Parlayan Sözler / Brandon Sanderson
İtiraf edeyim, seriye başlamadan önce bu sefer artık bir yerden patlayacağını ve bir BS kitabını beğenmeyeceğimi düşünüyordum. Bir insan her işinde muazzam bir iş ortaya çıkarmayı başaramazdı. Hatta Kralların Yolu’na 400. sayfada ara verip başka kitaplara yönelmiştim, hem çok uzun hem de ağır ilerlediği için.
Birkaç hafta önce Kralların Yolu’na kaldığım yerden devam ettim ve kitaba verilebilecek en yanlış yerde ara vermiş olduğumu farkettim. Kaldığım yerden itibaren soluksuz okudum ve büyük bir beklenti ile başladım ikinci kitaba.
Parlayan Sözler bu beklentimi de aştı. BS yine hep yaptığı gibi ders kitabı niteliğinde bir iş çıkarmış ortaya. Ana karakterler ile aranda bağ kuruyorsun, BS bunu her kitabında başarıyor zaten ama Fırtınaışığı’nda yan karakterler için de farklı duygular hissedebiliyorsun. Her biri ana karaktermiş gibi özenerek yaratılmış en ince ayrıntısına kadar.
Kurgusundan, olayların akışından bahsetmeye gerek yok yine çok iyi bir iş çıkmış ortaya. Flashbackler ile günümüzdeki olaylar arasında kurulan bağlantılar, ara ara karşımıza çıkan çizimler, aksiyon sahneleri. Her biri kitabın başına kitliyor insanı. Ayrıca Kozmer’deki favori karakterim şimdiye kadar Kelsier’di ancak Kaladin Stormblessed onunla kafa kafaya gidiyor diyebilirim.
Bakalım üçüncü kitap Oathbringer’da neler çıkacak karşımıza.