Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Kızıl Sefer Barut Büyücüsü serisinin ilk kitabına bayılmıştım buna rağmen ikincisini nerdeyse bir yıl sonra okuyorum :smiley: İlk yüz sayfa biraz ağır ilerledi ama sonra aktı adeta ve tabii benim bütlere çalışacağım zamanı da götürdü. Feda olsun tabii. Üçüncü kitabı da daha yakın zamanda okurum herhalde çünkü öyle yerde bitti ki fenaaa sınavlardan sonra bekle beni son kitap <3

7 Beğeni

BA BA BA BARUT BÜYÜCÜSÜ <3 Sınavlarda başarılar abi.

4 Beğeni

Pierce Brown - Kızıl Yükseliş

Kast sistemi temeli üzerine oluşturulmuş, köle olarak yaşayan en alt zümrenin, en üstte bulunan soylu zümreye ve sisteme baş kaldırdığı isyan hikayelerini artık heryerde görüyor olsak dahi, bu roman bir hayli sürükleyici şekilde ilerliyor. Beğenerek ve merakla okuyorum…

9 Beğeni

Bende şu an Silmarillion‘u okuyorum. Bunu yazmak için bu başlığa girdiğimde ve yorumunu okuduğumda aklımdan geçen her şeyi yazdığını gördüm. Teşekkürler sonuna kadar katılıyorum yorumlarına :grin:

6 Beğeni

Vallaha ben dayanamayıp Kralların Yolluna başladım tavsiye ederim .Sillimarliona Bir ara kaldığım yerden devam ederim.

Eğer bir sakıncası yoksa sizin kitabınızın ortasında harita basmışlarmı ? Rica etsem bu soruma cevap verir misiniz?

5 Beğeni
  1. sayfadaki haritadan bahsediyorsanız evet basmışlar.
5 Beğeni

Finaller bittiği gibi önerinizi dikkate alacağım. Ve evet 257.sayfada bir harita var bende de.

5 Beğeni

@zweig @elifeliz cevapladınız için teşekkürederim.

5 Beğeni

Astera Kâşifleri I - Yapay Zekâ Savaşları - Levent Çaşka

Şu an 163. sayfadayım.

Hoş fikirlere ve teknolojik oyuncaklar hususunda ilginç bir evrene sahip. Ama anlatımsal, tasarımsal ve mantıki hatalar ve hikâye işlenişini hususunda yapılan yanlış tercihler, ara sıra can sıkabiliyor.

Örneğin, mizahi sataşmalar hikâyeden kopartıyor. Gizemli uygarlığın kalıntıları arasında kapana kısılmış insanlardan beklenmeyecek rahatlıkta. Karakterler, gizemli ve tehditlerle dolu bir yerde rahat ve umursamazlarken, okur olarak benim de hikâyeyi ciddiye alma girişimim bizzat kendileri tarafınca sabote ediliyor. Durumun yarattığı çaresizliği vurgalayacak biçimde, gerilimli trajikomiklerle mizaha yer verilseymiş, daha uygun olurmuş.

Aklıma takılan ve tuhafıma giden noktalardan bazıları: Kadınların stres altında içe kapanması gibi bir genelleme yapıp, bunun uzay seferlerinde artı bir özellik olarak sunulmasını mantıki bir zemine oturtamadım. Planlarda olmayan gizemli yapıyı keşfe çıkan ekibin kendilerini bu sıra dışı deneyime tam veremediklerini hissettiğim oluyor. Şanel karakterinin, işini bilir, alaycı ve gözüpek kahramanlığı, yabancı alanı keşif hikâyesinin atmosferini baltalayan bir diğer unsur. Enderin adlı robotun deneyimlerinin, aksi iddia edilse de, insan duygularına sahipmiş gibi aktatılması, anlatılan ve anlatım arasında tutarsızlaşma yaratabiliyor.

İyon motorları, antimadde depolamamak için anlık üretimi tercih eden motor sistemi, özel maden patlayıcıları, yapay deri sistemi, yabancı mekandaki ilginç mimari ve teknoloji, yabancı tren sisteminin tasarımı ve güvenlik önlemleri,… vb. tasarımlar hoşuma gitti. Hikâyeleştirme tarafındaki sorunlarsa bu meziyetlerin üstüne gölge düşürmekte.

Bu ve ikinci cildi (Türlerin İttifakı) bitirdikten sonra, kendimce genel bir değerlendirme yapacağım.

7 Beğeni

O kadar karışık ki…
Suikast sınıfı 4 okuyorum manga olarak. Bitirmek üzereyim son bölümdeyim.
Baharın Peşinde’yi okuyorum çerezlik olarak. Yarısını okudum.
Şamdancı’yı okuyorum, son 10 sayfam kaldı. Bitince Lorenzaccio’ya başlayacağım.
Dergi olarak ise National Geographic ve National Geographic Traveler mayıs sayısını okuyorum.
Suikast sınıfı çok çocukça, vakit geçirmek için okuyorum.
Baharın Peşinde tipik ergen kitabı. Çocukluk arkadaşı bir erkek ve bir kız, çocuk bir hata yapıyor ve senelerce görüşmüyorlar. Sonra bir bakmışsın birbirlerine aşık olmuşlar.
Şamdancı güzel bir tiyatro metni, Jacqueline denen kadının Andres’i aldatmasını ele alıyor.
Özet olarak böyle :slight_smile:

4 Beğeni

Yerli fantazya ve bilimkurguların genel sorunlarını taşıyor diye düşünüyorum. Değindiğiniz noktaları bir kırsak epey gelişeceğiz bence. Ancak dönüp dolaşıp aynı hatalar yapılıyor.

Editörler de bu konuda yetkin değil diye düşünmeye başladım artık. Yerli edebiyatta size değiştirmeniz gereken yerleri söyleyen bir editör hep olur. Bir yerlerde kaçaklar mevcut.

Ne okuyorum:

Uykuyayatanlar

Dorothee Elmiger’in Cesurlara Davet’ini ne kadar beğendiysem bunu da o kadar beğenmedim. Yarım bırakacağım.

Yazarın deneyselliğini seviyorum ama bu defa olmamış gibi. Uygun bir vakitte tekrar şans vereceğim, çünkü okunan zaman da kitabı değerlendirmede büyük bir etkiye sahip.

8 Beğeni

Kelimesi kelimesine katılıyorum. Hikâye, potansiyeli ve mevcut sınırlarına uygun işlenebilse, sorun çıkmayacak.

Yerli örnekleri okurken, kendimi fahri editör gibi hissedip, usandırıcı “oku-eleştir” sürececine girmemin sebeplerinden biri de bu olsa gerek. Otomatik olarak, “Yazar hariç kimse okumamış mı?” şüphesiyle yorumladığım oluyor.

Bir de, yetkinlik harici, “ilgi” de önemli. Hani, kendini okur yerine koyarak metni sorgulamaya imkân tanıyan bir ilgi. Hikâye, “Daha iyi nasıl olabilir, anlatılabilir?” itkisiyle değerlendirilince, çözüm önerileri de peşinden geliyor zaten. Basılmasına karar kılınmış kitaplar için, yazar kadar editöründe metnin üzerine eğilmesi büyük ihtiyaç. Tabii bunun anlamı, ek zaman ve çaba demek. Netice itibariyle yaratım ve tamamlama süreci ister istemez uzayacak; kaçarı yok.

Sözün özü: Kurtuluş, ilgili ve sağlıklı iş birliğinden geçiyor :v:

10 Beğeni

Son okuduğum kitap Jo Nesbo’nun “Yarasa” adlı romanı oluyor.

Yarasa, Dedektif Harry Hole serisinin ilk romanı oluyor ve seriyi sırayla okumak istiyorum. Her ne kadar serinin yayınlanma sırasına göre eksik dişleri bulunsa da yazarın anlatı sanatındaki değişimini merak ediyorum. Zira serideki kitaplar ilerledikçe Amerikan polisiyesi tarzından Iskandinav polisiyesine doğru kaydığı söyleniyor.

Kitap hakkındaki yorumuma geçmeden önce 221B dergisinin son sayısında yer alan Wolfgang Schorlau’nun “Polisiye Roman Nedir?” yazısından bir pasaj paylaşmak istiyorum.

Modern Polisiye= Toplumsal Roman

Hikâyelerin inanırlığı için yazarların inanılmaz bir ön araştırma yapması gerekiyor. Eğer Meksika’daki uyuşturucu savaşları hakkkında bir şeyler öğrenmek istiyorsanız Don Winslow okursunuz. Amerikan adalet sistemi hakkında bilgilenmek isterseniz size John Grisham öneririm. İsveç toplumu ve isveç toplumu üzerine okuyacaksanız adres, Wallander kitaplarıdır. Benim kahramanım olan Georg Dengler ise size gerçek Alman toplumunu anlatacaktır. Kısacası modern polisiyenin günümüzün toplumsal romanı haline geldiğini söyleyebiliriz…

Yorumuma gelince Avustralya’da geçen bu Harry Hole hikâyesi, Avustralya toplumu hakkında güzel ve ayrıntılı bilgiler içerdiğini söyleyebilirim. Tabii ki bilgilerin ne kadarı doğru ne kadarı yanlış olduğunu öğrenmenin yolu araştırmadan geçiyor. Ancak bir ilk romana göre yeterli düzeyde keyif verdiğini düşünüyorum. :krs:

Serininin diğer kitaplarını okuduktan sonra- liste şöyle- “Macbeth” yeniden yazımına geçmeyi planlıyorum ki hepsini okumam epey zamanımı alacak gibi gözüküyor. :slight_smile:

8 Beğeni

Bilimkurgu klasiklerininden Yüzyılın En İyi Bilimkurgu Öyküleri’ ni okudum.Gerçektende öyle. 28 yazardan 27 keyifli öykü.3 döneme ayırmış editör.Altın çağ, Yeni Dalga, Medya Jenerasyonu .Altın Çağ kesinlikle efsane, yeni dalga muhteşem, medya jenerasyonu süperdi diyebilirim.

6 Beğeni

Marslı’yı okuyorum. Daha ortalarına dahi gelemedim yalniz sanırım sıkılmaya başladım.

4 Beğeni

Sabahattin Ali’nin İçimizdeki Şeytan’ını okuyorum. Tek kelimeyle mükemmel. @magicalbronze bir zamanlar bana İçimizdeki Şeytan ve Kürk Mantolu Madonna hakkında “sanatın doruk noktası” demişti. O zamanlar ikisini de okumamıştım. Şimdi bakıyorum da kendisi haklıymış. Gerçekten mükemmel kitaplar.

8 Beğeni

Stanislaw Lem - Yenilmez

Giderek artan bir beklenti oluşuyor insanda kitabı okurken. Yazarın okuyor olduğum ilk kitabı. Bakalım sonu nasıl olacak. :slight_smile: Şuana kadar harika gidiyor diyebilirim son olarak.

7 Beğeni

Kralların Yolu- Brandon Sanderson

Kitabı ilk çıktığı gün alıp kütüphaneme koymuştum. En azından 2. Kitap çıkmadan başlamaya niyetliydim ve öyle oldu. Geöenlerde Sissoylu serisini bitirip hemen buna başladım. Brandon Sandorson’ ın tüm kitapları gibi kendine has hemen seni içine çeken muhteşem bir esere adım attığımı biliyorum. 900 sayfalık bri kitapta daha ilk 160 sayfayı okumuşken ve elde henüz çok birşey yokken bile kendine bağlıyor.

7 Beğeni

Ursula K. Le Guin - En Uzak Sahil

Yerdeniz’in 3. kitabı. Bir eleştirim yok, çok güzel :heart_eyes:

6 Beğeni

Camus’nün Veba’sını okuyorum. Şimdiye kadar okuduğum kadarını çok beğendim. Belki bilimkurgu dışında bir eser okumanın getirdiği tebdili mekân hissidir.

Birden fazla karakteri konulduğu, her birinin farklı olay yaşadığı ve bunların organik biçimde geliştiği bir yapıt. Okuması müthiş keyif verici. Ve vebanın da eserdeki bir karaktere dönüşümü hoş bir fikirmiş. Okuduktan sonra da burayı doldurmayı umuyorum :3

7 Beğeni