Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Mark Lawrence’in Parçalanmış İmparatorluk serisinin 2 kitabını henüz bitirdim. Madde madde değinecek olursak:

1- Seri kanımca yüksek bir edebi değer taşımıyor, daha çok film izlemek gibi bir his bırakıyor insanda.

2- Anti kahraman yaratımı için bu kadar uğraşılmışken, annesi ve kardeşi katledilmiş çocuk fikri seri boyunca çabalanan “Jorg kötü” imajını zedeliyor.

3- Karakter gelişimleri çok zayıf kalmış, sadece Jorg üzerinde durulmuş ancak yukarıda belirtildiği gibi o dahi tam olmamış. Geri kalan karakterler ise “Kızıl Kent ve Miana hariç” klişeleşmiş unsurlara, herhangi bir eserde rahatlıkla rastlayabileceğiniz özelliklere sahip.

4- Sürükleyicilik konusunda sorun yaşamıyor, sayfaları ard arda çeviriyorsunuz ve merak unsuru iyi yansıtılmış.

5- Coğrafya ve diyar tasvirleri gereksizce karmaşıklaştırılmış

6- Irklar dünyamızdan alınmış, harita da günümüz Avrupa haritasının yıpranmış bir hali.

7- Sonuç olarak ilk kez grimdark okuyacak birine tavsiye edebilirsiniz ancak eleştirilerde belirtildiği gibi Game of Thrones’a yakın veya onunla başa baş bir seri değil

5 Beğeni

İş Bankası Kültür Yayınları Türk Edebiyatı Klasiklerinden 4 numaralı kitap olan İntibah’ı okudum. Bu kitabı yakşık 9-10 yıl önce ortaokul son sınıfta okumuştum. Bir ödev içindi galiba. Eski basım ve bu yeni basımı karşılaştırdım pek bir fark göremedim ama eski basımın sayfa sayısı daha fazla bu arada. Sadece bu yeni seriye dahil edilmesi ve kapağındaki yeni resim hoşuma gitti.

Kitap konusu ile yorumuma gelince; kitap bana yeşilçam filmlerini anımsattı. Eskiden bunun dizisini/filmini yapmışlar mı diye araştırdım ve bir tane dizi buldum. 1982 yapımı İntibah adlı bir dizi varmış. Hülya Avşar’ın (Dilaşub) ilk projesiymiş. Ali Bey’i Selçuk Özer, Mehpeyker’i ise Mine Kutlu canlandırmış.

Kitabın başlarındaki Çamlıca tasvirleri ve eski mesire yerleri tasvirleri çok güzel betimlenmiş. Daha sonra karakterlere girdikçe sayfaları arka arkaya çeviriyorsunuz. Yazarın Mehpeyker için kullandığı bu cümle bana göre müthiş bir cümle. “Sırtındaki beni bütün İstanbul bilir.” cümlesi tek satırla kadın hakkında ayrıntılı bir fikir veriyor.

Zaten kitabın kapağından sonunun mutlu biteceğini beklemezdim fakat sonlara doğru Abdullah Efendi’ye (Mehpeyker’in yaşlı, çirkin, zengin aşığı) birşey olmayacak mı diye beklerken derinden bir oh çektim ve aklıma şu görsel geldi :slight_smile: https://i.hizliresim.com/yqNk1y.jpg

4 Beğeni

İş Bankası Kültür Yayınları Türk Edebiyatı klasiklerinden 5. kitap olan Şair Evlenmesi’ni okudum. Asıl tiyatro metni yaklaşık 20 sayfa ve kitapta toplam 53 sayfa olduğu için kısa sürede bitti. Kitapta tiyatro metni haricinde İbrahim Necmi Dilmen’in açıklamasını ve Şinasi’nin Hayatı ve Son Günlerini içeren bir metin yer alıyor.

Türk tiyatrosu türünün ilk örneği kabul edilen kitapta Müştak Bey’in mahalleli ve imam yüzünden gerçekleşen istemediği evliliğin; arkadaşının (Hikmet Efendi) yardımıyla Ebullaklaka (imam) tarafından (rüşvet alması ile) düzeltilmesini konu alıyor. Kitap, görücü usulüyle evlenmenin zararlarını ve tehlikelerini dönemin özelliklerine uygun bir şekilde açık sade bir dille kaleme almıştır. Kitaptaki bütün karakterler hala günümüzde yaşamaktadır. Dedikoducu ve bir şey bilmediği halde bir lafla ile ortalığı ayağa kaldıran mahalleli, rüşvet ile bir önceki söylediğini yalanlayan tipler.

Not 1: Bu kitabın herkesin kitaplığında bulundurmasını hatta okullarda bile bulundurulup tiyatro şeklinde oynanmasını çok isterim. Yüzyıllarda geçse etkisini kaybetmeyen bir kitap.

Not 2: Ayrıca aşağıdaki youtube videolarını izleyerek Güllü Agop ve Osmanlı’da Ermeni tiyatrosu hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

5 Beğeni

Bir Palavracının İtirafları

Fay, eşi ve iki kızlarıyla birllikte taşranın ücra bir köşesinde yaşamaktadır.Hayatlarında dört koyun, bir at, bir ördek ve birde köpek vardır.Bir gün hayatlarına uçuk kaçık fikirleriyle deli diye görülen Fay’in abisi Jack katılmak zorunda kalır.Jack’s göre asıl tehlikeli olan diğer normal insanlardır.Her istediğini yaptırmaya çalışan ve insanlar üzerinde otorite kuran bir kadın, piskopat bir koca, tüm alametlerin gerçekleştiği dünyanın sonunun geldiğini söyleyen bir kardeş.Ve bu arada yaşanan trajikomik olaylar.PKD okuyorsanız herşeye hazır olun.

İlk başta ne okuduğumu anlamadım ama sonradan çok sardı kitap.Taşrada bir ailenin başından geçen trajikomik, zina, fantezi delilik üzerine kurulu eğlenceli bir kitap.

4 Beğeni

Belirtmekte fayda var.Tiyatro türünün ilk eseri değil.Türk tiyatrosunun ilk eseri.

3 Beğeni

İş Bankası Kültür Yayınları Türk Edebiyatı Klasiklerinden 6 numaralı kitap olan Vatan Yahut Silistre’yi okudum. İntibah kitabında olduğu gibi yine ufakken okumuştum fakat neredeyse hiç hatırlamıyordum. Bu klasikleri toplarken alıp yeniden okudum.

Kitap hakkında yorumuma geçmeden bu eserin Namık Kemal’i sürgüne gönderen eser olduğunu ve ayrıca oynandığını gördüğü tek eserin bu olduğunu önsöz yazısında öğrendim. Sürgüne gönderecek bir eser olduğunu düşünmüyorum tabiki. Bunun farklı bir nedeni olup bilenler cevaplarsa sevinirim ayrıca.

Kitabın içeriğine gelirsem; İslam Bey’in vatan aşkı ile Zekiye’nin İslam Bey’e olan aşkı arasında geçmektedir. İslam Bey cepheye gidecektir ve peşimden kim gelir sözünü söyler. Bunu duyan Zekiye, erkek kılığına girip Adem olarak cepheye gider. Cephede İslam Bey yaralanır ve Zekiye ona bakar. İslam Bey 2-3 ay sonra iyileşir. Bir gün Sıtkı Bey (Albay) Zekiye, İslam Bey ve çavuşu Abdullah’ı düşman saflarına cephane patlatmaya gönderir. Operasyon başarılı olur ve geri dönerler. İslam Bey, Adem’in aslında kız olduğunu ve Manastırlı olduğunu söyler. Sıtkı Bey ise hemen onunla konuşarak ve bazı sorular sorarak kendi kızı olduğunu anlar. Düğünleri yapmak ister ve oyun biter.

Kitap hakkındaki yorumum; oyunda vatan için canından vazgeçmenin ne demek olduğunu çok ustaca anlatmış Namık Kemal. Gerçektende bizim insanımız vatan denildiği zaman canını hiçe sayıp cepheye koşar. Kitap dili ise son derece sade ve anlaşılır. Kısa sürede okuyabilirsiniz. Bu klasikler serisinin 7. kitabında görüşmek üzere.

Not 1: Kitap hakkında internette dolaşırken kitabın ismiyle ilgili bir tweet buldum belki bakmak istersiniz.

Not 2: Ayrıca kitaptaki Abdullah Çavuş’a acayip uyuz oldum. Okuyanlar anlayacaktır.

5 Beğeni

Bir Mars Destanı

İlk öykü. Yaratılan bilindik ve alışılagelmiş uzaylıların dışında bir uzaylı türünü ve onları harika bir şekilde anlatan Weinbaum’a teşekkür ediyorum.

Kitap kapağının rengindeki seçim 10 numara olmuş. İnsan bu kitabı eline alınca ‘Tvill’ gibi sevinir bence. Ben öyle yaptım şahsen. Diğer öykülerin de merakı içindeyim hala. Bakalım görelim. :slight_smile:

6 Beğeni

Hazır imparatorluk serisi kitabı yeniden basılmışken ondan önce okumayı geciktirmiş olduğum Asimov’un Sonsuzluğun Sonu kitabını okudum. Üslup olarak alışmış olduğum Vakıf serisindeki olgun yazardan daha genç bir yazar okuduğunuzu hissettiriyordu kitap, başlangıcı zor olsa da onu atlattığınızda harika bir akılıcığa erişiyor. İnsanların yıldızlara ulaşmadan önceki Sonsuzluk denen entrikalara ve bunların yol açtığı gerçekliklere dikkat çekiyor. Bu enrtikalar, dedektiflik unsurları, kadını tarif ediş şekli sanki aynı anda PKD kitabı okuyormuşum gibi hissettirdi bana. Herkese tavsiye ederim.

4 Beğeni

Ben de dün bitirmiştim Bir Mars Destanı’nı.

7 öyküden oluşan mükemmel bir derleme. Her öyküyü okuduktan sonra aslında bu fikirlere yabancı olmadığımı hissettim. Lem, Asimov, Dick gibi yazarların etkilendiği çok bariz. Ki bunlar ilk aklıma gelenler. Detaylı düşünüldüğünde daha birçok yazarın ismi anımsanabilir.

Nasıl ki Rick ve Morty bize Dr. Emmett Brown ve Marty McFly’ı anımsatıyorsa, Marty McFly ve Dr. Emmett Brown da tartışmasız bir şekilde Profesör Van Manderpootz ve Dixon Wells’i akıllara getiriyor. Yani anlayacağınız “çatlak zeki profesör” algısını yaratan öykü ilk Weinbaum’un kaleminden çıkmış.

Bunun gibi daha birçok ilkle karşılaşılan bir kitap. Klasiklere eklenmiş olması sevindirici.

5 Beğeni

İşte İnsan’ı okudum. Bir bilimkurgu kitabı (zaman makinesi kavramı olmasa) değil de bir din kitabı gibi yazılmış bir kitap. Tabiki bu çok iyi bir kitap olduğunu değiştirmez. Din ögeleri ustalıkla aktarılmış. Kitabı okurken sürekli bir google araştırması yapmam gerekti. Olayların nasıl olduğunu, o kişilerin nasıl yaşadığını ve kitapta nasıl aktarıldığını karşılaştırmam gerekti. Yazar din ögeleri kısmında ustaca bir eser yazmış ama bana göre Karl’ın ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde ise kötü bir performans ortaya koymuş ya da belki kitapta bir eski zaman bir yeni zaman anlatımı benim kafamı karıştırdı orasını bilemem.

Not: Normalde arka kapağı konuyu ve yazarı tanımak için okurum ama bu kitabın arka kapağını keşke okumasaydım diyorum. Size de tavsiyem okumayın. @irbis arka kapaklarda bu kadar detay vermeseniz iyi olur bence.

5 Beğeni

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - John Perkins

Baya baya geç okudum. Dünya’da var ettikleri düzeni güzel ve samimice anlatmış. Kitabın 3 tane devam kitabı satışta ancak bu kitaplar ilk kitabın devamı şeklinde bir seri değilmiş. Yayınevi yazarın yazılarını toplayarak yeni kitaplarıymış gibi piyasaya sürmüş. Ancak yazar bu kitabın devam kitabını yazdığında ise Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2 yerine Bir Ekonomik Tetikçinin YENİ İtirafları şeklinde devam kitabını çıkarmışlar.

3 Beğeni

Kurak kitabını okudum.Küçük bir kasabada geçen polisiye-suç romanı.Akıcı, sıkmayan ve merak uyandıran bir kitap.Finaliylede gayet güzeldi diyebilirim.:books::+1:t6:

3 Beğeni

İmkansızın Şarkısı’nın orijinal ismi, bir Beatles şarkısı olan Norwegian Wood. İmkansızın Şarkısı ismi çevirmenin veya yayınevinin takdiri yani.

3 Beğeni

Bir Kuzey Macerası kitabını okudum. 50 sayfalık bir kitapta bir ömür nasıl anlatılır dersini iyi vermiş Jack abimiz. Kitabın ilk başında olayların sonundaki yerinden başlıyoruz ve yavaş yavaş en son yaşanan yere geliyoruz.

Naass, Akatan kabilesinin reisidir. Kabileler arası husumet bitsin diye Unga ile evlenmeye karar verir. Bir sürü eşyayı başlık parası vererek Unga’yı ve ailesini razı eder. Evlenecekleri gün Vikingli gibi (isminden ve bahsedilen özellikerinden dolayı ) tarif edilen Axel Gunderson Unga’yı alıp kaçırır. Naass ise uzun süren ve zorlu yollardan geçerek onlara ulaşır. Devamını yazmayayım zevki kaçmasın. Okuyup ne demek istediğimi anlarsınız.

Not : Kitapta 18. ve 19. yüzyıllar arasında geçen kürk ticareti ve altın ticareti konuları işleniyor. Zaten kahramanımız denizci olduğu için bu gibi işlerde çalışıyor. Böyle konuları seviyorsanız Jason Momoa’nın oynadığı Netflix’in Frontier adlı dizisini de izleyebilirler. 2 sezonu yayınlandı ve çok güzel bir dizi. Tavsiye ederim.

Fragman : Frontier | Official Trailer [HD] | Netflix - YouTube

6 Beğeni

Öncelikle bilgilendirme için çok teşekkür ediyorum. :raising_hand_woman:t3:
Çevirmenlik benim gözümde; var olan bir eseri, yeni bir dilde yeniden yazmaktır, o yüzden çevirmenler ve yazarlar diyerek ayırmadım hitabımı. İsyanımda yine aynı noktadayım. Kelime kıtlığından kastım da şudır ki, insanlar bazı kelimeleri öylesine hor kullanıyor ki anlamı ve naifliği yıpranıyor, içi boşalıyor. Üzülüyorum. İsimlendirme sanatına gereken değer verilmiyor kanımca. Bir eseri ortaya koymak elbette apayrı bir olay ancak ona vereceğiniz isim o eserin kaderini belirliyor. Umarım derdimi anlatabilmişimdir. Sevgiler…

4 Beğeni

Kan Şarkısı

Bu kitabı okuyamıyorum.

İlk 50 sayfa sendromu diye bir olgu var. Epik fantastik romanlarda ise ben buna rahat rahat ilk 200 sayfa sendromu diyorum. Rüzgarın Adı’nın ilk 200 sayfasını 2 ayda, serinin geriye kalan kısmını ise 3 günde bitirmiş biri olarak bu sendrom beni asla yıldıramaz. Ancak bu kitap 3 aydır elime oturmuyor.
Oysa nasıl da inanmıştım seveceğime!!!
Serinin sonraki iki kitabını alıp bunu aylarca bulamamıştım. 3 fuar ve sayısız kitapçı gezdikten sonra ikinci el almaya razı olduktan sonra böyle bir şeyi kaldıramıyorum.
Bu kitap hakkında fazla mı duygusallaştım bilemiyorum ama lütfen biri bana bu kitabı okutsun.

3 Beğeni

Serinin tüm kitaplarını almış olsam ben de okuyabilmek için her şeyi yapardım herhalde kolay gelsin işin zor.
Kitabın tanıtımı her okuduğumda hoşuma gidiyor aslında ama bir nedenden dolayı kitabı almak içimden gelmiyordu belli ki doğru kararmış.

3 Beğeni

Bu işte bir yanlışlık var. Ben insanların “Saçmalama! Bu kitaplar şahane! Zaman kaybetmeden okumalısın! Haydi gel birlikte okuyalım. Her gün birbirimize okuduğumuz sayfalarla ilgili görüşlerimizi söyleyelim…” gibi şeyler söyleyeceğini sanmıştım. Neden böyle oldu ki? :cry::cry:

3 Beğeni

Seriyi yol yakınken bırak dostum diger iki kitabın berbat oldugunu duydum.

3 Beğeni

Zacharius Usta’yı okudum. 50 sayfalık bir kitap olduğu için kısa sürede bitti. Kitap bilim ile dini 50 sayfada güzel bir şekilde karşılaştırmış. Bilim ilerledikçe dinin geri kalacağını düşünen kilisenin kaygılarını dile getirmiş Jules Verne.

Kitabın konusu ise; yaptığı saatler üne kavuşunca kendini zamanın tanrısı ilan eden ustamız günden güne kibrine yenik düşerek kendi sonunu hazırlar.

3 Beğeni