Hangi Kitabı Okuyorsunuz? (Detaylı İnceleme)

Muhalefet olmaya geldim.

Sanderson’ın yarattığı dünyalara saygı duyuyorum, ama bir Vakıf, bir Dune ağırlığı taşıması benim için söz konusu değil. Ben ikisini aynı çatı altına sokamam.

Elbette okuyup kendiniz görün. Bunlar öznel seyler.

İmza: Vakıf ve Dune’a hayranlık besleyen, Sanderson da okumuş bir okur.

10 Beğeni

Zaman Çarkı veya Sanderson şiddetle önerilir. Fırtınaışığı Arşivi benim için şimdiden klasikleşmiş bir seridir ki daha özgün bir evrenle karşılaşmadım daha önce.

7 Beğeni

Asıl kanser Carol ve Allie. Harper onların yanında hiçbir şey göreceksin.

1 Beğeni

Ben de öyle düşünmeye başladım ama belki de düşünmek için daha erkendir. Bakalım bunları yavaş yavaş bitireyim de onlara da sıra gelir elbet.

Dune ve Vakıf efsaneler olarak aklıma kazındı. Gerçi Vakıf’ı efsane olarak kazımam için Dune’yi okumam gerekiyormuş yoksa onun hakkında o kadar tutkulu hislerim yoktu.

Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar - Stephen Hawking

Alfa yayınlarından çıkan kitap Hawking’in ölümünden sonra Stephen Hawking Vakfı tarafından derlenmiş.
Kitap Hawking’in 10 büyük soruya verdiği cevaplardan oluşuyor.

1- Tanrı var mı?
2- Her şey nasıl başladı?
3- Evrende bizden başka akıllı yaşam var mı?
4- Geleceği öngörebilir miyiz?
5- Bir kara deliğin içinde ne var?
6- Zamanda yolculuk mümkün mü?
7- Dünyada hayatta kalmayı sürdürebilecek miyiz?
8- Uzayda Kolonileşmeli miyiz?
9- Yapay zeka bize üstün gelecek mi?
10- Geleceği nasıl şekillendiriyoruz?

“Gerçek bilim, bilimkurgudan çok daha tuhaf ve tatmin edici olabilir” diyor Hawking, Bilim / Popüler bilim kitapları okurken birçok kez bilim kurgu okuduğum hissiyatına kapıldığım olur.

Hawking ikna edici ve herkes tarafından kolaylıkla anlaşılabilecek cevaplar veriyor. Hatta yıllar önce “Felsefe öldü” diyen Hawking bu sorulara cevap verirken ara ara felsefe de yapıyor, insanlığı da sorguluyor. Örneğin Bilgisayar virüslerini bir yaşam formatı olarak kabul etmemiz gerektiğini, insanlar tarafından yaratılan bu tek yaşam formatının yıkıcılığını ve insanlığın bugüne kadar yarattığı tek yaşam formatı olan virüslerin yıkıcı olması nedeniyle insan doğasının da yıkıcılığını sorguluyor.

Okuması kolay, anlamakta okuyanı zorlamayacak 10 büyük soruya bir bilim insanının, bilimin yanıtlarını merak ediyorsanız kitabı okumanızı öneririm.

6 Beğeni

Aynı düşüncedeyim. Sissoylu serisi için düşüncelerim;

En önemli sebebi karakterlerin klişe olması ve derinliklerinin, geçmişlerinin olmaması. Karakterler hikayeyi şekillendirmiyor zaten hali hazırdaki temel hikaye (kaçınılmaz sona giden) bu karakterlerin ne yapması gerektiğini söylüyor. Ayrıca bu karakterler kimdir, geçmişi nedir öğrenemedim dolayısıyla da ısınamadım. Aksiyon filmlerinden fırlama, her sorunu çözen havalı karakterlerle dolu. Bunun doğal sonucu olarak da bu karakterler arasında geçen diyaloglar da bir o kadar derinliği olmayan ve klişelerle dolu.

Yaratılan dünyanın bana göre coğrafya olarak başarısız tanıtılması ve hikayeye etkisinin olmaması. Örneğin bir kitap boyunca (600 sayfalık dev bir kitaptan bahsediyorum) sadece başkentin ismi geçer ancak hoop diğer kitapta bir şehir (önemli bir şehirmiş meğersem) tepeden inme tanıtılıp kitaba girer ve hatta bu yer, halk vs hakkında hiç bir şey öğrenemeyiz.

Büyü sistemi ise iyi hoş ama bana göre bir filmde bir video oyunda olsa heyecanla karşılayacağım ancak bütün serinin temelini oluşturması… Hikayenin temeli değil destekleyicisi olması gerekiyordu. Başta öğrenmesi zevkliydi ama sonrasında sürekli aynı elementlerle aksiyon yaşatılması ve bununda zar zor hayalimde canlandırmak beni bir süre sonra sıktı.

Seri vasat demiyorum (2. kitap hariç, çok zorlama yazılmış) ancak bir Dune, Buz ve Ateşin Şarkısı, Witcher, Farseer, Vakıf, Gedik Savaşları gibi serilere göre zayıf.

Yakın zamanda Cixin Liu’nun Karanlık Orman’ını bitirdim. Onun üzerine yeni bir kitaba hâlâ başlayabilmiş değilim. Karanlık Orman da Üç Cisim Problemi gibi çok iyi bir kitap. Bazı mantık hataları ve ufak tefek yazım hataları pek sorun olmadı. Bu kez sadece karakterlere alışmakta zorlandım. Sıra dışı fikirler yine aklımı başımdan aldı.

Üçüncü kitabı beklerken nasıl sabredeceğimi bilmiyorum.

2 Beğeni

Keşke seri adı da verseydiniz :blush: mesela Sissoylu benim için orta şekerli iken fırtınaışığı arşivi mükemmeldir. Sanderson’ı beğenmemin sebebi fantastik evrenin klişe argümanlarını az kullanıyor oluşu, her yerinden kalkan hikayesine "Elf, cüce, goblin yerleştiriyor. Ayrıca bir taraf epik fantastik iken beriki bilimkurgu ve arkadaşın Vakıf Serisi’nin halihazırdaki kitaplarını okuduğunu bildiğimden bu seriyi önermedim. Hikayenin kaçınılmaz sona gittiğini söylemişsiniz Seldon’un binlerce yıllık planı tıkır tıkır ilerliyor Katır istisnası hariç ki onu bile şakkadanak çözdüler, işin gizemli tarafı 2.vakıf’takiler. Sissoylu’yu ele alacak olursak ilk kitap öylesine Kelsier üzerine yüklenmiş ki ana karakterin o olduğu sanılıyor ve bam Kelsier daha ilk kitapta ölüyor, düşmanı okuyucuya Lord İmparator olarak yedirilmesine ne demeli ve ilk kitapta onun da ölmesi de klişe mi acaba?Büyülü sözler mırıldanılmadan, asa kullanılmadan havai fişek benzeri tılsım yansımaları olmadan büyü kullanılıyor işte daha n’olsun? (Ayrıca adam öyle bir şekilde yedirmiş ki bunları hikayesine, sihir diyemiyorsun.) Ana serinin sonunda Sazed’ın tanrılaşması? İkinci seride bir Kandra’nın insana olan aşkı Sanderson elbette ki Asimov yada Herbert değildir ama klişe hiç değildir.

6 Beğeni

İlk kitabı okumama rağmen Karanlık Ormanı almakta acele etmememin en önemli sebebi bu ne doğru karar vermişim üçüncü kitabın haberi gelene kadar da almam herhalde. Yazık size :smile:
Tek sorum var ilk kitaptaki karakterlerle devam ediyor mu yoksa tamamen yeni kişiler mi?

1 Beğeni

Çoğunlukla yeni kişilerle devam ediyor.

Philip K. Dick - Sizi İnşa Edebiliriz

Kitapla ilgili çok da ne yazacağımı bilmiyorum diğer PKD kitaplarında olduğu gibi uzun iç konuşmalar, tasvirler yok, kurgu diyaloglarla hızlı bir akışla ilerliyor. PKD’nin kitapların da olan bu hızlı akış bazen olayın başını ortasını kaçırmanıza da neden olabiliyor.

Muhtemelen PKD kitaplarında bu kadar çok psikolojik sorun yaşayan karakterlerin olması PKD’nin kendi gerçekliği içerisinde yaşadığı sıkıntılarla alakalı.

Her insanın kendi gerçekleriyle gerçek dünyayı eğip bükmesine bildiğimiz fizik yasalarının mümkün kıldığı gerçeklik dışında bir veya birçok gerçeklik olabileceği fikrine sıcak bakıyor oluşum PKD’nin kitapların da devamlı bir gerçeklik arayışı onun kurgularını sevmeme etken olabilir.

Kitabı okuyacak olanlar için sürpriz bozan olmak istemiyorum bu nedenle konusu için sadece arka kapak tanıtım yazısını ekleyeceğim.

Yıl 1982. Orgeon’da elektronik org üreten başarısız firmanın iki ortağı Louis Rosen ve Maury Rock, bir gün İç Savaş döneminde yaşamış gerçek kişilerin simulakrasını yapmaya karar verirler. İlk prototipleri Edwin Stanton olur, ardından Abraham Lincoln gelir. Karanlık amaçları olan bir işadamı Lincoln’u kendi amaçlarına alet etmek isterken; Rosen, ortağının on sekiz yaşındaki kızı Pris’e âşık olur. Ne var ki Pris geçmişte şizofreni tedavisi görmüştür ve çok geçmeden Rosen’i de kendi karanlık dünyasına çeker. Rosen’in Pris’e olan saplantısı büyüdükçe akıl sağlığıyla ilgili sorunları da artar. Prozac’tan ve antidepresanlardan önce, karanlık ve psikolojik bir aşk hikâyesi, insandan daha insan simulakra, akıl hastalıklarıyla boğuşan bir ülke, android ve insan, gerçeklik ve delilik. PKD’nin zihnine eşsiz bir bakış.
(Tanıtım Bülteninden)

9 Beğeni

Benim hatam, ordaki yazdıklarım Sissoylu serisi içindi. Düzelttim. Ayrıca benim içinde vasat bir seri olmamasına rağmen gördüğüm kadarıyla abartıldığını düşünmekteyim. Fırtınaışığı Arşivi serisi için okumasam da Sissoylu ile kıyaslandığında yorumlardan bir kaç gömlek üstün olduğunu görebiliyorum. Zaten okuma listemde, eminim seveceğim bir seri olacaktır.

Elf, Goblin vs bana göre klişe kavramlar değil ya da firball büyüsü atmak. Bunları iyi kullanan yazarlar hala ortaya çok iyi hazırlanmış hikaye ve dünya yaratımı çıkarabiliyor. Buna en güzel örnek Warhammer Fantasy dünyasından örnek verilebilir. Orada da elf, cüce, insan, goblin, vampir vs ırklar mevcut ama ırksal özellikleri ve hikayeleriyle diğer bu ögeleri kullanan eserlerden ayrılıyorlar. Ya da Witcher örneğinde olduğu gibi.

Ben epik fantasy de iyi yaratılmış bir dünya ve birden fazla yere yolculuk yapıp, birden fazla kültür tanımış olmak isterim. Karakterler klişe ki ilk kitaptan Kelsier den net anlaşılıyor. Diyaloglar Amerikanvari, büyü sistemi orijinal ama bir süre sonra aynı temel değişmeden ve pek az yenilik eklenerek sürekli aksiyon beni sıktı. Ters köşeye yatırma olayı da zaten kitabı ayakta tutan en büyük şey. O da olmasa cidden vasat olacaktı.

Siz klişe lafını hikaye olarak algıladınız, ya da büyü sistemi. Ben ise karakterlerin ve diyalogların klişeliğinden bahsettim ve binlerce sayfalık bir seride yaratılan bu dünya hakkında dönüp baktığımda hiç bir şey bilmediğimi çünkü anlatılmadığını fark ettim. Ayrıca seride Kandralar en sevdiğim bölümlerden.

Bu yazarı hiç okumadım ve merak etmeye başladım. Forumda herkes alıyor fakat incelemeler çok az geliyor ya da ben kaçırıyorum. Yazar ne yazıyor, ne anlatıyor hiçbir fikrim yok. Bilimkurgu ağırlıklı olduğunu biliyorum sadece. Bundan evvel zaman önce 6.45 yayınlarının fosil bir baskısı var elimde “Marsta Zaman Kayması” diye. Tee ne zaman okudumsa da hiçbir kelimesini hatırlamıyorum. Gerçi malum yayınevinin çevirisinden ötürü bir şey anlamamış da olabilirim. Müsait bir zamanda alıp deneyimlemek istiyorum kendisini ama birçok kitabı var hangisinden başlamalı?

2 Beğeni

Herkes “Androidler elektrikli koyun düşler mi?” kitabını öneriyor ama yine de sen bilirsin.

1 Beğeni

Benim PKD ile tanışmam yıllar önce Yüksek Şatodaki Adam kitabıyla oldu. Alternatif gerçeklik/ alternatif tarih her zaman ilgimi çekmiştir. 6.45’in PKD ve diğer bastığı kitapları ne halde yayına verdiği herkesin malumu, 6.45 baskılarını okumamın üzerinden epeyce zaman geçtiği için çok net bir şey ifade edemem

ALFA’dan ise şu ana kadar okuduğum PKD kitapların da azda olsa dizgi hataları ve bir kaç yerde çevirmenin dalgınlığı ile karşılaştım ama genel anlamda okumakta bir sıkıntı yaşamadım…

PKD okumaya nereden başlamalı, bence külliyat okuyacaksanız ya yazarın yazdığı kronolojik sırayla okumalı ya da Alfa yayın evinin kitapları yayınlama sırasına göre

6.45 baskılarını saymazsak ben ALFA’nın yayımlama sırasına göre okuyorum. Toplu Öykülerin olduğu kitaplarını henüz okumaya başlamadım ama genelde öyküleri geniş bir zaman yayarak günde 1-2 öykü okuduğum için bu sıralamaya dahil etmeden okuyacağım…

Nereden başlamalı, Hiç okumadıysanız yazarla tanışmak için Toplu öykülerle başlamak daha iyi bir tercih olabilir.

PKD’nin ALFA’dan çıkan kitapları

4 Beğeni

Sanırım dediğin kitap daha Alfa’dan çıkmamış. Çıkacak mı onu da bilmiyorum gerçi ama bir yerde hepsini basacaklarını okuduğumu anımsıyorum.

@alper Bilgilendirme için teşekkür ederim. Zamansızlığımı da göz önüne alarak öyküler daha mantıklı göründü gözüme. Gece yatmadan bir tane okuyarak bir adım atabilirim ama tabi önce almak gerek. Tekrar teşekkürler.

4 Beğeni

Cilt olan öyküler kitabı fiyat olarak sevmeme ihtimalinize göre pahalı, Elektrikli Düşler kitabıda öykülerden oluşmakta onunla başlayabilirsiniz.

1 Beğeni

O zaman ilk alışverişimde Elektirikli Düşler’i alacağım. Teşekkürler yardım için.

1 Beğeni

Sanderson’un büyük yazarlarla kıyaslanamayacağı düşüncesi iki gündür kafamı kurcalıyor o yüzden yazmadan edemeyeceğim. Bilim-kurgu yazarlarıyla, kitaplarıyla kıyaslanmasını hiç mantıklı bulmadığım gibi epik fantazya yazarlarıyla kıyaslanabilecek ağırlıkta olduğunu kendi adıma rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü Sanderson okumayı düşünen ama bu yorumları okuduktan sonra vazgececek birileri olabilir. Bence vazgeçmesinler. Yukarıda bahsi geçen yazarlar kadar iyi bir yazar hatta bir çoğundan daha iyi diyebilirim.

5 Beğeni

d%C3%BCnyal%C4%B1lar%C4%B1n-geli%C5%9Fi

2 gün önce sıradaki kitabı Gece Kuşları olarak belirtmiştim ama fikrimi değiştirip Dünyalılarn
Gelişi adlı bilimkurgu derlemesini okumaya başladım. Neredeyse 150 sayfadan oluşan incecik ama dolu dolu bir kitap. Isaac Asimov, Ray Bradbury, Rober Sheckley, George O. Smith, Murray Leinster ve Frederik Pohl’un da yer aldığı derlemede toplam 7 öykü bulunuyor.

Şimdilik ilk 3 öyküyü okudum. Bunlar; Uzaydan Gelen Canavarlar, Törenzede Tanrılar ve Harla öyküleri. Farklı ve güzel öykülerdi. Özellikle Törenzede Tanrılar adlı öyküye hayran kaldım. İlginç bir konusu vardı.

Bakalım diğer 4 öykü nasıl merak ediyorum. Henüz Asimov ve Bradbury’nin öykülerine gelmedim.

4 Beğeni