Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Hangi baskıları okuyorsunuz acaba? Hepsi tek bir kitap mı?

Abi internette kutsal kitap org. Var bura farkli basimlari birarada sunuyor. Baski demeyelim de ceviri diyelim. Ben en son ceviriden okuyorum. Ama ara ara kuskulandigim baska cevirilere ve hatta ingilizcesine baktigim oluyor bire bir ayni. Birde ibranice bilseydim daha net olacakti…

1 Beğeni

En son Batman ölümcül tasarımı okudum bu sefer batman rant peşinde gözünü kırpmadan insanları veya rakipleri öldürmeye, oyun dışı bırakmaya çalışan bir müteahhit’e karşı olan dedektiflik öyküsünü anlatıyor. Hikayenin gerçek bir olaydan esinlenmesi çok güzel olmuş. İşin içine bide joker dahil olunca nedense her batman çizgi romanı güzel oluyor. Çizimler idare eder.

1 Beğeni

Holografik Evren’i bitirdim.

Üç bölümden oluşan kitap, ilk bölümde daha bilime yakın giderken 2. bölümden sonra tamamen paranormal olaylara geçiş yapıyor. Şifacılar, geçmişe gidenler, geleceği görenler, ruh ile bedeni birbirinden ayıranlar, yoktan madde var edenler, aynı anda iki yerde birden olanlar, havada asılı kalanlar, auralar, çakralar vs. vs. vs. gibi bilimin açıklayamadığı paranormal olaylar holografik evren teorisi ile eşleştirilip, teori desteklenmeye çalışılmış.

Bazı kısımlar yukarda bahsettiğim gibi çok çok absürd olsa da eğer bu tür paranormal olaylara açık iseniz seveceğiniz bir kitap olacaktır. Bu tür eliyle tüm hastalıları iyileştiren, yoktan madde var edebilen, zamanda yolculuk yapabilen, dokunduğu kişinin geçmişini görebilen vs gibi insanların hikayelerine gerçek dışı hurafe gözüyle bakıyorsanız ilk bölümde anlatılmak isteteni kavradıktan sonrası çok sıkıcı gelecektir.

Kan Yemini 142. sayfa
Kitabın bölümleri dizi özeti gibi. Çok olay yaşanıyor gibi ama hızlıca birbirine bağlanıyor. Gizem yaratılmaya çalışılmış, bunun için bir teknik yaratmış ama olmuyor. Dizisi çıksa zevkle izlenir. Edebi yönden pek bir şey almadım. Bir de büyüsü orijinal deniyordu. Bildiğin Brandon Sanderson bu. Kitabın gidişatı da onunla paralel gibi şu ana kadar. Bir de bu büyü olayını süper güçleri olan kahramanlara çevirdiler bundan haz etmiyorum. Sanderson yapsın ama.

Tanrının geldiği bölüm? İlginçti. Diskdünya’nın Küçük Tanrılarına benzettim.

2 Beğeni

Hobbit

Maalesef fantastik kitap okuyucusu değilim sanırım ben. Hayalgücümde bir türlü canlandırma yapıp olayları bağlayamıyorum.

Çok şükür aynı düşünceleri paylaştığım biri çıktı. Atanamamış Sanderson gözümde.

1 Beğeni

Zaten bu yazarın kursuna gidip etkilenmiş.

Tolkien kitaplarında ben de bu sorunu yaşıyorum doğrusu. Hobbit’te olmamıştı çokça ama Yüzüklerin Efendisi’nde zorlanmıştım hayal ederken. Hobbit’te güçlü tasvirler yoktu kanımca, filmleri izlemesem kafamda kuramazdım karakterleri ve mekanları. Keza Yüzüklerin Efendisi’nde de tam tersi tasvirlerin yoğunluğu had safhada idi, edebi olarak da yüksek kalitedeydi. Ama yine de tahayyül ederken zorlanıyordum.
Okuduğum diğer fantastik eserlerde bu sorunu pek yaşamadım. (Incarceron diye bir kitap vardı onda da yaşamıştım gerçi hatta devamını okumamıştım). Siz deyince benim de aynı şeyleri hissettiğim aklıma geldi. :slight_smile:

Ravenloft Serisi #1 - Sislerin Vampiri - Christie Golden

Uzun süre okumak istediklerim arasındaydı Ravenloft Serisi. Bu sayede girişi yapmış oldum. Kitap sizleri Ravenloft adlı Gotik bir malikâneye sokuyor ve bu malikânenin efendisi Kont Strahd von Zarovich ile tanışıyoruz. Kendisi Barovia’nın efendisi, sahibi, Barovia’nın kendisi, bir vampir, bir komutan, kibar olduğu kadar ölümcül şerefsiz bir beyefendidir.

Jander Sunstar ise (Ana karakterimiz) Ravenloft diyarına sevdiği kadını kaybettikten sonra işlediği büyük günah ve ettiği büyük lanet neticesinde sisler tarafınca getirilmiş, Elf bir Vampir’dir. Bir Vampir olan kendisi, bir Elf’in olmadığı her şeydir. Bu kadar çarpık bir varoluşun etkilerini Jander’de kitap boyunca görüyoruz. Varoluşuna lanet eden, olduğu her şeyden, elde edemediklerinden tiksinen, ölümlülerin her nefesini kıskanan Jander’in amacı, sevdiği kadına büyü yapan ve onu delirten kişiyi bulmak, sevgilisinin intikamını almaktır.

Kitap beni tatmin etti, o karamsar gotik hava insanın içine işliyor, Ravenloft diyarının insanlarının umutsuzluğunu ve korkularını hissediyorsunuz. İlgilenenlere tavsiye ederim.

Sırada Ben Strahd, Bir Vampirin Anıları ve Ben Strahd, Azalin’le Savaş var. Ancak Ravenloft kitaplarının hepsinin çok da iyi olmadığını duydum. Okuyan, bilen varsa, önerilerini bekliyorum. Vasat kitaplarla vakit kaybetmeyeyim ^^

2 Beğeni

Ben sayamadığım kadar lort serisini izledim üstünede çok rahat tek cilti okudum çeviri harika, kitabın kendisi zaten harika herkesin anlayacağı şekilde yazıldı bence zorlanmassın.

1 Beğeni

Yirmi sene önce fantastik kurguya Hobbit ile başlayıp Yüzüklerin Efendisi ile devam ettim. Bu aralar tekrar okumayı düşünüyorum. Kalitesi tartışılmaz benim için. Gayet zevkle okuyacağınıza eminim. Betimlemeleri yer yer uzun ve ağır olabilir ama kendinizi kaptırdığınızda soluksuz okunur.

Dostoyevski-Yeraltından Notlar’ı bitirdim. Müthiş bir eserdi, hayatta en azından bir kere okunması gerektiğini düşünüyorum. Dostoyevski’ye boşuna usta denilmiyor. O kadar güzel anlatıyor ki insanın iç dünyasını, hayran kalmamak elde değil.

2 Beğeni

Kesinlikle okunması gerek. Bazı yerlerde sıkıntı yaşayabilirsiniz okurken ama okuduğunuza değecektir mutlaka. Sadece hayal gücünüze bağlı. Örneğin ilk kitabın başlarında Yüzüktayfları’ndan kaçtıkları bölüm çok canlı anlatılmıştı. Ayrıca Tom Bombadil ile olan sahneleri… Gayet hoştu okuması. Ama Miğferdibi’ni tasvir ederken yazar, aklıma filmdeki sahneler geliyordu, kitap burada beni zorlamıştı; bunun gibi şeyler. Yoksa her fantastik sevenin okuması lazım diye düşünüyorum Yüzüklerin Efendisi’ni.

1 Beğeni

Devam ettiğim 3 seri kitap şu anda hangini okuyacağıma karar veremedim

2 Beğeni

Önce zaman çarkını okumuş isen üstüne bilimkurguya geç bence yani duneye. Üst üste karışık fantastik dünya okuyupta karman çorman etme kendini :slight_smile:

1 Beğeni

Bilge adamın korkusunu okumayı çok istiyorum ama son kitabı çıkmadığı için hep erteliyorum gözüm içine balıyormuş gibi geliyor bana “beni oku” der gibi :joy:

1 Beğeni

Shirley Jackson’ın bu romanıda Tepedeki Ev kadar güzelmiş. Kitabın ilk sayfasında yazarın paranoya ve agorafobiden (açık alana çıkma ve sosyalleşme korkusu) muzdarip iken yazdığı son romanı olarak belirtilmiş.

Karekterlerin insan içine çıkma korkuları ve içinde bulundukları bu psikoloji çok etkili bir şekilde anlatılmış. Öyle ki, kitabın ilk sayfasında yazarın durumu hakkında herhangi bir bilgi verilmeseydi bile okuduktan sonra “bunu ancak agorafobisi olan biri yazabilir” derdim.

Tepedeki Ev’i sevdiyseniz (dizisini değil kitabını) bunada bir şans verebilirsiniz. Zaten çok uzun değil, 180 sayfalık bir kitap.

9 Beğeni

Tolstoy - İvan İlyiç’in Ölümü.
Bayıldım bu kitaba. Hele son 20 sayfası o kadar muhteşem ki. Kitap hakkında “Sıradan bir adamın, sıradan ölümünün kendi gözünden tasviri” demiş Tolstoy bir mektubunda. İyi ki okumuşum. Tekrar tekrar okuyacağım bir kitap.

1 Beğeni

Bu seriyi almayı ben de düşünüyorum ama kuşkularım vardı. Güzele benziyor.