenofis Kimdir? gibi konuları zevkle okurken, kitap gerçekten başlayınca papirüsler üzerine yazılan yazılar kısmı hiç ilgimi çekmedi zorlanarak bitirdim. Bu yazılar ölen kişilerin piramit, tabut veya mezarları içine bırakılan papirüsler üzerine yazılmış metinlerden, dualardan oluşuyor. Yanlış anlaşılmasın ilgisini çeken için oldukça güzel bir derleme, sadece benim beklentim farklı ve konu da ilgimi çekmeyen bir noktada olunca benim için hayal kırıklığı oldu. Görsel paylaşıyorum. Kitap nerdeyse tamamen bulunan dualardan oluşuyor. Yazılar ilginizi çekerse şans verebilirsiniz.


8 Beğeni

Kitap tam istediğim gibiymiş. Araştırma tarih kitabı olmasından korkuyordum. Mezopotamya medeniyetlerine ait bu tarz ilk elden eserler okumuştum ama Mısır’a dair hiç okumamıştım. Bu tarz eserlerden çok fazla şey öğreniliyor.

1 Beğeni

Dediğim gibi ilgini çekiyorsa güzel bir derleme olmuş. Kitap boyutu normalden biraz büyük baskısı da oldukça güzel. Elime aldığımda hoşuma gidiyor böyle baskılar :slight_smile:

1 Beğeni

Büyük boyutlu kitapları pek sevmiyorum ama bu kitabı alırım. Bu tarz fazla bilinmeyen eserlerin genelde forumda okunup yorumlanmasını bekliyorum. Yorumlar istediğim gibiyse aklımdaki geçici listeden kesin alınacaklar listesine geçiş yapıyor.

Ey ahali! Size bir sorum olacaktı okumakta olduğum kitabı bitirdim ve elimde okumadığım iki kitap var; Kral Katili Güncesi Gün 1 Rüzgarın Adı ve Drizzt Efsanesi 1 Anayurt. Sorum şu; sizce önce hangisini okumalıyım? :slight_smile:

Drizzt okuyun bence diğerini okursanız yazara sövenler kervanına katılırsınız bizim gibi.

4 Beğeni

Neden sövdünüz? Merak ettim :smiley:

Devamını yazmıyor kaç yıldır. Gidip oyun oynuyor. :joy::joy::joy:

3 Beğeni

Goodreads de takılıyor birde. Bol bol yorumlarını görürsün mesala Dresden Dosyaları serisinde

‘Ooo man bu kitaplar bir harika dostum
Sen nasıl boyle yazabiliyorsun
Come onnn
Sırrın ne adamım
Kesinlikle okuyun enfes’

Gibi şeyler yazıyo işte. Kitap yazmak dışında her işi yapıyor. Sinirliyiz evet.

7 Beğeni

Locke Lamora yalanları kitabına yazdığı önsöz ile en az yuzde 25 sattirmistir.

3 Beğeni

Bir ara Brandon Sanderson kitabı okumuştu. Baya bir övüp 5 yıldız vermişti. Bunun üzerine Sanderson’da Rüzgarın Adı’nı okuyup 4 yıldız verdi, yorum bile yapmadı. Sonra bir süre sesi çıkmamıştı Goodreads’te. :joy::joy::joy: Aklıma geldikçe gülüyorum.

16 Beğeni

Haaa o yüzden :rofl: anladım, herkes Rüzgarın Adı’nı çok övdüğü için çok büyük bir hevesle almıştım, neyse artık yaparız bişiler :slight_smile:

1 Beğeni